‘Bazı’ AK Partililer bana yine kızıyor
İktidar partisinin resmî sözcülerinin uygulanmakta olan politikaları her ne olursa olsun savunmaları bir yere kadar normal. Aksi halde orada olmamaları gerekirdi. Ama bir de gayri resmi sözcüleri var Ak Partinin. Onlar da hükümet ne yaparsa yapsın, hangi yaklaşımı benimserse benimsesin -ve farklı dönemlerde benimsenen farklı yaklaşımlar birbiriyle ne kadar çelişirse çelişsin- her halükârda savunma mevziinde yer alıyorlar.
Bu zümre öyle üç beş kişiden oluşan ve profesyonel amaçlarla parti yönetimiyle ilişki içinde olan malum gruplardan ibaret değil. Bu zümrenin asıl büyük gövdesini -kendi değerlerinin ve hatta varoluşlarının temsilcisi olarak gördükleri- AK Parti ve Erdoğan ne yaparsa yapsın ne söylerse söylesin destek veren kitle oluşturuyor. İktidar partisinin en büyük gücü de bu kitlenin bu seviyedeki sadakati zaten. Ancak bu kalabalık zümrenin AK Parti seçmen tabanının bütünü olmadığını da unutmamak lazım. Geniş tabanın destek ve oy verme tercihleri nispeten daha rasyonel gerekçelere dayanıyor.
Dolayısıyla bugün İstanbul seçimlerinde ortaya çıkan krizi AK Partinin “geniş tabanının” nasıl değerlendirdiğine iyi bakmak lazım.
* * *
Optimar’ın Türkiye genelinde gerçekleştirdiği bir kamuoyu araştırmasına göre, İstanbul’da oyların yeniden sayılmasını olumlu görenlerin oranı 40,2. Bu bağlamda “İstanbul’da oy sayılarının tutanaklara yanlış aktarılmasında FETÖ’nün bir etkisi olabilir mi?” sorusuna, araştırmaya katılanların yüzde 28,8’i “evet” demiş.
İstanbul’da yeniden yapılan oy sayımlarının sonucu değiştireceğini düşünenlerin oranı 31,3. İstanbul’da oyların yeniden sayımlarının sonucu değiştireceğini düşünenlerin yüzde 61,9’u araştırmaya göre yerel seçimde oyunu AK Parti’ye vermiş.
Buradan çıkan sonuç, seçim sonrası takınılan tavrın AK Parti tabanında da karşılığının sınırlı olduğu şeklinde. Demek ki bu sütunda konu hakkında yaptığımız yorum ve değerlendirmeleri iktidar partisinin seçmen tabanının önemli bir bölümü de paylaşıyor.
AK Parti adına bana kızanların kızması gereken daha çok sayıda insan var yani.
* * *
AK Parti iktidarının güven oylamasına dönüşebilecek bir “yeniden seçim”de arzu edilen netice alınamazsa bunun siyasi yükü nasıl taşınacak?” diye sordum diye kızıyorlar bana…
Seçim gecesi AA’nın yaptığı sorumsuz ve tehlikeli “veri akışı” yayınını eleştirmek “sandıktaki yolsuzluğu görmezden gelmek” demekmiş...
Seçimin yenilenmesine “yeminli Ak Parti düşmanı” olduğum için karşı çıkıyormuşum…
Oysa, tam aksine, bütün partilerin temsilcilerinin bulunduğu binlerce sandıkta organize bir kumpas gerçekleştiğini iddia etmek, yeniden sayılmakla da sonucu değişmeyen seçimin murdar olduğunu söyleyerek tekrarlanmasını istemek en başta AK Parti’ye zarar verecek bir tutum.
Şunu da hatırlatayım: AK Partililer bana her dönemde kızdılar. Ama kızdıkları fikirleri sonra kendileri benimseyip savundular.
Suriye iç savaşı sırasında izlenen siyaseti de eleştirmiştim. O zaman bana kızanlar şimdi aşağı yukarı benim söylediklerimi söyler hale geldiler.
Ergenekon ve Balyoz yargılamalarını eleştirmiştim. O zaman bana kızanlar şimdi bu konuda benden daha ileri bir noktaya geldiler.
Çözüm sürecindeki yanlışlara itiraz ettiğimde bana kızanlar şimdi neredeyse benden bile daha fazla milli birliğimize sahip çıkar durumdalar!
Fetullahçıların emniyet ve yargı kurumlarındaki operasyonlarına karşı çıktığımda “Hocaefendi’mizle AK Partinin arasını bozmaya çalışıyor” diye bana kızanlar şimdi en büyük FETÖ muarızı görünüyorlar.
* * *
Dolayısıyla bugün bu “sandık darbesi” retoriğine karşı çıktığım için, milli irade kavramının içini boşaltmaya itiraz ettiğim için, seçim sonuçlarına “olanda hayır vardır” diyerek bakmayı ve eksikliklerin giderilmesi için bir fırsat olarak görmeyi önerdiğim için bana kızanlar, kim bilir belki yakın bir gelecekte yine benim durduğum yere geleceklerdir.
Ama bu sefer yanlıştan dönmek için yeterli vakit kalmayabilir. Hatta belki arabanın manevra yapabileceği bir alan da bulunamayacak bu gidişle. Unutmayın ki geçmiş yıllarda iktidara yönelik uyarılar, eleştiriler ve itirazlar AK Parti medyasında da iyi kötü dile getirilebiliyordu. Artık bu hiç mümkün değil. Görünen o ki parti içinde de durum aynı. Yani, “uyarı sistemleri” devredışı bırakılmış halde son hızla meçhul bir menzile doğru gidiliyor.
Bana kızanlar bunu da bir düşünseler iyi olur.