Tehlikeli sapmalar
Eskiden seçim öncesinde daha çok anket yayınlanırdı. Şimdi azaldı.
Partiler, anketlerini içlerinde saklamayı tercih ediyor.
Anketleri içlerinde saklıyorlar ama gördüğüm kadarıyla gereğini yapıyorlar.
Bu, Cumhurbaşkanı Erdoğan için daha çok geçerli.
Cumhurbaşkanı Erdoğan tecrübesiyle, yaşadığı ve geliştirdiği pratiklerle Türkiye’nin tanıdığı en büyük seçim uzmanıdır.
Görüyorsunuz, herkesten yoğun çalışıyor. Hiçbir ayrıntıyı ihmal etmiyor.
Haklı da. Çünkü seçim aslanın ağzında.
Her iki ittifak da, seçimde, alabildiği kadarını aslanın ağzından alacak.
Mesela, CHP İstanbul’da birkaç ilçeyi kaybedebilir.
DSP, CHP’nin oyunu bölmeyi başarırsa, CHP’nin kalesi sayılan bazı ilçelerde başkanlık Cumhur İttifakı’nın adaylarına geçebilir.
Bazı yerlerde Cumhur İttifakı DSP’nin oy bölmesine gerek olmaksızın çoğunluğu sağlayabilir.
CHP’liler bile söylüyorlar, Kartal, Maltepe, Şişli, Avcılar, Adalar CHP açısından riskli ilçeler.
Anadolu’da da CHP’nin bazı kaleleri düşebilir. (Eskişehir.)
AK Parti’nin de bıçak sırtında olduğu yerler var. (Antalya.)
***
İstanbul Büyükşehir’de Türkiye’nin en kıdemli siyasetçilerinden Binali Yıldırım favori görünüyor.
Belediyecilikten gelme, çok yüksek düzeyde devlet tecrübesine sahip bir isim. Yol, tünel, geçit, raylı sistem, köprü... Bir çok işte imzası var.
Şehre hizmet eder mi, eder. Yani hizmet konusunda güven veriyor.
Kendisiyle barışık, halkla da barışık bir siyasetçi.
Suratı mahkeme duvarı gibi değil. Esprili, nüktedan...
Başbakanlıktan, meclis başkanlığından sonra bir ilin belediye başkanlığına aday olması yadırganabilir.
Ama seçim işi ciddi. AK Parti İstanbul’u tesadüfe bırakamaz.
En yüksek oyu alma ihtimali olan adayı tercih etti ve Binali Bey’i aday gösterdi.
Risk yok mu İstanbul’da.
‘Hiç yok’ diyen yalan söyler.
MHP’li seçmenin motivasyon eksikliğinden söz ediliyor.
HDP seçmeninin ağırlıklı olarak CHP’yi destekleyeceği aşikar.
Cumhur İttifakı, HDP’nin PKK’yla bağlantısını öne çıkararak, Millet İttifakına HDP’nin de dahil olduğunun altını çizerek CHP’li ve MHP’li seçmenin dikkatini çekiyor.
Ben bunun etkisini ‘saha’da görüyorum.
***
Öte yandan, Kürtlerin önemli bir kısmı -elimde bir istatistik yok ama- muhtemelen yarıdan fazlası AK Parti’ye oy veriyor.
MHP’yle ittifak sebebiyle veya başka bir sebeple AK Partili Kürt seçmende bir isteksizlik oluşur mu?
Ben bir değerlendirmeye rastlamadım ama siyasetçiler ölçtürüyorlardır mutlaka...
İstanbul’daki seçimlerde iki ittifak da Kürt seçmenin ilgisini ve ilgisizliğini dikkate almak zorunda.
CHP’nin adayı Ekrem İmamoğlu muhafazakar seçmenin kendisine çok yabancı göreceği bir isim değil.
Annesi başörtülü. Ayağı camiye alışık.
Mamafih, siyasi yelpazenin sağ tarafında bir çok kimse CHP’ye oy vermeyi bir itikat sorunu olarak görür.
Bu mania annenin başörtüsüyle, camiyle ne kadar aşılabilir?
Tipik, katı CHP’li seçmen de ‘bu adam bizim CHP’lilere benzemiyor’ diyebilir. İmamoğlu ilk aday gösterildiğinde homurdananlar olmuştu.
DSP’nin partiler müzesinden çıkarılıp seçim sahnesine salınması CHP’nin büyükşehir oylarını tırtıklar mı?
Herkesin bu konularda yerleşmiş, sarsılmaz kanaatleri vardır.
‘MHP’liler fire vermez.’
‘Muhafazakarlardan CHP’ye oy gitmez.’
‘CHP’liler, değil İmamoğlu’nu, imamı da aday gösterseler CHP’den başkasına mühür basmaz.’
‘AK Parti’ye oy veren Kürtlerin tutumunda bir değişiklik olmaz.’
Aslında hepsi doğru.
Kanaatleri tamamen boşa çıkaracak büyüklükte bir ‘sapma’ olmaz muhtemelen.
Belki küçük sapmalar olabilir.
Küçük küçük sapmalar, genellemeleri yalanlamasa bile kritik durumlarda sonuca tesir edebilir.
Bu seçimde partilerin, yüzde birlik, binde birlik, on binde birlik sapmaları hesaba katması gerekiyor.
Hesaba katmayan yanılır.