Pazarlık adettendir…
Dünya siyasetinde pek çok şey pazarlıkla gerçekleşir. Hiç kimse size istediğinizi istediğiniz için vermez. Az ya da çok karşılık bekler. Pazarlık yoksa ya karşınızdaki pazarlık etmeye teşebbüs edemeyeceğiniz kadar güçlüdür ya da söz konusu olan şey pazarlığı gerektirmeyecek kadar sizin için de önemlidir. Veya muhatabınızla olan ilişkileriniz o denli iyidir ki, onun istediği bir şey için pazarlığı aklınıza dahi getirmezsiniz.
Ama söz konusu olan üyesi bulunduğunuz ittifakın genişlemesiyse ve genişlemeyi arzu eden ana aktörle sorunlarınız varsa kim olsanız bu durumu fırsata çevirmeye, sorunlarınızın çözümü için karşı taraftan iyi niyet beklemeye çalışırsınız. Her istediğinizi alamasanız da ittifakınızın genişlemesiyle artacak riskin karşılığını talep edersiniz. Böylesi bir pazarlıkta muhatabınız üye olmak isteyen değil üye yapmak isteyendir.
Bu, sınırları iyi çizildiği takdirde meşru bir pazarlık, dünya siyaseti açısından bakıldığında kabul edilebilir bir davranış biçimidir. Genişleyen bir ittifakın üsleneceği yeni sorumlulukları paylaşmak, genişlemeyi gerektiren jeopolitik sarsıntının üstesinden gelebilmek için desteğe, mesela size uygulanan anlamsız ambargoların, yaptırımların kalkmasına, mesela müttefiklerinizin sizi müttefik gibi görmesine, çıkarlarınıza ve güvenlik endişelinize saygı duymasına ihtiyacınız vardır.
Yani eğer İsveç ve/veya Finlandiya Amerika’nın teşvikiyle NATO’ya katılmaya karar verip Türkiye de buna evet diyecekse demeden önce pazarlık etmesi, Amerika ile olan sorunlarının hiç olmazsa bir kısmını çözmek için çaba harcaması gerekir. Ancak pazarlığın muhatabı İsveç ya da Finlandiya olmamalıdır. Türkiye’nin sorunu bu ülkelerle değil Amerika’yladır. İsveç’in PKK’ya verdiği destek Amerika’nın desteğinin yanında anlamsız kalır.
Ayrıca hedef şaşarsa pazarlık gerçekleşmez, Türkiye Cumhurbaşkanı’nın cuma günü yaptığı açıklamayla başlattığı süreçten zararlı çıkar. Bizim Yunanistan analojisi ötesine geçmemiz, müttefiklerimize müttefikliğin ne olduğunu hatırlatmamız şarttır. Türkiye’nin Yunanistan’ın1980 yılında NATO’nun askeri kanadına geri dönüşü için verdiği oluru çıkış noktasına koyması tartışmayı askeri rejimin karşılığında ne aldığına ve İsveç ile Finlandiya’dan ne isteneceğine getirir ki bu da iyi bir başlangıç olamaz.
Bizim geçmişe değil geleceğe dayanmamız gerekir. Washington Antlaşması’nın 5’inci maddesi nedeniyle İsveç ve Finlandiya için savaşa gireceksek, genişlemeyi kabul ederek böylesi bir riski üstleneceksek kendi güvenliğimizin, güvenliğinin temelini oluşturan refahımızın arttırılmasını talep etmemiz en doğal hakkımızdır. Yeter ki doğru hedefe, doğru bir dille kilitlenelim, insan hakları sorunlarımız ve demokrasi açığımız yüzünden azalmış olan pazarlık imkanlarımızı daha da fazla azaltmayalım.
Bir de bizi küresel bir savaşa, en azından bölgesel bir felakete sürükleyebilecek riskin İsveç ve Finlandiya NATO’ya üye olsa da olmasa da, Ukrayna savaşı bitse de bitmese de arttığını görelim. Avrupa güvenlik mimarisi yeniden kurgulanırken makul alternatifler üretip istikrarın sağlanmasına destek olacak çözüm yöntemleri geliştirmeye çalışalım. Silahsızlanmadan, güven arttırıcı önlemlerden söz edelim. Finlandiya’nın 1970’li yıllarda oynadığına benzer bir rolü oynamayı düşünelim.
Ve bunu mümkünse partiler, siyaset ve seçimler üstü bir konu haline getirelim. Geleceğin Türkiye’si caydırıcılığı nedeniyle NATO’ya üye fakat barış yapıcı, çatışma çözücü fonksiyonları öne çıkan, sorunlardan çok çözüm yöntemleriyle anılan kendi çıkarlarını da sonuna kadar savunan bir ülke olsun. Ve tabii ki hukukunun üstünlüğü sorgulanmasın, insan hakları sorunları konuşulmasın, mahkemelerimiz kanuniliği tartışmalı kararlar vermesin. Çok şey istediğimi biliyorum ama bugün pazar…















Kenan Evren Yunanistan ın batıya girmesine kayıtsız şartsız onay verdi.erdogan ise İsveç ve Finlandiya için hemen onay vermek yerine işi ağırdan alıyor bazı şartlar ileri sürüyor.cokta iyi ediyor.sahsiyetli bir dış politika izliyor. dikduruyor. cokta iyi ediyor.
Yanıtla (1) (2)Veto falan edemez. Çıkın derler adama o zaman. Zaten demokrasi yok, birinci şartı karşılaşıyoruz artık. Pazarlık da edemez, istese de edemez. Ekonominin durumu ortada. Doları üç haneli rakamlara ulaştırmak değilse hedef tabii. Diyelim ki nass dedik, veto ettik. O zaman NATO'nun içini boşaltırlar, yeni bir örgüt kurup bize haydi yoluna derler. Ayağımızı biraz yere basalım lütfen.
Yanıtla (2) (1)Amin, hocam.
Yanıtla (0) (0)Dunya bu saatten sonra dikis tutmaz..Fincanci katırlari tepişiyor...Sonumuz hayrolsun inşaallah..
Yanıtla (0) (0)Teşekkürler Sayın Hocam… Türkiye’yi el’an yönetmekte olan irade(!) hem kel,hem de fodul misali bir değişiklik nedeniyle bir şey talep etmenin idrakinde fakat bunu da yanlış tesbit ediyor.İç politikadaki populist yaklaşımıları Rusya’nın neden olduğu gerilim nedeniyle değerlendirip,ayaküstü beyanlarla talep etmek komik…İyi pazarlar.
Yanıtla (4) (1)Fodul' mu? Biraz özen gösterin. Lütfen.
Yanıtla (0) (2)“Fodul kelimesi Arapça kökenli olan bir kelimedir. Fodul sözcüğü TDK'ya göre, kibirlenen anlamına sahiptir.” Bir de şöyle demeye çalışanına rastlanmıştır: HEM KEL,HEM FODUL,HEM DE EBLEH! Bunu Google’da aradığınızda komik bir video ile karşılaşıyorsunuz. Tavsiye ederim.
Yanıtla (2) (0)Demokratik ülkelerde halkin oyuyla meslislere giren Kürtlerin başarilari TCyi kudurtuyor. TCnin ruhuna irkçilik hasraliği okadar musallat olmuşki hiç bir Doktor iyileştiremez. O kadar ki, TC Dünyanin hiç bir yerinde Kürtler hak sahibi olmasin diye, TC tüm zenginliklerini buna harcadi ve harciyor. Ama Koyunlar için otlak önemlidir, koyunlara Kurt saldirmiş, koyunlar telef olmuş önemli değil.
Yanıtla (3) (4)Allah sağlığınızı artırsın hocam. Açık basit net ve de selim kafalı..
Yanıtla (0) (0)TCnin kronokleşmiş Kürt Düşmanliği yakinda Marsa kadar uzayacak. TC sadece TCde Kürtleri Asimile etmekle kalmiyor, Dünyanin neresinde olursa olsun Kürtleri taciz, işkence etmekle uğraşiyor. Sözde Türk solculari Diyarbakiri korumaya çalişirken Istanbulu ARAPlara kaptirdilar. Ama RTE gene tükürdüğünü yalayacaktir, aynen Deniz Yücel ve Papaz Bronsen olayinda olduğu gibi. Çünkü Isveç ve Norven Sünni Şafii Kürtler gibi, Robot değildirler. Onlar sahte vaatlerle oyalanmaz ve modern Ordulari vardir.
Yanıtla (3) (5)Bu işler Pazarlık usülüdur. Türkiye taleplerini söyler. Hepsini alamaz tabii ki. Ama ne koparırsa kardır. Bu Dünyada, her Devlet pazarlık yaptığında her istediğini almıyor. Ergen kafalarını bırakın. Şimdi Hayır diyor ama sonra evet der hee hee gibi çiğ lafları bırakın. Lozanda her istediğimizi alabildik mi. Hani Musul ve Kerkük. Yani bu işler süreçtir. 3 yaşındaki çocukların, markette gördüğü şekeri hemen istemesi gibi olmaz bu işler. Tamam mı çok zeki arkadaşlar, ergen kafalarını bırakın
Yanıtla (3) (4)kesin kocaman bir denir..o kadar.. evrenin duydugu alirlar ..
Yanıtla (0) (0)bargain ve negotiation : anlamlari, tarihsel surecteki icerikleri ne kadar da farklidir.bargain denince akla geliyor pazarlik denincede.. ikinci sozcuk kavranmis olsaydi eger kavradiginizida bilirlerdi zaten ..bargain durumuna da dusmezdik... heyhat..
Yanıtla (0) (0)Degnekci usulu pazarlik,ver birseylerde oyle gec.Bunuda dünya lideri bir politikaci yapiyor.Onun icin yurt disinda bizi hic dikkate almiyorlar ,eninde sonunda Amerikanin dedigi olacak.
Yanıtla (2) (2)Ukrayna'da kan govdeyi gotururken, isvec ve Finlandiya Rusya'nin tehdidi altindayken, "pazarlik" yapiyormusuz. Cunku adet boyleymis... Eger gercekten bu 2 ulkeden bir seyler kopartmak icin yapiliyor olsaydi bu hamle, bunun adi pazarlik degil santaj olurdu. Zaten amac o degil; ic tuketim icin yapilan bir hamle bu.
Yanıtla (5) (1)iktidarin iddiasina gore isvec ve Finlandiya PKK ve YPGye destek veriyormus. Bugun isvec Disisleri Bakani bir aciklama yaparak daha once Turkiye'den boyle bir sikayet hic duymadiklarini soyledi. Peki, simdi ne olacak? Turkiye, Rusya'nin tehdit ettigi bu 2 ulkenin Natoya uye olmasini veto mu edecek? Bu veto en cok bize zarar vermez mi? Zaten birkac yildir Turkiye'nin sozde Nato ulkesi, aslinda dusman bir ulke oldugunu soyluyorlar.
Yanıtla (2) (2)Bugün pazar ama dediklerinizin gerçekleşmesi bu iktidarla olası değil, imkansız
Yanıtla (2) (0)Önce şöyle bir diklenmeden olmaz.
Yanıtla (1) (0)Ne pazarligi Sayin yazar? iktidar secimde milliyetci oylari almak icin dis poltikada gerilim cikarmaya calisiyor. Guya Bati ulkelerine karsi dik durus sergiliyor. Bunu daha once de gorduk. Referandumda milliyetcilerin oylarini almak icin Almanya ve Hollanda ile durup dururken gerilim cikardi iktidar. Secim kampanyanizi bizim ulkemizde yapamazsiniz dediler diye fasistler, naziler diye hakaret edildi bu ulkelere. Sonra da barismak icin kapi kapi dolastilar. Pazarlikla ilgisi yok.
Yanıtla (8) (1)Her konuda haklyiz.... ve magduruz..... carpitmasi - edebiyati - yine diplomatik uslupla gundemde !! Simdiki yeni hedef...Iskandinav ulkeleri, Isvec ve Finlandiya .... O kadar haksizlik .... dayanilmaz seviyede !! Pazarlik yapilmamali !! Yedi duvele - cihana, gereken sert cevap - tokat verilmeli.....??
Yanıtla (8) (1)