Fezlekeden daha önemli olan

Halkların Demokrasi Partisi (HDP) milletvekillerinin, teşkilat yetkililerinin PKK ile ilişkiler konusunda pervasız hatta örgütsel bağı umursamazca yansıttıkları hakikattir. Kuzey Suriye’de başlayan kantonlaşma ve bilhassa haziran ayından itibaren içeride estirilen rüzgarın etkisi Kürt siyasetini hızla legal siyasal alanının dışına taşıdı.

Tekrara hacet yok. Çözüm Süreci’nin bitişi, çatışmaların başlaması; HDP’nin de Türkiyelileşme planından hızla vazgeçmesi kısa süre içinde hatta aynı zamanda oldu bitti.

Siyasi olandan vazgeçtiğinde HDP’den geriye örgüt kaldı. O zaman da hendek, barikat ve silahlı kalkışmanın yanında pozisyon almak kaçınılmaz oldu. HDP sözcülerinin başlangıçta tereddütte kalan ama sonra muhtemelen talimatla bugünkü istikamete yönelen tavrının kısa hikayesi bundan ibarettir. Dokunulmazlıkların kaldırılması aşamasına varılan süreç böyle gelişti.

Birkaç ay öncesine kadar çözüm sürecine destek veren ve HDP’nin rolüne anlam izafe eden toplumsal kesimlerin şimdi dokunulmazlıkların kaldırılması konusunda baskı yapması da bu kısa öyküye tanıklıktandır. Sadece Türkiye’nin batısı değil, doğusu yani Kürtlerin önemli bir bölümü de kendisini ihanete uğramış hissetmektedir. Çözümün ardından hendek, barikat, yığınak çıkması kabul edilemez bir şok olmuştur. Kürt sorununda siyasal çözüm arzusu taşıyanların bile savunamadığı ve kabul edemediği; ancak terör örgütü zihniyle yapılabilecek bir eylem bütün iyimser duyguları dağıtmaya yetti.

PKK bir terör örgütüdür ve doğal olarak böylesi bir örgütle ilişki suçtur. Milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırmak bu ilişkinin sınırları içeresine girer mi, girer. HDP’li bazı milletvekillerinin hukuk sınırlarını aşan eylemlerde bulundukları sır da değildir.

Ama unutmayalım ki yıllardır böyleydi. HDP siyaseti (veya önceki partileri) her zaman PKK ile bariz bir hiyerarşik ilişki içindeydi. Dahası, fezlekeler konusunda sergiledikleri umursamaz tavır da dokunulmazlıklar kaldırılacak olursa HDP’nin “Türkiye’de siyaset yapamaz hale geldik” formunda sunabilecekleri bir mazeretin habercisidir. Uluslararası zeminde IŞİD üzerinden üretilen sempatinin kızağına binip yürüyecek bir mazeretin.

Şehitler veren bir ülkede buna duyarsız kalan hatta terör örgütü safında siyaset üreten milletvekillerine tahammül kolay değildir. Hiçbir demokrasi bu konuda önlem almaktan dolayı kritik edilemez.

Bununla birlikte, 40 yıllık tecrübe gösteriyor ki tek doğru adım da bu değildir. Kürt meselesinin derinliği ve tarihi tecrübemiz, böylesine tahammül sınırlarını zorlayan hallerde Türkiye’nin daha soğukkanlı davranmasını gerekli kılar. Terörle mücadele öfkeyle de mücadeledir neticede. Meclis’in HDP’li vekillere yargılama yolunu açabilecek ve bundan dolayı suçlanamayacak olmasıyla yetinmemek daha doğru olacaktır. Böylesine sansasyonel bir kararın teröre karşı mücadelede fayda üretmesini gözetmek siyasetin vazifesidir.

Nasıl, mevzu her açıldığında bütün dokunulmazlıkları kaldırma çağrısı yapmak kaliteli bir siyaset değilse, bir sonraki adımı planlamadan karar almak da yeterli olmayabilir.

En azından meselenin uluslararası iletişim hattında ayrıntılı olarak anlatılması; propagandanın HDP/PKK kanallarına bırakılmaması gerekir. Milletvekillerine yargı yolunu açmak aşamasına gelen bir demokrasinin, buna sebep olan terör tehdidini kendi vatandaşına olduğu kadar dünyaya da aktarması zaruridir.

YORUMLAR (29)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
29 Yorum