Listelerden önce son fitne fesatlar
Aday listeleri dün YSK’ya verildi. Artık seçime girdik sayılır.
Aday listelerinin YSK’ya verilmesinden önceki süreç futbol takımlarının devre aralarındaki transfer mevsimi gibidir.
Futboldaki menajerler gibi siyasetin simsarları da çoktur.
Şu aday adayı iyi, şu kötü, beriki eskiden fetöcüydü, öteki geziciydi, beriki akşamcıydı, filan sabahçıydı diye, kendi adaylarını kalabalığın içinden sıyırıp çıkarmak için bütün numaraları çekerler.
İftira mı? İşe yarıyorsa caizdir.
Caiz ne demek, sevaptır.
Gerçi bizim adayımızın eli uzun... Fakat eli uzun olmak da bu devirde fazilettir.
O çalmasa başkası çalacak, öyle değil mi?
Hem çalmayan kim var ki?
Veya eli uzun değil, üstelik beceriksiz.
Beceriksiz ama bizim lafımızı dinler. Yani seçtirirsek işimiz iş.
İyi ama belki halk oy vermez bizim adama? Sinameki bir şey. Kokmaz bulaşmaz.
Yok be! Burada bizim parti mu-hak-kak kazanır. Bırak bizimki aday olsun, bizimki kazansın.
Acaba hangi partiden bahsediyorum?
Seçimde belediye reisliği kazanma ihtimali olan bütün partilerden.
AK Parti, CHP, MHP, İyi Parti, hepsinde var böyle işler.
Menfaatin çok olduğu mahallede çok, az olduğu mahallede az... Ama hepsinde var.
Düşünsenize, CHP, sanki MHP lideri Bahçeli’nin ‘beka’ meselesini anlamış, gereğini yapıyor.
Kendi içindeki fitne kazanını mahallenin ortasında kaynatıyorlar.
Eski genel sekreterlerin, eski genel başkan yardımcılarının suratından düşen bin parça.
CHP’nin İstanbul il başkanı galiba agresif davranmış. Çoğu yerde dediğini de yaptırmış. Üstüne üstlük istifa mistifa ediyorum diye biraz naz, biraz kapris de yapmış.
Rahmetli Mehmet Ali dedem ‘işini bilmez çavuşlar...’ der, devam ederdi böyle durumlara tanık olduğunda.
Nasıl devam ettiğini tahmin edersiniz.
Nerde hareket orda bereket mi diyorlar?
Bakın, bir siyasi beceriksizlikten yeni bir parti doğdu.
Yeni bir parti doğdu değil. Eski bir parti, DSP, mahfuz olduğu mahfazadan çıktı, geldi.
İstanbul’un bazı semtlerinde, Anadolu’nun bazı şehirlerinde arz-ı endam etti.
Cumhur İttifakı’na da böyle bir şey lazımdı.
Kim bilir, belki bu dalgalanmadan başını Mustafa Sarıgül’ün çektiği yeni bir sol siyaset teşekkül eder.
Olmaz demeyelim. Daha önce görmüştük, siyasette olmaz olmaz.
Acaba -eğer zuhur ederse- bu yeni sol parti ileride Cumhur İttifakı’na mı dahil olur, Millet İttifakı’na mı?
AK Parti’de de, ‘kötü pazarlanmış eski başkan’ ve ‘iyi pazarlanmış beceriksiz veya naehil yeni aday’ hikayeleri işitiyorum.
Eski başkanlar eğer civarda uygun bir parti bulamazlarsa bağımsız aday oluyorlar.
Fakat önemli bir aksaklık yok.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve MHP lideri Bahçeli Cumhur İttifakı’nda son rötuşları yaptılar.
Listeler kesinleşince bu dedikodu ve fitne fesat hikayelerine rağbet azalır.
Bu seçimin sonuçları muhtemelen herkese bir zafer payesi sağlayacak.
Bütün seçimlerde olduğu gibi bu seçimde de taraflar, kendilerine mahsus hesaplarla seçimi kazandığını ilan edecek.
Tabii ki millet kulak asmaz böyle ilanlara.
Millet, Ankara’ya ve İstanbul’a kulak asar.
Seçimin galibi Ankara’da ve İstanbul’da belli olur.
Ankara’da Mansur Yavaş’ın Özhaseki’den birkaç puan önde gittiğine dair anketler görüyorum.
Mehmet Özhaseki’nin önde olduğu anketler de var.
Önemli sorun, MHP’li seçmenin Cumhur İttifakı’na ne kadar motive olabileceği.
Anketlerde MHP’li seçmenin Cumhur İttifakı’na ‘sadakat’i AK Partili seçmenlere göre biraz düşük çıkıyormuş.
MHP’lilerin motivasyonunu sağlamak için belediye meclis üyelikleri listelerinde MHP’ye pozitif ayrımcılık yapılacağını söyleyen arkadaşlara rastladım. Bugün yarın çıkar ortaya listeler.
AK Partililer bu tedbirin işe yaracağından emin.
İstanbul’da Ekrem İmamoğlu sessiz sessiz ve sabırla çalışıyor.
Binali Yıldırım Meclis’e veda etti, istifasını verdi ama henüz sahaya indi sayılmaz.
Binali Bey esprili, pozitif enerjili bir siyasetçi.
Ben, kampanyasının renkli geçeceğini düşünüyorum.
Daha vakit var, konuşuruz.