PKK yaktıysa söndürmeyecek misin?
Çok büyük bir afet yaşıyoruz. Türkiye’mizin ciğerleri yanıyor.
Yangın ateşinin kül ettiği cennet köşelerimiz için ağladığımız yetmiyormuş gibi bir de beceriksizliklere, duyarsızlıklara, kriz yönetememe görüntülerine üzülüp kahroluyoruz. Bir de yapılan hataların üstünün örtülmesi için meseleyi siyasi ve hatta ideolojik kavga konusu yapmaya çabalayan siyasi kalpsizliğe.
İlk önce affedilmez bir hazırlıksızlık var, üstü örtülmek istenen. Özellikle 2018’den bu yana hükümetlere yönelik uyarılar yapan bilim insanları her yaz yaşanan orman yangınlarının bu sene korkunç bir boyuta ulaşmasının iklim değişikliğinin ve küresel ısınmanın sonucu olduğunu söylüyorlar. Nitekim Akdeniz havzasındaki birçok ülke son üç yıldır aşırı sıcağın ve şiddetli rüzgarların etkisiyle bizimkine benzer orman yangınlarıyla mücadele ediyor. Doğal olarak kendi derdimize düştüğümüz için pek farkında değiliz ama bugünlerde İtalya’da ve Yunanistan’da bizdekinden daha fazla sayıda orman yangını var. Keza büyük su baskınları da bu yaz ciddi kayıplara yol açtı bir çok ülkede.
Oralarda da tedbirler konusunda tartışmalar oluyor tabii, kimi kurumlar ve yetkililer alabildiğine eleştiriliyor ama herhalde söndürme ve kurtarma çalışmaları mutat şekilde sürdüğü, çalışır durumdaki uçaklar “sebepsiz yere” hangarda bekletilmediği, yangından zarar görenlere otobüsten çay torbası fırlatılmadığı için pek haber olmuyor oradaki doğal afetlerle ilgili tartışmalar.
Dünyanın birçok ülkesini etkileyen ve hususen Akdeniz bölgesinde kendini gösteren kuraklık ve aşırı sıcaklara bağlı doğal sebepler yanında kasıtlı çıkarılan veya insan hatasına bağlı olarak başlayan orman yangınları da büyük bir yekûn oluşturuyor her zaman ve her yerde. Kimi zaman terör eylemleri şeklinde de ülkenin doğal zenginliğini hedef alan yangınlara rastlanabiliyor. Geçtiğimiz yıllarda PKK’ya güneydoğudaki operasyonlarda ciddi bir darbe vurulduğunda Türkiye’ye zarar vermek için özellikle turizm bölgelerinde orman yangınları çıkarmıştı terör örgütü.
Yani PKK’nın yapmadığı iş değil bu. Neticede hiçbir ahlaki sınırı olmayan kanlı ve karanlık bir örgütten söz ediyoruz. Ne var ki son bir haftadır yaşanan felaketin gerisinde PKK’nın olduğuna ilişkin bir kanıt da bulunamadı, siyasi konjonktürle ve güncel gelişmelerle ilgili bir dayanağı da yok böyle bir senaryonun. Yalnızca ülkenin her yerindeki her türlü yangını üstlenmesiyle bilinen ama ne olduğu bilinmeyen bir grubun yaptığı açıklama var. Siyasi iktidarın kimi profesyonel destekçilerinden başka hiç kimsenin itibar etmediği açıklamalar bunlar.
Son bir haftadır Akdeniz sahillerimiz boyunca yaşanan felaket pek terör eylemine benzemiyor uzmanlara göre. Ama nedense iktidar destekçileri yaşanan felaketin tümüyle PKK’nın işi olduğuna inanmamızı istiyorlar. Böyle olunca hükümetin sorumluluğu ortadan kalkmış olacak diye düşünüyorlar herhalde.
Oysa hem Adalet Bakanı hem de İçişleri Bakanı yangınların sebebinin PKK’nın sabotajı olduğuna dair herhangi bir bulguya ulaşılamadığını açıkladılar.
Eğer gerçekten PKK yapmış ve devlet bunların hiçbirini engelleyememişse bu da yönetim başarısızlığı ve ciddi bir güvenlik zaafı demek olur zaten. Hadi engellenmedi, eldeki bunca istihbarat imkanlarına rağmen “faillerin” tespiti bile sözkonusu değilse vatandaşa “Nerde bu devlet” diye sorma hakkı doğmaz mı?
İkincisi, PKK yakmışsa yangınların söndürülmesi konusundaki yetersizlikler ve kriz yönetimindeki başarısızlıklar görmezden mi gelinecek? THK’nın uçakları sorgulanmayacak mı?
4900 litre su taşıma kapasitesi olan bu uçakları devre dışı bırakmak için şartnameye 5000 litre şartı koymanın sebebi araştırılmayacak mı?
4 milyon dolar harcayıp kullanılacak uçakları hangarda çürütüp 24 milyon dolar vererek dışarıdan uçak kiralamanın hangi hesapla yapıldığı sorulamayacak mı?
Türkiye’nin bölücü terörle mücadelesini ve insanımızın terör örgütüne karşı haklı öfkesini istismar ederek mi bunların konuşulmasını engelleyeceksiniz?