Beş iyi imparator
Osmanlılarda saltanatın babadan oğula geçme usulünü kaldıran kişinin I. Ahmed olduğunu yazar kaynaklar. Bu padişah tahta geçtiğinde kardeşini öldürtmemiş, kendisinden sonra da bu kardeşi tahta geçmiş ve böylece “ekber evlad” usulü işlemeye başlamıştır.
Oysa işin aslı biraz farklı. Sultan Ahmet tahta geçtiğinde 14 yaşında bir çocuktur (hatta cülusundan bir ay sonra sünnet olmuştur). Henüz soyunun devam edip etmeyeceği meçhuldür. Diğer yandan, Osmanlı ailesinin o tarihte yaşayan yalnızca iki erkek üyesi vardır. Tahta oturduğu gün -bazıları henüz beşikte olan- 19 kardeşini birden boğdurtmuş olan III. Mehmed’in iki küçük oğludur bunlar. Padişahın iki oğlu küçük yaşta ölmüş, en büyük oğlunu ise kendisini devireceğinden korkarak kendisi öldürtmüştü. Geriye kalan iki erkek çocuktan biri padişah yapılmış, diğeri tabir-i caizse “rezerv padişah” olarak korunmuştur. Bir başka söyleyişle, devlet yöneticileri Osmanlı hanedanının tarihe karışma riskine karşı padişahın tek kardeşinin katledilmesine izin vermemişlerdir.
Bilahare I. Ahmed’in vefatı üzerine -oğullarının yaşının da küçüklüğü dolayısıyla- saltanat veraseti usulünü kökten değiştirecek bir adım atılarak tahta kardeşi I. Mustafa geçirilmiştir. Böylece bürokrasinin siyasi düzlemdeki gücü ve önemi daha da artmıştır.
Öyle ki Osmanlı tarihinde -II. Murad’la oğlu II. Mehmed arasındaki değiştokuşları saymazsak- doğrudan bürokrasinin tahttan indirdiği ilk padişah da bu I. Mustafa olmuştur. (II. Beyazıd bizzat oğlu Yavuz tarafından tahttan indirilmişti.) Ardından ilk defa bir padişah isyancı yeniçeriler tarafından tahttan indirilip öldürülmüş, katledilen Genç Osman’ın yerine daha önce akli dengesi yerinde olmadığı gerekçesiyle tahttan indirilmiş olan bir önceki padişah I. Mustafa yeniden getirilmiştir.
Bu arada kardeş katli de aslında tamamen sona ermemiş bulunuyordu. Dönemin vakanüvislerinin çoğu Genç Osman’ın başına gelenleri kardeşini suçsuz yere katlettirmiş olmasına bağlayan yorumla nakletmişlerdir. Ama bu sefer Osman yerine geçme ihtimali olan bütün kardeşlerini öldürtmüş değildir. Maktul padişahın diğer kardeşleri IV. Murad ve I. İbrahim de bilahare tahta çıkacaklardır.
***
Bu hikâyeden çıkardığımız sonuç ne? Osmanlı klasik çağında, yani padişahların mutlak yetki sahibi oldukları, mecazen de olsa “Allah’ın yeryüzündeki gölgesi” sayıldıkları dönemde bile padişahın dışında devlet yönetiminde söz sahibi olan, hatta padişahın kim olacağına veya hangi kriterlerle belirleneceğine karar verebilen birileri var. İşte bunlara bürokrasi diyoruz.
Bürokrasi hep vardı. Doğuda da batıda da. Kişi olarak bürokratlar -çoğunlukla- elbette hükümdardan daha güçlü değillerdi ama bir kurum olarak bürokrasi hükümdardan daha güçlüydü. Hükümdarın siyasi gücünü kaybetmemek için yapması gereken tek şey bürokrasinin bütün unsurlarının tek bir gövde gibi hareket etmesine engel olmaktı. Bürokrasinin siyasi hedefler konusunda yekvücut hareket edebilmesi çoğu zaman uzak bir ihtimal olduğundan taht sahibinin işi kolaydı. Ama yönetim mekanizmasının haricinde toplumsal güç odaklarının yönetilmesi de gerektiği için siyaset o devirlerde de çocuk oyuncağı sayılmazdı elbette…
***
Saltanat veraseti konusu yalnızca Osmanlı devletinin sorunu değildi. Yetenekli bir babanın yeteneksiz oğluna mahkûm olmak geçmiş devirlerde bütün devletlerin sıkça karşılaştığı bir problemdi. İktidarın babadan oğula geçme usulünün sakıncalarını ortadan kaldırmaya yönelik en ilginç yöntemi Romalılar buldu. Son devirlerinde senatonun görevlendirdiği “diktatör”ler tarafından yönetilen Roma Cumhuriyeti bilahare imparatorluğa dönüştükten sonra devlet başkanının babadan oğula geçmesinin yol açtığı problemlerle yeniden karşılaştı.
Ne var ki 12. İmparator Nerva’nın çocuğunun olmayışı Romalılara yeni bir yol açtı. Yaşlı imparator yetenekli ve iyi ailelere mensup gençlerden birini evlat edindi ve ölünce tahta evlatlığı varis oldu. Şansa bakın, bu ikinci imparatorun ve onun evlatlığı olan üçüncüsünün de oğulları yoktu. Dördüncü imparatorun oğlu vardı ama o da geleneği devam ettirerek yetenekli genç devlet adamlarından biri evlat edindi ve veliaht yaptı. Beşinci imparator kendi öz oğlunu veliaht ilan ederek bu düzeni bozdu ve Roma İmparatorluğunun -tarihçilerin “Beş iyi imparator dönemi” diye andıkları- en parlak yılları bu yeteneksiz ve kötü ahlaklı devlet başkanının yanlış yönetimi yüzünden sona erdi ve ardından çöküş devri başladı.