Peki onlara haklar helal mi?

AK Parti kurucusu, gazeteci-yazar Ayşe Böhürler, AK Parti listelerinden Kayseri’den seçilecek sıradan aday.

Türkiye siyaseti için iyi bir haber bu.

Geçen akşam Habertürk’e çıkan Böhürler şöyle dedi:

“28 Şubat’ı yaşamış birisi olarak Kılıçdaroğlu’na ve temsil ettiği zihniyete hakkımı helal etmiyorum. Bu insanlarla aynı masada ortak olarak oturmayı içine sindirenler olabilir, hazmedebiliyorlarsa herkesin vicdanı kendine…Ben başörtülü biri olarak hakkımı helal etmiyorum. Kılıçdaroğlu’na ve o zihniyete hakkımı helal etmiyorum. Ben AK Parti kurucusu oldum diye, ‘başörtülü biri parti kurucusu olamaz’ diyerek AYM dava açtı. Ben ‘başörtülü hâkim olabilir dedim’ diye bunu parti kapatma davası gerekçesinin içine koydular. Bunu söyleyenler sonuçta Kılıçdaroğlu’ydu. Başörtülülerin Meclis'e girmesine engel olan da Kılıçdaroğlu'ydu…Başörtülü avukatlar baroya dahil edilmedi. Başörtülü avukatların önü daha son 10 yılda doğru düzgün açıldı. Çünkü karşımızda Kılıçdaroğlu ve benzerleri vardı.”

Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinin en utanç verici ayrımcılıklarından biri olan başörtüsü yasaklarının mağduru olmuş bir insanın hakkını helal etmemek için yüzlerce haklı sebebi olabilir.

Fakat, herhalde siyasi rekabetin hararetinden kaynaklanan bir dalgınlıkla bu suçlamaların muhatabı biraz karışmış.

Kılıçdaroğlu’nu pek çok şeyle suçlamak mümkün.

Ama 28 Şubat’la suçlamak biraz tuhaf olabilir.

Çünkü 28 Şubat 1997’de Kemal Kılıçdaroğlu, Refah Partili bakan Necati Çelik’e bağlı olan SSK’nın genel müdürüydü.

Genel müdürlüğü sırasında, MGK kararlarını takip eden Başbakanlık genelgelerini diğer tüm bürokratlar gibi uygulamak dışında 28 Şubatçılık yaptığına, insanları fişlediğine dair elde bir veri yok.

Tam aksine 28 Şubat davası dosyalarından çıkan, 28 Şubat kararlarını uygulamaktan sorumlu Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Değerlendirme Merkezi'nin bir fişleme belgesine göre SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, “SSK Genel Müdürlüğü’nde bölücü kadrolaşma” başlığıyla fişlenmişti.

basliksiz-3.jpg

Kılıçdaroğlu bu 28 Şubat fişlenmesi iddiası yüzünden dava açtı ve iki yıl önce de artık Başbakanlık kalmadığı için Cumhurbaşkanlığı’ndan 50 bin TL tazminat kazandı.

Yani Kemal Kılıçdaroğlu resmi bir 28 Şubat mağduru.

Tabii ki 2002’den sonra önce CHP milletvekili, ardından CHP’nin grup başkanvekillerinden biri olarak şimdi AK Partililerin hararetle andığı Baykal’ın liderliğindeki partinin başörtüsü, laiklik politikalarının bir parçası oldu.

Özellikle 2008’de Meclis’ten geçen başörtüsüne özgürlük getiren yasayı AYM’ye götüren üç CHP grup başkanvekilinden biriydi.

basliksiz-2.jpg

Ama iki yıl sonra 2010’da CHP genel başkanı olduğunda başka bir siyasi çizgi izlemeye başladı.

Üniversitelerde başörtüsü özgürlüğünü destekleyen bir açıklama yapıp ortamı yumuşatmış, bunun ardından YÖK üniversitelere başörtüsüne izin veren bir talimat göndermiş ve böylece üniversitelerde başörtüsünün önü açılmıştı.

CHP bu normalleşmeye itiraz etmeyerek destek vermişti.

Kılıçdaroğlu’nun bu tavrına CHP içinden de sert tepkiler gelmiş hatta bu tartışmadan kısa bir süre sonra Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinde önemli rol oynayan Önder Sav CHP yönetiminden tasfiye olmuştu.
re.jpg

Peki, Kılıçdaroğlu’nu başörtülü milletvekillerinin Meclis’e girmesine engel olmakla suçlamak mümkün mü?

Meclis’te başörtüsü krizi 1999’da Merve Kavakçı’nın Meclis’e girmesiyle yaşandı. Kılıçdaroğlu bu sırada da hala SSK Genel Müdürü’ydü.

31 Ekim 2013 yılında Meclis’e ilk başörtülü milletvekilleri girerken, Kılıçdaroğlu CHP genel başkanıydı, partisini başörtülü milletvekillerinin Meclis’e girmesine itiraz etmemeye ikna etmişti.

Akşener’in yönettiği oturuma başörtülü vekiller girmiş, CHP adına Muharrem İnce çıkıp konuşmuş, çıkışta partilileri yemeğe götüren Kılıçdaroğlu da “Bugün çok mutluyum. Meclis’te konuşan milletvekillerimize teşekkür ediyorum” demişti.

basliksiz-3-001.jpg

Gerisi malum.

2019’dan itibaren CHP’nin toplantılarında ve verdiği röportajlarda CHP’nin başörtüsü konusunda hata yaptığını söyledi, özeleştiri yaptı, helalleşme siyasetine başladı, 28 Şubat mağduru bir öğretmeni helalleşmek için ziyaret etti.

bb.jpg

En son da medyasını ve partisini karşısına aldı ve CHP Meclis’e başörtüsüne güvence verecek kanun teklifi önerisi verdi.

Böhürler’in hakkını helal etmediği Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü karnesi böyle.

Peki, ya 14 Mayıs’tan sonra muhtemelen birlikte aynı sıralarda oturacağı bazı yeni AK Partililerin karnesi?

Örneğin AK Parti’nin İstanbul birinci bölge altıncı sıradan adayı Hulki Cevizoğlu’nunki?

80’lerde Hürriyet’in Ankara bürosunda gazeteciliğe başlayan ve Özal’a yakın bir gazeteci olarak nam salan Cevizoğlu, özel televizyonların açılmasıyla başlayan çok sesli ortamda Ceviz Kabuğu programıyla ünlü olmuştu.

Ama 1990’ların ortalarından itibaren o da Refah korkusuyla ulusalcı, laikçi, Kemalist bir çizgiye savruldu.

28 Şubat’ta darbeye en çok yaklaşılan gün olan 11 Haziran 1997 günü
Genelkurmay’da komutanların Refahyol iktidarını “Gerekirse silah kullanırız” diye tehdit ettiği irtica brifingini izleyen isimlerden biriydi.

basliksiz-2-001.jpg

Brifing bir basın toplantısı değildi, önceki gün savcı ve hakimlerin, daha sonra üniversite rektörlerinin ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı brifingler zaman zaman katılımcıların söylenenleri alkışladığı bir boy gösterisiydi.

basliksiz-2-002.jpg

Cevizoğlu, o günlerde yaptığı Ceviz Kabuğu programlarıyla da 28 Şubat havasına katkı yapmıştı.

1998’in Ocak ayında postmodern darbe daha sıcakken çıkardığı “28 Şubat- Bir hükümet nasıl devrildi?” kitabında bu anti-Refahyol pozisyonunu sürdürmüştü.

Tankın üzerinde otomatik silahının namlusu bir minareye doğrulmuş bir asker fotoğrafının yer aldığı kitabın kapağında şöyle yazıyordu:

“Ordu nasıl konuşur?”, “Neyi nasıl söyler”, “Eyleminin ipuçları ve yaptırımı nelerdir?”
basliksiz-1.jpg

2001’de emekli general Erol Özkasnak, onun programına bağlanarak “postmodern darbe” yi sahiplenmişti.

2007’de 28 Şubat’ın 10. Yıldönümünde yazdığı yazıda bile bu fikirleri çok değişmiş görünmüyordu:

“Aslında buna ne kadar 10. yılı denebilir, bilmiyorum. Çünkü, bir şeyin yıldönümünün geçerli olabilmesi için onun “var” olması gerekir, “devam ediyor” olması gerekir, “uygulanabilir” olması gerekir, “sahipleniliyor” olması gerekir, vs. Oysa, 10 yıl sonra 28 Şubat kararları için bunlar ne kadar geçerlidir?.. Üstelik “Bin yıl süreceği” iddia edilmesine rağmen.. Bilindiği gibi, 28 Şubat postmodern darbesi, irticanın “birinci tehdit” olarak algılanarak, iktidardaki Refahyol Hükümeti’nin düşürülmesi ile sonuçlanmıştı.1997’de PKK tehdidinin bile önüne geçerek “birinci tehdit” olduğu bizzat Genelkurmay tarafından açıklanmıştı.10 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakınız: 8 yıllık zorunlu ilköğretimin dışında uygulanan hiçbir şey yok. 28 Şubat’ın Refahyol İktidarını devirdikten sonra, “işbaşına getirdiği hükümet” bile bu kararlara sahip çıkmadı. Bugün, ortada hiçbir izi kalmayan 28 Şubat’ın, bu yüzden 10. yılı da olamaz.

Olsa olsa “dedikoduları” olur. Zaten o da yapılıyor… 1997’de Genelkurmay’daki ünlü “irtica brifingi”nin sonunda yapılan vurgu aynen şöyleydi: “Bu noktadan hareketle; Atatürk’ün kurduğu modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nitelikleri değişmeyecek, değiştirilmeyecektir. Bunlar;

- Tek Millet,
- Tek Vatan,
- Tek Devlet,
- Tek Dil,
- Tek Bayrak olarak ifade edilmektedir.”

Bugün Türkiye’nin geldiği noktada, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymak zorunda olan DTP adlı sözde siyasi partinin Diyarbakır İl Başkanı, “Kerkük’e yapılan saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış sayarız!” diyebiliyor. Hani nerede “Tek Millet” ilkesi? Hani nerede “Tek Vatan” ilkesi?”

28 Şubat’ın ardından ikinci büyük laiklik ve başörtüsü krizi olan 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi sırasında da gazetecilik sınırlarını aşan bir aktivizm içinde mücadele etmişti.

Sabih Kanadoğlu, bir makaleyle duyurduğu 367 içtihadını ilk kez Ceviz Kabuğu’nda anlatmıştı.

27 Nisan gecesi Genelkurmay e-muhtıra verirken Ceviz Kabuğu’nda yine Sabih Kanaoğlu vardı:

“Bir makale yazarak, Türkiye’nin siyasi kaderini değiştiren” Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 29 Aralık 2006 tarihinde katıldığı Ceviz Kabuğu programında “367 olmazsa rejim krizi çıkar” uyarısında bulunmuştu.
Kanadoğlu, 27 Nisan 2007 tarihindeki son Ceviz Kabuğu’nda ise yine çok önemli hukuki uyarılarda bulundu. Cumhurbaşkanı seçilenin milletvekilliği Anayasa’nın 110.maddesine göre hemen düşüyor. Bu durumda, Abdullah Gül seçilirse, kendisini anında yargı önünde bulacak. Şimdi buna da “post modern zorlama” diye bakanlar olabilir, tıpkı 4 ay önceki açıklamasına baktıkları gibi. Ancak, üstün nitelikli bir hukukçu olan Kanadoğlu’nun açıklamalarına pek çok Anayasa Hukukçusu tam destek veriyor.”

Kanaltürk’te program yapan Cevizoğlu, türbanlı first lady istemeyenlerin buluştuğu Cumhuriyet Mitingleri’nin de ateşli bir savunucusuydu:

“Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hafta sonu Cumhuriyet'in (ve Mustafa Kemal'in) başkenti Ankara'da tarihin en büyük mitingi yapıldı. Tandoğan alanını, Anıtkabir'i ve tüm çevre yolları dolduran yüzbinlerce (milyonu aşkın) Türk, "Çankaya'ya Mustafa Kemal ilkelerine –özde- bağlı biri gelsin" mesajı verdi. Ancak, "cumhurun" mesajı, "cumhurbaşkanı adayları" ve AKP tarafından algılanmadı ve algılanmak istenmiyor. Şimdi çıkıp diyorlar ki, "Başkası da çıkar daha büyük toplulukla miting yapar!.." İnatlaşmaya bakınız.. Toplumu germe çabalarına bakınız. İnatla cumhurbaşkanı olunur mu? Şimdi, "Biz de daha büyük miting yaparız" diyenlere sormak lazım: Saysanız kaç kişi gelir?.”

basliksiz-1-001.jpg

“Anayasa ve hukukun ne dediği tartışılırken, halkın ne dediği çok kesin ve net. Halk Abdullah Gül’ü Çankaya’da görmek istemiyor. Son Ceviz Kabuğu programında, her zamanki gibi bir izleyici anketi yaptık. İzleyicilerimize “Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını istiyor musunuz?” diye sorduk.Bir haber programında görülmemiş büyük bir rekor kırıldı ve 100 bine yakın (Tamamı 98 bin 262) oy geldi. Halkın yüzde 90’ı “Hayır” dedi. Cumhur’a rağmen, Cumhur’un başkanı olmanın mümkün olmadığı İstanbul Çağlayan merkezli mitingde de görülmedi mi?..
Milyonlarca insan ne dedi, duyan var mı?”

Sadece programları ve yazılarıyla bu başörtüsü karşıtı laiklik gösterilerine destek vermekle kalmamış, Manisa ve Samsun’daki Cumhuriyet Mitingleri’nde bizzat kürsüye çıkıp AK Parti iktidarı karşıtı, laik, ulusalcı ateşli konuşmalar da yapmıştı.

Ama bununla da yetinmemiş, mitinglerin bu rüzgarını arkasına alarak 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Ankara birinci bölgeden bağımsız milletvekili adayı oldu:

“Biliyorsunuz, uzun yıllardır sizlerle birlikte büyük bir mücadele veriyorduk.Amaç, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini yaşatmak ve ülkemizin sömürgeleşmesini engellemekti. Milyonlarca insanın toplandığı mitingler de bunun için yapılmıştı. Milyonlarca Türk, “tehlikenin farkındayız”, “gerekeni yapın” derken, bu mesajların parti genel başkanları tarafından anlaşılmadığını –esefle- gördüm.

Şimdi hepsi önünüze gelip, oy isteyecekler. Tüm partilerin genel başkanlarına açıkça sorunuz:

1- AB'ye kesin olarak karşı mısın, değil misin?
2- Erdoğan, Gül, Arınç dışında bir başka AKP’linin Cumhurbaşkanı olmasına 23 Temmuz’da evet diyecek misin, demeyecek misin?
3- Çankaya’ya türbanın çıkmasını istiyor musun, istemiyor musun?
4- PKK’nın bitirilmesi için kesin kararlı mısın, yoksa iki tane fazla milletvekili çıkarmak için bölücülüğü destekleyen kişilere sessizce evet diyecek misin?

Soruları daha da artırabiliriz. Ben bu soruların yanıtlarını, kendi kendime AKP dışındaki partilerin genel başkanlarına sordum. Vicdanımda aldığım yanıt –ne yazık ki- beni doyurmadı. Ülkem için üzüldüm. İşte bu yüzden bağımsız olarak milletvekilliğine aday oldum...”

Az farkla vekilliği kaybetti. ODTÜ yurtlarında ikinci çıktı.

Sonra gazeteciliğe ve siyasete birlikte devam etti.

Önce Ecevit’in istişare heyetinde girdi, sonra Ecevit’in ölümünden sonra Rahşan Ecevit’in kurduğu Demokratik Sol Halk Partisi’nin kurucu genel başkanı oldu.

Birkaç ay sonra istifa etti.

Cevizoğlu’nun o yıllarda büyük bir derdi vardı: Türban:

“Kur’an’ı Kerim’de başörtüsünün olduğu konusunda din bilimciler birleşemedi. “Hımar” sözcüğü, takva örtüsüdür, ya da cinsel organların örtülmesi anlamına gelir deyip, kanıt gösterenler var. Bu tartışma ilahiyatçılar arasında sürüp giderken, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının, Cumhuriyet devrimlerini yok etme çalışması” olduğunu vurguluyor. Kanadoğlu, yapılacak anayasa değişikliğinin buna imkan veremeyeceğini de açıklıyor… Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk, 1926’da, “din üzerinden siyaset yapmanın vatan hainliği olduğuna” ilişkin bir yasa çıkarmıştı. Bugün ise, “avantaj” olarak görülüyor!.”

basliksiz-1-002.jpg

Tvlere çıkardığı konuklarıyla İslam’da ve Kuran’da türban olmadığını ispatlamaya çalışıyor, başörtüsü yasakçılıklarını hararetle destekliyordu.

Bu konuda CHP’yi ve MHP’yi sert dille eleştiren yazılar yazdı:

“Kitleler meydanlarda “Çankaya’da türban istemiyoruz” diye slogan atarken, seçimlerden bir hafta önce, Deniz Baykal, “Cumhurbaşkanının eşi türbanlı olabilir” deyiverdi Şimdi ne diyor?.. “Üniversiteye türban giremez!..” Yani ona göre, Çankaya’ya girer ama üniversiteye giremez!.. Peki Devlet Bahçeli ne diyordu?: “AKP inanç hortumcusu” diyordu, “AKP siyasi terörist ve kundakçı” diyordu, “Erdoğan’ın son ümidi Barzani ve PKK” diyordu, “Ne çalarsanız yalnızca 11 gün çalacaksınız. Sonra hesap vermeye başlayacaksınız” diyordu. Sonra ne yaptı?.. AKP’li Abdullah Gül’ü Cumhurbaşkanı yaptı; şimdi de din üzerinden siyaset yapan AKP’nin “türbanın serbest olması” projesine en büyük –ve tek- desteği veriyor!..”

2008’de Meclis’e gelen başörtüsü düzenlemesinin kaos yaratacağını yazmıştı:

“Bazı politikacıların “siyasi hasat” toplamak için çıkardıklarını itiraf ettikleri “Türbana Özgürlük Yasası” ülkeyi ve üniversiteleri iyice gerdi. Politikacıların seçim kazanma uğruna gençleri birbirine düşürmesi doğru mu?..
“Türban eşittir kadın hakları” anlamına mı geliyor?.. Kaos yaratarak “Özgürlük” korunabilir mi?..
Milletvekili yeminindeki “toplumun huzurunu”sağlama ve “laik cumhuriyeti koruma” ilkesine uyuldu mu?..
Başbakan ve parti liderlerinin kavgacı üsluplu açıklamaları toplumu nereye götürüyor?..”

Sonra bu yasa yüzünden AK Parti’ye açılan kapatma davasını destekleyen programlar yaptı, yazılar yazdı.

AYM kapatma kararı vermeyince AYM’yi suçladı:

“İç ve dış baskılar oldu, Ergenekon adı verilen dava ortaya çıktı AB’nin içinden “kıytırık” olan ve olmayan birçok kişi işe karıştı... AKP’ye yakın olduğu söylenen Haşim Kılıç, davayı tek oylamada karara bağlamış olabilir! Peki diğer üyeler neden itiraz etmedi, onların böyle bir hakkı yok muydu?”

Baykal’ın çarşaf açılımına bile ateş püskürdü:

“Peki, CHP’nin Atatürk’ten kalan “Altı ok” unun içinde neler var? Laiklik ve devrimcilik var. Cumhuriyet’in temelinde kılık kıyafet devrimi de yok mu?..Var.
Öyleyse, Atatürk’ün partisinin başındaki Sayın Baykal’ın, “kara çarşaflı iki hanıma CHP rozetini takıp, partiye üye yapmasını” nasıl değerlendirmeli? Deniz Baykal, yerel seçim öncesi “kara çarşafla halk avcılığı” mı yaptığını sanıyor?.. Moda deyimle “kara çarşaflı PR” mı bu?.. Öyleyse avucunu yalar. Sayın Baykal’a kim akıl veriyorsa, bu görüntü ile kendi tabanını genişletip, “dev kararsızların” oyunu mu alacağını sanıyor?
Ne boş hayal!..”

Sonra 2010’da CHP’de genel başkan değişti.

Kılıçdaroğlu, 2011 seçimlerinde CHP’den aday adayı olan Cevizoğlu’nu aday göstermedi.

O da gidip tekrar bağımsız aday oldu. Ama geçen sefer aldığı oyun yarısını bile alamadı.

En ateşli AK Parti, çözüm süreci, açılım karşıtı oldu. Kürtçe TV’yi bile eleştirecek bir ulusalcılık seviyesine yükseldi.

Sonra 2015’de buna uygun olarak Vatan Partisi’nden aday oldu.

Sonra…

2016’dan sonra yavaş yavaş yerlilik ve millilik cephesinden iktidara yakın kanallarda görünür olmaya başladı.

CHP’yi yeterince Kemalist ve milli bulmayan muhalif olarak itibar gördü.

O kadar ki bugün İstanbul’un birinci bölgesinden AK Parti’nin altıncı sıra adayı.

En zor zamanlarında karşılarında olduğu başörtülü kadınların oylarıyla Meclis’e girmesi kesin.

Halbuki şu ana kadar geçmişine dair tek bir özeleştiri yapmadı.

AK Partili olup, Erdoğan’ı sorgusuz destekledikten sonra bütün geçmiş günahları affedildi, kimse de ondan samimiyetinden şüphe edilebilecek bir özeleştiri dahi istemedi.


Ona haklar otomatik olarak helal oldu.

Tıpkı AK Parti’nin İzmir’den yine kesin seçilecek sıradan aday gösterdiği gazeteci Şebnem Bursalı’ya helal olduğu gibi.

O da 28 Şubat döneminde laiklik ve irtica paranoyalarını manşetlerinden düşürmeyen Yeni Asır gazetesinin Ankara temsilcisiydi.

28 Şubatçıların DYP’den isimleri istifa ettirerek Refahyol yerine hükümet kurdurmaya çalıştıkları Yalım Erez’e çok yakın bir gazeteciydi.

Yeni Asır gazete arşivlerinde olmadığı ve Google’da da sıkı bir temizlik yapıldığı için bugün pek hatırlanmayan bazı 28 Şubat günleri haberlerinin başlıkları şöyle: “Kuran Üzerine Yemin Edip Dönenler”, “Menderes’ten Hoca’ya ‘Çekilin’ Mektubu”, “Askerlerin Görüştüğü DYP’li Bakanlar.”

27 Nisan döneminde de Cumhuriyet mitinglerine destek vermiş, sonra patronaj değişikliğiyle herhangi bir açıklama yapmadan ya da helallik istemeden iktidar cephesine geçivermişti.

Muhtemelen İzmir’deki seçim kampanyasında rakibi olan CHP’li adayları yeterince Atatürkçü ve CHP’li olmamakla suçlayacak ve bir ay sonra da Ayşe Böhürler ile birlikte Meclis’te AK Parti sıralarında oturacak.

Eğer başörtülülerin Meclis’e girmesini engellemekle ille de bir genel başkan ve zihniyeti suçlanacaksa herhalde ilk sırada DSP’nin genel başkanının gelmesi gerekir.

Çünkü 1999’da Merve Kavakçı’ya haddinin bildirilmesini isteyen DSP’nin genel başkanı, “dışarı dışarı” diye tempo tutanlar DSP’li milletvekilleriydi.

Eğer DSP Aydın’dan daha fazla milletvekili çıkarsaydı o tempo tutan milletvekillerinden biri de son genel başkanı Önder Aksakal olacaktı.

Nasip bugüneymiş.

Ne de olsa ondan da kimse DSP’nin bu tarihi hatası için bugüne kadar tek bir açıklama istemedi.

O da ne yanlış yaptık dedi, ne de helallik istedi.

Zaten her akşam bir tanesine çıktığı iktidara yakın kanallarda ondan istenen tek şey CHP’yi yeterince Atatürkçü ve ulusalcı olmamakla suçlaması…

Başörtülü avukatların baroya kabul edilmemesiyle ilgili de eğer birine haklar helal edilmeyecekse o kişi de Kılıçdaroğlu olmasa gerek.

Mesela yıllarca buna direnmiş eski Türkiye Barolar Birliği başkanı ve potansiyel CHP genel başkan adayı Metin Feyzioğlu’na bunun için haklar helal edilmeyebilir. Ona da kimse “yıllarca neden bu kadınları engelledin” diye sormadı. Yoksa Erdoğan onu Lefkoşe’ye büyükelçi olarak gönderir miydi?

Listeyi uzatmak mümkün.

28 Şubat yıllarında Rekabet Kurumu başkanı olarak kurumdaki dindar yöneticileri pasif görevlere atayan, 2007’de Hayrunisa Gül’e resmi görevlerde başını açmasını tavsiye eden eski CHP milletvekili Aydın Ayaydın’ın kızı da, babasının referansıyla İstanbul’dan AK Parti milletvekili oluyor.

Yine CHP’den yeterince laik ve Atatürkçü olmadığı için ayrılan, genç bir teğmen olarak AK Parti iktidarına karşı faaliyetler içinde bulunmuş, İzmir AK Parti milletvekili ve seçilecek sıradan adayı Mehmet Ali Çelebi’nin de önüne kimse böyle zor sınav kağıtları koymadı. CHP’nin Atatürk’ün yolundan saptığını söylerken, başörtüsü yasakları, 28 Şubat, 27 Nisan hakkında ne düşündüğünü kimse merak etmedi. Erdoğan’ı sorgusuz desteklemesi yetti.

Çünkü artık en büyük dava lidere sadakat. Haklar onlara tek bir sual sorulmadan otomatik olarak helal.

Kılıçdaroğlu’nun suçu ise bu CHP zihniyetiyle hesaplaşmak, başörtüsü yasakçılığının sembol isimlerini partiden tasfiye etmek, CHP’yi Hulki Cevizoğlu’nun, Mehmet Ali Çelebi’nin aday olamayacağı, Muharrem İnce’nin ayırılıp parti kurmak zorunda kalacağı bir parti haline getirmek, başörtüsü konusunda hata yaptık demek, muhafazakarlardan kapılarına kadar gidip helallik istemek oldu.

Böyle çetin işlere kalkışıp, seçimler öncesi kafa karıştırınca da, bunu yapan ilk CHP lideri olmasının tarihsel değeri, kendi mahallesine rağmen gösterdiği çaba bile bir takdiri hak etmedi.

Ona haklar otomatik olarak helal olmadı.

YORUMLAR (116)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
116 Yorum
  • Tarihçi / 16 Mayıs 2023 12:14

    İkinci tur arefesinde ellerinde dini söylemlerden başka da bir argüman bulunmayan tüm akpartililere tekrar tekrar okutulması gereken bir yazı

    Yanıtla (0) (1)
  • Emin Sözer / 21 Nisan 2023 15:35

    Çok güzel bir yazı. Ayşe Hanım bu detayları atlamış olabilr. Ancak, bu bilgilerden sonra tavrı ne olur, acaba? Hata yaptığını kabul eder mi? Onun kişiliği için koyacağı tavır bir turnusol kağıdı olacak.

    Yanıtla (7) (0)
  • İbrahim Erdoğan / 21 Nisan 2023 11:28

    Böyle (hani derler ya: "dört dörtlük") bir yazıyı yazarsa ancak Yıldıray OĞUR yazabilir. Eline ve yüreğine Allah sağlıklar versin, güzel kardeşim!..

    Yanıtla (8) (1)
  • Necmettin / 20 Nisan 2023 14:04

    Hulki beyin asıl itirazının pkk ve sempatizanlarının chp ye dolması bunu pas geçmişsiniz diğer konu ise erdoğan ve ekibinin bölücü yıkıcı kesimlere karşı mücadele etmesi ve maalesef yalnız kalması

    Yanıtla (5) (19)
  • Yasar s. / 20 Nisan 2023 09:20

    Çok güzel bir yazı aynen yakın tarihin tomografisi çekilmiş. Ancak Yıldırım kardeşim bu söylediklerini o hanım bilmiyor mu sanıyorsun. Her kes her şeyi biliyor ama işine geldiği yerleri alıp diğerlerini bilmezden geliyor.Damat bakanlığı beceremedi ama giderken iyi teşhis koydu. It izi at izine karıştı

    Yanıtla (5) (0)
  • socrates / 20 Nisan 2023 00:37

    çok sıkıştıklarını ve aciz durumda olduklarını fark edemiyorlar zahmet edip te kimlere haklarını helal etmeyeceklerini araştırmadan başörtü meselesini bir kurtarıcı olarak görüyorlar. Mesele teknolojiyle beraber felsefe yi de kullandırmayı gerektiriyor. Bunları ayrıntılı biçimde hatırlattığınız için teşşekürler emeğinize sağlık...

    Yanıtla (4) (1)
  • socrates / 20 Nisan 2023 00:31

    Artık karşılarında böylesine güçlü başedemedekleri bir silah var. Ve bu güç artık herkesin elinde dolaşıyor. O güç sayesindedir ki tüm bilgiler inanılmaz bir akışla elden ele dolaşıyor ve bu durum artık insanların daha önceden kullanmadıkları sorgulama ve felsefe, mantıklarını çalıştırmalarına debep oluyor.AKP nin bunca yanlışlıklarına rağmen oylarının erimemesindeki en önemli gerçek Türkiye genelinde internet kullanım oranının % 15 lerde olması. Bu oran değiştiğinde herşey çok daha farklı

    Yanıtla (1) (1)
  • socrates / 20 Nisan 2023 00:23

    Ya sevgili Yıldıray Oğur gerçekten müthiş bir yazı inanılmaz bir analiz. Bence dikkat çekici olan ve asıl vurgulanması gereken en önemli ayrıntı şu. Tüm bu bahsettiğiniz yatay geçiş sahiplerinin ve iktidarda bulunanların insanlara birşey söylediklerinde karşılarındaki kitlelerin hala onlara inandıklarını zannetmeleri, geçmişlerini sorgulamadan akılalmaz biçimde doğru yolda olduklarını sanmaları, onlara önemli bir şeyi unutturmuş...TEKNOLOJİ... Artık karşılarında böylesine güçlü başedemekleri

    Yanıtla (2) (0)
  • Adalet / 19 Nisan 2023 19:16

    Hulki gömlek değiştirdi hidayete erip akepenin kutsal bayrağını sallamak üzere meclise postu atmayı garantilemiş durumda.Eski düşmanlar dost oldu.Eskiden başörtüsünüsavunanlardandım. Şimdi öyle bir derdim yok.Başörtülü başörtüsüz benim için fark etmiyor.Başörtüsü dindar olduğuna farzları ifa ettiğine dair bir karine teşkil etmiyor.Açk saçıkları mütedeyyin birisi olarak daha samimi buluyorum ben buyum diyor.

    Yanıtla (10) (1)
  • Fikret / 19 Nisan 2023 23:16

    Gömlek değiştiren Hulki değil, RTE ve AKP

    Yanıtla (0) (0)
  • Muhreç / 19 Nisan 2023 22:40

    Ben de hakkımı helal etmiyorum

    Yanıtla (0) (0)
  • Nuriye Özsoy / 19 Nisan 2023 21:58

    Güzel yazi tebrikler.

    Yanıtla (1) (0)
  • Ahmet / 19 Nisan 2023 13:24

    28 şubat için haklarımı helal ediyorum kılıçdaroğluna. Tek şartım var, nünberg mahkemeleri gibi mahkemeler kurup bu dönemin hakim ve savcılarını yargılamalı.

    Yanıtla (14) (6)
  • Okur / 19 Nisan 2023 15:46

    Nur serteri unutmayın

    Yanıtla (6) (1)
  • Nümberg / 19 Nisan 2023 21:56

    Kardeşim sen kendi özgeçmişine bak siyasal islamcı işidçi söylemin var mı hikayenin sonunda nümberg mahkemesi gerçekten dünyada kurulacak. Şaka değil.

    Yanıtla (1) (0)
  • Nümberg / 19 Nisan 2023 21:58

    Kimleri kimleri tekfir ettin bir kontrol et . İçinde müslüman var mı müslüman varsa işin daha zor bu ülkede ehli kitap bar mı kadın çocuk var mı ateisti de dahil edecekler.. bak uyarmadı deme..

    Yanıtla (0) (0)
  • Karadeniz@ / 19 Nisan 2023 20:06

    Basortusu kısmen yasak olsa daha iyiydi en azından şuurlu bilgili başörtülü kadınlar vardı.basortusu din somuruculerinin istismarına meze oldu,kadınlar buna rıza gösterdi.28 şubatı yaşayanların torunları ve biz çocukları kapitalizmin oyuncağı olmuş,başı türban altı uryan hale gelmiş vaziyette, bu kazanimiı akp onlara kazandırdı.bundan gurur duyan zavallı kadınlar başörtüsünü ağızlarına alıp kirletmesinler.ayse gibiler..

    Yanıtla (5) (3)
  • Okur / 19 Nisan 2023 21:42

    İblisi tarif ediyorsun. Adam napsın

    Yanıtla (0) (1)
  • Karar okuru / 19 Nisan 2023 20:32

    Dilimizde bir deyiş vardır “dinime küfreden bari müslüman olsa” diye sizle dün ne diyordunuz, bu gün ne diyorsunuz da Cevizoğlu’ nu anlatıyorsunuz!

    Yanıtla (2) (7)
  • mahmut yıldırım / 19 Nisan 2023 19:16

    enfes bir özet. elbette akp nin çıkarcı ve ikiyüzlülüğü güzel resmedilmiş.

    Yanıtla (7) (1)
  • Salih Aka / 19 Nisan 2023 19:07

    Ciddi çalışmışsınız. Elinize sağlık.

    Yanıtla (8) (4)
  • Ali Rıza / 19 Nisan 2023 18:54

    Diline sağlık doğruları dile getirmişsiniz. Yalnız Ayşe değil bir çoğu hak hukuk adalet bilmez, akıllarına bile gelmez, İslamı kendi çıkarları için göstermelik kullanırlar, Hilal, Mehtap, Ayşe , Esra farketmez , iftira, yalan , köşe tutmak için menfaat için onlara her şey mübah sayılır, sizinde belirttiğiniz gibi kişilikli biri olsa çıkar söylediği iftira adına özür diler. Bir adım ötesi depremi chp yaptırdı diyecekler, o kadar gözleri dönmüş ki, kırmızıdan başka bir renk görmüyorlar..!

    Yanıtla (10) (2)
  • Özgür Şimşek / 19 Nisan 2023 18:46

    Tebrik ederim. Müthiş bir yazı. Tarihe not edilecek.

    Yanıtla (8) (3)
  • Boran / 19 Nisan 2023 17:55

    Tarihe not düşen bir yazı işçiliği. İdeoloji, dünya görüşü bir tarafa bize dürüst insan lazım.

    Yanıtla (15) (2)
  • Osman Nayman / 19 Nisan 2023 17:52

    Bir de kendi serencamını yazsan,başkalarını gündeme getirinceye kadar.Senin mazinden çok daha ilginç malzemeler çıkar

    Yanıtla (4) (22)
  • Rambo / 19 Nisan 2023 17:35

    Firavun tarafindan kutsanmis biz3 cevizogluna tanri yarisi gozuyle bakmamiz icap eder bu saatten sonra. Firavunculugun onuru geregi biz firavundan baskasina tapamayiz. Onun sozu emirdir..

    Yanıtla (1) (1)
  • Polken / 19 Nisan 2023 17:13

    Bu kaypak, münafık zihniyetten artık usandık. Müslüman olarak, başörtülü siyasetçilerden de utanıyorum. Kemalist ulusalcılarla kol kola girenler son çare dinden medet umuyor... Stockholm Sendromu...

    Yanıtla (10) (1)
  • Serhat / 19 Nisan 2023 17:05

    Bir de MHP'li d.bahceliyi yazsaydın keşke.28 şubat döneminde kensine bağlı olan sosyal tesislerde,"buraya baş örtülü kadınlar ve köpekler giremez".diye talimat verdiğini... ayrıca Kur'an ile alay eden e.bagisi....

    Yanıtla (8) (1)
  • mutlu yücel / 19 Nisan 2023 16:50

    atatürk maskeli düzen muktedirlerinden olan ulusalcı fasistlerle mücadeleyi kılıçtaroğlundan önce başlattım.belleri kırıldıysa da malesef ki mafya düzeninde varlıklarını,akp-mhp içinde ve dışında ve de ince muharrem artıklarıyla devam ettiriyorlar.incenin c.baskanlığına aday olmasındaki neden,kılıçtaroğlundan en az on milletvekili alarak kılıçtaroğlundan sonraki chp nin parti başkanlığını hedefliyordu.oy oranının % 10 lara ulaştığı balonuna aldanmayıp muhatap alınmamalıydı,alınmamalıda.

    Yanıtla (3) (0)
  • Vay be / 19 Nisan 2023 15:59

    Reis isterse sular büklüm büklüm burulur....

    Yanıtla (2) (3)
  • KOCA YUSUF / 19 Nisan 2023 15:59

    Hulki ile Metini toplasan Kemal in tirnagi yapmazlar, bu fasistlerin Chp den gitmesi hayirli oldu, simdi bataklik medyasinin hizli solcusu bas zirvaciya oynaya Melih efendi düsünsün, gerci bulur bir kilif kimin ögrencisi.

    Yanıtla (8) (4)
  • Soda / 19 Nisan 2023 15:56

    İşin gerçeği muhafazakar kesim kendi içerisinde aydın ve köktenci olarak ikiye yarılıyor ve maalesef iktidar kötü yönde

    Yanıtla (5) (2)
  • Malatya / 19 Nisan 2023 15:55

    Böhürler hanım, resmen Bay Kemale iftira atmış. Acaba dinimizde iftiranın ne kadar günah olduğunu biliyor mu. Yazıklar olsun. Muhtemelen bu yazıyı okumuştur. İftarda orucunu nasıl açacak acaba

    Yanıtla (12) (3)
  • Okur / 19 Nisan 2023 15:45

    Malesef politika böyle. Adamlar dün dündür bugün bugündür diyor. Üç günlük dünyada kıvırtmaya ne gerek var.

    Yanıtla (5) (1)
  • Düşünen İnsan / 19 Nisan 2023 15:37

    ....."Çünkü artık en büyük dava lidere sadakat. Haklar onlara tek bir sual sorulmadan otomatik olarak helal".... Bu tc'nin kurulduğundan beri var olan ve bütün politikacılarımızın üstün bir samimiyetle uyguladıkları bir prensiptir ! Yüce, kutsal liderlere sadakat, onların doğru dediklerine doğru, yanlış dediklerine yanlış demek politikacılarımızın uyguladıkları ve bizlere öğrettikleri birinci vatani, üstün görevdir vebu otomatik olarak herkesi üstün insan eder ! Yane klasik bitmiyen tc kolpası

    Yanıtla (6) (0)
  • Cappucino / 19 Nisan 2023 15:29

    Çorum, Maraş, Sivas katliamları için bile kendilerine helallik isteyecekler neredeyse!

    Yanıtla (4) (0)
  • Bir Okur / 19 Nisan 2023 15:26

    28 Şubat 1997 Milli GüvenlikKurulu'nun 406 karar sayılı toplantısı. Ülkede irtica yanlısı grubların çok yönlü tehdit oluşturduğu ile ılgili Ana karar ve metinden oluşuyor. Cumhurbaşkanı S.Demirel, Başbakan N.Erbakan. Yani her iki liderin imzaları var. Peki bu davalar niye N.Erbakan'ın vefatından sonra açıldı. Asıl soru bu ve bunun cevabı aranmalı.

    Yanıtla (5) (2)
  • Okur / 19 Nisan 2023 15:06

    Cumhuriyet mitinglerinin Yiğit bulut u da saf değiştirdi, para vererek internetten geçmişini temizletti; en önemlisi de ıekonomiyi batıranlardan biri olması

    Yanıtla (7) (1)
  • Mehmet Enis / 19 Nisan 2023 13:42

    Muhterem biraz kısa yaz ya! okumaktan yoruluyoruz.

    Yanıtla (1) (10)
  • Engineer / 19 Nisan 2023 15:01

    Paus modundaki beyinleri tahrik etmek için uzun uzadıya yazmış üstat. eline sağlık yıldıray kardeşim.

    Yanıtla (10) (2)
  • Yorgun / 19 Nisan 2023 14:59

    bu savrulmalar içinde siz kendinizi nereye koyuyorsunuz. Demokrat kimlikle düne kadar mevcut iktidar yanlisiyken bu gün durduğunuz yer sırf iktidar gitsinlerin ve sözde demokratların yanı değil mi Doğruları hiçbir taraf yanlısı olmadan da savunabilirdiniz. Yazık ettiniz

    Yanıtla (4) (10)
  • Adem Öncül / 19 Nisan 2023 14:29

    Bu güzel yazınız için sizi anlınızdan öpüyorum

    Yanıtla (2) (0)
  • Sermet / 19 Nisan 2023 14:25

    Saray soytarısı? Siyaset dışı yazı iddiası? 'Kafir' tanımı? Allloo?

    Yanıtla (1) (0)
  • Takipci / 19 Nisan 2023 14:22

    Üniversitelerde baş örtüsü yasağı mevzuatına imza atan, kamudaki baş örtüsü mevzuatını imzalayan DPT sorumlu devlet bakanı iktidar ortağı lideri kimdi?

    Yanıtla (4) (1)
  • KaraMurat / 19 Nisan 2023 14:21

    Okudum sonuna kadar.Bu zihniyetin en ufak bir şekilde değiştiğine inanmıyorum.Var mı bir diyeceğiniz.Rabbim bu kişilerin inancına girmedikce asla senden razı olmazlar diyor.Ve Yüce Mevla her daim doğru söyler.Munafikun suresi her zaman önümüzde...

    Yanıtla (0) (10)
  • Veli / 19 Nisan 2023 14:21

    Helal anlayana saz anlamayana davul zurna az

    Yanıtla (3) (0)
  • Nuri / 19 Nisan 2023 14:18

    Ulkemizin ekonomik cokusu geleceginin yok edilmesi 3000 5000 basortulu kadin hakim hemsire ve doktordan daha onemlidir milleti tsmamdn uyutma akplileri konsolife cabasjndan baska birsey ddgil yskinda ekonomik cokus k.k derse sasirmam

    Yanıtla (1) (2)
  • behlül / 19 Nisan 2023 13:45

    Akp doğal dezenfektan, CHP doğal çamur. Kimki AKP'ye girer geçmiş kirleri paklanır, CHP'ye ise tersi. Hâl böyleyken Cevizoğlu bir de geçmişi için hellallik mi alsın. Aday olarak en büyük Tevbe ve istiğfarı yapmış daha ne? Ali bey AKP'de iken Babacan, CHP listesinden aday olunca Bebecan. Bahçeli, çiller, yılmaz giller reisle yanyana gelince paklandılar. Ya DSP bize küffar diyor varmı ötesi? Akşener cumhur dese bayram edeceklerdi. HDP bile göklere çıkartılabilir bir sözle. Ölçü tek, BİAT!

    Yanıtla (9) (3)
  • Alim / 19 Nisan 2023 13:40

    Süper bir analiz... savrulma örnekleriyle dolu siyasi cıvıklık portreleri... yazık, ülkemin ortalama siyasi zekası insanı kaygılandırıyor.

    Yanıtla (14) (1)
  • Karar okuru / 19 Nisan 2023 13:38

    Mükemmel bir yazı olmuş ,teşekkürler Sayın Oğur.Unutulan şeyleri tekrar hatırlattınız.Kimlerin nasıl bir menfeat değişimi yaşadığını bize gösterdiniz.

    Yanıtla (7) (2)
  • Tarihçi / 19 Nisan 2023 13:13

    Her zamanki gibi muhteşem bir yazı olmuş.

    Yanıtla (7) (5)
  • Usta / 19 Nisan 2023 13:07

    çok güzel bir yazı olmuş

    Yanıtla (6) (4)
  • Kedisever / 19 Nisan 2023 13:06

    Akp zihniyetinin temel sorunu şudur: düşünmek için mantığa ihtiyaç duymuyorlar. Müthiş bir lüks...

    Yanıtla (8) (4)
  • Tayyar / 19 Nisan 2023 12:56

    Çok güzel yazı. Teşekkürler. Ancak bahsi geçen kişilerin düşüncelerinde en ufak değişme yok. Ak Parti tam da onların düşünce tarzına uyan bir parti haline geldi. Ak parti değişti yani.

    Yanıtla (12) (4)
  • Hüseyin ER / 19 Nisan 2023 12:56

    Teşekkürler Yıldıray Oğur

    Yanıtla (7) (2)
  • Musta / 19 Nisan 2023 12:54

    Tahminimi yazayım. İktidarperstlerin hiçbiri bu kadar uzun bir yazıyı okuyamazlar. Okuyanlar da makalenin bağlamı dışında itirazlar yaparlar. Asla özüne giremezler. Makale şunu çok sarih anlatmış "kimleeer, kimlerle beraber!"

    Yanıtla (14) (5)
  • Ysfyzr / 19 Nisan 2023 12:51

    Yıldıray Bey. Sürekli yazılarınızı okur ve yayınlarınızı izlerim. Muhafazakar kanadın da acil bir helalleşme zorunluluğunun bulunduğu konusunu ele alın lütfen. Ülkenin sadece laik, seküler kesimin suçlu ve günah keçisi yapılması veya lanse edilmesi muhafazakar kesime geniş bir konforlu alan açıyor. Bu yanlış ve haksız bir durumdur.

    Yanıtla (12) (2)
  • Okur / 19 Nisan 2023 12:47

    " Fikr- i takip" yazılarını keyifle okuyoruz yazarın. Ne demiş bilgenin biri" Dün dündür, bugün bugündür." Ama din tüccarlığı her daimdir.

    Yanıtla (8) (1)
  • efedamat / 19 Nisan 2023 12:46

    mesele çok güzel ayrıntılı olarak açıklanmış. ayşe böhürler bu yazıyı okur mu bilmem ama okuyunca eğer kılıçdaroğluna söyledikleri karşısında yüzü kızarmalı. sen cevize aksakala bursalı şebneme gıkın çıkmasın 28 şubata hiç dahli olmayan kılıçdaroğluna veryansın. topunuz kılıçdaroğlunun tırnağı olamazsınız. kininizde nefretinizde boğulun.Rabbim sizi huzuru mahşerde cevizoğlu önder aksakal gibilerle layık olduğunu yere göndersin.

    Yanıtla (14) (4)
  • Nihat Şahin / 19 Nisan 2023 12:38

    Evet işte böyle bir süreçte geçtik,Kimleeeer kimlerle?

    Yanıtla (4) (1)
  • Mutedil adam / 19 Nisan 2023 12:37

    Yine döşemişsin, 10 numara 5 yıldız.

    Yanıtla (13) (3)
  • Yavuz / 19 Nisan 2023 12:25

    28 şubat soğuğunu iliklerine kadar hissetmiş bir aile olarak yazınızın tamamı el hak doğru ve isabetlidir. Biz de o günün mağduru oluo bugünün zalimi ve mağruru olan akp ve yancilarina hakkımızı helal etmiyoru ve KILIÇDAROĞLU 'nu samimî müslümanlar için bir teminat olduğuna inanıyoruz.

    Yanıtla (17) (4)
  • Meydan Dayakçısı / 19 Nisan 2023 12:19

    Muhteşem yazı. Tebrik ederim. Gerçekten harikulade. Ama başta benim ailem olmak üzere, okumazlar. Okumazlar. Okumazlar. Akp' nin en büyük gücü yığınlarının okumamasıdır.

    Yanıtla (14) (1)
  • okur / 19 Nisan 2023 12:13

    Allah sizden razı olsun yıldıray bey. şu tek yazı bile Allah korkusu olan ak partililerin biz ne yapıyoruz diye korkmaları için yeter ve artar bile. şu yazı yarın ruzi mahşerde kimler kimlerle aynı safta hesap vereceklerini az çok gösteriyor.

    Yanıtla (2) (0)
  • Erdem / 19 Nisan 2023 12:11

    Dünya KI ( Yapay Zeka) ile ugrasiyor,Mars denilen gezegen parselleniyor biz hala Basörtüsü magdurulugundan bahsediyoruz.

    Yanıtla (6) (0)
  • Okur / 19 Nisan 2023 12:10

    Muhteşem yazı

    Yanıtla (3) (2)
  • Ali İncirci / 19 Nisan 2023 12:03

    Kadın erkek farketmiyor, en tepeden başlayarak en dibe kadar bütün AKP'liler yalanı çok seviyor. Ayşe Böhürler için başörtüsünün zerre önemi yoktur, yazdığınız gibi dünü de tam hatırlamaz, belki de hatırlarda bilerek yalan söyler. kültür biriki mi de yoktur, ama ayak ayak üstüne atıp sigara tüttürmeyi çok iyi bilir!.

    Yanıtla (8) (1)
  • K.Maraşlı / 19 Nisan 2023 12:02

    K.Kılıçdaroğlunda olan şahsiyetin,kişiliğin ve erdemin binde biri bunların hiç birinde yok.Bunların tek davaları koltuk ve mide davası.Yıllardır ülkücü olarak yaşadım,malesef bazı dönemler MHP ye oy vermek zorunda kaldım.Bu seçim Kılıçdaroğlu.Bu iki değil bin iki yüzlüler gitsin de şahsiyetli,karekterli,kişilikli kim gelirse gelsin.Bu CHP değil ister TİP olsun ister TKP olsun.Artık bu hadde geldi,gına geldi bu yüzsüzlerden.

    Yanıtla (8) (1)
  • M Akkus / 19 Nisan 2023 11:57

    Balık hafızalı bir toplum olduğumuz için yakın geçmişimiz de olsa unutuyoruz, kimler kimlerle beraber; siyaset işte diyip geçelim mi? Kaleminize sağlık, yine müthiş bir yazı olmuş...

    Yanıtla (7) (0)
  • HAYRETİ MÛCİP / 19 Nisan 2023 11:50

    Bu uzun yazıyı , büyük bir merak ve ilgiyle okudum , her şeyden önce Yıldıray Beye çok teşekkür ederiz . Böhürler'den başlayıp bir çok yeni- eski siyasetçinin kirli çamaşırlarını ortaya saçıvermişsin , eline diline sağlık , kimin ne mal olduğunu sayenizde biz de idrak ettik ; lütfen buna devam edin , gözümüz ve gönlümüz açılıyor ! Tabii bu arada bizdeki siyasetin de ahlakını öğrenmiş oluyoruz ! İyi de kardeşim bunları nerden , nasıl buluyorsun , bravo sana , Allah senden razı olsun

    Yanıtla (25) (0)
  • recep elmas / 19 Nisan 2023 09:45

    şiir gibi yazmışın gene yıldo, gönül ister ki ayşe hanımla bir program yapsanız, bunlarla ilgili güzel bir izahat yapsa.

    Yanıtla (25) (2)
  • Çetin / 19 Nisan 2023 11:49

    Açıklama yapmayı çoktan bıraktılar. Cevap veremeyince yapacakları şey saldırı, yalan ithamlar, çirkeflik...

    Yanıtla (11) (1)
  • Serhat / 19 Nisan 2023 11:46

    Bir tek kişi koltukta daha fazla oturabilsin, o makamda kalabilsin diye çiğnenmemiş ilke, söylenmemiş yalan kalmadı

    Yanıtla (17) (0)
  • karar okuru / 19 Nisan 2023 11:45

    A. Böhürler hanımı bir kaç kez izledim televizyonda. bana donanımlı bir insan gibi gelmişti. takiye yapış. adaylıkla birlikte cepheye yazılmış.

    Yanıtla (9) (0)
  • KARAR OKURU / 19 Nisan 2023 11:30

    İyi yazmışsın, güzel yazmışsın da... Ben cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine bugünleri düşünerek hayır demiştim. Kılıçdaoğlu kazandığı gün söylediklerini unutursa onu frenleyecek hiçbir şey yok. Bu bir. ikincisi, o söylediklerinde samimi olsa bile altını tutması mümkün değil. Ecevit yemiyordu ama... Onun döneminde bankalar soyuldu, bedelini millet ödedi. İnşallah Kılıçdaroğlu seçimi kazanır ve değişmez. Ama örgütü ne yapar biliyor muyuz?.

    Yanıtla (5) (1)
  • Adnan / 19 Nisan 2023 11:15

    Bu iktidar milleti fakirleştirdi soğana muhtaç etti,akp milletle nasıl helalleşecek!

    Yanıtla (6) (0)
  • Fikret / 19 Nisan 2023 11:13

    Şu hususu da vurgulamak gerek. Değişen ve dönen bu ismini saydığınız zat-ı muheteremler değil, AKP ve Tayyip Erdoğan'ın ta kendisi. Bu isimler dün de ulusalcıydı, Kürt düşmanıydı, AB karşıtıydı v.s v.s bugün de öyle. Fakat dün çözüm süreci diyen, AB süreci için uğraşan, her türlü milliyetçiliği ayaklar altına alan AKP ve liderinin hali ortada. Yani değişen ve dönüşen Hulki değil

    Yanıtla (10) (0)
  • Fikret / 19 Nisan 2023 11:09

    '2 şey halkın önünde yapılmaz çünkü yapıldığında mide bulandırır: birincisi sosis ikincisi politikadır'. Sayın yazar, sizin bu yazıyı yazdığınız şahıs utansa zaten bu kirli ortamın içinde olmazdı. İzzet-i ikbal içinde çekilirdi bab-ı siyasetten. Herkes birer koltuk kaparken Ayşe kapmasın mı? İlkeli davranıp itiraz edip te ballı maaşlardan mı olsun? Taş mı yesin Ayşe ne yapsın. Herkes gibi o da avantasında

    Yanıtla (10) (0)
  • Tarafsız / 19 Nisan 2023 11:09

    Eyvallah Yıldıray Bey! Balık hafızalı topluma gene geçmişten bir demet sunmuşsunuz. Teşekkürler. 28 Şubat bin yıl yaşayacak diyen elhak doğru söylemiş. 28 Şubat AKP de yaşıyor.

    Yanıtla (13) (0)
  • Adnan Topuz / 19 Nisan 2023 11:03

    Taraftar kimlikli particilik bu olsa gerek...

    Yanıtla (2) (0)
  • Unstoppable / 19 Nisan 2023 10:49

    ABD'de bayan bir polis memurunun başörtüsüyle görev yapmasına izin veriliyorken Türkiye'de yasaklanabiliyorsa, bozuk siyaset sistemi yüzündendir. Halkın içinde başörtüsü konusunda bu kadar ayrışma yok. Anayasa'ya aykırı olan Siyasi Partiler Kanunu ile kurulmuş antidemokratik bir siyaset sitemi var. Bu sistem halka değil, menfaat gruplarına hizmet etmektedir. Bu gruplara hizmet eden siyasetçiler, yanlış işleri kamufle etmek için ideoloji zırhına bürünmektedir. Başörtüsü de çok güzel bir malzemedr

    Yanıtla (5) (0)
  • Erhan / 19 Nisan 2023 10:36

    Bu adam yazı yazmıyor , hakikatlari yazıyor

    Yanıtla (8) (1)
  • Bank / 19 Nisan 2023 10:30

    CHP hakkında konuşup yazarken genellikle bu özene ihtiyaç duymuyorlar onun için de hata yapıyorlar. Kim söylemiş, ne zaman yapmış bir şekilde söyleyeni CHP ile ilişkilendirip oradan Atatürk e, kurtuluş savaşına kadar giden bir silsile, uyduruk bir tarih oluşturuyorlar. Türkiye deki en büyük terör olayını, yalnızca 7 yol önceki Gar bombalaması, 107 vatandaşın ölümünü bir kez bile hatırlamayalar yüz yıldaki her şeyi yalan yanlış ilişkilendiriyor.

    Yanıtla (7) (0)
  • Selim / 19 Nisan 2023 10:29

    Her zaman doğrudan taraf oldun.Yazılarını okumak keyifli.kendimi iyi hissettiriyor.Bir müslüman olarak teşekkür ederim.

    Yanıtla (4) (1)
  • Murat Mat / 19 Nisan 2023 10:17

    28 Şubat sürecinde MHP nin tavrı ile ilgili de böyle geniş bir inceleme yazısı yazsanız ve hatırlasak keşke...

    Yanıtla (11) (1)
  • NAMIK / 19 Nisan 2023 09:58

    Sadece bir soru : Adı geçen kişinin sahibi veya ortakları olduğu kaç şirket vardır, bu şirketler hangi tarihlerde kurulmuştur, kamudan kaç adet ihale almıştır ? Bütün islamcılar para karşılığı dinlerini sattılar, mesele budur…

    Yanıtla (15) (0)
  • Mustafa Şahin / 19 Nisan 2023 09:40

    Kaleminize sağlık. Bu konuları böyle açıklıkla yazmasanız geçmişi hatırlatacak bir bilgi okuyamayacağız. Unutan yada bilmeden ''Helal Etmeyenler" e de başkalarının hakları geçmiş olabilir. Onlar da sonra helal edilmeyenlerden olabilir. Vaktiyken helalleşsinler.

    Yanıtla (8) (1)
  • Beytocan Diyarbekir / 19 Nisan 2023 09:30

    28 Şubat Postmodern darbesi kimin iktidarında yapıldı? DSP-MHP-ANAP. Peki Şimdiki iktidar ortakları kim MHP+DSP yani 28 şubat'çılar iktidardalar. İŞTE SİYASET BÖYLE BİR ŞEY!

    Yanıtla (16) (0)
  • Ali / 19 Nisan 2023 09:29

    Ayşe Bohurler de biliyor gerçeği, gazeteci olarak bilmediği düşünülemez. Ama, her siyasal islamci gibi bilerek iftira atıyor. Müslüman olsa bilerek iftira atarmiydi.

    Yanıtla (22) (2)
  • Kapak / 19 Nisan 2023 09:28

    Ayse bohurler hakikatperver bir insan olsa, herhalde bu yazidan sonra yemekten icmekten kesilmesi gerekirdi. Ama liderine sadakat cercevesinde, ayni ezberleri tekrar edip, Ogur’un bahsettigi kisilerle aen sakrak akp siralarinda oturacaktir 14 mayis sonrasi. Ama o konjonkturde, o sahislarin belli bir sure sonra kazanan tafata transferlerini gorunce de umarim hayal kirikligi yasamaz

    Yanıtla (13) (1)
  • Sami Elvan / 19 Nisan 2023 09:09

    Super yazı keşke herkes okusa ve ibret alsa. Toplumsal hafiza kaybımıza en iyi ilaç bu yazi

    Yanıtla (21) (1)