Yapay zeka ‘vasıflı’ eleman arıyor
Yapay zekanın pek çok işte insanın yerini devralacağını biliyoruz, bu kesin bilgi ama madalyonun bir diğer yüzü daha var. Şu anda büyük bir kısmı teorik olarak konuşulsa da üretken yapay zekanın insanlar için yeni işler yaratma potansiyeli var. Yapay zekayı yönetme, ondan en iyi şekilde yararlanma becerisine sahip profesyoneller yüksek maaşlarla iş bulmayı başaracak.
Bu işler içinde ilk sırada prompt mühendisliği var, şimdilik Türkçede yapay zeka istem mühendisliği olarak tanımlanıyor. Teknoloji guruları prompt mühendisliğinin yazılımcıları işşiz bırakma potansiyeli olduğunu bile konuşuyor. Prompt bilgisayar dilinde ‘istem’ anlamına geliyor. Bilgisayarın herhangi bir komutu gerçekleştirmesi için kullanılan simge ve metin girdileri özetle... Prompt mühendisleri yapay zekadan istenen görevleri onun en iyi anlayacağı biçimde gereken bilgi ve bağlamı sağlayarak istemde bulunuyor.
Bir diğer iş potansiyeli üretken tasarım uzmanları için. Bu meslek ürün tasarımı, mimarlık, mühendislik gibi alanlarda giderek daha popüler bir hale gelecek. Malum yapay zeka sınırsız tasarım varyasyonları oluşturmak için kullanılabiliyor. En uygun tasarımları elde etmek için yapay zekayı yönlendirecek ve yaptığı tasarımları yorumlayacak bir ‘insana’ ihtiyaç olacak.
Geldik üçüncü iş koluna; yapay zeka (AI) içerik denetçiliği... Analiz raporları, makaleler ve görsel tasarımlar gibi tüm içerik türlerinde içeriğin doğruluğunu, kalitesini ve talebe uygunluğunu değerlendirmek için insana ihtiyaç duyulacak. Evet yapay zeka hızlıca ve çok sayıda içerik oluşturabilecek ama onların amaca uygunluğunu sağlamak için hala insanlara ihtiyaç var. Eğitim şart... Yapay zeka modellerini eğitme ve geliştirme konusunda uzmanlaşmış profesyonel yapay zeka eğitmenleri de talep edilecek yeni iş kollarından biri.
İnternet okur-yazarlığı, bilgisayar okur-yazarlığı 20. yüzyılın sonu ve 21. yüzyılın başında gerekli beceriler arasındaydı. Yapay zeka okur-yazarlığı da yakın bir gelecekte çok önemli hale gelecek.
Yapay zeka etiği uzmanlığı da yeni bir iş kolu. Son derece güçlü yetenekleri olan yapay zeka sistemlerinin etik ve güvenli kullanımını sağlamak için kurallar geliştirecek uzmanlara da ihtiyaç duyulacak.
Şimdi anlatacağım iş kolu hayli ilgimi çekti. Daha fazla sayıda üretken yapay zeka aracı ortaya çıktıkça, bu araçlar kendilerini rakiplerinden farklı göstermek için kendilerine özgü kişiliklere ihtiyaç duyacak. Yapay zeka “varlık”ları için ilgi çekici kişilikler yaratmak insanlara düşecek. Onca şeyi yapan yapay zeka kendine bir kişilik oluşturamayacak kadar beceriksiz değil tabii ama bu işi yapan ‘insan’ uzmanlar yapay zeka araçlarıyla etkileşimlerin daha insani olmasını sağlayacak. Hayal gücü her zaman iş yapacak demek ki.
Başta da dediğim gibi, üretken yapay zekanın pek çok işte insanın yerini alacağını ve bu dönüşümün sancılı olacağını biliyoruz. Ancak eyvah demek yerine onun insanlar için yeni iş alanları oluşturma potansiyeline odaklanmak daha mantıklı geliyor.
MODA, SAVAŞTAN ÇIKMIŞ BİR DÜNYAYA İYİMSERLİK GETİREBİLİR Mİ?
Apple TV’nin 10 bölümlük dizisi The New Look (Yeni Görünüm), ünlü Fransız modacı Christian Dior’un savaşın ağırlığından yorgun düşmüş bir dünyaya nasıl iyimserlik getirdiğini anlatıyor.
Dizi aslında ‘moda’yı değil, Christian Dior’un ve çağdaşı diğer modacılar Coco Chanel, Pierre Balmain, Balenciaga, Hubert Givenchy, Lucien Lelong gibi modadaki hakimiyetleri hala devam eden markaların kurucularının hikayesi üzerinden ikinci dünya savaşının son yıllarını anlatıyor. Ben Mendelsohn, Juliette Binoche, John Malkovich ve Glenn Close gibi ünlü isimlerin rol aldığı dizi 14 Şubat’ta gösterime girdi.
Haziran 1940’ta Nazi güçleri Kuzey ve Batı Fransa ile birlikte tekstil endüstrisinin de kontrolünü ele geçirdi. 1942 yılına gelindiğinde Güney ve Doğu Fransa’nın geri kalanı da Alman ordusunun eline geçmişti. Naziler Paris’i işgal ettiğinde Paris modası dünyanın geri kalanından kopmuştu.
O dönemde Dior, modacı Lucien Lelong’un baş tasarımcısı olarak çalışıyordu. Modaevi Alman subayların eşlerine kıyafetler dikiyordu. Long belki moda tarihiyle ilgilenmeyenlerin pek tanımadığı bir isim ama endüstrinin geleceğini şekillendirdiği kesin. Dior dışında kimler kimler çalışmamış ki atölyesinde; Pierre Balmain, Hubert de Givenchy... “Yaratıcılık mermileri durduramaz ama yaratım bizim geleceğe giden yolumuzdur” diyen Lelong Nazilerin tüm couture endüstrisini Berlin ve Viyana’ya taşıma tehdidiyle karşı karşıya kaldı. Savaş süresince Almanlarla müzakere etti ve onları couture’ün Fransız olduğuna ve başka bir yerde kopyalanamayacağına ikna etti.
Bombalar patlıyor, insanlar ölüyor ama Paris modası kararlılıkla yaratmaya devam ediyordu. Tasarımcılar kullandıkları malzeme miktarını karşılayamayınca fırfırlar ve cepler gibi detaylar gözden çıkartıldı. Bunların yerini elle yapılan nakış ve boncuklar aldı ki zorunluluktan tercih edilen bu detaylar bugün bile haute couture’u karakterize etmeye devam ediyor.
1942 yılında Lucian Long’un baş tasarımcısı olan Dior, 1946 yılında kendi markasını kurdu. 1947 yılında 90 parçadan oluşan Corolle ve Huit adlı koleksiyonu ‘The New Look’ adıyla moda tarihine adını yazdırdı. Abartılı şapkalar, geniş etekler ve dar bellerden oluşan koleksiyon savaş sonrasında iyimserliği ön plana çıkartıp hayatın normalleşmeye çalıştığını gösteriyordu.
Dior elbette modayı yeniden icat etmiyordu, sadece savaşın travmasının, sefaletin ve yoksunlukla geçen yılların sonunu kutluyordu. Günlük ihtiyaçlar bile hala karneye bağlıyken The New Look, bitkin Avrupa’da hayatın yeniden başlayacağına dair bir iyimserlik duygusu veriyordu.
Dizinin ana karakterlerinden biri de Dior’un hayat hikayesinde, 1947’de piyasaya çıkan ‘Miss Dior’ parfümüne ondan ilham alarak adını vermesinin ötesinde çok da bilinmeyen Catherine Dior. Christian Dior’un kız kardeşi Catherine’in hikayesi de hayli ilginç. Catherine Dior, Fransız direnişçilerinden biri olan Herve des Charbonneries ile büyük bir aşk yaşıyordu. Paris’e taşınan Catherine direniş operasyonunu ağabeyinin evinden başlatmıştı. 1944 yılında tutuklanan genç kadın Almanya’daki bir Nazi toplama kampında 8 ay kaldı, işkence gördü. 1945 yılında Naziler tarafından ölüm yürüyüşüne gönderilen Catherine Dior, kaçmayı başardı. Fransa’ya geri döndüğünde Christian Dior kız kardeşinin cesaretinden aldığı ilhamla modaevini kurmuştu.
Dizi İkinci Dünya Savaşı’nın bir başka yüzünü gösteriyor, sadece bu nedenle bile izlenebilir.
LOOKSMAXXİNG FENOMENİ...
Argo bir terim kullanmayayım diyorum ama ‘kafayı yemek’ diye bir şey var. Önce TikTok’u sonra YouTube’u ve diğer sosyal medya ağlarını ele geçiren ‘Looksmaxxing’ fenomeni genç erkekleri hedef alıyor…
Looksmaxxing, daha yakışıklı ve çekici olmak isteyen erkekleri pençesine almış durumda. Keskin çene hatları, avcı gözleri, somurtkan ciddi dudaklar. Peki bu tuhaf çılgınlık nasıl oldu da ana akım haline geldi?
Görünümlerini değiştirmek isteyen genç erkekler önce ‘softmaxxing’ ile işe başlıyor. İşte ne bileyim, dişlerini beyazlatıyorlar, yüz kaslarını güçlendirmek için ‘miyavlama’ adı verilen dil egzersizleri yapıyorlar ki bu egzersiz TikTok’ta bir milyardan fazla izlendi.
Yetmedi mi? Tüm bunların ardından steroid kullanımı, saç ekimi, plastik cerrahi, şekilli bir bel için kaburgaların bazılarının çıkartılması, daha erkeksi görünmek için yüz kemiklerinin kırılıp yeniden şekillendirilmesi gibi uygulamaları içeren ‘hardmaxxing’e doğru ilerliyorlar. Bitmedi! Aşırı diyet ve yeme bozukluklarını teşvik eden ‘starvemaxxing’ de var. Teninin daha beyaz olmasını isteyenler çeşitli kimyasallar içeren ‘whitemaxxing’e göz kırpıyor. Looksmaxxing tüm bu uygulamaların ana başlığı aslında.
Looksmaxxing’in karanlık yüzü, gerçekçi olmayan güzellik standartları ve zararlı teknikler. Bu tehlikeli teknikler teşvik edilerek gençlerin ruh hali ciddi bir şekilde olumsuz yönde etkileniyor.
Yüz özelliklerini geliştirmeye/ değiştirmeye takıntılı çevrimiçi topluluk ‘Looksmaxxing’, kodlanmış dili ve tartışmalı teknikleriyle başta TikTok olmak üzene ana akım sosyal medya platformlarına hızla sızdı. Önerilen uygulamalar milyonlarca kez izleniyor.
Tehlikeleri daha yüksek sesle tartışılan bu trendi önümüzdeki günlerde daha sık konuşacağız...