Teröre karşı dayanışma; Batı’dan Doğu’ya
Terörün karabasan gibi çöktüğü zamanlar aynı zamanda dayanışma zamanlarıdır. Bilinen en basit ve yalın şekliyle dayanışma… Yani, terörün amaçladığı şeye teslim olmamak, diri durabilmek, korkmamak, çekinmemek toplumun bu mücadeleye tek katkı verme yoludur.
Kendisine silah doğrultulmuş insanların direnci ne kadar yüksek olursa terörün tesiri o kadar azalacaktır.
Meseleye, sadece Türkiye’nin batısından da bakmayalım. Evet, Ankara’da beş ay içinde yaşananlar yürek yakıcı ve tahammül sınırlarını zorluyor ama aynı terör bu ülkenin doğusunda gündelik hayatın parçası olarak devam ediyor. Üstelik de Kürtler adına Kürtleri öldüren, onların hayatlarını mahveden kahredici bir ritimde sürüyor.
Herkesin aynı acının farklı şekilde muhatabı olduğunu unutmadan topyekün bir dayanışmaya ihtiyaç var. Böyle bir ortak duygu paylaşımı Güneydoğu insanının son dönemdeki tavrının takdir edilmesini de temin edecektir. Sonuçta, PKK’nın Cizre, Sur, Silopi, İdil, Nusaybin gibi merkezlerde giriştiği kalkışmanın amacına ulaşamamasının en önemli nedeni, ilçe halklarının devrimci halk savaşı kampanyasına iştirak etmemesindendir.
Ankara’daki teröre karşı reaksiyonla bölgedeki teröre karşı reaksiyon aynı eksende yürümelidir. Teröre karşı dayanışma bütün terör mağdurlarının ortak duyguya ulaşmasıyla mümkündür. Bu, aynı zamanda Kürt sorununun çözümünün de ezeli anahtarıdır. Şimdilerde uzağında olsak da çözüm herkesin kendisini aynı duygu zemininde hissettiği bir eşiktir. Yolu da ne yasadan ne anayasadan geçer…
Durumun ciddi olması başka, ifade başka
Bir önemli mesele de terör gerçeğinin toplumla paylaşılması konusudur. Türkiye, ağır bir mücadele döneminden geçiyor, buna şüphe yok. Karşı karşıya bulunduğumuz tehdidin sınır ötesi motivasyonlarının da tarihte olmadığı kadar yüksek düzeyde olduğuna şüphe yok.
Esasen, toplum bazı şeyleri anlatmasanız da hissediyor. Sağduyu ve irfan böyledir; insanlar atmosferden birçok şeyi hissederler. PKK terörünün hafızalardaki yeri toplumun parçaları birleştirmesini de kolaylaştırıyor.
Şu halde her seviyede kullanılan dilin sadece gündelik tansiyonu değil, tarihsel bir süreci de yönetme kabiliyeti olması gerekir. Bugünler geçecektir ve terörle mücadele lisanının terörle mücadele sınırları içinde kalmasını sağlamak zorundayız.
Her imza, terörün alanını daraltır
Türkiye ile Avrupa Birliği arasında mülteciler konusundaki görüşmelerin açtığı alan sadece mülteci meselesiyle ilgili değildir. Türkiye’nin uluslararası sistemle her türlü angajmanı, çevresinden kaynaklanan güvenlik riskini azaltmaya yarar. Suriye kaynaklı ve sınır temalı bir anlaşmanın sağlıklı sürdürülebilmesi ancak istikrarlı bir Türkiye ile olur. Müttefiklerle el sıkışmak aynı zamanda onlara da sorumluluk yükler.