Yol yakınken dönsek mi yoksa?

Öncelikle Bursa şehrini, muhteşem taraftarını tebrik ederek başlamak gerek…

Bursaspor’un üstüste yaşadığı büyük yıkımlara, alt liglere düştükçe oluşturduğu drama ve Amedspor maçındaki olaylar sebebiyle aldıkları cezalara rağmen milli maçta muhteşem bir görev yaptılar…

Futbola küsmeden, Federasyon’a darılmadan, kırgınlığını belli etmeden, burukluğunu hissettirmeden, bu şanlı görevi yapabilmek büyük meziyet…

***

Belki geçmişteki bir Almanya zaferi ve Hollanda galibiyeti yaşatamadılar ama kendilerine düşen görevi fazlasıyla yaptılar…

İyi bir oyun oynasa ve çok gol kaçırsa da, onların coşkusuna galibiyet hediye edecek bir Milli Takım bulamasalar da…

Bizim her zaman iftiharla bahsettiğimiz Bursa, tepeden tırnağa bir futbol şehri olduğunu bir kere daha gösterdi…

***

“Bursa, 3 milyon nüfuslu bir şehir ve biz 3.5 milyonluk bir ülkeyiz. Biz Dünya Kupası’nda 3. olduk. Bunun nasıl olduğunu kendinize sorun.” diyordu Hırvatistan Teknik Direktörü Zlatko Dalic…

2018 Dünya Kupası’nda Fransa’yla final oynayan ve 2022’de de Katar’da 3. olan Hırvatistan’ın hocası…

Yani, bizim sürekli düşünüp de kızartmamız gereken yüzümüze balyoz gibi indirdi bu kelimeleri…

***

Koca bir ülkeyi, bütün unsurlarıyla eleştirdi…

Temel politikalarımızı, spor kültürümüzü, Federasyon’u, kulüpleri, teknik adamları, ilgili herkesi yeniden gözden geçirmemiz gerçeğini, görev tariflerini ve doğru uygulamaları hatırlattı…

Aslında bu ülkede temel konuları konuşan, anlatan, yazan çizen bir avuç insan sürekli dillendiriyor ama sesini duyuramıyordu, bir kez de Hırvatlar’ın hocası hatırlattı…

***

Milli Takım, bu ülkenin futboldaki en büyük değeri. Bütün bir milletin kalbi Ay-Yıldız’la atar…

Bir başarı anında insanlar sokaklara dökülür başarıyı kutlar, olumsuz bir durumda da kabuğuna çekilir hüznünü yaşar…

MİLLİ TAKIM, KIRMIZI ÇİZGİMİZ

Türkiye de bu “gel-git”leri çokça yaşıyor… Arada sırada tabii ki yenilgilerle de tanışacağız, ancak bu kadar sıklıkla yaşamak hiç de kabul edilebilir değil…

Futbol, Türkiye’de hak etmediği kadar ilgi görüyor... Milletimizin karşılıksız aşkı, bir türlü değerini bulamıyor...

***

Ne Milli Takım seviyesinde ne de kulüpler düzeyinde olmamız gereken yerde değiliz...

10 yılda bir başarı yakalayıp bununla avunan, diğer her turnuvada hezimetlerle içli dışlı olan Milli Takım, bu ülkeyi layıkıyla temsil edemiyor demektir…

Hırvatistan Yugoslavya ekolü bir takım… Üstelik de 3.5 milyonluk bir ülke… Başarı devamlılığıyla saygı duyulacak bir rakip alkışlanacak bir takım aynı zamanda…

İstikrarlı bir şekilde yoluna emin adımlarla devam ediyor…

HIRVATLAR’DAN DERS ALMAK

Devamlılığı olan bir ekip aynı zamanda… Son iki Dünya Kupası’nda da ilk 3’e girebilmek büyük bir meziyet…

Görünen o ki bu anlayışla organizasyonlar varoldukça onlar da varlığını hissettirmeye devam edecekler…

Saviçeviç’ler, Prosinecki’ler, Suker’ler gidiyor, Modriç’ler, Livakovic’ler, Kremaric’ler geliyor… Geçerli sistemleri sürekli üretiyor Hırvatlar’ın…

***

Sorun bizde… Hala sistem kuramamış, üretime geçmekte direnen, kafalarına göre takılan, tüketim ekonomisi uygulayan bir “hababam modeli”yle bu kadar oluyor…

2002 VE 2008’DEN DAHA İYİSİNİ BEKLERKEN

2002’de Dünya Üçüncüsü, 2003’te Konfederasyon Kupası Üçüncüsü, 2008’de de Avrupa Üçüncüsü olup daha iyisini, en iyisini kovalamak isterken…

Artık Dünya Kupası ve Avrupa Şampiyonluğu beklerken, yeniden geriye dönüp sıradanlaşmak bu koca ülkeye yakışmıyor…

***

Elbette ki her ülke her zaman başarılı olamaz… Futbolun devleri Brezilya, Almanya, İtalya da şampiyon olduğu bir Dünya Kupası’ndan sonra hayalkırıklığıyla sonuçlanan çok turnuvalar yaşadı…

Başarısızlık sadece Türkiye’ye mahsus değil…. Fakat bu kadar da dibi görmek ve bunu kaderimiz kabul etmek bizim mazeretimiz olmamalı…

***

Hele de Alman bir teknik direktörün bunu söylemesi asla kabul edilebilir bir şey değil…

Stefan Kuntz’un aldığı sonuçlardan ziyade başarısızlıklarda oluşturduğu gerekçeler çok sakat…

Türkiye’ye üçüncü sınıf bir takım muamelesi yapmak, Liechtenstein mağlubiyetine normalmiş gibi bakmak, Hırvatistan’ı gözünde çok büyültmek ve bizim favori olamayacağımızı söylemek asla kabul edilebilir bir şey değil…

SON DÜNYA ŞAMPİYONU FRANSA’YI VE HOLLANDA’YI YENDİĞİMİZİ GÖRMÜYORLAR

Kuntz, Türkiye’nin Şenol Güneş yönetiminde 2020 Avrupa Şampiyonası elemelerinde son Dünya Şampiyonu Fransa’yı Konya’da 2-0 yendiğini, Paris’te berabere kalıp 4 puan aldığını, 2022 Dünya Kupası’na da İstanbul’da 4 gollü Hollanda galibiyetiyle başladığını hiç hatırlamıyor.

İşin ilginç tarafı, Beşiktaş’ta oynamış olmasına rağmen Türkiye’yi hiç tanımıyor, öğrenmek için de hiç bir çaba harcamıyor…

Maçtan maça gelip sadece kamp sürelerini Türkiye’de geçirmek, kalan sürelerinde Almanya’da yaşamakla bu işler olmaz…

***

Ülkeyle bütünleşmek, halkla kucaklaşmak, her bölgede müsabakaları, antrenmanları takip etmek…

Kulüpleri ziyaret edip hocalarla istişarelerde bulunmak, amatör-gençleri heyecanlandıracak girişimlerde bulunmak, yetenek keşfi için bütün teknik kadroları seferber etmek, eğitim faaliyetleri yapmak, olmazsa olmaz görevlerindendir…

Üstelik de yeni değil, 20 aydır Milli Takım’da…

KUNTZ, DERWALL VE PİONTEK’E BENZESEYDİ!

Jupp Derwall’ın kazandırdıklarını, G.Saray ve Türkiye’ye kattığı vizyonu unutmuyoruz…

Alman ekolüne hep iyi baktık şimdiye kadar. Döneminde saha sonuçlarına yansımasa da, Sepp Piontek’in 90’lı yıllarda Milli Takım’ı yapılandırmadaki katkısından hep sitayişle bahsetmiştik.

***

Türkiye’nin her tarafına gidip Anadolu’yla bütünleşmesini, bütün müsabakaları takip edişini, gündüz maçından akşam maçına geçerken yemeğe vakit bulamayınca simitle açlığını yatıştırışını gördük…

Derwall’ın Mustafa Denizli, Piontek’in de Fatih Terim’i yerlerine hazırlayışını izledik… Çok büyük kariyerle geldiler, hiç kibir taslamadılar, bizden birileri oldular…

Disiplin, ciddiyet, hırs ve benzeri hasletler, Almanlar için hep olumlu puan oldu…

Kuntz’un onlar gibi kariyeri yoktu. Löw’ü elimizden kaçırmanın hayıflanmasını yaşamayalım diye ona sahip çıkmak gerektiğini de söyledik…

Milli Takım’da mutlak yerliden yana olduğumuz halde bunu yaptık…

YORUMLAR (4)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
4 Yorum