Bize nasıl bir iktidar lazım?
İslami bilimlere vakıf hocaların siyasi mücadelelerde taraf olmasını, kavganın tam ortasında yer almasını doğru bulmam. Ancak herkesin görüşlerini özgürce ifade etmesini de sonuna dek savunurum.
Bu çerçevede Hayrettin Karaman Hoca geçtiğimiz Pazar günü Yeni Şafak’ta “Bize öncelikle din, hürriyet, bağımsızlık, vatan, güç ve birlik lazım” cümlesiyle başlayan bir yazı kaleme aldı.
Hoca burada sıraladığı altı maddede özetle diyor ki:
1-Din: Laik ülkelerde dinimizi hayatımızda korumak ve onu imkan dahilinde yaşamak için buna izin ve imkan veren, hatta yardımcı olan yönetimler lazım.
2-Hürriyet: İnancı, dünya görüşü ve hayat tarzı bizden farklı olanlara tanındığı kadar bize de (İslam’ı bütünüyle fert ve toplum olarak hayatına uygulamak isteyenlere) hürriyet tanınmazsa birinci maddeyi gerçekleştirmemiz ya mümkün olmaz veya zorlaşır.
3-Bağımsızlık: Dünyayı yöneten iri devletler (veya az sayıda büyük sermaye toplulukları) kendilerinden başka hiçbir devlet için tam bağımsızlık istemezler; bağımsız olmaya yönelen yönetimleri bir şekilde iktidardan düşürür, hür görüntülü kölelerini iktidara getirirler.
4-Vatan: İnsanların inanç ve değerleri ile hür ve mutlu yaşayacakları, üzerinde maddi ve manevi üretimde bulunacakları bir toprak parçasına ihtiyaçları vardır; onu korumak başta Müslümanlar olmak üzere bütün vatandaşların önde gelen vazifesidir.
5-Güç: Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle “Allah’ın ve Müslümanların düşmanlarını korkutup caydıracak nitelik ve nicelilkte –askeri, ekonomik, nitelikli insan, bilim ve teknolojik… gücü” edinmek Müslümanlara farzdır.
6-Birlik: Zaruret, Müslüman halkların farklı ulus devlet ve vatanlarda yaşamaları sonucunu doğurmuştur; bu ulus vatanlarında birliğe ihtiyacımız bulunduğu gibi ümmet vatanında/coğrafyasında da birliğe ihtiyacımız vardır ki, “güç” kemalini bulsun.
Bütün bunların sağlanabilmesi için işbirliği yapılabilecek bir iktidara ihtiyaç olduğunu belirten Hayrettin Hoca “Bu işbirliğinin ilk adımı da uygun yöneticileri iş başına getirmek ve orada tutmaktır. Bugün böyle bir iktidar mevcuttur ve alternatifi de yoktur, onu korumak ve yerinde tutmak benim tercihimdir” diyor.
Bu taleplere elbette kimsenin bir itirazı olamaz, ancak bütün bunların hayata geçirilebilmesi için insan hakları temelinde ‘hukukun üstünlüğü’ne dayalı, denge/denetlemenin sağlıklı işlediği demokratik bir hukuk devletine ihtiyaç vardır. Ve bunlar ancak anayasal bir demokrasiyle sağlanabilir.
Esas itibariyle Hayrettin Hoca’nın görmediği ya da görmek istemediği, bugün Türkiye’nin işleyen bir hukuk devletini kaybetmiş olmasıdır. Talihsizlik o ki bugün Türkiye Hukukun Üstünlüğü Endeksinde 140 ülke arasında 116. sırada yer almaktadır, yani Çin, Rusya, İran, Kuzey Kore gibi despotik ülkelerle aynı ligde yer alıyoruz. Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün Yolsuzluk Algı Endeksi’nde ise 101. sıradayız. Basın özgürlüğü ve akademik özgürlüklerde yine geri sıralardayız.
Maalesef dindar-muhafazakar iddialar taşıyan ve 21 yıldır yönetimde olan AK Parti iktidarı Türkiye’yi hukukun olmadığı, insanların güvenlik endişesi taşıdığı, özgürlüklerin baskılandığı, ekonominin dibe vurduğu bir ülke haline getirmiş bulunuyor.
Hayrettin Hoca’yı ilmi kariyeri itibariyle biraz bu parantezin dışına alarak söylemek gerekirse, bu ülkede yolsuzluk ve hukuksuzluklarla anılır hale gelen iktidarı ayakta tutmak için din pazarlamacılığı yapan bütün hoca taslakları bilmeli ki böylesine otokrat bir zihniyetin hakim olduğu ülkede dindarlar dahil, kimsenin hukuku, özgürlüğü, güvenliği garanti altında değildir.
Her ne kadar dini müktesebatları sağlam olduğunu sandığımız hocalar, AK Parti’yi iktidarda tutabilmek için yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük, hukuksuzluk ve akraba kayırmacılığı gibi İslam’ın şiddetle kınadığı fiilleri görmezden gelerek topluma Kur’an-i olmayan bir din satmaya çalışsalar da biz ahlaki olanı savunmaya devam edeceğiz.
Ve diyoruz ki;
-Bize kayıtsız şartsız hukuku ve özgürlükleri savunan bir iktidar lazım.
-Bize yolsuzluğu, rüşveti ve eşitsizliği reddeden bir iktidar lazım.
-Bize nefret dili kullanmayan, halkının bir bölümünü din düşmanı ilan etmeyen, kendinden olmayanları taşlatmayan bir iktidar lazım.
-Bize kendi siyasi çıkarları uğruna dini kullanmayan bir iktidar lazım.
Bize üç-beş oy için insanları Allah’la aldatmayan bir iktidar lazım.