Korkuları yönetmek
Korku, TDK sözlüğünde “bir tehlike veya tehlike düşüncesi karşısında duyulan kaygı, üzüntü” olarak tanımlanıyor.
Tanımdan da anlaşılacağı gibi, korku duygusu bizi tehlikelere karşı uyarıyor. Vücudumuzun virüslere karşı ateşlenmesi gibi, tehlike algısı olduğunda korku duygusu harekete geçiyor. Bu duygudan her birimiz farklı boyutlarda etkileniyoruz.
Korku duygusu sadece hayati tehlikelerle sınırlı değil. Günlük yaşantımızda sık sık bu duyguyu yaşıyoruz. Yeni bir işe başladığımızda, departman değiştirdiğimizde, iyi anlaştığımız bir yöneticimiz değiştiğinde korku hissederiz.
Nereye gidersek gidelim korkularımızı yanımızda taşırız. Bu sebeple korkularımızı kabullenmeli ve yönetmeliyiz.
Korkunun motivasyon amaçlı kullanılması
Korku bazen motivasyon amaçlı olarak da kullanılır. Örneğin işlenmesi halinde suç oluşturacak veya başkalarına zarar verecek fiilleri cezalandıracağımızı ilan ederek, ceza korkusunu kullanarak, zararlı fiillerin yapılmasını önlemeye çalışırız. Bu sebeple suç-ceza dengesinin çok iyi kurgulanması gerekir. Suçun şiddeti oranında cezanın şiddetinin de artması gerekir. Buna caydırıcılık diyoruz. Ancak caydırıcılıkla beraber, cezanın zulüm boyutuna ulaşmaması, adil olması da gerekir.
Suçun önlenmesi dışındaki eylemlerde de zaman zaman korkunun motivasyon aracı olarak kullanıldığını görüyoruz. Ancak korkunun kısa vadede etkili olacağını, uzun vadede başarı ve sürdürülebilir motivasyon açısından genellikle verimsiz olacağını bilmeliyiz.
Sosyal yaşamda korkunun zaman zaman istismar edilerek motivasyon amacıyla kullanıldığına da şahit oluyoruz. Özellikle siyasi hayatımızda bunu sıkça görüyoruz. Bir grup “laiklik elden gidiyor”, diğer grup “milli beka sorunu” korkusunu kullanarak siyasi menfaat sağlamaya, sempatizanlarını konsolide etmeye çalışıyor. Bizler de siyasette korkuların istismar edilmediği sorunların ve çözümlerin tartışacağı günleri hasretle bekliyoruz.
Korkularımızı nasıl yönetiriz?
Korkularımızla birlikte yaşayacağımıza göre korkularımızı nasıl yöneteceğimizi öğrenmeliyiz. Psikologların ve yönetim uzmanlarının görüşleri bize yardımcı olacaktır (1).
Duygularınızı tanımlayarak kabullenin: Psikologlar insanın öncelikle kendisine karşı dürüst olmasını önemsiyorlar. Ağlayın, yas tutun ancak kaçmayın. Unutmayın: Kaygınızı ne kadar kontrol etmeye çalışırsanız size o kadar karşı koyar. Bir duyguyu tanımadıktan sonra onunla ilgili adımlar atmaya başlarsınız.
Duygularınızın kaynağını keşfedin: Kaygınızı, korkunuzu tanımladıktan sonra bu duygunun kaynağını bulmaya çalışın. Kaygıların ne zaman ortaya çıktığını, onları nelerin tetiklediğini ve nasıl tepki verdiğinizi bir günlüğe yazmak farkındalık geliştirmek için mükemmel bir yoldur.
Korkunuzun gerçekleşme ihtimalini değerlendirin: Gerçekleşme ihtimali çok düşük olan korkularınızın sizi esir almasına izin vermemek için bu değerlendirme önemlidir. Gerçekleşme ihtimali göreceli olarak yüksek korkularınız daha önemlidir.
Zaman planlaması ve yönetimi teknikleri uygulayın: Araştırmalar zaman yönetiminin ruh sağlığına olumlu etkiler yaptığını gösteriyor. Sabah ilk iş olarak yapılacaklar listesi hazırlayın. İş listesi yaparken verimliliğinizi aşırı yüksek görmekten, abartılı planlamalar yapmaktan kaçının. Öncelikle kritik işlere odaklanın ve kendinize zaman ayırın.
Küçük ve sizin için anlamlı aksiyonlara öncelik verin: Panik haliniz sönümlenene kadar sizi korkutan işler dışındaki (size başarı duygusu verecek) daha küçük işlere öncelik verin. Bir süreliğine yakın vadeye odaklanın. Ancak bunu alışkanlık haline getirmemelisiniz.
Kaygıyı azaltıcı teknikler uygulayın: Nefes egzersizi, başka konulara odaklanma, şarkı söylemek, müzik dinlemek, dostlarla/iş arkadaşlarıyla görüşme gibi kaygınızı azaltıcı tekniklerden size uygun olanlarını uygulayın.
Sizi endişelendiren işleri bölümlere, kısımlara ayırın. Güçlükleri küçülterek üstesinden gelmeye çalışın.
Güvenli deneyler yapın (2): Güvenli deney, korkuya sebep olan varsayımı pekiştirmeyen ya da başarısız olmanız durumunda aşırı olumsuz sonuçlar doğurmayacak bir test olmalı. Mesela işinizi kaybetmeniz durumunda yeni iş bulmaktan korkuyorsanız, bunu öğrenmek için kendinizi işten kovdurtmanıza gerek yoktur. İş ilanlarına bakarak alternatiflerin size uygunluğunu keşfedebilirsiniz. İş gücü piyasasında aranan niteliklerle sahip olduklarınızı karşılaştırıp kariyer gelişim planlaması yapabilirsiniz. İşe alım uzmanlarıyla görüşerek size uygun pozisyonlar hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz.
Güvenli deneylerle, kendinizi yavaş yavaş korkularınızla yüzleşmeye alıştırabilirsiniz. Örneğin, sosyal fobiye sahip biri için öncelikle küçük bir toplulukta konuşmak, ardından daha kalabalık bir grupta kendini ifade etmek bir yol olabilir. Adım adım ilerleyerek korkuların gücünü azaltabilirsiniz.
Korkularımız çoğunlukla zihnimizin yarattığı olumsuz senaryolardan beslenir. Olaylara olumlu bir bakış açısıyla yaklaşmayı öğrenmek, korkuyu yönetmede etkili bir stratejidir. Her olumsuz düşünceyle beraber, alternatif bir olumlu senaryo düşünün. Bu, endişelerinizin sizi esir almasını zorlaştırır ve zihninizi daha sakin bir duruma getirir.
Karar mekanizmasını gözden geçirerek iyi kararlar alınmasını sağlayın:
Korkular, muhakeme becerisini sekteye uğratabilir, yanlış konulara odaklanmamıza, gerçekleri çarpıtmamıza, aceleci olmamıza yol açabilir. İdeal olanı, önemli kararları, zihnen iyi durumda olduğunuz ana dek ertelemek olsa da bunu her zaman yapamayabilirsiniz. Karar verme tarzı sizinkinden farklı olan ve güvenilir kişilerin görüşleri önemlidir. Bu sebeple karar organlarının çeşitliliğini ve niteliğini gözden geçirin. Farklı görüş ve nitelikteki kişilerden oluşan ekiplerde hatalı karar verme ihtimali azalır. İşinin ehli ve güvenilir bir ekiple çalışmak temel tercihiniz olmalı.
Sağlıklı ve etkili iletişim kanalları oluşturun: Çalışanlarınız sizden öncelikle kaygılarınız ve ruh sağlığınız açısından şeffaf ve dürüst olmanızı bekliyorlar. Özellikle de şirketin ve kendilerinin geleceği belirsizken. “Bugün kaygılıyım” veya “iyi uyuyamadım” dediğinizde odadaki herkes daha rahat hissetmeye başlar. Detayları paylaşmak zorunda değilsiniz. Poker suratlı olmamanız ve sadece ruh halinizi paylaşmanız yeterli. Empati ve paylaşılan insani hislerden daha güçlü bir güven oluşturma unsuru yoktur. İşte bu sebeple kendi kaygılarınız konusunda açık olmanız çok güçlü bir durumdur. Çalışanlarınıza “nasılsınız?” diye sorduğunuzda kendilerini yalan söylemek veya mutlu bir yüz ifadesi takınmak zorunda hissetmezler.
İyi bir kurumsal yönetim sistemi kurun: Planlama, örgütleme, yürütme, kontrol ve eşgüdüm işlevlerini adalet, şeffaflık, hesap verebilirlik, sorumluluk ve istişare ilkeleriyle ifa edecek dengeli ve sade bir kurumsal yönetim sistemi kurun. Kurumsallığı içselleştirmiş, şeffaf ve hesap verebilir yapıya sahip şirket yöneticilerinin korkuları daha az olacağı gibi, kurumsal yapı desteği ile korkularını daha kolay yönetirler.
Psikolojik destek alın: Başta da söylediğimiz gibi, korku insani bir duygudur. Korkularımızı tek başımıza yönetmek zor olabilir. Bu noktada bir terapistten veya güvenilir bir kişiden destek almak önemli bir adımdır. Destek almak, yalnız olmadığımızı hissetmemizi sağlar ve korkuları daha objektif bir açıdan değerlendirmemize yardımcı olur.
Kendinize iyi bakın: Stres ve yorgunluk, korku ve kaygıyı artırabilir. Düzenli uyku, sağlıklı beslenme ve fiziksel aktivite, zihinsel sağlığınızın da korunmasına yardımcı olur. Kendinize zaman ayırarak, rahatlatıcı aktivitelerle kaygınızı azaltabilir ve korkularınızı daha rahat yönetebilirsiniz.
…
Korkularımızı yönetmek her zaman kolay olmasa da yukarıdaki tavsiyeleri uygulayarak daha güçlü ve dirençli bireyler olabiliriz. Korkularımızın hayatımızı kontrol etmesine izin vermek yerine, onları anlamaya ve sağlıklı bir şekilde yönetmeye çalışalım. Unutmayalım, korkuların gücü onları nasıl ele aldığınıza bağlıdır.
1.Morra Aarons-Mele. Kaygılıyken Liderlik. HBR Türkiye Ağustos 2020.
2. Rebecca Zucker, Ruth Gotian. İşinizde Sizi Engelleyen Korkularınızla Yüzleşmek. HBR Türkiye Ekim 2022.