Son sözü sandık söyledi
Aylardır süren gerilim dolu bir kampanya sürecinin ardından, tek hakem konumunda olan seçmen sandıkta son sözünü söyledi ve millet iradesi tecelli etti. Siyasi liderler, başkan adayları ölçülü, ölçüsüz pek çok şey söylediler, zaman zaman da birbirlerini yaralayıcı bir dil kullanmayı tercih ettiler.
Ve sonunda herkesin amel defterleri açıldı ve sandığın iradesi ortaya çıktı. Kimimiz sandığın bu sonuçlarından mutlu olmayabiliriz, beklentilerimiz farklı olabilir ama hepimiz sandığın iradesine saygı göstermek zorundayız. Millet iradesine küsülmez, sonuç olarak millet kendi geleceği ile ilgili kararı yine kendisi vermiştir.
Demokrasi de böyle bir şey zaten, bütün partiler projelerini ortaya koyacak, söylemlerini en güçlü şekilde dillendirecek ve milletin terazisi herkesin ağırlığını ölçerek sonuçları belirleyecek.
Ortaya çıkan yerel seçim sonuçlarını daha çok büyükşehirler üzerinden okumakta yarar var. Zira büyükşehirlerdeki sonuçları tayin eden temel unsur ittifaklar olmuştur. Şu anda gece yarısı itibariyle İstanbul’da belirsizlik sürüyor, Binali Yıldırım seçimi kazandığını açıkladı, Ekrem İmamoğlu’nun 2-3 bin oyla önde olduğu belirtiliyor. Ankara’yı ise Millet İttifakı’nın adayı Mansur Yavaş almış görünüyor. Buna ilaveten Antalya, Adana, ve Mersin gibi büyükşehirleri Cumhur İttifakının kaybettiği kesinleşmiş bulunuyor.
***
Ancak hemen belirtmek gerekiyor ki, bütün ekonomik sıkıntılara ve toplumdaki memnuniyetsizlik görüntülerine rağmen, iktidar bloğunun aldığı toplam oy öyle küçümsenecek bir rakam değildir. Evet AK Parti’nin Ankara’yı kaybetmesi hayati derecede önemlidir, ama İstanbul’u kazanması çok önemli bir göstergedir.
Aslında AK Parti için korkulan senaryo, AK Parti’ye kırgın kitlelerin sandığa gitmeyeceği, ya da giderse farklı bir tercihte bulunabilir şeklindeydi. Öyle anlaşılıyor ki, bu kırgın kitleler sandığa gitmiş ve en önemlisi de nihai olarak eli CHP’ye oy vermeye gitmemiştir.
Seçim sonuçlarını okurken 17 yıldır iktidarda bulunan AK Parti’nin doğal olarak yaşadığı bir takım yıpranmışlıkları, yorgunlukları dikkate almakta yarar var. Bu açıdan bakıldığında iktidar partisinin önemli bir kayıp yaşadığını söylemek mümkün değildir.
Seçim sonuçlarının bize gösterdiği esas gerçek şudur; mevcut muhalefet partileri, iktidar karşısında alternatif bir adres oluşturamamışlardır. Elbette iktidar da, muhalefet de sonuçlarla ilgili ciddi bir iç muhasebe yapacaktır. Ama şu bir gerçek ki bu tablodan ciddi bir alternatifin oluşması pek mümkün gözükmüyor.
Önümüzdeki dört yıl içinde Türkiye’nin ekonomik ve toplumsal görünümü nasıl siyasi sonuçlar üretir bilemeyiz ama, tablo değişmediği sürece 2023’teki sonuçları da bugünden farklı olmayacaktır.