Yaşasın eğitim sistemimiz!
Kim daha ehvenişer Özdil mi Cüppeli mi?
Zamanın birinde, bir ülkede okullardaki bütün öğrenciler beden eğitimi de dahil her dersten çeşitli engelleri aşma mecburiyetindeymiş. Engelleri aşamayanlar sınıf geçemezmiş. Gel zaman git zaman devir değişmiş gelen yeni hükümetlerden biri ilk olarak bu işe el atmış.
Eğitimcileri toplayıp “Bu kadar da olmaz sizin engelleriniz yüzünden her yıl birçok öğrenci sınıf tekrarı yapıyor, okullarda öğrenci koyacak sınıf kalmadı, üstelik maliyeti de cabası, milli servetimiz uçup gidiyor…” demişler.
Tüm uyarılara rağmen kimse oralı olmamış. Önce engeller küçük küçük düşürülmüş ama yeterli gelmedikçe her seferinde biraz daha düşürülmüş.
Engeller düşmüş ama öğretmenler hala sistemi anlayamadıkları için zorluk çıkarıyormuş. Hükümetler de kesin çözüme karar vermişler ve ders geçme sistemini değiştirmişler. Artık öğrencilerin notlarının haftalık ders saati ve ağırlıklı ortalama yerine ders sayısına göre hesaplanmasına ve kırık notları olsa dahi 50 ortalamayı tutturan öğrencinin sınıf geçmesine karar verilmiş.
Öğretmenlerin önüne de sınıf tekrarı yaptırmak istediklerinde her bir öğrenci için bıktırıcı bir çok prosedür yığmışlar. Öğretmenler de sonunda pes etmiş ve artık okullardaki etkisiz eleman konumuna düşmüş. Her biri gücü yettiğince öğrencilerine dokunmaya çalışmış. Çalışmışlar ama idealist olmak artık çok zormuş. İdeallerine bağlı kalan öğretmenler her fırsatta üstlerine şikayet edilir olmuş.
Okullar, öğretmenler için öğretmenlik yapılan yer değil, bakıcılık-bekçilik yapılan yer halini almış. Yetmemiş disiplin yönetmelikleri de değişmiş ve öğretmenlerin eli kolu iyice bağlanmış. Öğretmenler günlerini öğrencileri okulda kazasız belasız tutmak ve kendi başlarına da bir bela gelmeden bitirebilmek için çabalar olmuş.
Öğretmene şiddet de köpeğin insan ısırmasına dönmüş. Öğretmen bıçaklanmadıkça, ölmedikçe artık haber değeri taşımaz olmuş, hatta bu durumlarda bile ilk akla “Acaba hoca ne kabahat işledi ki öğrenci bu hale geldi?” sorusu gelir olmuş.
Öğrenciler hallerinden memnun, veliler hallerinden memnun, umursamayan öğretmenler hallerinden memnun?!..
Öyle ki dünyanın en büyük saadet zinciri kurulmuş, her iki öğrenciden birinin takdir-teşekkür belgesi aldığı, kapıdan girenin bir aksilik olmadıkça 12 yıl sonra diplomasını aldığı hatta daha da fazlası, üniversiteye de elini kolunu sallayarak gidebildiği bir sistem kurulmuş.
Dünyanın en gelişmiş ülkelerinin bile sahip olmadığı kadar çok üniversite ve öğrencisine sahip olunmuş. Ne Almanya ne İngiltere eh işte bir nebze Çin, ABD, Hindistan gibi ülkeler onlarla yarışabilir olmuş. O da normal çünkü nüfusları bu ülkenin kat kat fazlası imiş. Diğerlerine de bu ülkeyi kıskanmak düşmüş.”
***
Yukarıdaki ülkenin neresi olduğunu herhalde söylemeye gerek yok. Film fragmanı gibi söylersek “bu senaryo hayalidir, gerçek kişi, kurum ve olaylarla bir ilgisi yoktur” açıklaması yapmam gerekmez herhalde.
Bizim ülkemizde ise ilim ve fen çok gelişmiştir!..
Büyük araştırmacı ve de tarihçi Ordinaryüs Profesör Yılmaz Özdil hocamızın 1881 adet özel basım kaynakçasız “Mustafa Kemal” kitabı 23 Ocak’ta saatler 9’u 5 geçe internet üzerinden tanesi 2500 TL’den satışa sunulacaktır. Ülke çapında bir kesim tarafından büyük bir heyecanla satışı beklenen bu kitap daha önce de kısıtlı bütçeye sahip Atatürk aşıkları için 35 TL’ye satılmış ve satış rakamı 1 milyonu geçmişti.
Bir başka çok değerli İslam Fukahasından Cüppeli hocamızda okunmuş yunmuş kefen hazırlayıp, bizim gibi “Kâbe örtüsü ile kefenlenme şerefine nail olamayacak zavallı fukara mümin kulların” kabir azabının azalmasına bilvesile olmuştur. Maalesef açıklanmadığı için şu ana kadar kabir azabının şiddetinden kurtulan mümin sayısını bil(e)miyoruz.
Tabii bir de Çiftlikbank kurup paralarımızı cukkalayan hain Tosuncuk var arada çıkan!
Ne demişti Özdil: “50 liraya inek sattı adam, insanları 1 milyar tokatladı gitti. Ben aslında Tosunu takdir ediyorum. 35 yıllık gazeteciliğimde benim geldiğim nokta Tosuna 1 milyar dolar para verebilecek insan varsa. Bunların parasını almak sevaptır. Almazsan günah olur. Adam özetle ‘ben kerizim’ diyor. Tosun da o zaman ben alayım o paraları demiş. Tosuna kadar ben en çok jet Fadıl’ı takdir ediyordum. Şimdi Tosunu takdir ediyorum”
Halimizi değiştirmedikçe halimizi değiştirmeyen Rabbe şükürler olsun!..