‘İnsanı’ gözünden tanıyorlar
‘Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’ yürürlüğe girdi. Haftalardır tartışma yaratan kanun hayvan severler için de derin bir üzüntü yarattı. Hiç köpeği ya da kedisi olmayanlar, evcil hayvanının kaybına yas tutanları görünce, muhtemelen bunun biraz abartılı bir tepki olduğunu düşünse de araştırmalar çoğu insan için köpeklerinin kaybının sevilen bir insanın kaybına benzediğini doğruluyor.
Belki de insanlar ve köpekleri arasındaki bağın ne kadar güçlü olabildiği görülse daha kolay empati kurulabilirdi. İyi de köpeklerde insanların onlarla bu kadar yakın bağ kurmasına sağlayan şey ne? Öncelikle köpekler son 10 bin yıldır insanlarla yaşamaya uyum sağlamak zorunda kaldılar ve bunu çok iyi başardılar. Yoldaşlarımız ve arkadaşlarımız olmak için evrimleşen tek tür onlar. MRI taramaları köpek beyinlerinin sahiplerinden gelen övgüye, sevgiye yemeğe verdikleri kadar güçlü bir şekilde tepki verdiklerini gösteriyor ve hatta bazı köpekler için övgü, yemekten daha etkili bir teşvik.
Köpekler insanları tanıyor ve sadece yüz ifadelerinden duygusal durumlarını yorumlayabiliyor. Bilimsel çalışmalar köpeklerin ‘insan niyetlerini’ anlayabildiğini, sahiplerine yardım etmeye çalıştıklarını hatta sahipleriyle işbirliği yapmayan ve onlara iyi davranmayan insanlardan kaçındıklarını gösteriyor.
İnsanlar da bu çıkarsız sevgi, yardım ve sadakate olumlu tepki veriyor. Çalışmalara göre sadece köpeklere bakmak bile insanları gülümsetebiliyor. Köpek sahipleri refah ölçütlerinde her zaman daha yüksek puan alıyor ve en önemlisi kedi-köpek gibi bir evcil hayvana sahip olanlar, olmayanlara göre daha mutlu.
Yakın zamanda yapılan ‘yanlış isimlendirme’ çalışması da insanların köpeklerle olan güçlü bağını ortaya çıkarıyor. Yanlış isimlendirme birini yanlış ismiyle çağırmak anlamına geliyor. Ebeveynlerin çocuklarından birini yanlışlıkla kardeşinin ismiyle çağırmasına benzeyen bir durum. Çalışmada pek çok ailenin köpeğinin ismini insan aile üyeleriyle de karıştırabildiği ortaya çıktı. Bu da köpeğin isminin ailenin diğer üyelerini içeren aynı bilişsel havuzdan çekildiğini gösteriyor. Diğer bir anlatımla köpekler de ailenin bir üyesi olarak görülüyor. Aynı durum kedilerde çok nadiren oluyor.
Özetle çok ama çok uzun bir zamandır insanlar ve köpekler müthiş bir sevgiyi, dayanışmayı paylaşıyor. Bilim de bunu destekliyor. Yüz binlerce insanın yasaya karşı çıkmak için gösterdiği çaba da bunu kanıtlamıyor mu?
YA DAHA BÜYÜK BİR SİBER KAOS YAŞANIRSA...
19 Temmuz’da yaşanan küresel bilişim sistemleri kesintisinin ardından sayısız teori ortalıkta dolaşıyor. Pek çok kişi, ABD Eski Başkanı Barack Obama ve eşi Michelle Obama’nın yapımcılığını üstlendiği, Julia Robert ve Ethan Hawke’ın başrolünde olduğu ‘Leave the World Behind/ Dünyayı Ardında Bırak’ filmindeki gibi bir dijital kıyametin fragmanını gördüğümüzü iddia ediyor. Komplo teorilerini geride bıraksak da sebep ne olursa olsun bu tür olayların tekrar yaşanması muhtemel.
Siber güvenlik şirketi CrowdStrike’ın hatalı virüs güncellemesinin yol açtığı ‘küresel bilişim teknolojileri kesintisi’ dünya çapında sadece 8,5 milyon bilgisayarı etkiledi ama gücü büyük oldu. Sadece ABD’li havayolu şirketi Delta’nın zararı 500 milyon dolar. Küresel kesintinin ardından hisseleri yüzde 32 değer kaybeden CrowdStrike, geçen hafta hissedarları tarafından dava edildi. Şirket ayrıca yazılım testleri konusunda yanlış ve yanıltıcı bilgi vermekle suçlanıyor.
Oysa CrowdStrike sorunlara neden olmaktan ziyade, sorunların nedenini bulmasıyla biliniyordu. Merkezi Teksas olan şirket büyük ölçekli siber saldırıları araştırıp sonuçlamasıyla haklı bir ün kazanmıştı. Meşhur Cuma gününden bir gün önce değeri 80 milyar dolardı, borsada geçen yıl yüzde 118 değer kazanmıştı.
İnsanlığın tarihinde inşa ettiği en karmaşık sistemlerde zar zor anlaşılabilir bir başarısızlık yaşanabilir mi ya da akıl almaz bir şanssızlık? Birileri kaos yaratmak için düğmeye basar mı? Bu soruların net cevapları yok. Ama siber güvenlik uzmanlarının ‘tarihin en büyük dijital kesintisi’ olarak tanımladığı 19 Temmuz’dan bu yana kimsenin içi rahat değil. Dünya çapında sadece bilgisayarların yüzde 1’ini etkileyen bir sorunun yaşattıklarını göz önüne alırsak, gelecekte daha fazla bilgisayarı etkileyebilecek bir kesintinin dünyaya getireceği sorunları düşünmek bile ürkütücü.
‘KEDİLİ KADINLAR’ KAMALA HARRİS’İ BAŞKANLIĞA TAŞIR MI?
ABD’de demokratların başkan adaylığı için işaret ettiği, muhtemelen aday gösterilecek Kamala Harris, ülkenin ilk kadın başkanı olabilir mi?
Cumhuriyetçilerin, ‘çocuksuz kedici kadın’, ‘kaya kadar aptal’ gibi sözlerle hakaretler ettiği Kamala Harris, ABD’nin ‘kadın’ bir başkana hazır olup olmadığı tartışmalarını da ateşledi. Kedi sever kadınlar Harris için müthiş kampanyalar yapıyor, oraya da geleceğim…
Araştırma şirketi YouGov’un geçen hafta yayınladığı verilere göre, ankete katılanların yüzde 54’ü ABD’nin bir kadını başkan seçmeye hazır olduğunu söylese de bu sayı 2015’ten beri düşüşte. 2016 yılında demokratların başkan adayı olan Hillary Clinton’ın kampanyasının ilk ayında yapılan anketlerde ülkenin en yüksek makamına kadın bir aday seçmeye hazır olanların oranı yüzde 63’tü.
BM üye ülkelerinin üçte biri kadınları lider olarak seçebiliyorsa, ABD halkının neredeyse yarısı neden hala bunu bir sorun olarak görüyor? Bir kadın ABD’de başkan yardımcısı olabiliyorsa, başkan olamaz mı? Ülke gerçekten kadın başkana hazır değil mi?
The Conversation’da konuyla ilgili bir makale bu konuyu tartışmaya açmış. ABD’lilerin ‘kadın başkan’ hakkında ‘daha az emin’ hissetmelerinin pek çok nedeni var.
Birçok insan hala basmakalıp erkeksi özellikleri ‘ideal başkan’lıkla ilişkilendiriyor. Örneğin ekonomi, güvenlik ve dış politika erkeklerin daha iyi başa çıkabileceği konular olarak görülüyor. Gerçekten de anketlerin verilerine göre Harris’e bu konularda güven Trump’tan daha az. Ancak kadın hakları, iklim değişikliği, eğitim ve sağlık hizmetlerini iyileştirme mevzularında daha güçlü bir aday olduğu düşünülüyor.
Araştırmalar kadın adaylar hakkındaki haberlerin, erkeklere göre ‘kişisel hayata odaklanma’ olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Siyasi saldırılarda da aynı durum geçerli. Harris yarışa katıldığından beri kişisel yaşam tercihleri eleştiriliyor, ailesine saldırılıyor, ilk adı kullanılarak ve kasıtlı olarak yanlış telaffuz edilerek ismiyle alay ediliyor.
Donald Trump’ın Başkan Yardımcısı olarak işaret ettiği J.D Vance’in 2021’deki bir TV programında Kamala Harris için söyledikleri de tekrar gündeme taşındı. Vance, Başkan Yardımcısını ‘ülkeyi yöneten ve ülkenin geri kalanını da mutsuz etmek isteyen çocuksuz kedici kadınlardan biri’ olarak nitelemişti. Vance’in yorumu yeniden gündeme geldiğinde kedi sever kadınlar da kolları sıvadı ve harekete geçti.
Evcil hayvan sahibi yüzlerce kadın, dört ayaklı dostlarının dahil olduğu Zoom görüşmeleri düzenlemeye başladı. Kendilerini ‘kedili kadınlar’ olarak tanımlayan grup içinde siyasetçiler de var. Köpek sahibi kadınların da dahil olmasıyla ‘Pet Lovers for Kamala’ adını alan grup Harris’in başkanlık yolculuğunda alışılmışın dışında bir kampanya yürütüyor.