İyi olmayan kazanmasın

31 Mart’ta seçimler bitecekti, bitemedi. Araya iyi saatte olsunlar karıştı.

Şimdi ‘konsantre’ bir seçimle karşı karşıyayız.

Seçimin usaresini çıkardılar, İstanbul’a zerk ettiler.

Ben ‘usare’ demiş oldum. Hemfikir olmayanlar usareyi çizip başka kelime koysunlar. Müşteki olmam.

Seçimin tamamından anladığım, bir ‘Ekrem İmamoğlu hikayesi’ yazıldığı ve bu hikayenin yazılışına İmamoğlu karşıtı figürler dahil, siyaset, yargı, medya hepsinin katkıda bulunduğu.

Şu saate kadar ‘hikaye’nin büyümesine, zenginleşmesine şahit olduk.

Bozulabilir de bu hikaye.

Daha büyüyebilir de.

Şu anda üretim bandının sona yakın bir aşamasında.

Büyümesi veya bozulması ilgili tarafların performansına bağlı. Başta İmamoğlu’nun.

YSK’nın iptal kararı açıklandığı gün, bizim milletin her zaman alaka gösterdiği ‘mağduriyet’ şablonu oluştu. Karşılık da buldu.

Fakat mağduriyetin sıcaklığı geçici. Etrafınızı yoklayın, şu saatte vatandaş ilk günlerdeki kadar ateşli değil.

31 Mart seçimine girerken favori Binali Yıldırım’dı.

Arkasında yılların tecrübesi vardı. Yol yapmak, tünel yapmak, köprü yapmak onun uzmanlaştığı işlerdi. Dolayısıyla, ‘İstanbul’da da iş yapar’dı.

İktidar desteği, yani hükümetin arkasında olması yerel seçimlerde etkili bir faktördür.

Bu faktör de arkasındaydı.

Bunlar Binali Bey’i favori yapan amiller.

Fakat, iktidarla ilgili bir bagajdan söz edilebilirse, ki edilebilir, kırgınlıklar, küskünlükler hiç yoktan oluşan şeyler değil, ayrıca ekonomik sıkıntılar dar gelirli için de geniş gelirli için de hissedilir hale gelmiş... O bagaj da Binali Bey’in arkasında.

Ekrem İmamoğlu da memleket ortalamasına yakın bir siyasetçi. Su katılmamış bir CHP’li imajına sahip değil.

Pek hata yapmıyor. En azından 31 Mart’a kadar öyleydi.

Bu faktörler bir araya geldi ve birinci raundu İmamoğlu kazandı.

Seçimin iyi izah edilemeyen gerekçelerle iptal edilmesinin sebep olduğu ‘mağduriyet’i bu faktörlere eklediğimizde, 23 Haziran’a favori olarak giren, İmamoğlu.

Ne kadar favori?

31 Mart’a nispetle biraz daha favori. Belki yüzde 1, belki yüzde yarım.

İstanbul gibi 16 milyonluk bir şehirde, bu kadarcık bir avantajla seçimi cebinizde görebilir misiniz?

Göremezsiniz.

Küçük bir gaf, küçük bir tökezleme, görüntüyü anında bozabilir.

31 Mart seçimlerine göre iki aday arasındaki oy farkı İmamoğlu lehine 13 bin civarında.

Yani 23 Haziran’da 6-7 bin kişi taraf değiştirse Binali Yıldırım kazanacak.

Halbuki, İstanbul’daki seçmen havuzu, katılmayanlarla, küskünlerle, kırgınlarla, öfkesi artanlar ve öfkesi eksilenlerle, sempatisi artan ve sempatisi eksilenlerle birlikte birkaç yüz binlik bir kaymayı kaldırır.

Kimisi mesajı fazla kaçırdık diyecek, kimisi yine anlamadılar bu defa mesajı daha sağlam verelim diyecek.

Bunların hepsi mümkün.

‘Şimdi kırgınlıkları bırakalım, seçimde oyunuzu verin, sonra bakarız’ yaklaşımı bir çeşit kısa vadeli borçlanma talebi. Garantisi var mıdır? Karşılık bulur mu?

Seçim sonuçlanmadan bunu anlamak zor.

Burada değindiğim hususların toplamı, Ekrem İmamoğlu ile Binali Yıldırım arasındaki yarışın hala ortada olduğu anlamına geliyor.

23 Haziran’a kadar iki taraf için de çok şey değişebilir.

Bu bakımdan, iki adayın 16 Haziran’da İsmail Küçükkaya moderatörlüğünde katılacakları canlı yayın büyük önem kazanıyor.

Adaylar, İstanbul seçmenine asıl malzemeyi bu yayında verecekler.

Falsoysa falso, salvoysa salvo, akıl oyunuysa akıl oyunu, şapkadan tavşan çıkarmaysa tavşan çıkarma...

Üç saatlik yayında ne varsa göreceğiz.

İmamoğlu’nun kondisyonu fena değil. Binali Yıldırım da tecrübeli.

Seçmen tercihlerindeki bir kaç yüz bin oyluk kayma potansiyeli, bu programda şekillenecek.

İsmail Küçükkaya’nın gazetecilik tecrübesi bu karşılaşmayı yönetmeye müsait.

Fakat İsmail’in baş etmek zorunda olduğu psikolojik gerilim yabana atılır bir şey değil.

Bütün memleketin gözü onda. Terazi onun elinde olacak.

Başarmasını diliyorum.

Ben, yorgun bir vatandaş ve bezgin bir seçmen olarak, üç saatin tamamını değilse de bir kısmını izleyeceğimi zannediyorum.

İyi olan kazansın.

İyi olmayan kazanmasın.

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum