İmamoğlu işte böyle bir siyasetçi

Nuri Pakdil bizim öğretmenimiz.

Bu cümleyi böylece söyleyip bırakamam.

Ne öğrendin Nuri Pakdil’den diye bir soru sorulabilir.

Bir devrim bilinci edindik Nuri Pakdil’den. Otururken, kalkarken, yemek yerken, çay içerken, hatta uyurken diri olan bir bilinç.

Mescid-i Aksa’nın resmini gördüğü zaman bile ayağa kalkıp ceketinin önünü ilikleyen bir öğretmen.

Pakdil’in Kudüs’ü ziyaretine tanık olmayı isterdim.

Birkaç yıl evvel gitti. Büyük bir kavuşmaydı o. Anneler ve Kudüsler’in şairi nasıl gördü Mescid-i Aksa’yı? Nasıl secde etti orada?

Bizim de olabilir mi öyle bir secdemiz?

Bunlara yakından tanık olmak isterdim.

Bir estetik bilinç, devrimin yanı sıra. Bunu da öğrendik.

Çirkin, yarım yamalak, baştan savma olmayacak hiçbir şey. Postaya verilen dergilerin, kitapların konulduğu zarfların üzerine yazılan adresler bile, özenle ve güzel yazılacak.

Ben biraz dağınığım. Böyle güzelliklere imrenirim. Nuri Bey’in talebesi olduğumu kendisine de söylemişimdir. Hatta ekledim: Kötü bir talebe, biraz dağınık, biraz haylaz, disiplinsiz.

‘Bu cümleyi söyleyip bırakamam’ derken bir şey daha vardı zihnimde.

Tek öğretmenim değil Nuri Pakdil.

Biz, galiba nev-i şahsına münhasır bir kuşağız. Ayrı ayrı öğretmenlerden ders almakta beis görmüyoruz. Burada başka isim zikretmeyeyim, konunun dışına çıkmamak için.

Biz, bütün öğretmenlerimizi aynı anda sevebilen bir kuşağız. Önemli bir gelişmeydi Nuri Pakdil’in ‘Umut’unun Devlet Tiyatroları tarafından sahnelenmesi.

Hatırlıyorum, çok memnun olmuştu. Hatta beni de davet etmişti, maalesef, İstanbul’da olduğum için gidememiştim. Başka bir gün nasılsa seyrederim diye düşünüyordum ama, Devlet Tiyatroları oynatmamaya başlayınca, fırsatı kaçırmış oldum. Geçenlerde epeyce gündem oldu. Ben de yazdım. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu Necip Fazıl’ın Reis Bey, Mustafa Kutlu’nun Mavi Kuş ve İskender Pala’nın Aşk Bir Zamanlar oyunlarını Şehir Tiyatroları’nın repertuarından çıkarmıştı.

Bu, İmamoğlu’nun çizdiği Türkiye ortalamasına -veya İstanbul ortalamasına- hitap eden siyasetçi profiline uymuyordu.

Haklı olarak eleştirildi. Ben de eleştirdim.

Eleştirilerimin ardından Nuri Pakdil’in Umut’unun sahnelenmemesini de sorguladım.

Neden sahnelenmiyor?

Seyircisi mi az?

Hayır.

Umut oyunu sahnelendiği dönemde 36 temsil yapmış. Toplam izleyici sayısı 6671.

Çarptım, böldüm. Temsil başına 185-186 seyirci ediyor.

Hiç de az değil.

Üstelik, Umut’u seyretmeye gelenler seçkin bir kitledir.

Doğal olarak sordum.

Bunu CHP mi yaptı? CHP’mi oynatmıyor Umut’u?

CHP’nin yaptığı yanlışı eleştirmek güzelse, Kültür Bakanlığı’nın sorumluluğunda yapılan bir yanlışı sorgulamak da güzel olmalı.

İmamoğlu Karar’ı ziyarete geldiğinde konuyu sordum. Yaptığı izahtan şunu anladım.

Kendi hassasiyetlerine yeterince vakıf olmayan bazı idareciler tarafından gerçekleştirilen bir tasarruf. Ardından İmamoğlu sürprizi -tabir caizse- patlattı.

Nuri Pakdil’in Umut’unun sahnelenmesi için Şehir Tiyatrolarına talimat vermiş.

Ve Şehir Tiyatroları Umut’u programa almış.

Henüz Nuri Bey’le veya arkadaşım Necip Evlice’yle bir temasım olmadı. Oyunun oynanıp oynanmayacağını şimdiden kestiremem.

Fakat buradan siyasi bir ders çıkarılabilir.

Devlet Tiyatroları’nın Umut’u oynatmadığını yazıyorsun. Normal şartlarda devletten, Kültür Bakanlığından bir yaklaşım beklersin.

‘Çalışmalara başlıyoruz, Umut yeniden sahnelenecek’ falan derler mi acaba diye kulak kabartırsın.

Yok o taraftan ses seda. Kimsenin kılı kıpırdamıyor. Birisi alıp Cumhurbaşkanı Erdoğan’a gösterse belki talimat verecek, bakanı arayıp “Oynatın” diyecek.

Fakat, Karar’ın aleyhine konuşmak varken kim desin Cumhurbaşkanı’na Nuri Pakdil’in ‘Umut’u temsil edilmiyormuş?

Kültür Bakanlığı yerine tepkiyi Ekrem İmamoğlu veriyor. Hepimizin çok sevdiği, kitabını okumayanların bile “Anti Emperyalist, anti kapitalist, anti firavunist” Devrimci Selam’ını coşkuyla alkışladığı, lafa gelince kimsenin yere göğe sığdıramadığı Nuri Pakdil’in Umut’unu sahnelemeye -en azından- teşebbüs ediyor.

Buradaki siyasi ders ne?

Benim siyasetle işim yok. Hayalim falan da yok. Olmamıştı zaten. Siyasetçilerin ‘dava’ dediği şeyin ne olduğunu da çok iyi biliyorum.

Ama siyasetle işi olanlar, planları olanlar, hedefleri olanlar...

Kurulmuş partiler, kurulacak partiler...

2023’ü ve daha sonrasını düşünenler, büyük ve küçük düşler kuranlar, hesabını ona göre yapsın.

İmamoğlu işte böyle bir siyasetçi.

YORUMLAR (73)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
73 Yorum