Siyasi otoriteye itaat dinin emri mi?
İbn Haldun’un siyaset teorisi asabiyet kavramına dayanır. Siyasi iktidarın tesisi için birbiriyle dayanışma içinde olan, aynı soydan gelen veya aynı inancı paylaşan kişilerden müteşekkil bir topluluk gereklidir. Ancak zaman içinde devletin yönetimindeki aile veya grup gücünü sağlamlaştırdığında asabiyete ihtiyaç kalmaz, çünkü iktidar bu ailenin veya grubun doğal bir hakkı gibi algılanmaya başlanır. İşte bu aşamada yönetimde bulunan kişilere itaat dini bir görev olarak kabul edilir.
“Bu inan hasıl olduktan sonra kuvvetli bir asabiyyete muhtaç olmazlar, bu sülaleye itaat artık Tanrının kitabına inanmak, uymak gibi değişmez bir inanç halini alır. İşte bundan dolayı ilm-i kelama dair olan eserlerin son taraflarına, imamet meselesi iman akidelerinden olarak eklenmiştir.” (Mukaddime, Zakir Kadiri Ugan çevirisi, MEB, 1989, cilt 1, sh. 394)
Siyasi otoritenin meşruiyetini kutsal veya dinî bir kaynaktan aldığı inanışı belki siyaset kadar eski bir konu. Haddizatında modernlik öncesi dünyadaki istisnasız bütün toplumlar için yegâne meşruiyet kaynağı dindir. İslam toplumunun başlangıcında bu manada bir problem yoktur. Çünkü toplumun lideri doğrudan Allah’ın elçisidir; ondan sonra ise elçinin en yakınındaki saygın toplum önderleri arasından Müslümanların oylarıyla seçtikleri halifeler yöneticilik makamına oturmuştur. Ancak ilk dört halifenin ardından yönetimi ele geçiren Emevi ailesi halifelik makamını halkın düşüncesine bakılmaksızın işleyen ve babadan oğula intikal eden bir monarşiye dönüştürmüştür.
***
Bu noktada yönetimin meşruiyeti meselesi ortaya çıkmıştır. İbn Haldun bu konuyu öncelikle sosyolojik bir olgu olarak tespit ediyor; yani toplumsal yapıların işleyişinde görülen tabii kurallar çerçevesinde izah ediyor. Ardından buradaki meşruiyet probleminin çözümünde din bilginlerinin veya ulema zümresinin nasıl bir rol oynadığını oldukça net biçimde gösteriyor. İlm-i kelama dair eserlerin sonuna sonradan eklendiğini söylediği -yani aslında İslam’ın inanç esasları arasında yer almadığını ima ettiği- “imamet meselesi” siyasi otoritenin dini meşruiyeti konusudur. Bu konu İslami ilimler literatüründe “ulü’l-emre itaat bahsi” diye geçer.
İslam toplumunun yönetimini bir tür demokratik sistemden bir tür mutlak monarşiye dönüştüren Emevilerin ihtiyaç duydukları dinî meşruiyetten söz ediyoruz. Bu yönetim ne biçimsel olarak ne de temsil ettiği anlayış itibarıyla “islamî” olma iddiasında -başta Hz. Ali taraftarları ve Hariciler olmak üzere- diğer gruplar karşısında avantajlı olamayacağı için Emevi saltanatının geçerliğini Müslümanlara küabul ettirmek için bir tür “siyaset teorisi” veya bir tür “siyaset felsefesi” devreye girdi. Önemli olan devleti kimin yönettiği değil, devletin varlığının gerekli ve zorunlu oluşudur görüşü ortaya atıldı. Hobbes’dan yüzyıllar önce Emevi taraftarı ulema Leviathan teorisini masaya getirdi ve özellikle Hz. Peygamber’in söylediği iddia edilen sözler (hadis rivayetleri) bu anlayışa dayanak yapıldı.
***
“Ey iman edenler! Allah’a itaat edin, Peygamber’e itaat edin ve sizden olan ulu’l-emre (yöneticilere) itaat edin” (Nisa 59) ayetinin belirli bir açıdan tefsiri çerçevesinde, yöneticiye itaatin “her şart altında” dinî bir görev olduğu görüşünü savunanların referanslarının başında hepimizin bildiği bir hadis rivayeti yer alıyordu: “Üzerinize emîr olarak bir Habeşli köle bile tayin edilse onu dinleyin ve itaat edin. Sizden biri İslâm’ı ile boynunun vurulması arasında muhayyer bırakılmadıkça itaate devam etsin. Böyle bir durumda boynunu uzatsın. Anasız kalasıca, dini gittikten sonra, onun ne dünyası kalır ne de âhireti.”
Bir diğer rivayet de şudur: “Emiriniz, fazıl veya facir her nasıl olursa olsun, (onun emri altında) cihad etmeniz size farzdır.”
Bu sözlerin Hz, Peygamber tarafından söylenip söylenmediği veya hangi bağlamda ve hangi amaçla söylendiği yüzyıllardır tartışılıyor olsa da “ulü’l-emre itaat”in dinî bir zorunluluk olarak her şart altında geçerlilik taşıdığı görüşünün doğrudan Allah’ın elçisine dayandırılması önemlidir.
***
Her ne kadar hilafetin saltanata dönüştürülmesi ve dolayısıyla bu yeni durumla ilgili meşruiyet ihtiyacına cevap vermeye yönelik arayış ilk olarak Emeviler devrinde ortaya çıkmış olsa da “ulü’l-emre itaat” konusunun sistemli bir teori haline gelişi Abbasiler devrinin eseridir. Meselenin tarihi boyutu itibarıyla bu noktanın göz önüne alınmasında fayda var. Muâviye’nin sahabe ve tabiinden bir grup alime hitaben söylediği rivayet edilen “Din işlerine siz bakın, siyaseti bize bırakın” sözü aslında hanedanların değişmesiyle değişmeyen evrensel bir anlayışın ifadesidir.
Diğer taraftan, sözünü etiğimiz anlayışı sistemli bir “siyaset-i şer’iyye” teorisi halinde inşa edenler esas itibarıyla Eşari ulemadır ancak Maturidi’nin de farklı bir görüşü olduğunu söyleyebilir miyiz?
İmam-ı Mâturîdî’nin “ulü’l-emre itaat” konusunda söyledikleri içinde “her şart altında” vurgusu yoktur ama Eşari ile arasında en önemli görüş farkı olan “özgür irade” yaklaşımını ifade eden bir siyaset teorisi geliştirmiş olduğu söylenebilir mi?
Yerimiz kalmadığı için, bu iki sorunun cevabını haftaya tartışalım… Ulu’l Emre itaat meselesinde Eşari ve Maturidi’nin görüşleri arasındaki farklılıklarla birlikte Şia, Selefiye ve Mutezile’nin bu konuya yaklaşımlarına da kısaca değindikten sonra, asıl ele almak istediğimiz konuya, Anadolu’daki Osmanlı medreselerinin ideolojik yapısına göz atmaya çalışalım, kısmet olursa...















Siyasi otoriteye itaat dinin emri mi sorusu, konuya dinsel meşruiyet arama zorunluluğunu beraberinde getiriyor. Oysa konu siyasi, dini değil. Siz elbette bir sorunu dile getiriyorsunuz doğru da yapıyorsunuz. Ama belki en az yüz yıl önce aşmış olmamız gereken bir konunun hala tartışılmak zorunda olması acı.
Yanıtla (0) (0)Siyasete itaat dinin emridir diyenler, kendi menfaatlerini korumak yedikleri haltları örtmek için dini bir örtü olarak kullanan yobazlardır. ''Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır'' . Haksızlık kimden gelirse gelsin, haksızlığa karşı durmak insani bir görevdir.
Yanıtla (0) (0)Bizim adamlığımızda sıkıntı yok.Sanki seninkinde bir sıkıntı var gibi.
Yanıtla (0) (0)BÖLÜM 3: Velhasıl-ı kelam; günümüz dünyasında, sadece siyaseti dinden ayırabilen toplumlar her anlamda ileri gidebilmeyi başarmışlardır. Örnek; Yeni Çağ ile birlikte kilisenin boyunduruğundan kurtulan Avrupa... Din ise, insanların manevi dünyasını zenginleştiren, güzel ahlaka sevk eden rolünü oynadığında çok daha kıymetli bir mertebeye erer. Zaten bize de her alanda olduğu gibi, siyasette de güzel ahlaklı inanlar lazım. Yönetenin de yönetilenin de dini kendine. Hepimizin aklı, vicdan ve iradesi var. Neden koşulsuz itaat edelim. Seçme ve seçilme hakk
Yanıtla (0) (0)BÖLÜM 1: Sayın Kiras, eğer Ortaçağ'da yayınlanan bir gazetede köşe yazarı olsaydınız, yazdıklarınızı dikkate alır ve üzerine kafa yorardık. O dönemde siyasi otoritenin meşruiyet kazanmak için dine dayanması ve hatta dini kendine uyarlaması yaygın bir durumdu. Tüm dinlerin mensubu toplumlarda durum böyleydi. Taç giyen kralların papa veya patrik tarafından kutsanmadan iktidar olamamaları vs, vs... Fakat gelmişiz 21. Yüzyıl'a, siz hala siyaseti dini çerçeveye oturtmaya çalışıyorsunuz. Hadi, İbn Haldun kendi yaşadığı döneme ve içinde bulunduğu toplu
Yanıtla (0) (0)İtaat, isyandan her zaman üstündür. Askerlerin komutana itaat etmediğini düşünün. Öğrencilerin öğretmene itaat etmemesi, bir devlet dairesinde memurların, amire itaat etmemesi daima karışıklığa yol açar. İtaat edilecek kişinin ise görevinin hakkını vermesi gerekir. İşinin ehli olması gerekir...Bu şart yerine gelmese bile düzenin bozulmaması için itaat gerekir.
Yanıtla (0) (0)Biz Ameli inançta çoğunluk Oruçta, sakız, deniz...Kurbanda boynuz,diş vb bilgisi ile meşgul, bazı Diyanet tayfası Horoz, hindi kurban olur, bazıları Kurbana gerek yok. Bazıları Hadisleri bir kenara koyalım, bazıları tarihidir der vb..Tereyağlı, fıstıklı Baklavaya Manda kaymağından bahsediyoruz :)))..bulamac yapmışız ne olduğu belli olmayan bir kremayı en ustte tutalım mi. Diyoruz. Tabi ki HAYIR. .:)))..İlk önce Tereyağlı,Fıstıklı Baklavamiz olsun. Sonra düşünürüz Kaymak mi? ..Dondurma mi? Sade mi olsun. :)))..
Yanıtla (0) (0)"Keşke İzmir ı yunan işgal etseydi " diye düşünen bir zihniyete itaat etmek farzmıdır ? Bu zihniyet nasıl tanımlanabilir ? Atatürk bu zihniyeti yiķmadımı ?
Yanıtla (0) (0)Müslümanlar adamdır. Hem de sapına kadar...
Yanıtla (0) (0)Muaviye laikmiş demekki.Türk milleti reisini seçer ve sorumluluğu ona yükler.Sonrasında onu denetler ve takip eder.Şu zamanın binbir oyununa rağmen bu asıl yaşar ve devam eder.Elbette sağlam bir toplum bu esasa riayet eder.Çünki bu işleyişi kendi kurmuştur.Hiç değilse bir asalet vasatına sahip olan millet bu düzen içinde hile ve düzenbazlık yoluna sapmaz,namertlik göstermez!Gösteren olursa da gereğini yapar,icabına bakar.İşte bu vasatın muhafaza edilmesi önemli bir esastır.Yaşadığımız zaman bize bunu tekrar göstermiştir.Vesselam.
Yanıtla (0) (0)Ulul emre itaat sorgulayan ve düşünen toplumların önünü kesmek için her devirde iktidardakilerin Afyon aracı olmuştur.
Yanıtla (0) (0)Dünya nereye gidiyor bizimkiler halen kime itaat edeceğizi konuşuyorlar. Vallahi müslümanlar adam olmaz.
Yanıtla (0) (0)Siyonist otoriteye itaat edenler başka siyasi otorite tanımaz...
Yanıtla (0) (0)18.00. "La ilahe illallah" yani "Allah'tan başka ilâh yoktur" herkes diyemez.
Yanıtla (0) (0)Allah'a ve Peygamber'e itaat şartıyla itaat vardır. Hz Ömer'i eğrildiği zaman kılıçlarıyla doğrultacaklarını söyleyenler dini doğru anlamışlardır. Hz Hüseyin, İmam-ı Azam gibi yüzlerce büyük zevat dini bizden iyi biliyorlardı ve yanlışlara itaat etmediklerinden faturasını hayatlarıyla ödediler. kaybetmedi, kazandılar. yezitlere itaat edenler ise kaybettiler.
Yanıtla (0) (0)Sayın İbrahim bey "... hangi amaçla söylendiği yüzyıllardır tartışılıyor olsa da “ulü’l-emre itaat”in dinî bir zorunluluk olarak her şart altında geçerlilik taşıdığı görüşünün doğrudan Allah’ın elçisine dayandırılması önemlidir." diyorsunuz. DA! SORU/YORUM "eğer EMİR'e dini bir zorunluluk/FARZ ise, itaati farz olan kişi için seçim yaptırılır mı?FARZ OYLANIR MI? EMİRLİK emanet olması hasebiyle(Ebu Zer Hadisi),Emanet ehline verilmelidir.(Nisa 58)Ehline verilmiş ise aklen,EMİR/AMİR ehil ve emin kişi ise tabi ki uyulacaktır.Yani önce
Yanıtla (0) (0)"İnsanlar arasında Allah’ı bırakıp da O’na ortak koşanlar vardır. Onları, Allah’ı severcesine severler. Mü’minlerin Allah’a olan sevgisi daha güçlü bir sevgidir. Zulmedenler azaba uğrayacakları zaman bütün kuvvetin Allah’ın olduğunu ve Allah’ın azabının pek şiddetli olduğunu bir bilselerdi!"
Yanıtla (0) (0)halim'in yorumunu şöyle bağlayabiliriz : Yani, Nisa 59, o zata itaati onaylamıyor. :)
Yanıtla (0) (0)16:53 Ben demiyorum zaten, hatırlatmak istedim sadece :)
Yanıtla (0) (0)Hocam İmam-ı Azam'ın duruşunu özellikle rica ediyorum.Emevilerde ve Abbasilerde...
Yanıtla (0) (0)Beyler, Peygambere itaat ve hadisler hakkındaki Kur'an ne diyor açın okuyun. Ayrıca hadislerin peygamber zamanında yazılmadığı da büyük bir yalandır. Peygamber zamanında sadece Kur'an katiplerinin hadis yazması uygun görülmemiştir. Onun dışındaki okuma, yazma bilen bütün sahabe hadis yazmıştır.
Yanıtla (0) (0)9.43, Sen "Allah'tan başka ilâh yoktur" demiyorsun. Çünkü senin tanrın "Allah" değil. "Allah" kitapları, melekeleri, peygamberleri olan tanrının ismidir.
Yanıtla (0) (0)01.42, İran Mollaları böyle zaten. Ama itaat bakımında bir noksanları yok. Galiba biraz işkembeden atıyorsun...
Yanıtla (0) (0)7.52, Sen itaat edeceğine etmişsin...
Yanıtla (0) (0)15.05, Kur'an insan hayatının lokal bir alanını değil bütününü kapsıyor. Bu yüzden İslam, seküler olan (Tanrıyı hesaba katmayan) her şeyi reddeder.
Yanıtla (0) (0)11:38 Bu iddianız Hz. Muhammedi hristiyanların Hz. İsa'yı gibi, tanrı olarak gördüğünüzü gösteriyor. Muhammed Allah'ın çok sevgili elçisidir, ama insandır. Hata yapabilir, ki bu yüzden tüm günahlarının affedildiği belirtilmiştir. Ayrıca Hz. Muhammedin ağzından çıktığı iddia edilenler kendisi yaşarken ya da kendisi tarafından yazılmamıştır.
Yanıtla (0) (0)Kuran- i Kerim nedir? neden yollanmiştir? . Olay burdan basliyor. Şimdi Allah bir kitap indirmiş insanlar için , okuyalım ve bize rehber olsun diye. Kitabi okudum , anladim ve içindekileri uygulamaya çalışıyorum. Aslinda beklenti bu. Ha bir de kul hakkı , cinayet tecavüz vb ölümcül günahlara bulaşmamamız. Bunları iyi niyetle yapana cennet er geç gelecek. Bu yukarıdaki günahlara bulaştıysanız da , hiç bir ibadet bunları affettirmiyor. Konu basit , o kadar incesine girmeden once , bunlari anlamak lazim.
Yanıtla (0) (0)Bu işi hala dini söylemlerle çözeceğinizi zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz. 1500 yıldır çözüm bulunamamış bir sorunu çözemezsiniz. Sorunun çözümü sorunu ortadan kaldırmaktır. İşte laiklik tam da budur bunu anlamadığımız sürece bu beyhude tartışmalar ila nihaiye sürer gider. Boşa zaman ve emek israfı olur.
Yanıtla (0) (0)Bu Başkanlık sistemi çözüm üretemedi halkı birleştirme yerine tamamen ayrıştırmak üzere kurulmuş yeniden düzenlemeli.Tarafsız tüm halkın Başkanı olmalı.İmamoğlunu pas geçmiş yerinde olsam karşılamaya gitmem protokol müdürünü gönderirim. Bana saygı duymayana bende saygı duymam.
Yanıtla (0) (0)Burarda bahsedilen itaat kuralları uygulamak anlamına gelir. Trafik kurallarına, toplumsal sözleşmeler itaat medeni bir hayatın gereğidir. Cehaletinle medeniyete çatıyorsun haberin yok... Kişi düzleminden bakarsak da umarız oy verdiğiniz parti mensupları Apo'ya itaat etmezler... Pek sanmıyoruz ama umuyoruz..
Yanıtla (0) (0)Sorunuza cevap veriyorum. HAYIR.
Yanıtla (0) (0)Yöneticiler kendi iktidarlarını sürdürmek için (ilk 4 halifeyi hariç tutuyorum) hadisleri, dini kendi çıkarları doğrultusunda yorumlamışlardır. Ulül emre itaat bahsini de bu anlamda üretmişlerdir. Sonuç olarak sırf kendi menfaatleri uğruna zulüm eden, haksızlığa göz yuman lidere itaat diye bir şey yoktur olamaz da.
Yanıtla (0) (0)Siyasi otoriteye itaat dinin emri mi? Güzel ve net bir soru . Ama cevaplar oyle değil . Cevaplar kişiden kişiye ve bulunulan duruma göre değişir. Soruyu Muhalif birine sorarsanız hemen hayır ve hiçbir koşulda evet olmaz Akp liye sorarsanız , siyasal otorite akp deyse bu sorunun cevabı Evet evet evet.siyasal otorite başka larında ise hayır ve başlasın cihat . Bence asıl soru şu akp li kardeş neden böyle bir yapıya sahiptir.?Bir gün bu soruyu başlığa alıp bir yazı kaleme alırsanız zevkle okurum .
Yanıtla (0) (0)benim bir tanıdıgım akp li var resmen erdogana tapıyor.
Yanıtla (0) (0)Nisa 59 anahtar kelime "sizden" ve bağlacıyla ayetin başına bağlanmış yani Allah a peygamberine bağlı kişi o emir, fasık fücür biri değil sizden diyerek bir ırk ,akrabalık belirtmiyor ya ne Allaha ve nebisine bağlı ise tıpkı sizin gibi öyleyse itaat edilen emir önce itaat edecek neye kuranın emrine yani adil olacak yalan olmayacak emanet yerinde olacak israf olmayacak ve tüm emirlereöne kendi uyarsa ulul emr olacak
Yanıtla (0) (0)Dört halife devrini demokrasiye yakin, emeviler devrini monarsiye yakin olarak tarif ediyorsunuz; bazikarinca, otorite olarak kabul gören prof Karaman demokrasi islamla uyusmaz diyor, bu O’nu Muaviye/Yezid ile ayni kareye mi oturtuyor?
Yanıtla (0) (0)İbrahim bey, 1-Teori, soyut ve zihinsel çabanın sonucudur.Formül ise somut olay,şeylerden hareketle tekrar benzerine uygulamak üzere üretilen matematiksel ve metin sel çözümlerdir. 2.İslam siyaset teorisi denilen şey ise,olmuş uygulamaları halka itaat etmek zorunda olduğu hükümler diye formüle edilmiştir. 3.Nisa / 59 da İTAAT edin emrinden önce Allah ,EMANETİ EHLİNE VERİN demiştir.Neden 58 ve 59 ayetlerin zorunlu ilişkisi atlanır! "AMİRLİK EMANETTİR.."buyurur Hz.Muhanmed(sav). 4-"Otoritenin Gerçeklerine değil, Gerçekliklerin otoritesine itaat etmek g
Yanıtla (0) (0)500 sene sonra bugünün tarihi yazılınca, Batılılar Mars’a insanlı seyahati planlarken, Türkler ulü’l-emre ile ne kast edildiğini çözmeye çalışıyorlardı diye yazacak.
Yanıtla (0) (0)Kuran ı kelimelere döken o mubarek ağızdan kurana aykırı söz çıkmaz. Çıktığını düşünmek iftiradır kulak müslümanı olur kuran müslümanı olmaz isek o kulaklara şeytan yalancı ulak bulur
Yanıtla (0) (0)İslam dünyası, toplum hayatını 1400 sene önce söylenmiş sözlerle anlamaya, tanzim etmeye çalıştıkça islah olmaz, başından bela eksik olmaz. Eğer böyle sözleri ciddiye alıp inanıyorsanız, demokrasi olsun diyince sizin samimiyetinize de kimse inanmaz. Neresinden bakarsanız bakın sorunlu bir zihniyet. Özgür düşünen bir birey olmayı sorunlu gören bir anlayış bu.
Yanıtla (0) (0)Kuran’ı Kerim’i okuduğumuzda yönetim biçimlerinden bahsedilmemekte ancak adalet , insan hakları , hakça paylaşım bölüşüm gibi kavramlar yer alır ve sanırım en önemlisi de budur gerisi teferruattır .
Yanıtla (0) (0)İbrahim bey, mesele keşke bu kadar basit olsa. Bir kesim ulu'l-emr'e itaati sorgusuz sualsiz bağlılık olarak algılıyor. Diğer kesim ise en ufak bir yanlışta isyanı şart koşuyor. Bu iki uç arasında gidip geliyoruz. İslam geleneğinde bu konuda makul bir anlayış yerleştirilebilmiş değil sanki.
Yanıtla (0) (0)Keşke biraz da tarihe özellikle de Aydınlanma dönemine, Müslümanların neden geri kaldıklarına ve ekonomi tarihine merak salsaydiniz. (Belki de salmişsınızdir.) Akıl ve bilim yolunu nakil ile birleştirmeyen milletlerin nasil hurafelere dalarak veya bağnazlaşıp akıldan saparak Sıratı Müstakimden ayrilarak dunya veya ahiret veya hem dünya ve hem de ahiretlerini kaybettiklerini çok net görebilirdiniz.
Yanıtla (0) (0)Bu konuda evvela kavramlara bir açıklık getirilmelidir. Kavramlar Turkçelestirilmeli ve dindeki yerine oturtulmali kutsallık atfedilmemelidir. Örneğin ulul emr ne demektir? Dindeki yeri nedir? Şimdi nasıl anlaşılmalıdır? Şimdi onlar kimlerdir? Devlet nedir? Dinimizin en temel kurallari ve bireylere yüklediği vazifeler nelerdir? Aklın ve naklin dindeki yeri nedir? Bu gibi sorularin cevaplanmasi ve sonra gerçek din ve bilim adamlarinin cesurca hüküm (fetva) vermesi gerekir.
Yanıtla (0) (0)Bizden olmayan bir yönetim sisteminin başında, bizden olan veya bizden olduğunu iddia edenlere itaat ten söz etmek muhaldir. Bugün ise İtaat ancak Allah a ve O'nun elçisine ve elçisinin yolunu takip edip hayatını buna şahit kılan alimleredir. Siyaseten ise itaat söz konusu değildir. Olsa olsa ancak müslümanların maslahatını düşünüp karar veririz.
Yanıtla (0) (0)Hadisler çok gerekli olsaydı Allah gönderdiği kitabın içine koymaz mıydı? Allah eksik kitap göndermiş olabilir mi sizce?
Yanıtla (0) (0)"La ilahe illallah" yani "Allah'tan başka ilâh yoktur". Dinsiz olmama reğmen ben bile biliyorum.
Yanıtla (0) (0)siyasi otoriteye itaat olsaydı, siyasi otorite emrederdi herkes binali ye oy verirdi.
Yanıtla (0) (0)Eskiden hadis meraklısıydım. Kütübü Sitte'nin tamamını değişik kaynaklardan defalarca okudum. Hadise eleştirel yaklaşanlara kızardım ama şimdi bir ölçüde haklıymışlar diyorum. Pek çok problemin kaynağı uydurma hadisler çünkü. Hadisleri toptan reddedenlerle bir işim yok ama Hayri Kırbaşoğlu'nun dediği gibi hadislerin tekrar bir kritiğe tabi tutulması fikri bana doğru geliyor.
Yanıtla (0) (0)Haftaya ne yazacağınızi bilmiyorum. Ancak şu kadarını belirtebilirim. Geleneksel anlayışın aksine, ulu'l-emrin "işinin uzmanı" şeklinde anlaşılması şeklindeki anlayış daha anlamlıdır. Öte yandan, Nisa 80 ve Maide 99 da dikkate alındığında otorite kaynakları ikiye inmektedir. Selam ve saygılarımla
Yanıtla (0) (0)İslam dünyası için sorunlu bir konu, iktidarlara mutlak itaat demokrasinin gelişememesinin önemli sebeplerinden biri
Yanıtla (0) (0)kimseye itaat etmek fıtratımda yok ve olamaz...size iyi itaatler...
Yanıtla (0) (0)Cok güzel bir yazi bence haftaya da değil bir yazi dizisi oluşturun
Yanıtla (0) (0)İbrahim abi etme eyleme itaat edin derken isyan etmeyin diyor yani bıgünkü suriye meseleside bunu te'yit etmiyormu? Yoksa yanlış yaparsan seni kılıncımızla doğrulturuz diye hemde hz. Ömer efendimize hakikatı haykıran sahabeler isyanmı etmişler hayır tabiki. Binaenaleyh; eline kılıç alıp asi olmak başka yanlışları söylemek göstermek başka. İnce bir nüans var.
Yanıtla (0) (0)Bu soruyu sorman bile çağın ne kadar gerisinde kaldığını gösteriyor. Cevabının ne olduğu hiç farketmez. Elin oğlu atomu parçalıyor, siz hala dinin emri miymiş değil miymiş derdindesiniz. Olsa ne olur. Dindar geçinip haram içinde yüzenler varken kafanı buna mı taktın?
Yanıtla (0) (0)Bir işte dini referans aldıktan sonra o iş seküler olmaktan çıkar.
Yanıtla (0) (0)Islamcilar Hz huseyinin katledilisiyle hesaplasmadan. Ustune bir de kurulan Emevi devletini kutlu devlet yapmak icin uydurulan hadisler tarihiyle yuzlesmeden, herseyi icin emir beklemeye devam eder.
Yanıtla (0) (0)Sayın Kiras, en birini hedefi Tanrının rızasını kazanmak olmayan kişilerin bu işleri Müslümanca anlaması mümkün değildir.
Yanıtla (0) (0)Aslinda mesele basitte kimsenin isine gelmez. Ilk sormamiz gereken soru ondan once din dunyayi talep edermi etmezmi, ederse nasil olurda peygamberler ummetlerinden hic bir ucret talep etmez. Ve oyleyse nasil olurda peygamlere dunya icinde itaat farz olur. Birilerinin sana kayitsiz sartsiz itaat etmesinden buyuk ucretmi var Oyle olsa celiski olur. Eee nasil olcak? Hem kuran dicekki bu kitap Allahin kittabi olmaza icinde celiski olur hemde kitabi oyle bir yorumlucanki sonuc celiski olcak. Haaa demekki aslinda bu kitabi yorumlucaksan p q mantigi ile yorumluyacaksinki seytan seni asla aldatamasin.
Yanıtla (0) (0)Sanırım Bazı İncillerin son taraflarında da " Sezar'ın hakkı Sezar'a" yazmakta ???
Yanıtla (0) (0)Çelişkiler yumağı peygamberden sonra gelenler çizgiden çıkarsan kılıcımızla seni hizaya getiririz.Diğeri kendi inancına ve yorumlarına göre Darul harp görüyor uymuyor.Habeşli köle misali haketmeyen gelirse oda köle aklıyla faydadan çok zarar veriyor. Neyse'ki kanadı yolunmuş kuşa çevirdiğimiz demokrasi ve laiklik ile yönetiliyoruz
Yanıtla (0) (0)