Gök gürültüsü fırtınaya dönüşünce
Trump ilk kez 2017 yılında ABD Başkanı seçildiğinde kamuoyu bunu geçici bir demokrasi kazası olarak algıladı. Medya, sanat ve iş dünyası kalıcı olmadığını düşündükleri Trump hakkında aşağılayıcı, dışlayıcı ve müstehzi bir üslup kullandı. Bu başkanlığı boyunca sürdü. Trump bu olumsuz koşullar altında Biden’a kaptırdığı başkanlığı yeniden kazandıktan sonra gelenek haline gelen aşağılamalar bir anda son buldu. Merkez kamuoyunun aktörleri ya endişeli ve seslerini çıkaramıyor ya da Trump’a destek vererek güvenli alana geçmeye çalışıyor.
Amazon’un sahibi Jeff Bezos sahibi olduğu Washington Post gazetesinde Trump’ın rakibi Kamala Harris’i destekleyen bir makalenin yayınlanmasın engellemişti. Bezos, Trump’ın yeniden göreve gelme etkinliği için de 1 milyon dolar bağışladı. Trump’ı 2021 yılında Facebook ve Instagram’dan uzaklaştıran Mark Zuckerberg ise Facebook’ta doğruluk kontrolü uygulamasını sonlandırarak, Trump’ın “özgür konuşma“ söylemi doğrultusunda adım attı ve yeni dönemde erkenden güvenli bölgeye geçti. Musk’ı izlemenin en mantıklı yol olduğu düşüncesine bu iki isimden başka birçok ünlü de muhtemelen kısa sürede gelecek.
Trump ilk başkanlık döneminde sahip olduğu güçten çok daha fazlasına sahip ve herhangi bir iş kazasına uğramamak için hem hükümeti ve hem de üst düzey bürokrasiyi kendisine yüzde yüz sadık insanlardan oluşturdu. Bu denli güçlü, kararlı ve donanımlı bir Trump’ın söylediklerini bu kez gerçekleştirme ihtimali bir hayli yüksek.
***
NATO’yu ciddiye almayan BM’yi Amerika için bir engel gören ve adil dünya ticareti prensibini, kaybedenlerin tesellisi olarak değerlendiren Trump’ın istediklerini gerçekleştirmek için önünde fazla engel de yok. Avrupa zayıf dönemlerinden birini yaşıyor. Başbakanlığı bitmiş olan Olaf Scholz, bütçe oluşturmayı bile başaramamış Emmanuel Macron‘la AB’nin Trump karşısında caydırıcı bir irade göstermesi mümkün gözükmüyor. Kaldı ki bu iki ülkede de Trump’a yakın popülist liderlerin iktidara gelme ihtimali de artık gözardı edilemeyecek bir opsiyon.
Trump için birliklerin ve ittifakların fazla önemi yok. Onun dış politik hesaplamaları menfaat üzerinden işliyor. Yani Putin’le yapacağı bir anlaşma ABD’nin menfaatlerine yarıyorsa, ne pahasına olursa olsun Batı ittifakın yanında olmak gibi bir derdi yok. Rusya Ukrayna savaşı da bu hesaba göre kısa sürede sonlanabilir. Çünkü ABD bu zamana kadar Ukrayna’ya 175 milyar dolar yardım yaptı. Bu Trump için hiçbir anlamı olmayan saçma bir yatırım.
Trump’un eski danışmanı Steve Bannon bu pazartesinden itibaren ‘’gök gürültülü günlerin’’ başlayacağını söylüyor. Bannon’a göre Trump göreve geldiği ilk 48 saat içinde yaklaşık 60 kararname yayınlayacak. Bannon, gelecek haftanın ‘’inanılmaz derecede yoğun’’ geçeğini söylüyor. Bannon, Trump’ın yeni yönetim stili hakkında konuşurken ‘’Dışişleri bakanlığı 19. yüzyılda, modern dönemlerde olduğu gibi iletişim imkanlarının olmadığı dönemden bir kalındı. Bugün ise hükümetteki önemli görevler Adalet Bakanlığı, FBI başkanlığı, CIA başkanlığı ve savunma bakanlığı. Bu kişiler (Trump’a) yüzde yüz sadık insanlar’’diyerek Trump’ın yeni dönemdeki öncelikleri hakkında bir fikir veriyor. Gök gürültüsü bu kez fırtınaya dönüşecek gibi.
***
Bannon’un söyledikleri doğru çıkarsa dünya yarından itibaren çok başka bir gündemle meşgul olacak. Trump yüz yıllar içinde oluşmuş Batılı kurum ve anlayışları hiçe sayarak yıkıcı bir yeniliğin mesajını veriyor. Bu yaklaşımı sadece bir popülistin hezeyanları olarak değerlendirmek büyük bir hata. Batı ittifakının çok kutuplu bir hale gelen dünyada tek kutupluymuş gibi davranması artık sürdürülebilir bir tutum değildi.
Trump, Batı’nın ürettiği refahın ABD himayesinde gerçekleştiği ancak ABD’nin pastadan hakkı olan payı alamadığı düşüncesinde. Trump’a göre Batı ittifakına verilen destekler ABD’nin refahını azaltmaktan başka bir işe yaramıyor. Bunun ötesinde Trump açıkça söylemese de müttefik ülkelerin ABD’ye borçlu olduğunu düşünüyor ve ABD’nin sağladığı güvenliğini bedelini de müttefiklerinden talep edecek.
Trump’ın söylediklerinin ne kadarı popülizm ne kadarı gerçek? Bunu gelecek haftadan itibaren tecrübe etmeye başlayacağız. Bunun Türkiye’ye olan yansımaları da muhtemelen ‘’Bu Erdoğan’a yarar mı yaramaz mı’’ sığlığında olacak. Trump’ı önyargısız olarak anlamaya henüz Batı medyası da alışık değil. Bizim de bunu kavramamız biraz zaman alacak.