Yaşlılığın biyolojik olduğu kadar ruhsal açıdan sağlıklı şekilde geçmesi, gençlik yıllarında yapılan hazırlıkla doğrudan ilgili. Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, “Yaşamda bir amacın olması, güçlü sosyal ilişkiler, hobiler, değişikliğe ve yeniliğe açık olup hayata karşı esnek bir yaklaşım benimsemek, kişinin yaşamla bağını güçlendirir. Yaşlanmanın önüne geçer” diyor.
Doğal gıdalardan uzak, sağlıksız ve hızlı yaşam yaşanlanmayı hızlandırır. Bilim insanları yaptıkları araştırmalar neticesinde böyle söylüyor. Bu nedenle hem doğal gıdalar tüketilmesini hem de alkol ve sigara gibi büyük fizyolojik sorunlara neden olan, yaşlanmanın da süresini hızlandıran zararlı alışkanlıklardan uzak durulmasını öneriyor. Uzmanlar ayrıca yılda bir kez check up yaptırılmasını, akdeniz diyetinin tercih edilmesini, stresten uzak yaşanmasını, egzersizlerin aksatılmamasını ve fast food gibi zararlı yiyeceklerden de uzak durulmasını şart koşuyor. Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy ise Dünya Yaşlılar Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada yaşlılığı bir kayıp ve gerileme dönemi olarak görmemek gerektiğini belirterek, yaşlılığın kaçınılmaz fizyolojik bir olgu olduğunu söylüyor.
Demirsoy, yaşlılığın yavaşlatılabileceğinin altını çizerek “Yaşlandıkça beden değişir, ister istemez bazı yetiler zayıflayarak eskiden kolaylıkla yapılabilen şeyleri yapmak güçleşir. İnsan, bu doğal, kaçınılmaz olarak herkesin başına gelecek olan süreci nasıl algılayıp anlamlandırıyorsa, yaşlılığı da öyle yaşar. Yaşlılığı bir kayıp ve gerileme dönemi olarak görmemek gerekir. Tabii ki yaşlılık bazı sağlık sorunlarını da beraberinde getirir. Sağlık yerinde değilse yaşamdan tat almak sadece yaşlılıkta değil, hiç bir yaşta kolay değildir” sözlerini kaydediyor.
Yaşlılığı düşünmek için de en iyi zamanın genç yaşlar olduğunu belirten Demirsoy, “Çünkü yaşlılığın tadını çıkarabilmek için gençken çok şey yapılabilir. Ne var ki başa gelmeden önce de üzerinde pek fazla düşünülmez. Yaşlılığın insanı gafil avlamaması, kişinin bu döneme kendini hazırlaması için yapabileceği pek çok şey vardır. Yaşamda bir amacının olması, bir hedefe, ideale bağlı olmak, güçlü sosyal ilişkiler, hobiler edinmek, değişikliğe yeniliğe açık olup hayata karşı esnek bir yaklaşım benimsemek kişinin yaşamla bağını güçlü kılar ve yaş alsa da yaşlanmanın önüne geçer. ‘Asla yaşlanmıyor’ dediğimiz kişiler de bu tarz bir yaşam sürmeyi başarabilen kişilerdir” diye konuşuyor.
HİSSETTİKLERİNİZ, YAPTIKLARINIZLA ALAKALI
Yaşamın tadını çıkartmak için sağlıklı olmak ne denli önemli ise, sağlıklı yaşlanmak için de yaşamdan tat almanın o denli önemli olduğunu ifade eden Uzman Klinik Psikolog Çiğdem Demirsoy, sözlerine şöyle devam ediyor: “Yaşın ilerlemesi insana bazı kısıtlılıklar getirse bile yaşlılığı ‘üstesinden gelinecek bir sorun’ olarak karşılamak gerekir. Çoğu kimse yaşlılığı olduğu gibi kabul eder ve köşesine çekilir. Eskisi gibi kolaylıkla ya da başarıyla yapamadığı şeyleri yapmaktan vazgeçer. Bunların yerine yapacak başka şey bulamazsa insanın yaşamda tat alacak hiçbir şeyi kalmayacaktır. Ne hissettiğimiz çoğunlukla ne yaptığımıza dayanır ve yaşamdan tat alabilmek için değiştirilmesi gereken de bu yaptığınızdır.”