MHP'nin projesi var mı?

Devlet Bahçeli’nin gerek basın açıklamaları gerekse grup toplantılarındaki konuşmalarını anlamak için sadece Türkçe konuşmak yetmez. Eski Türkçe’ye ve mecazlara da hakim olmak gerekir.

Özgür Özel ile Recep Tayyip Erdoğan görüşmesinin ve Sinan Ateş’in eşi ve çocuklarının Erdoğan’ı ziyaretinin akabinde yaptığı uzun açıklama da ilk seferde anlaşılması güç bir yazıydı. Hatta CHP’li Gürsel Tekin bunun bir ittifak çağrısı olduğunu bile ifade etti. Kime destek verdiği belli olmayan, karmaşık mesajlar içeren bu yazılı mesajın can alıcı ksıımları şu şekildeydi:

Bu kapsamda siparişi yapılan normalleşme ve yumuşama atmosferinin sürdürülebilir hale gelmesinin önünde şayet Milliyetçi Hareket Partisi bariyer olarak telakki ve tarif ediliyorsa,

Bu konuda da geniş bir ittifak husule gelmişse, bize düşen sorumluluk ülkemiz ve milletimiz uğruna her türlü fedakarlığı göze almak, gereğini ise gönül huzuruyla yapmaktır. AK Parti içindeki gayri memnun kesimin devamlı suyu bulandırmasını da dikkate alarak, AK Parti ile CHP arasında geniş tabanlı bir ittifakın vücuda gelmesi, buna da altılı masanın diğer unsurlarının desteği Milliyetçi Hareket Partisi’nin samimi dileği ve temennisidir.

Buna rağmen Cumhur İttifakı’na bağlılığımız kararlılıkla devam edecek, TBMM’de kanun tekliflerine verilen desteğimiz aynen sürecektir. Kaldı ki Cumhur İttifakı’ndan tavizimiz, geri dönüşümüz, yarı yolda bırakmamız, ilkelerinden ve hedeflerinden cayma göstermemiz mümkün değildir.”

Devlet Bey mesaj vermeyi, oturup düşünsünler bakalım diyerek geri çekilip izlemeyi seven bir siyasetçi. Burada gerçek bir ittifaktan mı bahsetti yoksa aslında bu bir eleştiri miydi anlamak güç.

Ama her ne olursa olsun Devlet Bahçeli’nin açıklamalarında şüpheye yer bırakmayan netlikte tek kesin mesaj MHP’nin Cumhur İttifakı’nın içerisinde yer almaya devam edeceği oluyor. Ancak bunun rasyonel hiç bir tarafı yok.

Birincisi ittifaklar seçim dönemlerinde yapılır. Şuan bir ittifak olmasının anlamı yok. Diğer nokta Milliyetçi Hareket Partisi eğer ilkelerinin dışında politikalar, birliktelikler ya da açıklamalar görüyorsa neden hala Erdoğan’a ve Ak Parti’ye destek vermek zorunda hissediyor ki kendini? Bu kayıtsız şartsız birlikteliği anlamak mümkün değil.

Devlet Bahçeli’nin bu inadı yüzünden partisi içinden kopan siyasetçiler İyi Parti ve Zafer Partisi’ni kurdular. Bahçeli’nin çok uzunca bir süredir siyaseti salt yorumlama üzerine yapması artık MHP’lilere de yetmemeye başladı.

Ülkenin bir çok sorunu varken MHP’li isimlerden bir vizyoner çıkış, bir ekonomi planı, toplumu ilgilendiren bir soru önergesi, proje duydunuz mu hiç?

MHP kanadından uzun bir süredir gözlemlenen tek icraat uzun uzun ağdalı cümleler ve sonunda kayıtsız şartsız lider Erdoğan’a destek şeklinde karşımıza çıkıyor.

Toplumun artık bu tebliğ siyasetine karnının tok olduğunu ama realitede aç olan karnı için politikalar beklediğini ifade etmekte fayda var.

Daha da vahimi şu ki MHP geçmişe dönüş gibi algılanabilecek tehdit siyasetine de geri dönmüşe benziyor. Devlet Bahçeli’nin MHP’nin başına ilk geldiği dönemde en büyük çabası şiddet dilinden, şiddetten partiyi uzak tutmaktı. Ancak son zamanlarda kendisi de dahil neredeyse tüm MHP’liler kendilerini birinci sınıf vatandaş, MHP muhaliflerini de köle gibi görmeye başladılar.

En son olarak Bahçeli’ye en yakın isimlerden biri olan Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın’ın MHP’yi eleştiren gazetecileri açıkça tehdit etti. Yalçın’ın siyasete yakışmayan tehlikeli tarzına Özgür Özel’den tepki gelince Yalçın, Özgür Özel’i de tehdit etti.

Türkiye’nin tam da sakinliğe ihtiyacı varken önüne geleni tehdit eden MHP’li siyasetçilerin amaçlarının ne olduğunu anlayabiliyorum. Şöyle düşünüyor olabilirler: `Politika üretmek, asgari ücret için kafa yormak, emeklilere çare olmaya çalışmak zor iş.

E seçmeni de sıcak tutmak lazım. Ne yapalım? Böyle üçüncü sınıf kabadayı filmleri replikleriyle tweetler atalım, rakiplerimizi, gazetecileri tehdit edelim. Her açıklamanın sonuna da bir Erdoğan desteği serpiştirelim. Vatanın bölünmezliği üzerine de süslüme yaptık mı, ooh tadından yenmez.`

Bu artık kabak tadı verdi. İşte tam da o nedenle Özgür Özel Devlet Bahçeli’ye çok akıllıca bir yanıt verdi.

“İttifakından memnun değilse gelsin bizim Türkiye İttifakı’na katılsın, suç ortağını bize doğru itmesin” dedi. Özel “Erken seçim çağrısı yaparsa değerlendiririz” diyerek de olası bir erken seçimden hiç bir çekincesi olmadığını ifade etti.

Nitekim 31 Mart’tan itibaren anketlerdeki yükselen grafik 31 Mart’ın bazılarının dediği gibi tek seferlik bir durum olmadığını gösteriyor. Bu da CHP’yi olası bir erken seçimi en çok isteyecek parti konumuna getiriyor.

Ben MHP’nin fabrika ayarlarına dönüp Türk milliyetçiliği açısından politikalar üretmesini istiyorum. Göçmenler konusunda, milli tarım konusunda, milli eğitim konusunda ne düşünüyorlar, ne projeleri var?

Bilmek istiyorum.

BURASI LAİK TÜRKİYE CUMHURİYETİ

Gebze’de bir lisenin mezuniyet töreninde bazı kız öğrenciler “kıyafetleri uygunsuz” görülerek törene alınmadılar.

Bu kararı veren o okul müdürünü kınıyorum ve bu sapkın zihniyetin Türk Milli Eğitimi’nde olmaması gerektiğini düşünüyorum.

Türkiye Cumhuriyeti’nin laik bir devlet olduğunu unutan ve kendini İran’daki Ahlak Polislerinden biri sanan bu müdürü ve bu müdür hakkında soruşturma açmayan Milli Eğitim Bakanı’nı da kınıyorum.

28 Şubat zihniyetini yeniden gördüğümüz ama bu sefer karşı cenahın mağdur olduğu bu görüntüler Türkiye’ye yakışmıyor.

Daha ağır şeyler yazarak bayram öncesinde keyfinizi kaçırmak istemiyorum.

Ne diyelim böyle olayların olmadığı herkesin huzur ve güven içinde olduğu bir Türkiye dileğiyle, iyi bayramlar dilerim.

YORUMLAR (16)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
16 Yorum