300 milyarı kimler kazandı?
Havadan para nasıl kazanılır derseniz en güzel örneğini 128 milyar dolar satışından görebiliriz. 2019 yılı başından başlayıp 2020 yılında devam eden bu örtülü döviz satışı, yaklaşık olarak 6,30 TL fiyat karşılığına geliyor.
Evet, 128 milyar dolar ortalama 6,30 civarı bir kurdan satıldı.
Bu satışın ise yine yaklaşık olarak 70 milyar doları ülke içinde yabancı para mevduatlarında artışla ortaya çıktı. Geri kalan kısım ise yabancıların Türkiye’den çıkışta aldıkları döviz olarak kayıtlara geçti.
Ya da şöyle izah edelim: Yabancı yatırımcılar Türkiye’den yatırımlarını çekerken (Başkanlık sistemi sonrası) ucuza döviz buldular ve ülkemizi terk ettiler. Yabancılara bu fırsatı kim, neden verdi sorusu çokça tartışıldı.
Bugün içeriye geri dönelim. 128 milyar doların yaklaşık 70 milyar dolarlık kısmını yurtiçinden kim veya kimler aldı?
Düşünsenize... daha iki yıl önce 6,30 kurdan aldığınız 70 milyar dolar karşılığında şu anda tam 300 milyar lira kar etmiş durumdasınız.
Ya da bir başka ifade ile söyleyelim: Son iki yılda 128 milyar dolar satışından döviz alan-alanlar yüzde 80 civarı bir kâr edip kasalarına koymuş oldular?
Sadece iki yılda yüzde 80 kâr veya 440 milyar lira karşılığı alınan dolarlardan 300 milyar lira kâr...
***
Konunun uzmanı ekonomistler hesaplamalarında sadece Mart 2019’da (yerel seçimler sırasında) 17 milyar doların 5,40 ortalamadan satıldığını açıklamıştı. Bunu şu şekilde izah edelim: Yaklaşık 2,5 yıl önce Merkez Bankası’nın kamu bankaları eliyle örtülü döviz satışından ilk alanlar bugün yüzde 100’ün üzerinde bir kârı kasalarına koydular.
Mart 2019 seçimleri esnasında satılan 17 milyar doların TL karşılığı 92 milyar lira ederken, bugün bu dövizi 187 milyar liraya alabiliyoruz. Veya 2,5 yıl önce 92 milyar liraya 128 milyar dolarlık satışın ilk büyük pastasını alanlar, bugün o dövizlerini 187 milyar lira karşılığında satabiliyorlar.
MERKEZ YÜKSEK KUR İSTİYOR
Daha 2,5 yıl önce kurlar yükselmesin diye ülkenin birikmiş döviz rezervlerini de satan Merkez Bankası, bugün ise tam tersi şekilde yüksek kur politikası güdüyor. Başkan Kavcıoğlu’nun açıklamalarına bakılacak olursa, kur artışı cari işlemleri dengeleyecek ve bu şekilde kurlar bir süre sonra duracaktır.
Ama burada ilk aşama yükselen kurlara bağlı bir politik tercihi gözler önüne seriyor.
Acaba Merkez Bankası sadece cari işlemler için mi kur artışını destekler nitelikte konuşuyor ve buna bağlı faiz indirimleri gerçekleştiriyor? Bunun cevabını elbette bilemiyoruz.
Lakin sonuç olarak 2019 başında başlayıp 2020 yılında da sürdürülen kur artışını önleme amaçlı 128 milyar dolar satışının, bugün tam tersi söylem ve eylem içerisinde yönetim anlayışı söz konusudur.
O zaman 128 milyar doları neden sattık...
128 milyar dolar satışından kim veya kimler 300 milyar liranın üzerinde kâr etti. Bu kârı sağlamak için neden Merkez yeni bir politik söylem geliştirdi?
HAZİNE GARANTİLİ MÜTEAHHİTLER
Kurlar yükseldiğinde sadece 128 milyar dolardan alanlar kâr etmedi. Hatta daha büyük bir kârı Hazine Garantili Müteahhitler de etmiş durumda.
Bugün yaklaşık olarak 160 milyar doları aşan Hazine garantimiz bulunuyor. Bu müteahhitlerin fiyatları dolar ve euro üzerinden temin edildi. Hatta bazı projeleri dolar ve euro enflasyonu üzerinden de artıyor. Mesela Osmangazi Köprüsü 35 dolar üzerinden ihale edilmişti ama şimdi 46 dolara ulaştı.
Garantileri dolar ve euro ile olan bu 5-10 müteahhidin sadece son MB Başkanlık değişiminden elde ettikleri kazanç 600 milyar lirayı aştı bile.
Naci Ağbal koltuktan alındığında 1 dolar 7,28 TL ederken, bugün 1 dolar 11,20 TL karşılık buluyor. İşte bu farkın 160 milyar dolar üzerinden hesaplandığında ortaya çıkan karı 624 milyar TL etmektedir.
Acaba Merkez neden ve ısrarla kurları yükseltici politika izliyor diye kendimize sorduğumuzda yukarıdaki seçenekleri de akıl süzgecinden geçirmemiz gerekiyor. Aksi halde 19 yılda aklına gelmeyen politikayı AK Parti şimdi mi keşfetti?
Sizce...