Kemikleri yanlış kaynayan bir anlayışın sonuçları

Bugünün genç kadını H.K.G, altı yaşından itibaren yaşadığı trajik hikayeyi ortaya çıkarırken aynı zamanda zincirleme bir reaksiyon başlattı. Bir reaksiyon bitiyor, öteki başlıyor.

Dava dosyasına yansıyan ifadeler, bilgiler, resimler; görünürde toplumun parçası ama gerçekte başka boyutta yaşanan bir hayata referans olan din anlayışının üzerindeki örtüyü kaldırdı. Yanlış kaynamış kemiklerin çarpık şekilleri gözler önüne serildi. Din idraki, gelenek, töre, cemaat, tarikat, vesaire vesiare… Fetvacılık, evlilik kurumu, kadına bakış, evlat sevgisi!, Kur’an eğitimi, sosyal münasebetler… Gerçek dinden, dini düşünceden, akıldan, yorumdan gizli kapaklı gelişen, kendi dininin fetvacısı bir anlayışın cesameti ortaya çıktı.

Şimdi daha iyi görünüyor ki orada din elbette yanlış kaynar, formu bozulur, yürüyüşü aksar ve şekilsizlik gizlenemez hale gelir. İşin esasını bilenler, o yapıları tanıyanlar için o gün çoktan, birçok vesileyle gelmişti ama şimdi bir kız çocuğunun hikayesi üzerinden en acı haliyle suratlara çarpıldı. Gidecek yer de gözleri kaçırmak için bakacak duvar da kalmadı. Ar haya perdesiyle birlikte o duvarlar da yıkıldı.

Daha hazin olan ise, onların bunu dinden bir cüz zannetmeleriydi. Kendi kalabalıklarına bunları din zannettiren ise cehalet ve eğitime karşı mesafeli tavırdır. O mesafeyi hem açan hem de fırsat bilip cehalet ilmiyle dolduran ise asırlardır İslam’ın sırtına binen ve inmeyen bir başka anlayıştır. Dini alanın özel, ulaşılmaz, bilinmez; bilinse de asla kavranamaz bir olduğu, dolayısıyla o kavrayış için muhakkak surette bir aracı, şeyh, imam gerektiği anlayışı… Onarılması ve düzeltilmesi en zor yanlış kaynama da budur. Mesleği, gücü ve kerameti dini otorite sahipliği üzerinden kendine mülke edinmiş bir sınıf, İslam’ı ve İslam olmayı itibarsızlaştırıyor. Onların din idraki ve o idrakin tezahürleri, ahlak ve fazilet sahibi insanların yüzünü kızartıyor. O sınıf, yanlış kaynamış bir başka alan olan fetva müessesi üzerinden din ile alakası olmayan bir hayatı şekillendiriyor ve dayatıyor. Kendi kanununu kendisi yazma imtiyazını tepe tepe kullanıyor.

Tarikat üyeliğine karşılık cennet vaadi, zıddına ise cehennem korkusu üfleyen, ahlakı ve dini kadın erkek ilişkilerinde dedikodudan ibaret gören bir geleneğin tezahürlerini izliyoruz. Aklın hatta ‘naklin’ almadığı ise, insanı ve insanın Allah’la, kitapla ilişkisini anlamaktan aciz bir geleneğin hükümferma olabilmesidir. Yaşadığımız zamana hitap edecek tek cümlesi olmayan bir anlayış, tarikat, cemaat, vakıf ya da dernek çatısı altında büyüdükçe büyüyorsa şimdi ortaya çıkan yanlışlar kaçınılmazdır. Zor eşik kendini dinin temsilcisi olarak kabul ettirebilmekti; o aşıldıktan sonra nikahın yaşını belirlemekte ne var ki… Din zaten sadece onların bildiği, başkasına nasip olmayacak bir hediye. Diledikleri gibi kullanırlar kime ne? Kimine cennette köşkler, kimine dünyada en akla gelmez nimetler… Nasılsa en inanılmaz hikayeyi anlatan en inanılmaz ödülü verebiliyor.

Dini din gibi anlatan, makul olan, ahlaktan, faziletten, gösterişsizlikten, gerçek fedakarlıktan; yani inandığının arkasında durabilme cesaretinden bahseden ise tatsız, tuzsuz, yavan kalıyor. Cerbeze, bidat, tevatür ve yılışıklık din kisvesiyle panayır panayır dolaşırken, edep ve üslup bir köşede kederle olup bitenleri seyrediyor.

Bu yüzdendir ki, 17-18 yıldır yanı başımızda yaşanan ama yeni öğrendiğimiz trajedi cahil, yılışık ama cesur güruhun otoritesine ağır bir darbe indiriyor. Görüntü ne olursa olsun, neyin nutku atılırsa atılsın; gerçekte dinden, imandan nasipsizliğin altını kalın kalın çiziyor. O yüzden örtbas edilemez, o yüzden üstü kapatılamaz, o yüzden anlayış başkana ayağa değişmedikçe iade-i itibar mümkün olamaz.

İslam’ın, imanın, insanlığın asla kabul edemeyeceği bir yanlışı himaye eden, ona sessiz kalan, daha en başta onu yadırgamayan ve onunla yaşamakta beis görmeyen çatı, kendine din dairesinden isim alamaz.

Yanlış kaynayan kemikler, yeniden alçıya girip doğrultulmadıkça da bu utanç silinemez.

YORUMLAR (122)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
122 Yorum