İslâm’dan ne kaldı bizde?
“İslâm toplumuyuz” ya, peki ara sıra bakmak gerekmez mi, İslâm’dan bizde ne kaldı, diye…
Şu Narin çocuk olayı neresine düşer Müslümanlığımızın?
Kur’an Kursu’ndan dönüyormuş Narin çocuk. Omuzunda Elifbası varmış. Buraya kadar Müslümanlığımızla ilgili. Sonra eve gelmiş, muhtemelen “görmemesi gereken bir şeyi görmüş” ve görmemesi gereken şeyi başkaları duymasın diye öldürülmüş. Ondan sonra birileri seferber olmuş, bu cesedi ne yapsak da kimse görmeden ortadan kaldırsak diye…
Seferber olmuş herkes Narin’in öldürüldüğünü duymasın, diye. Bütün köy seferber olmuş. Anneler bile, babalar bile, kardeşler bile… Amca amcalığını unutmuş, baba balalığını, anne anneliğini…
Narin’in Elifbasını cesedini koydukları battaniyenin içine koymuşlar, sonra bir çuvala aktarmışlar sonra da derenin kenarında açtıkları çukura gömüp, üzerine ağır bir taş koymuşlar.
Dindar bir köy imiş burası… Peki ama Narin’in başına bunlar getirilirken İslam nerede?
Ne oluyoruz size göre? Ey Hocalar ne oluyoruz?
Aşağıdaki soruları 1997 yılında Altınoluk dergisinde “İnsan Krizi” başlıklı yazımda sormuştum. Gelin birlikte soralım:
“Acaba trafikte, bir savaş ortamından daha çok can vermenin temelinde ne vardır? Neden insanlar hep, kendi şeridinden başkasına geçme tutkusu taşırlar? Neden kırmızıda geçmeyi büyük bir zafer duygusu içinde yaparlar?
Acaba insanlar, bir başkasını insanlığından çıkaracak uyuşturucu maddeleri neden üretir, neden satarlar?
İnsanlar, sonunda kendilerini çürütecek bir maddeyi neden kullanırlar?
Neden, insanın şuurunu yok eden alkollü maddeler, bizzat devlet tarafından üretilir?
Acaba neden erkekler eşlerini döverler? Neden anneler bebelerini dayakla terbiye ederler?
Neden, Afrika’nın bir köyünde bir bebek, annesinin kuruyan memesinden süt yerine kan emer de, Amerika’da bir başka insan, bir öğünde, bir köyün bir aylık yiyecek masrafını ödeyip kalkar...
Neden tezgâhta manav, kesekâğıdına mutlaka bir çürük meyve koyar? Neden kasap, müşterinin görmediği bir ânı kollar?
Neden müteahhit, bina inşa ederken çimentosu-demiri üzerinde oyun oynar? Neden bakan, devlet ihalesi verirken, ahbap-çavuş ilişkileri gözetir?
Neden öğretmen, derse azıcık geç kalmaktan ve dersi kaynatmaktan zevk alır? Neden öğrenci kopya çeker?
Neden öğrenci öğrenciyi öldürür?
Neden çocuk çocuğun oyununu bozar?
Neden çocuk bahçeden elma çalar? Çam fidanının sürgününü kırar neden? Neden kediyi taşlayarak öldürür çocuk? Neden kelebeğin kanatlarını yolar?
Neden doktor, hastabakıcı veya hemşirenin ilgisinde, fakir hasta ile zengini arasında derin farklar bulunur? Neden fakir hastalar rehin kalır hastanede?
Neden din adamı, haftalık izninde camiye gelmez? Neden camiyi temiz tutmaz? Neden mevlithan, parası olmayan çocuğun babası için Kur’an okumaz?
Neden cemaat, namazdan çıkar çıkmaz gıybete dalar? Neden namazda saf saf durur da, dışarı çıkar çıkmaz birbiriyle kavga eder mü’minler?
Neden politikacı halkın huzurunda başka, evine dönünce başka, devlet hayatında başka insan olur? Neden halktan önce hısım akrabasını düşünür devlet adamı?
Neden ölen komşudan ancak cesedi kokuştuğu zaman haberdar olunur?
Neden insanlar, yolda çarptıkları yaşlı kadınları orada bırakıp da kaçarlar? Neden onların çantaları kendilerinden kıymetli görünür gözlerine?
Neden yaşlı annelerin bir an önce huzurevine yatırma yarışı yapılır?
Neden tütmeyen ocaklar görülmez? Neden parası yetişmeyen reçetelere katkısı olmaz insanların?
Neden yapılan yanlışlarda hemen telafi mekanizmasını işletip, kendisini haklı gösterecek gerekçeler üretir insan?”
Yazı uzun da soruların ardından şu cümle geliyor:
“Bunca “neden” sorusu bir problemi getiriyor önümüze ve problem insanda düğümleniyor. İşin özünde bir “insan krizi” var. İnsanda da “ölçü krizi...”
Narin’in cesedini “Amca”dan alıp çuvala koyduğunu, sonra götürüp dere kenarına gömdüğünü itiraf eden adam, sonra eve gitmiş, yemeğini yiyip, namazını kılıp uyumuş…
Bir çocuk ne, onu öldürmek ne, onu dereye gömmek ne, sen insan mısın be adam?
O namaz ne? Senin İslâm’ın sana ne veriyor insanlık adına? Seni insan yapmak değil miydi Müslümanlığının amacı?
Ne oldu İslâm’a bu aralarda?
Ne diyeyim bilmem ki… Bir Müslümanlığımıza bir de insanlığımıza bakmak gerekiyor değil m?
Ne yazık ki Narin tek değil. “Üçüncü sayfa haberi” derz ya gazetecilik jargonu olarak… Artık onlar “Birinci sayfa”ya terfi ettiler. Çünkü üçüncü sayfa kaldırmıyor onların insan dışılığını…
Ne dersiniz İslam nasıl kurtarılır bu insani düşüş sürecinin elinden?