Suikast teşebbüsü sonrasında
ABD Başkan adayı Donald Trump’a karşı düzenlenen suikast dünya çapında sayısız tahmine ve spekülasyona yol açtı. Benim karşılaştıklarım arasında kendini vurdurtmaya kalktığına inanlar da var, derin devletin işi olduğunu iddia edenler de. Suikastçının amatörlüğünden ve Gizli Servis’in aymazlığından sonuç çıkartanların sayısı da hiç az sayılmaz.
Tüm bu verisiz analizlerin ortak noktasıysa sonuç yerine sebebe odaklanmaları ve belli ki detektiflik oynamayı sevmeleri. Oysa bu gibi olaylarda sonuçlar sebeplerden çok daha önemli. Trump’a karşı düzenlenen suikastın sonucu da onu artık tartışmasız bir şekilde bir kez daha iktidara taşıyacak olması.
Yaşından ve giderek artan gaflarından mustarip olan Biden’ın zaten zayıf olan seçilme olasılığını iyice zayıflatması. Bundan sonra Trump’a açılan davaların daha da fazla siyasi görüleceği ve başkanlığını engellemek amacıyla gerçekleştirilecek hukuki teşebbüslerin ABD açısından ciddi krizler doğuracağı.
Cumartesi günkü saldırı ister amatör ruhlu genç bir sapkının eylemi olsun isterse derin devletin marifeti sonuç değişmeyecek, Trump’ın kürsüden kaçırılışı sırasında yaptığı çıkış akıllara kazınıp kalacak, ezilen ve sömürülen Amerika’nın, Amerikalının direniş sembolü olacak. Suikast teşebbüsü federal yönetimin üç ayağının da Cumhuriyetçilere geçmesine yol açacak.
Ayrıca yardımcısı olarak seçtiği 40 yaşındaki Ohio Senatörü J.D. Vance de özgeçmişi, yaşamını çok satanlar listesine giren Hillbill Elegy kitabında aktarışı ve New York Times’da salı günü yeniden yayınlanan mülakatında ispatladığı sorunları perspektife oturtma yeteneği Trump’ın gösterişli kişiliğinden, eleştirilen üslubundan, analitik zaafiyetinden doğan açığının kapanmasında rol oynayacak.
Trump ve artık oluşmaya başlayan ekibi ülkesi için de, dünyanın geri kalanı için de bazı konularda yararlı, bazılarında zararlı olacak. Sınırları kapatması insani sorunlar yaratırken ücretlerin artmasını, sermayenin kazancından çalışanı lehine fedakârlık etmesini sağlayacak. Üretimi Asya’dan Amerika’ya kaydırmak için teşvik kadar tehdidi de kullanacak.
Diğer yandan yine eskisi gibi geçimsiz, kaba ve itici davranacak. Ülkesinde de daha otoriter bir rejim kurmak için çalışacak. Arapları, Latinleri ve daha kim bilir kimleri aşağılayacak. Çok daha vahim bir İsrail yanlısı tutum sergileyecek. Kürtajı yasaklamak için çaba harcayacak. Fakat Ukrayna’daki tırmanmayı durdurmak amacıyla Rusya ile pazarlık etmenin yollarını arayacak.
Eğer Vance’ın düşüncesi New York Times’dan Ross Douthat’a Mayıs ayında verdiği mülakattan bu yana değişmediyse, Başkan Yardımcısı dış politikanın, daha doğrusu Amerika’nın makro stratejisinin belirlenmesi üstünde biraz etkili olacaksa, dahası Trump verdiği sözlerden dönmeyecekse Ukrayna sorununun akışı yakın bir gelecekte değişecek.
Çünkü Vance’e göre Amerika Ukrayna’ya sağladığı desteği kesmek ve kaynaklarını Tayvan için kullanmak zorunda. Ne de olsa Amerika’nın stratejik muhatabı artık Rusya değil Çin. Amerika gelecek 20-30 yıl içinde Çin’den gelebilecek tehditlere ve meydan okumalara karşı kendini yeniden konumlandırmak durumunda.
Vance dürüst bir şekilde Çin Tayvan’a saldırırsa Amerika yardımına gider mi bilmem diyor, ancak bu bilinmezliği caydırıcılık amacıyla korumaktan, Tayvan’a kendini savunma imkânı tanımaktan yana görünüyor. Ukrayna için çözümü ise fiili bölünmeyi kabul etmeyi ve ülkenin tarafsızlığını sağlamayı ama sınırları üstünde uzlaşmaya varılarak gerisine güvence vermeyi içeriyor.
Müstakbel Amerikan Başkan Yardımcısı Ukrayna’nın galibiyetini, daha doğrusu 2014’den bu yana kaybettiği topraklarını geri almasını askeri ve siyasi açıdan dışlıyor. Rusya’nın Ukrayna’da yıpratılması, kaynaklarını askeri amaçlar için harcamaya zorlanmasını da Amerika için anlamlı bulmuyor. Bu durumun Rusya’yı zayıflatacağına güçlendireceğine inanıyor.
Vance’in New York Times mülakatında bundan sonraki yönetimin geçmiş ve geleceğe yönelik takınacağı başka olası politik tutumların da özetini bulmak mümkün. Vakti ve ilgisi olanlara Vance’in hayata bakışını, kendini algılayışını ve “Önce Amerika” sloganının ne anlama geldiğini anlamaları için Köylü Ağıtı olarak tercüme edilebilecek ilk baskısı 2016’da yapılan Hillbilly Elegy’yi de okumalarını öneririm…