Hem kaçıp hem davul çalınır mı?
SGK’nın verdiği açık son 25 yılda 5 kat artmış, vergi gelirlerinin 10’da birinden neredeyse 3’te birini yutan bir kara deliğe dönüşmüş.
Başka iktidar olsa SGK örneğinin yanından geçmez, hızla uzaklaşırdı.
Ama AK Parti, millete anlatacağı başka şey kalmamış gibi. Döne dolaşa Bay Kemal’in Genel Müdürlüğünde, 20 yıl önce SSK’nın nasıl batırıldığını hatırlatıyor.
Şimdiki Genel Müdür’ü bırakın rekor açıktan sorumlu tutmayı, adını bilen bile çıkar mı? Siyasi iradeyi tanır millet, mukayeseyi karar vericiler arasında yapar.
İktidar ters tepmesinden, kendisini vurmasından hem çekiniyor hem yine de eski defterleri karıştırıyor.
Ya şunu neyle açıklarsınız...
Salgın döneminde dünyadan pozitif ayrışmaya, dev ekonomiler batarken biz çıkmaya, fırsatı gole çevirip şaha kalkmaya koşacaktık.
Oysa toz pembe günlere kavuşmak şöyle dursun, kasamızın nasıl eksi bakiyeye düştüğünü konuşuyoruz.
128 milyar dolar hangi havalara savruldu?
Sorulduğunda, salgının olumsuz etkilerini kontrole gitti deniyor.
Fakat vatandaşa sağlanan karşılıksız nakit desteği 56 milyar lira olarak veriliyor. Onun da yüzde 80’den fazlası İşsizlik Fonu’ndan. İçinde, halktan toplanan yardım paraları da var. Karşılar mı?
E, birazı da doları dengelemede kullanılmış. Başarı var mı ortada? Varsa Berat Albayrak niye Hazine ve Maliye Bakanlığından apar topar gitti? Yanlış değildiyse neden Albayrak’ın para politikası terse çevrildi? Cumhurbaşkanı Erdoğan, niçin ondan sonra piyasalar rahatlayınca doğru yolda olduğumuzu söyledi?
Ekonomi iyi gidiyorduysa, ne demeye hukuk ve demokrasideki kötüleşmeleri düzeltmezsek ekonomiyi iyileştiremeyeceğimiz gerekçesiyle reform seferberliği başlatıldı?
Sorular soru içinde, bir değil iki değil...
İktidar, tatlı vaatlerini unutturacağı yerde yine de şaha kalkmaktan bahse devam ediyor. Kaledeki golü çıkarma uğraşıyla konuyu değiştirmiyor.
Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurun ne kadarından olduğumuzu tartıştıran iktidarın kendisi değil mi?
Başkası olsa tövbe eder, bir daha zinhar durumumuzu dünya devleri ile kıyaslamaya kalkmazdı. Ne vaat edilmişti de ne oldu sorusunu, muhalefete sordurtmaz, kimsenin aklına eski iddia ve meydan okumalarını getirtmezdi.
Ama büyük laf etme ve gol şampiyonu olma merakı, iktidara ha bire kendi kalesine şut çektiriyor.
AK Parti, AK Parti’ye karşı; kendisinden kaçarken bir de davul çalmaz mı!
Camide içki, Kandil pozları ve 2023
İktidarın başarısızlık mahallinden bir türlü ayrılamadığının, kısır döngüden çıkamadığının bir örneği de anayasa hedefi...
Cumhurbaşkanlığı sistemini getiren anayasa değişikliği, darbecilerin tabutuna son çiviyi de çakacaktı. Vesayetçiliği betona gömecekti.
Hatta o yetki verilince faiz, kur ve enflasyonla nasıl mücadele edileceği de millete gösterilecekti. Artık mazaret kalmamıştı, iktidarın başarmaktan başka seçeneği kalmamıştı.
Yeni sistemin, tek başlılığa geçişin üstünden üç yıl geçti...
Bu kez milletin önüne, 2023’te darbe anayasasının yerine yeni bir sivil anayasa yapma hedefi konuyor.
Sorunun bu olduğuna ikna etmek için de iktidar, hala muhalefeti darbecilik ve vesayetçilikle suçlamaya devam ediyor.
Hani bunlar bitirilmemiş, öcü tehlikesi atlatılmamış mıydı?
Faiz, kur ve enflasyonla mücadelenin önündeki engel buymuş; muhalefet birleşip iktidarı seçimde yenmese böyle olmayacakmış gibi.
Ayrıca eski 2023 hedeflerine ne oldu? MB rezervlerinden niye daha hızlı eridikleri, 25 bin dolar kişi başına milli geliri niçin rüyamızda bile göremeyeceğimizi sordurmaz mı?
‘Hani başarısızlığın mazereti olmayacaktı’ dedirtmez mi?
Hem muhalefeti, terörle mücadeleyi partiler üstü tutmamakla suçlayıp hem parti kongresine şehit annesi bağlatılır mı?
Hem muhalefeti, salgınla mücadeleyi partiler üstü tutmuyor diye eleştirip hem yandaki lokantaya müşteri aldırılmazken parti kongrelerinde salonları lebaleb doldurmakla övünülür mü?
Hem Gezi zamanı camide içki içildiği suçlamasını tekrarlayıp hem Kabataş’la birlikte 400 küsur cumadır yayınlanmayan görüntülerin nerede kaldığına millet uyandırılır mı?
Hem HDP’lilerin Kandil fotoğrafları suç delili olarak gösterilip hem Av. Turgut Kazan’ın, gidenlerle onları gönderenlerin hukuken sorumlu tutulamayacağına dair kanunu 2014’te kimin çıkardığını sorgulayabileceği düşünülmez mi?
Hem kaçıyor hem davul çalıyor gibi olmuyor mu?
Millet İttifakı kırk yıl çalışsa iktidarın basiretini böyle bağlayamazdı, hadi kabul edin.
AK Parti ne yapıyorsa kendi kendisine yapıyor, ayağına dolanan kendi iddialarıdır, tuzağı başka yerde aramasın.