Nüfus 80, 'personal trainer' 40 milyon

Son yıllarda görselliğe odaklı sosyal mecraların bir hayli önem kazandığı günümüz dünyasında, 'personal trainer' yani kişisel antrenörlük de birçok kişinin mesleği haline geldi.

Tabii bunu irdelemek gerekiyor.

Dedim ya; 80 milyonluk Türkiye'nin sanırım yarısı 'personal trainer' olmuş durumda yahut kendilerini öyle sanıyorlar.

Geriye kalan 40 milyonun 39'u da gazeteci ve uluslararası ilişkiler uzmanı.

Son bir milyon da esnaf, memur falan filan..

Yersen.

***

Fitness, gym, pilates vs salon sporu olarak nitelendirilse de aslında bunlar instagram sporu. Bu tabiri kullanan ilk kişi olabilirim ama gerçekten de böyle.

Bir düşünelim.

Instagram olmasa çevremizdeki kaç kişi spor yapmak için salonlara hücüm edecek?

Kaç kişi üç, dört ay salonda takılıp sonra kendine 'personal trainer' diyecek?

Kaç kişi pilates topunu, talaş kokulu yulafı, haşlanmış sebzeleri hayatının merkezinde konumlandıracak?

Daha da ileri gidiyorum.

Kaç kişi rengarenk taytlar alacak ve bunları giyecek?

Cevaplar loading...

İnsanların çoğu aslında sosyal medyayı seviyor, spor yapmayı değil. Dolayısıyla sporu sağlık odaklı değil beğeni odaklı yapıyorlar.

Gayet basit ve herkesin gerçekleştirebileceği gelişmeleri de sanki atom parçalamışcasına zormuş gibi gösteriyorlar.

'Üç ay sonra personal trainer olarak yeni bir işe atılacak kadın "bu zorlu sürecte yanımda olan herkeze teşekkür ederim. Sonuç da inanmak başarmanın yarısıdır" diyerek, spor salonundan bir paylaşım gerçekleştirdi.'

"Hanımefendi sakin olun alt tarafı üç-dört kilo verip, bedeninizi sıkılaştırdınız. Misal beyninizde hala bir gelişme göremedik..."

Tabii bunun kadını, erkeği yok alayı aynı.

***

Vaziyet bu kadar basitleştirilmiş olsa da, bu durumun dışında kalarak disiplinli bir şekilde spor yapanlara saygım sonsuz.

Yine instagram daha portakalda vitaminken, bu işlere kafa yorup, zaman ayıran antrenörler de saygıyı hak ediyor.

Mesela ben genellikle evime yakın olduğu için Türkiye'nin birçok yerinde faaliyet gösteren spor salonuna gitmeyi tercih ediyordum. Zaten orada da devamlı kendimi potaya atış yaparken bulurdum.

Tabii bu durum gazetecilikte çok önemli işlere imza atmış arkadaşım Neval Aldırmaz Kodalak'ın Koru Florya'da Diamond Life Center adında harika bir spor merkezi açmasıyla son buldu.

Buradaki üye ve eğitmenlerin de spor ve kültür seviyesi bir hayli yüksek. Yani gerçekten 'personal trainerler' mevcut.

Ben de varım. Daha ne olsun?

YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
1 Yorum