15 Temmuz ihanetini bir daha yaşamamak için...
Din pazarlayıcısı bir çetenin ihaneti sonucu bütün bir ülkenin yaşadığı derin acıların ve mağduriyetlerin birinci yılındayız. Bu öyle bir yıldönümü ki, kendi ülkesinin insanlarına karşı silah çeken, parlamentosunu bombalayan ve dünyada bir benzeri daha olmayan zalimler çetesi o gece millet vicdanında mahkum edilmiştir. İşte tam da bu yüzden bu topraklarda yaşayan bireyler olarak tek tek hepimize düşen çok önemli vazifeler var.
Zira 15 Temmuz öncesinde hepimizin ortak kanaati; bu ülkede artık bir daha darbe olmayacağı yönündeydi, ayrıca olmamalıydı da. Çok şükür ki darbelere karşı millet hafızasındaki güçlü demokrasi bilinci yüzünden başaramadılar ve o karanlık gece demokrasinin zaferine dönüştü.
***
Şimdi bu karanlık darbe ve darbecilerle hesaplaşma zamanıdır. Bir daha böylesine bir felaket gecesini yaşamamak, bu topraklar için canlarını feda eden şehitlerin aziz hatırasını diri tutmak için kriminal hesaplaşmanın ötesinde, darbecilere bütün kapıları kapatacak ve ülkede demokrasi hafızasını güçlendirecek adımlar atmak hepimizin boynunun borcudur.
Çünkü biliyoruz ki, esas itibariyle din pazarlayıcısı FETÖ güruhunu Türkiye’deki mevcut cari sistem besledi, büyüttü ve devlete sirayet etmesini sağlayan namütenahi imkanlar sağladı.
Öyle bir sistem inşa edelim ki, alnı secdeli ya da secdesiz hiçbir karanlık yapı devlete sızamasın.
Öyle bir sistem inşa edelim ki, aklını, iradesini Pensilvanyalı bir papaza ipotek eden güruhlar bu ülkede 15 Temmuz’da olduğu gibi bir daha kan dökemesin.
Öyle bir devlet aklı ve hukuk inşa edelim ki, devlet içinde kasetler, belgeler üreterek haysiyet cellatlığı yapan, insanların hayatlarını karartan FETÖ ve benzeri sapıklar topluluğu bir daha devlete sızamasın.
Herkes için hukuk ve herkes için demokrasi anlayışına dayalı öyle bir sistem inşa edelim ki, 15 Temmuz’da demokrasiyi kendi amaçları için maske yaparak kan dökenlerin yalanları bu topraklarda bir daha hayat bulamasın.
Öyle bir demokratik hukuk devleti inşa edelim ki, “devlet artık bizim, istediğimizi yaparız” anlayışıyla kumpaslar kurarak her türlü pervasızlığa kalkışan FETÖ’cü ve benzeri güruhların kirli oyunlarıyla bu ülkenin idari mekanizmaları da, toplumsal barışı da bir daha zehirlenmesin.
Zihinlerin bu yüzyılda yaşadığını düşünerek toplumu öylesine sağlıklı bir dini anlayışla yüzleştirelim ki, insanlar Müslümanca düşünmenin ve davranın yollarını bulmak için FETÖ tipi din hokkabazlarının yalanlarına mahkum olmasın.
***
15 Temmuz şirretliği sadece bir darbe girişimi değil, İslam’ın mukaddes değerlerini süfli emellerine alet eden, hedefe giden yolda bütün değerleri kullanmayı mubah gören din pazarlayıcı bir güruhun devleti ele geçirme girişimiydi.
Şimdi o gecenin hesabını sormak hem şehitlerin üzerimizdeki hakkını ödemek, hem de bu ülkeye olan mesuliyetimizi yerine getirmek boynumuzun borcudur. Ancak bu vazifemizi yerine getirirken zalimlere, darbecilere karşı alabildiğine şedit ama eğer mağdurlar varsa onlara karşı da şefkatli olmak durumundayız. Bunun için de elimizdeki tek meşru güç ‘hukukun üstünlüğü’ olmalıdır.
FETÖ’cü çetenin 15 Temmuz kalkışması ile ortaya çıkan beka sorunu, milletin o gece yazdığı demokrasi destanı ile selamete kavuşmuş ve ebediyyen mahkum edilmiştir. Şimdi hepimize düşen görev, demokratik hukuk devleti şemsiyesi altında herkesin kendisini güvende hissedeceği bir demokrasi iklimini kalıcı hale getirmektir.