Biz hepimiz deliyiz
15 Temmuz’daki hain darbe girişiminin birinci yıldönümünde şehitlerimizi ve gazilerimizi onlarında isteyeceği şekilde büyük bir katılım ile icra ettik.
En büyük korkum rehavete kapılıp katılımcı sayısının yeteri kadar olmamasıydı. Halkımız kendi yazdığı destana tekrar sahip çıkarak o yürüdüğü yollara tekrar çıktı. Sokaklara çıkmasının bir rastlantı olmadığını memleketin 365 gününe sahip çıktığını bir kez daha gösterdi.
***
Bu yüce millet anma törenlerinde o kadar büyük bir Osmanlı tokadı attı ki duymak ve görmek istemeyenler artık görüyor ve duyuyorlar.
Osmanlı tokadının mucidi dönemin en cesur süvarileri olan delilerdi. Ordunun en cesur askerlerinden seçilir ve savaşta en ön safta yer alırlardı. Ellerini mermerde çalışarak geliştirir ve attıkları tek tokatla düşmanı öldürebilirlerdi.
Osmanlı ordusunda düşmana ilk dalan bu grubu görenler, önce sarsılır ve büyük korku duyarlardı.
Ortaçağ döneminde Avrupalılar bu Osmanlı askerlerinin üstün güçlere sahip olduklarını inanırlardı. Cesaretleri ve güçleri gerçekten inanılmaz bir boyutta idi.
Onların torunları aradan yüzlerce yıl geçtikten sonra bu sefer emperyalistlerin uşaklarının kullandıkları tanklara yine çıplak elleri ile daldılar. Dalanların sayısı yalnızca önde giden evlatlar değildi herbiri vatan sevdalısı deliler idi. Uçakla vurdular, helikopterle vurdular, tankla vurdular, makineli tüfekle taradılar ama milletin o deli yüreğine korku salamadılar.
Öndeki arkadaşının düştüğü gören diğeri öne atıldı o düştü arkadan gelen bacım öne sıçradı. Onların mermisi bitti benim halkımın deli yüreğindeki cesaret tükenmedi.
15 Temmuz’a kontrollü darbe diyenlere en güzel cevabı bu halk hep meydanda verdi.
Ben siyasetten çok anlamam ama işim gereği halkımızla çok zaman geçirdiğim için neden hoşlanıp hoşlanmadığını bilirim. Bu toplumun sosyolojisinde boyun eğmek asla yok. Kendisine biçilen kefenleri ve hesapları yırtıp atmayı özellikle seviyor.
Ama siyasetçi olup bu halkın sosyolojisinden uzak yüzlerce insan var. Seçim zamanı makarnaya oyu sattı dediğiniz halka, bu sefer yaptıkları karşısında ne demeyi düşünüyorsunuz. Gövdesi ile tanka karşı duran bu halka bu sefer nasıl bir ödeme aldığını söyleyeceksiniz.
Bu lafı söyleyenlere bir teklifim var siz ne ödendiğini düşünüyorsanız biz aramızda para toplayıp yüz mislini vereceğiz. Ve sizden aynısını değil on da birini yapmanızı isteyeceğiz. Teklife evet diyen bir adım öne çıksın.
Bazılarınız değişik bir taktik bulmuş olmalı ki bu sefer halka değil liderine saldırmayı uygun görmüşsünüz. O saldırdığınız lidere kontrollü darbe yaptı diye suçlayarak ayrı bir fitne yaratmaya çalıştığınızı herkes biliyor. Halkımız yapılanı bildiği içinde parti gözetmeksizin Cumhurbaşkanının önünde vücudunu siper ediyor. Siz vurdukça halkın liderine sevgisi daha fazla artıyor.
Sayın Cumhurbaşkanı darbe girişimini öğrendi ilk anda abdestini alıyor namazını kılıyor. Tıraşını oluyor, kravatını takıyor. Aynı bir komutanın yaptığı gibi sefer hazırlığını yapıyor. Ne bir korku ne bir telaş. Siz bunu darbenin kontrollü olduğunu biliyor o yüzden rahattı diye yorumluyorsunuz. Bizler kadere iman olarak algılıyoruz. O yüzden de kadere inanan bir insanı ölümle korkutamazsınız diyoruz.
Hep sayın Cumhurbaşkanından bahsettik ama anlatmayı unuttuğumuz bir kişi daha var. Sayın Emine Erdoğan, o hain gecede eşinin yanından ayrılmayan ayrı bir kahraman. Darbenin öğrenildiği andan itibaren oturmadan eşinin yanında destek olan koca yürekli bir kadın. Boşu boşuna söylememişler “Her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır “ diye.
Yaşadıklarımızı unutmadan unutturmadan daha güzel günlerde bu anma törenlerini milletimizin görmesini Allah nasip etsin. Kadınlarımıza bir görev daha düşüyor o geceyi evlatlarınıza her gece anlatınki hain kimdir ne demektir erkenden öğrensinler.
Çakal gezen şu dağlarda gez oğlum
Çabuk büyü çabuk yetiş tez oğlum
Hain gezen şu dağlarda gez oğlum
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Tarihini şerefinle yaz oğlum
Yaz oğlum.!
Gez oğlum
Vatanına göz dikeni ez oğlum.!
Dostun kim düşmanın kim sez oğlum
Söz ver bana geç karşıma söz oğlum.!
Esat Kabaklı’nın “Bil oğlum” şiirinden bir alıntıyla bitirmek istedim. Bir tek eklemem, oğlum yerine kadınlarımızı da kapsayan son söz olacak.
Söz ver bana geç karşıma söz evladım! Olsun...