Türkiye seçimini yaptı. Yine yeniden “Erdoğan” dedi… Tam 22 yıldır iktidarda olan bir lider, 5 yıl daha Türkiye’yi yönetecek…
Şampiyonlar Ligi’nin en çok kazananı Real Madrid veya Almanya’nın rekortmen şampiyonu Bayern Münih ne ise siyasetin AK Partisi de öyle…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhuriyet’in 100. yılında da ülkemizin başında olacak ve yeni yüzyılın temellerini atacak…
***
Bu gerçekten çok büyük başarı. Tebrik ediyor, kendisine ve kuracağı ekibine başarılar diliyoruz…
Lakin bir sorun var. Aslında çok sorun var… Ekonomik, siyasi, adli, hukuki, özgürlükler ve benzeri…
Ancak hepsinden daha önemlisi kutuplaşma en büyük sorunumuz… Toplumsal hoşgörüde ciddi aşınmalar var…
Kazanma yolunda her şeyi mübah gören bir siyaset anlayışı, “kavga”yı körükleyen ve “nefret” söylemini hakim kılan bir propaganda şekli, ülke barışını fazlasıyla zedeledi…
Kardeşlik hukuku, dolayısıyla ülke büyük yara aldı…
***
Şimdi iktidarı, başta Sayın Cumhurbaşkanı’mız Erdoğan ve ekibini, bütün muhalefet parti liderlerini, siyasi bir “fair play” bekliyor…
SAYIN CUMHURBAŞKANI’MIZA FİNAL FIRSATI
Türkiye’de gerilim politikasını unutturacak, bütün kesimleri kucaklayacak bir hoşgörü ve şefkat dokunuşları gerekiyor…
***
Tıpkı 2002 Ruhu gibi… Belki de milletimiz, Recep Tayyip Erdoğan’a bütün Türkiye’yi tek takım yapacak, ortak ideallerde kenetleyecek, herkesle helalleştirecek muhteşem bir final yapma fırsatı verdi…
Muhalefete de kan davası gütmeden daha çok, “her şeye reddiyeci” anlayış yerine büyük hedeflere varmak için katkı fırsatı sunacak…
Çünkü içerde dışarda Türkiye’nin önünde acilen çözümlenmesi gereken çok önemli sorunlar ve bir an önce atılması gereken adımlar var…
***
Türkiye, içerde dışarda, sürekli oyun kurması, devamlı taktik değişikliğine gitmesi ve her saldırıya pozisyon alması gereken bir ülke...
Müttefik sayısını çoğaltmak, yeni dostluklar inşa etmek, mümkünse düşman sayısını azaltmak, olmadı dozajını düşürmek milli menfaatlerimizin gereği...
***
Gücümüzün dağılmasına, dikkatlerimizin başka alanlara kaymasına neden olan ve her geçen gün, yeni açılan cepheleri kapatmak, olmazsa olmazımız...
YARALAR ONARILMALI, HERKES KUCAKLANMALI
Yeni baştan bir muhakeme yapmalı, dış politikada yeni yeni dostluklarla, sıfır sorunu zorlamalı, iç politikada elimizi güçlendirmeliyiz...
Kazanacağımız zamanla, yapacağımız yatırımlarla, dış sermayenin Türkiye’ye girişini sağlamaya, hızlandırmaya, çoğaltmaya ve ekonomik canlanmaya ihtiyacımız var...
***
Sanayide başlattığımız hamleleri, tarımda, turizmde, ticarette bırakın kendine yeter olmayı, artık ihracat yapacak bir ülke olmanın formüllerini keşfetmeli, bunu da bir an önce hayata geçirmeliyiz...
Bunun için de gerekli olan ve beyin göçüyle çok şey kaybettiğimiz buluşlarımızı, bilimsel çalışmalarımızı, yazılım kurulum hamlelerimizi acilen hayata geçirmeliyiz..
***
Şu veya bu şekilde ülkemizi terk etmek zorunda kalan ne kadar bilim insanı varsa gönüllerini alarak yeniden kadromuza dahil ederek hür teşebbüsün vazgeçilmez oyuncuları yapmalıyız...
Göçmeyip içerde kalan ama sesi çıkmayan, kendini dışlanmış hisseden veya ifade etmeyen, edemeyen, ne kadar beyin varsa hepsini sahaya sürmeliyiz...
YENİ SELÇUK BAYRAKTAR’LAR KEŞFEDİLİP SAHAYA SÜRÜLMELİ
Yetmez, gerekirse dünyanın hangi ülkesinde yaşıyorsa yaşasın, yerli yabancı bilim ve eylem adamı ne kadar lazımsa hiç bir fedakarlıktan kaçınmadan ülkemize kazandırmalıyız...
Tabii ki hepsine de alabildiğine bir özgürlük alanı sunmalı ve çalışmalarında her türlü imkanı, seferber etmeliyiz...
***
Öyle ki, verebilecek bir şeyleri olan herkes, bu takımın bir parçası olmalıdır...
Eyleme dönüşmeyen, fikir bazında kalan en aykırı görüşlere bile tahammül edilmeli, hoşgörüyle kucaklanmalı...
Bütün bunları yaparken de daha önce çeşitli alanlarda oyun kuran, maç kazandıranlar, yeniden kazanılmalı, bilgi, birikim ve enerjilerinden yararlanılmalı ...
Ülkenin ihtiyacı varken vatanseverliğinden kuşku duyulmayacak ve yıllarca hizmet aşkıyla, gece gündüz, yağmur çamur, bayram seyran demeden koşuşturan insanlar, hangi düşünceden olursa olsun, asla kenarda bırakılmamalı...
***
Özellikle gençlerin idolü durumuna gelen Selçuk Bayraktar’ın, günlük siyasi çekişmelerden uzak durarak bütün aykırı gençliği kucaklaması ve bu anlayışı, başka genç aktörlerle, değişik sektörlere de yansıtıp büyük kalkınmanın kilometre taşları döşenmeli...
***
Herkesin başını öne eğip düşünmesi ve “nerede hata yaptık”ın muhakemesini ziyadesiyle yapması gerekir...
SİYASİ “FAİR PLAY” TÜRKİYE’Yİ ŞAHA KALDIRIR
Toparlayıcılık neyi gerektiriyorsa, asla komplekse girilmeden yerine getirilmelidir...
Bütün Türkiye’yi kardeş yapacak bir sevgi inşasını başlatmalı, herkesi ortak paydada buluşturmalı, Doğu-Batı, Kuzey-Güney, Laz Kürt, Alevi- Sünni, Müslüm gayrımüslim, bu topraklardan beslenen herkes, bu sese ortak edilmeli...
***
Ülkeye ayakbağını olan, reformları direnen, gelişmişliğe engel,, hatta ümit ışığı olmuş bütün hamlelerin boşa çıkmasına sebep olan, sadece kişisel menfaatini düşünen, rantiyenin adamı olan, kirlenmiş ve insanları da kirleten, genç beyinlerin de ahlakını bozan ne kadar yanlış adam varsa hepsi tasfiye edilmelidir...
İçerde dışarda yeni ve geçerli politikalar geliştirilmesi, stratejiler oluşturulması, onarıcı ve yapıcı, en önemlisi de ülkemizi kurtaracak, geleceğe de damgamızı vuracak projeleri geliştirmek, uygulamaya koymak için güçlü beyinlere ve bilgi birikim sahibi insanlara, etkili ve yetkili yöneticilere ihtiyaç var...
Bunun yolu da, daha fazla ertelemeden, “büyük barış”ın sağlanmasından geçer...
***
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın benimseyeceği böyle bir rol, Türkiye’nin geleceğine emanet edeceği en büyük hizmet olacaktır ve onu herkesin sevdiği, sevmeyenlerin de düşman olmadığı bir figür yapacaktır…
Hadi bakalım… Sporda “fair play”, barış ve şampiyonluk getirir ama siyasette “fair play”, Türkiye’yi, dünyada lider ülke yapacaktır…
