Bu yazıyı yazmak boynumun borcu

Samsun Kitap Fuarı için hafta sonu memleketime gittim. İki gün boyunca kitapseverlerle buluştuğum gibi, sorunlarını birebir anlatmaya gelenlerle de görüştüm. Birçok kişi KHK ile atılmaları konusuna temas ederek sorunlarını dile getirdi. Şu bir gerçek ki her gittiğim yerde bu sorun daha fazla önüme gelmeye başladı. İnsanlar ellerindeki belgelerini göstererek haklılıklarını bana aktarmaya çalışıyorlar. Bazılarının bilgilerini incelediğimde gözüme çarpan yanlışlıklar olduğunu söyleyebilirim. Ancak bu söylemin bu insanlara hiçbir faydası olmuyor. FETÖ ile ilgili yapılan mücadelenin sonuna kadar arkasında durmakla beraber bazı konularda hatırlatma yapmakta yarar görüyorum.

Atılanların ve açığa alınanların sayısı artmaya devam ediyor. Sayı arttıkça işin doğası gereği yapılan yanlışlıkların sayısı da artıyor. Buradaki sorun, itirazların inceleme süresinin de otomatik olarak artması. Örgüt mensupları için bu sorun önemli olmayabilir. Onları maddi ve manevi olarak destekleyen bir grup var. Peki, bu işlerle hiç alakası olmayanların durumu ne olacak? Ailelerinden ve çevrelerinden dışlanıp içlerine kapanıyorlar. Maddi ve manevi olarak her gün eriyorlar. Lütfen itirazları inceleyecek kurulların sayısını artırdığınız gibi, onlara itiraz edilecek bir üst kurul da meydana getirin. Örgütün tek amacı işin sulandırıldığı görüntüsü altında mağdur sayısını artırmak. Onların isteğinin tersini yapalım.

***

Mahkeme süreçleri başladı. Birçok yerde davalar aynı anda görülüyor.Bu davaların içinde er ve erbaşlar, askeri öğrenciler ve profesyonel askerler bulunuyor. Tabi ki her davanın içeriği darbe girişimi olsa da yaşanan süreçler birbirinden farklı. Bu nedenle de aynı pozisyondaki insanlar için farklı suçlamalar yapılabiliyor. Bu yazdıklarıma bir ekleme yapmak istiyorum. Dava içerisindeki er ve erbaşların, askeri öğrencilerin durumuna farklı bir gözle bakmakta yarar görüyorum. Suçu, direkt darbe kalkışmasına katılanlar kapsamında olanlar hariç, başlangıç aşamasında kalanlar için hızla karar vermekte yarar var. Bazı öğrencilerin hayatlarını darbe gecesinde hızla alınan kararlar kurtarabildi. Isparta’daki öğrencilerin hayatını otobüslerin kalkmasını engelleyen yetkililer kurtarabildi. Ama bazıları bu kadar şanslı olamadı. Olay yerlerine zorla götürüldüler. Ailelerin isteği, yaşananlara bir de askeri öğrenci gözünden bakmamız.

Bu seyahatimde beni çok duygulandıran bir olay da yaşadım. Gölbaşı’nda şehit edilen özel harekat polisinin eşi ile kitap fuarında tanışma fırsatı buldum. Onun asaleti ve vakurluğu hepimize örnek olmalı dedim.

***

Tanışmanın ardından konuşmaya başladı ve önemli bir sorunu dile getirmek istediğini söyledi. Anlatmaya başlayınca bir kez daha asaletinin farkına vardım. Kendimle ilgili bir konu paylaşmayacağım dedi ve anlatmaya başladı: “O gece biz hepimiz eşlerimizi kaybettik. Devlet sağolsun bizleri hiç mağdur etmedi, sahip çıktı. Ama kanuni zorunluluk nedeniyle bazı kişilere elini uzatamadı. O gece şehit olan arkadaşlarımızın bir kısmı nişanlı veya sözlüydü. Hatta nikahlarına birkaç gün kalan arkadaşlarımız vardı. Tabi ki işin zorluğunun farkındayız. Benim bu arkadaşlar için bir önerim olacak. Geride kalanların büyük bir kısmı atama bekleyen öğretmen, onlara bir öncelik tanınamaz mı?”

Ben de sizlere soruyorum; sayıları onu geçmeyecek bu durum için bir şey yapılamaz mı? Sevdiklerini kaybeden bu evlatlarımız için bizler de bir şey yapamaz mıyız?

Çok gezince çok insanla tanışıyor ve onların hayatlarına da misafir oluyorsunuz. Bu esnada bazen duygulanıyor bazen de onların yaşadıkları karşısında kafanızı yerden kaldırmakta zorlanıyorsunuz. İşin mutlu oldum kısmı da bundan sonra başlıyor. Bir tane sorunun çözümünde yardımcı olabildiğinizde, hayat daha anlamlı oluyor.

YORUMLAR (39)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
39 Yorum