Kaza “geliyorum” diyordu!..
Yıllardır süren ve çözüme kavuşturulmadığı için kan davasına dönüşen Bursaspor ve Amedspor arasındaki gerilim, artık tırmandıkça tırmanıyor…
Halbuki gerilimi azaltmak ve “Sevgi, Dostluk, Barış’’ ortamını tesis etmek için ciddi fırsatlar oldu, ne yazık ki, hepsi de ıskalandı…
Başta bakanlar seviyesinde olmak üzere TFF yönetimi ve Kulüpler Birliği olmak üzere ciddi adımlar atılabilirdi, sürekli ihmal edildi, sorun da büyüyerek iki takım taraftarlarını kanlı bıçaklı duruma getirdi…
***
Diyarbakır’daki maçta meydana gelen olayların rövanşı Bursa’da yapıldı sanki… Orada Bursasporlu futbolculara yabancı madde atılmıştı…
Tribünlerdeki ırkçı pankartlar, misafir oyuncu ve taraftara karşı uygulanan düşmanca davranışlar, kabul edilebilir değil…
Biz iki güzide şehrimizde oynanan maçlardan ziyade çıkarılan olaylarla ilgili sürekli yazıyoruz. 8 Şubat 2016’da Habertürk’te de yazmıştık, 30 Eylül 2022 tarihli Karar gazetesinde de çözüm üretmiştik:
***
“Tabii ki polisiye tedbirler gerekli ama bir yere kadar…
Asıl, kardeşlik hukukunu kesinlikle geliştirmek ve yerleştirmek gerekiyor… Bunun için de sporun içine sızan sorumsuz yönetici tiplerinden tutun da sporcuların hal ve tavırlarına, paylaşım ve demeçlerine kadar ciddi bir çalışma gerekiyor…
Psikolojik, sosyolojik, pedagojik bir imar gerekiyor… Spora uzanacak kirli elleri kırmak ve kulüplere dokunulmazlık alanı oluşturmak gerekiyor…
***
Biz uyarmıştık ama…
Yoksa olaylar tüm Türkiye’ye sıçrayabilir, taraftarın arasına nifak sokmak isteyenler amacına ulaşabilir…
Tabii ki devletimiz güçlüdür, elbette halkımızın basireti büyüktür ama en ufak bir tatsızlığa mahal vermeden onarım vazifesi gerekir…
Bursaspor-Amedspor rövanş maçı öncesi taraftarları buluşturup dostluk mesajları vermelerini sağlamak gerek…
İhmale gelmez, tezelden tedbir lütfen” demiş ve uyarmıştık…
***
Taraflar birbirine bu kadar bilenmişken ve “kaza geliyorum” diye bangır bangır bağırıyorken, Bursa’daki yetersiz tedbirler, daha doğrusu tedbirsizlikler, ne devlet ve hükumet adamlığı anlayışına, ne de bürokratik duruşa asla yakışmadı…
Ankara uyarmalıydı, Bursa alacağı tedbirlerle holiganizme nefes bile aldırmamalıydı…
***
Maçtan günlerce önce başlayıp her iki şehrin ileri gelenleri, kulüp başkanları, teknik adam ve oyuncuları ve taraftar dernekleriyle düzenlenecek dostluk toplantılarıyla “fair play” çağrılarıyla kesin çözümle maç salimen tamamlanabilirdi…
Devlet zor da olsa bunu başarmalıydı, her iki taraf da zorunlu uymalıydı…
Öyle maçı seyircisiz de değil, başka bir şehre taşıyarak da değil, ille de o şehirlerde oynatarak mutlaka asayişi sağlamalı, güvenlik zaafiyetine asla müsaade edilmemeliydi…
GÜL-SARKİSYAN, ERDOĞAN-ÇİPRAS MİLLİ MAÇLARDA
Biz Ermenistan’la 2010 Elemeleri’nde iki maç oynadık. 11. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül, Ermenistan Cumhurbaşkanı Sarkisyan’la hem Erivan’daki hem de Bursa’daki maçları dostluk mesajlarıyla izledi...
Komşumuz Yunanistan’la 2007’de yaptığımız müsabakayı da o günkü Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Konya’daki dostluk maçını Başbakan Ahmet Davutoğlu, mevkidaşı Çipras’la izlemişti...
“Komşularla sıfır sorun’’ politikası gereği, başka milletlere bile şefkatle davranırken karanlık güçler içeride, kardeşi kardeşe kırdırıyor...
***
Belli ki, karanlık güçler, sporu sabote ediyor, biz gafil avlandıkça etmeye de devam edecek…
Belli ki bir şeyler kaşınıyor, bu iki güzide ilimiz, tahrik ediliyor ve kapıştırılıyor. Artık buna müsaade etmeyelim, engel olalım…
Başarıya teşvik edelim, gurur duyalım ve sahiplenelim...
BARIŞ VE DOSTLUK KÖPRÜSÜ İÇİN BAKANLAR GÖREVE
Gençlik ve Spor ve İçişleri bakanlarına önemli bir görev...
Bundan sonraki maçlar için alın yanınıza TFF Başkan ve yönetimini, Milli Takım Hocası’nı, Kulüpler Birliği’ni, Diyarbakır’daki Bursaspor ve Bursa’daki Amedspor maçlarına gidin izleyin...
Hem taraftarlara güven verirsiniz hem de dostluğuyla meşhur halkları kucaklaştırırsınız... Sürekli barış için muhteşem bir başlangıç gerekir..
Ankara’dan ve İstanbul’dan ahkam kesmek yerine, yerinde çözüm en kalıcı olandır…
DOSTLUĞA SABOTAJ VAR
Devlet otoritesini sarsan, maçların güvenliğini sağlayamama gibi zaafiyetler asla kabul edilemez…
Devletimiz güçlüdür, güvenlik güçlerimiz her türlü tedbir alma kudretine de sahiptir. Tam bir şefkat operasyonuyla, kimseyi incitmeden, tahrik ve sabote edenleri ayıklayacak bir kriz yönetimiyle herkesi memnun edecek bir formülü sahneye koyabilirdi…
***
Zor kullanmadan bile bunlar halledilebilirdi ama ne yazık ki bu yapılamadı…
Koca ülke, depremi konuşacağına, depremzedelerin sorunlarına çare üretmeye devam edeceğine, yaraları saracak güzellikleri sergilemeyi sürdüreceğine iki kardeş şehrimizin, taraftarlarının kavgasını Bursa’da sahnelenen son bölümüyle izletiyor…
1990’larda da, 2008’de de, 2016’da da, 2022’de de bunlarla huzurumuz kaçtı, 2023’ün Mart’ında da aynen tekrarlandı…
Eğer önlenemezse devamı Diyarbakır’da olacak muhtemelen…
Bu gidişle maçların rövanşlarını değil, kavgaların devamını izleyeceğiz anlaşılan…
KARDEŞ KARDEŞE DÜŞMAN OLUR MU?
“Sorumluları gözaltına aldık” demekle olmaz. İhmali olanlar da hesap vermeli… Şiddetle Mücadele Yasası, uygulansın diye çıkarılmadı mı?… İl Güvenlik Kurulları boşuna mı var
Bırakın Milli Mücadele’de aynı cephede yeralıp omuz omuza savaşan, vatanı için şehit düşüp kucak kucağa yatan insanların torunları olmayı, depremzedeler için el ele mücadele veren kardeşlerin bir futbol maçı rekabetine yenilmesini asla izah edemiyoruz…
Ne yazık ki biz bunun güzelliklerini konuşmamız gerekirken, yine tartışma, yine kavga, yine futbol dışı unsurlarla meşgulüz.
***
Her futbolcu veya taraftar, yaratılıştan veya daha sonra, taşıdığı değerleri savunabilir...
Ancak hiç bir kulüp veya oyuncu, sporu asla politize edemez ve önü alınmayacak kavgalara zemin hazırlayamaz...
Kulüplerin, federasyona bırakmadan yanlış yapan futbolcusuna gerekli yaptırımı uygulaması, sportmenliğin gereğidir ve bunu da bekliyoruz...
Tabii ki bazı deplasmanlarda “PKK dışarı’’ tezahüratları da bölücülüktür ve cezasız kalmaması gerekir...
Futbol Federasyonu artık tribün kapatma ve seyircisiz oynatma cezaları yerine suçluları statlara sokmama cezasını uygulamalı...
Bütün bir şehri veya seyirciyi değil, kişileri cezalandırmak en doğru yoldur...
Sporun seyir zevki ve şölen havası da bozulmamış, toplumsal eğlence tarafı da ihmal edilmemiş olur...