Trabzonspor nasıl fırsat tepti?
Trabzonspor geçtiğimiz sezonun şampiyonu… Türkiye Kupası, Federasyon Kupası derken çok bereketli, coşku dolu bir dönem yaşadı…
Ağaoğlu ve ekibi, Abdullah Avcı yönetiminde yıllar sonra bir şampiyonluk sevinci yaşattı camiaya…
Dünyayı hayran bırakan bir coşkuyla kutlandı şampiyonluk… Çok büyük paralar harcanarak kurulan kadroya gerek kış transfer döneminde, gerekse yaz sezonunda çok pahalı isimler de eklendi…
Hedef hem şampiyonlukları devam ettirmek, hem de Şampiyonlar Ligi’nde yoluna devam edip kulübe harcadıklarını kazandırmaktı…
***
Ancak Ağaoğlu-Abdullah Hoca ikilisi, bunu başaramadı. Önce Şampiyonlar Ligi, ardından Avrupa Ligi ve nihayet Konferans Ligi’nde tutunamayış, ligde hayalkırıklığı ve nihayetinde de zorunlu Başkan ve Hoca değişikliği…
Trabzonspor, büyük projeleri devreye sokamadığı ve popülist politikalarla günün keyfini çıkarmaya çalıştığı için bir kere daha tarihi fırsatı tepmişti…
KENDİ ZENGİN KAYNAKLARINA YABANCI KULÜP
“Ol mahiler ki, derya içredür, deryayı bilmezler” demişti, Hayali... İnsanların bulunduğu yeri tanımaması ve kıymetini bilememesi...
Tam da Trabzonspor’u anlatıyor... Un var, şeker var, su var ama helva yok veya bir türlü yapılamıyor yıllardır...
Kaynakları da var ama yokluk içinde kıvranıyor veya borç batağında yüzüyor, hatta bitkisel hayatta da denebilir...
Futbolcu alırken borçlanıyorsunuz, bunu anlıyoruz da futbolcu satarken borcunuz nasıl katlanıyor bunu bir türlü çözemiyoruz..
***
70’lerde futbolcu satarak dönüşen ve de şampiyonluklara ipotek koyan bir kulübün geldiği hale bak... Hem de kendi gençleri, başka kulüpleri abad ederken...
Yeni stada yeni kazançların kapısı açıkken, loca satışları, kombineler, isim hakları, hepsi lehinizdeyken, buradan bile bir fiyasko çıkarmak, hangi maharetli elin eseridir dersiniz...
DÜNYANIN EN BÜYÜK FUTBOLCU FABRİKASI
Yaşlısı genciyle, nenesi dedesiyle, kadını erkeğiyle, herkesin 24 saat futbolu düşündüğü bir yörenin insanları, yürümeye başladığı andan itibaren yün yumağını tekmeleyerek futbola başlayan bir bölgenin gençleri, hırsı, mücadele azmi ve körük gibi ciğeriyle, alın terini karakter yapan yapısıyla muhteşem bir insan kaynağı Trabzon...
***
Rio sahilleriyle yarıştırmayı hedeflemişken, dünyanın en büyük futbolcu fabrikasını kurmayı amaçlamışken, ihraç edilecek futbolcularla yöreyi kalkındırma projesi yaparken, 1. sınıf yetenekleri verip 3. sınıf oyunculara akıtılan milyon dolarlarla, maddi varlıklarını heba eden bir bölgeye şahit olmak kimin mahareti acaba?
***
Trabzonspor’un eski günlerine dönmemesi için hiçbir sebep yok... En büyük handikap, kulübün 3 milyarı aşan ve kayıtsızlarla beraber daha yukarılara tırmanan borçları...
BORÇLAR NEDEN HEP KATLANARAK ARTAR?
Bunu önlemenin ve mali disiplini yoluna koymanın anahtarı, tam bir seferberlik...
***
Kulübü kazandırabilmek için takımı da sahada kazandırabilmek lazım... Akyazı’da Şehir Hastanesi hülyasından kesinlikle vazgeçilmeliydi ve mutlaka başka bir alana kaydırılmalıydı...
Ne yazık ki o arazi kurtarılamadı…
900 dönümlük alanda eğitim ve gelir getirici projeler hayata geçirilmeliydi...
Hem maddi kaynak getirecek, hem de geleceğini garanti altına alacak, dünyanın en büyük futbolcu fabrikasını kurmak lazımdı, ciddi bir adım atılamadı….
***
Ahmet Suat Özyazıcı Eğitim Vadisi, Özkan Sümer Futbol Akademisi ve her biri efsanenin adıyla yaşatılacak futbol okulları...
ÖRNEK BİR DÜNYA KULÜBÜ OLMAK
Stat Oteli, Trabzonspor Koleji, sonra da üniversitesi, pazarlama ve ticaret alanları, Trabzonspor Televizyonu, müzesi, yiyecek ve Disneyland gibi eğlence alanları...
***
Hepsi Trabzonspor için para basacak projelerdir.
Türkiye’nin ve dünyanın her tarafındaki Trabzonlu, Karadenizli ve de Türk gençleri takip edilip oralardan kulübe kazandırılmalı, ilçe takımları, amatör küme kulüpleri ve komşu illerle ortak bir projeye dönüştürülmeli...
KATÜ ile işbirliği yaparak, belediyelerin ve kamu kurumlarının desteğini alarak 900 küsur antrenörü, eski yıldızlar, BESYO ve Beden Eğitimi Öğretmenleri ile okullardaki bütün çocuk ve gençler taranmalı, bu akademide ve futbol okullarında eğitilerek yarınların büyük yıldızları hazırlanmalı...
***
Bu kadar doğrulardan sonra da, maddi toparlama ve içeride şampiyonluklar, dışarıda da başarıları yaşatmak, futbolcu ihraç edip milyonlar kazanmak mümkün olacaktır...
Hiçbir şey imkansız değil, aklın yolu bir, çalışacaksın ve başaracaksın... Çağın gereklerine uyarak ve bilime sımsıkı sarılarak, asla popülizme kaçmayarak ve hep doğruları yaparak hedefe varırsınız ve “dünya kulübü” de olursunuz...
***
Çok mu zor, hiç de değil… İmkansız mı asla değil… Ancak asla popülizme kaçmayacaksınız… Başarı yakaladığınızda bunu yatırıma dönüştüreceksiniz…
AVRUPA’DA FIRTINA GİBİ ESEN BİR TAKIM
Yatırımı şampiyonluğa tahvil edeceksiniz… Sürekli yeni projelerle ekonominizi düzeltip büyük kaynaklara kavuşacaksınız ve başarıları kalıcı kılacaksınız…
***
Camianızı coşturacak kupalar, birbirini takip eden üstüste şampiyonluklar ve tabii ki olmazsa olmaz, nihai hedef Avrupa’da başarılar…
Şampiyonlar Ligi’nin gediklisi olmak, çeyrekfinaller, yarıfinaller ve nihayetinde final oynamak, ülkenizin lokomotifi olmak, Milli Takım’ı da Avrupa Şampiyonası ve Dünya Kupası’nda başarıya taşımak…
***
Ali Osman Ulusoy’lar, Şamil Ekinci’ler misali, ağırbaşlı ve üretici yöneticiliğin dersini vermek, yeni Ahmet Suat’lar, Özkan Sümer’ler, Şenol Güneş’ler çıkarmak… Ali Kemal’ler, Serdar Bali’ler, Ünal Karaman’lar, Hami’ler, Fatih’ler, Yusuf’lar kazandırıp Türkiye ve dünya piyasasına sunmak…Üretici olurken futboldan en çok kazanan kulüplerden biri olmak…
Popülist politikaları bırakıp günü kurtaracak basit hamleler yerine, büyük düşünerek geleceğe yatırım yapmak… Yeter ki bir yerlerden başlansın arkası gelir…