Takdiri ilahiye boyun eğmek...
Dönüyor burgaç,
Dünya üstten, yanlardan daralıyor.
Ovalardan,
Dar geçitlere sürülen sığırlar gibi,
Bir gün ister istemez,
Karşısında olacaksın kaçtıklarının
Dua et; o gün henüz mahşer olmasın. Cahit Zarifoğlu
Bir sefer sırasında, yolda Hz. Ömer’e veba haberi ulaşınca, sahabelerle istişarede bulunup, ordunun geri dönmesini emreder. Bunu gören büyük sahabelerden Ebu Übeyde Bin Cerrah “Ya Ömer Allah’ın kaderinden mi kaçıyorsun?” diye itiraz eder.
Ömer de cevaben: “Evet, Allah’ın kaderinden yine Allah’ın kaderine kaçıyoruz. Ne dersin, senin develerin olsa da iki tarafı olan bir vâdiye inseler, bir taraf verimli diğer taraf çorak olsa, verimli yerde otlatsan Allah’ın kaderiyle otlatmış; çorak yerde otlatsan yine Allah’ın kaderiyle otlatmış olmaz mıydın?” der.
O gün, Ömer’e itiraz eden Ebu Übeyde Bin Cerrah’ın sonraki yıllarda yapılan bir başka seferde vebalı şehre girerek yanındakilerle birlikte vefat ettiği de tarihlerde kayıtlıdır.
Kim haklı diye sormak sanırım haddimize değil…
***
Öğrenciliğimizde biz de yapardık; öğrenciler sınava girmeden önce bol bol dua ediyor ama sonuçta herkes çalıştığı kadar not alacak. Elbette Allah’a teslimiyet güzel bir şey ama o teslimiyetin de gereklerini yerine getirmek şart.
Arap atasözünde dendiği gibi önce eşeği sağlam kazığa bağla sonra Allah’a tevekkül et.
***
Otobanda hız sınırı var, bugünkü teknolojik seviyede bu hız sınırı çok düşük. Çok düşük ama yollarımızın daha fazlasını kaldırmadığı da ortada. Öyleyse mümkün mertebe hız sınırına uyacağız. İnsanın refleks hızı maalesef araçlarımızın hızı kadar yüksek değil, aracımızı güvenli sınırlar içinde kullanmak can güvenliği için şart.
Her şeyin aşırısı nasıl öldürürse, hızın da fazlası öldürebiliyor.
***
Bazı alışkanlıkların uzun vadede insan sağlığını bozduğunu hepimiz biliyoruz; biliyoruz ama bunlardan da vazgeçemiyoruz. Alkol, tütün vb. keyif verici pek çok maddenin zararları ortada. “İçen de ölüyor içmeyen de!” yaklaşımının ne kadar yanlış olduğu ise açık…
***
Yıllardır eğitim sorunlarımızla ilgili yazıp çiziyoruz. “Ben yaptım oldu!” demekle bu işlerin olmayacağını her aklı başında insan söylüyor ama hep aynı noktadayız: Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur.
Okula başlama yaşı ile oynandığında uyarmıştık, kimse dinlemedi ve son noktada Sayın Bakanımız Ziya Selçuk dün söylenmesi gerekeni bugün söyleyerek plansızlığı açıkça ortaya koydu: Herkes üniversite okuyacak diye bir şey yok!..
Ne okula başlama yaşında söz dinlendi ne de 4+4+4 getirilirken.
Bunca yıldır sınıf geçme sistemini revize edelim, lise eğitimini yeniden düzenleyelim, baraj sınıfları olsun ve öğrenciler buna göre yönlendirilsinler diye yazıp çiziyoruz ama nafile…
Köy görünüyor, kılavuzlar da gösteriyor ama inadına yanlış istikamete gidiyoruz.
TEOG’un tüm zaaflarına rağmen Türkiye’nin bugüne kadar uyguladığı en iyi sistem olduğunu yazıp çizdik. Şimdi ne oldu, TEOG sayesinde belli bir kaliteye ulaşan ve iyi olan her öğrencinin ulaşabileceği pek çok okulun kapısını bu çocuklara kapattık ve yine adrese dayalı hale getirerek de birçok okulu seviyesizliğe mahkum ettik.
Hakkını verelim böyle bir değişikliği Beyaz Türkler yapsa kıyamet koparırdık. Bu sayede zaten olan ilkokul ve ortaokulların yanına bir de “Beyaz Mahalle Liseleri” yarattık elbirliği ile.
***
Bütün bunlar takdiri ilahi mi? Elbette bunlar yapıp-ettiklerimizin karşılığı ama anlamsız bir teslimiyetçilikle yaşayıp gidiyoruz. Halbuki bunların çoğunu değiştirmek elimizde…
***
Tüm Türkiye bir kere daha depremin korkunç yüzü ile acı bir şekilde karşı karşıya geldi. Allah’tan kayıplarımıza rahmet, yaralılarımıza şifa, geride kalanlara da sabır diliyorum.
Allah’tan gelene tevekkülle yaklaşmak fıtratımızda var ancak girişte de belirttiğim gibi elimizden gelebileceklerden de kaçınmamız gerekiyor.
Deprem fay hattı üzerinde hâlâ çürük binalar inşa ediyor ve bu binalarda yaşamaya devam ediyorsak bunda hepimizin suçu var demektir.
Çocukken bize anlatılan bir kıssada şöyle veciz bir söz geçerdi “Allah kuluna zulmetmez!”
Bugün Japonya, Amerika vb. ülkelerde de büyük depremler olurken (Tusunami hariç) can ve mal kaybı kolay kolay yaşanmıyor. Müslüman memleketlerde ise hemen her orta ölçekli deprem sonrası çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmasını sadece takdiri ilahi diyerek açıklama gafletine düşeceksek kusura bakmayalım ama Allah’a bühtanda bulunmaktan başka bir şey yapmıyoruz demektir.
***
Artık ders alır mıyız bil(e)miyorum. Devasa, mega, çılgın vb. projeler peşinde koşmak kadar olmazsa olmaz projelerin de peşinde koşsak, akıl ve basireti mecz etsek olmaz mı?