İktisat doktorası
Siyasilere yandan çarklı iktisat doktorası veren bir iktisat profesöründen söz edildiğini işitmişsinizdir.
Günahı başlarına…
‘İktisat doktorası’ deyince akla evvela o profesör gelebilir.
Baştan belirteyim, bugün o doktoralarla değil, vatandaşın yaptığı iktisat doktorasıyla ilgileniyorum.
Bizler, bu ülkenin kendi halinde vatandaşları olarak durduğumuz yerde birkaç kez ekonomi doktorası yaptık.
Demirel’den devalüasyon tahsil etmiştik.
Özal’ın yüksek enflasyonlu ve yüksek faizli günlerinde memurların ay başında maaşlarıyla döviz alıp ay sonuna kadar bozdurup bozdurup harcadığı günleri gördük.
Erbakan Hoca’nın havuz sistemini ve kaynak paketlerini dahi idrak ettik.
Tansu Çiller’in başbakanlığında doların birkaç gün içinde ikiye üçe katlandığı günleri de...
Ecevit’in başbakanlığı sırasında gecelik faizlerin iki üç sıfırlı rakamlarla ifade edildiğini de...
Erdoğan’ın başbakanlığında liradan altı sıfır atıldığını da...
Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı döneminde faiz sebep enflasyon sonuç teorisini ezberlediğimiz gibi tezin piyasaları nasıl karıştırdığını da tecrübe ettik.
Mektepte iktisat okuduysak da az okuduk. Fakat, siyasetin ya da memleket şartlarının sebep olduğu iktisadi inişler ve çıkışlar sayesinde okula gitmeden kendi halinde bir vatandaşa yetecek miktarda iktisat tahsili yapmış olduk.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın hafta başında açıkladığı dövize endeksli mevduat düzenlemesi etkileriyle, sonuçlarıyla bizim için yeni bir doktora çalışması gibi oldu.
Çeşitli senaryolar yazıldı.
Doların inişi muhteşem olsun diye mahsus yükseltmişler.
Nasıl?
Cumhurbaşkanı Erdoğan İlim Yayma’daki konuşmasında ‘nass’ı kasten vurgulamış ve dolara tavan yaptırmış.
Olabilir… Olmayabilir de.
Erdoğan’ın yapacağı açıklamadan haberdar olanlar veya haberdar edilenler erkenden pozisyon alıp dolar 17 lira civarındayken dolardan eurodan çıkmışlar.
17 liradan dolar bozdurup 12 liradan tekrar almışlar.
Veya almamışlar, orada kalmışlar.
Büyük parası olan bazı kişiler o gece servetlerine servet katmış. Buna ‘insider trading’ diyorlar. Ceza kanununda suç.
Kim girmiş, kim çıkmış? Araştırılmaya değer.
Yine o gece, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklaması sırasında ve takip eden saatlerde dolar düşsün diye külliyetli miktarda döviz bozdurulmuş.
Bozdurulan döviz miktarını 7 milyar dolara kadar çıkaranlar var.
Bu, uygulamanın toplumda kuvvetli bir etki icra etmesini sağlamak için bir planın parçası olarak tasarlanmış.
Mümkün. Tabii tespit edilmesi lazım.
Dövize endeksli mevduat tehlikeliymiş. İleride kötü sonuçlar doğururmuş.
Eğer döviz tekrar yükselirse hazinenin sırtına kamburmuş. Hazine perişan olurmuş.
Özal, Demirel zamanındaki ‘dövize çevrilebilir mevduat’ları öderken çok çekmiş.
Makul. Eğer döviz yükselir, hazine mudilere resmi faizin birkaç katı döviz artış bedeli ödemek zorunda kalırsa.
Dolar yükselmezse?
Yükselmezse bir şey olmaz ama yükselir birader!
Yükselirse tamam, hep bir ağızdan “gördün mü yükseldi” diye söyleriz.
Aslında Cumhurbaşkanı Erdoğan bu hamlesiyle faizin yükseltilmesine eşdeğer bir uygulama başlatmış. Piyasalar bu uygulamaya faizin birkaç puan yükselmesine vereceği tepkiyi vermiş.
‘Nass’ın arkasından dolanmak gibi bir şey.
Böyle tefsir edilebilir tabii.
‘Hile-i Şer’iye’ gelenekte maalesef var.
Fakat bazı siyasetçiler uygulamanın faiz olmadığına yemin billah ediyor.
Son zamanlarda gündem oluşturma önceliği muhalefetteydi. Muhalefet hamle yapıyor, iktidar muhalefetin geliştirdiği gündeme karşılık veriyordu.
Her zaman değil ama daha çok böyle oluyordu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dövize endeksli mevduat hamlesi eğilimi değiştirmiş oldu.
Kuvvetli bir hamleydi ve sonuç aldı.
Tabir caizse ilaç gibi geldi.
İlacın yan tesirlerinin bünyeyi harap edeceğini düşünebilirsiniz.
Böyle düşünenler haklı da çıkabilir.
Vatandaşlar olarak biz bunu haklı çıktıklarında anlayabiliriz.
Maçın kaçıncı dakikasında olduğumuzu bilmiyorum ama şu dakikada Cumhurbaşkanı Erdoğan öne geçti.
İçinde bulunduğumuz siyasi ve iktisadi durum bugün için böyle.