Ülkeyi paylaşmak zorundayım... Ülkeyi paylaşmak zorundasın...
Önce yeni başlayanlar için kısa bir özet. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, geçen Cuma günü Hacı Bayram Camii’nde kıldırdığı temsili Cuma namazında irad ettiği hutbede konuyu sağlığa, koronavirüs salgınına getirdi, “Bu bağlamda şu müşahhas örnekler üzerinden tüm dünyaya çağrıda bulunmak istiyorum” diyerek bir dizi çağrı yaptı.
Önce “Ey insanlar! Geliniz, taharete önem verelim. Bu ve benzeri virüslerin sebebinin pislik ve kirlilik olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır” dedi.
Sonra “Koronavirüs kapma riski 14 kat daha fazla olan bir sigara içicisi sadece kendisi değil, daha kaç kişiye bulaştıracağı belli değil bu virüsü. Gelin, İslam’a göre haram olan sigara ile topyekûn mücadele edelim” diye devam etti.
Ardından da yine “Ey İnsanlar” diye başlayarak o tartışılan sözleri söyledi:
“İslam zinayı en büyük haramlardan kabul ediyor. Lûtîliği, Eşcinselliği lanetliyor. Nedir bunun hikmeti. Hastalıkları
beraberinde getirmesi ve nesli çürütmesi. Yılda yüzbinlerce insan gayri meşru ve nikâhsız hayatın İslami literatürdeki ismi zina olan bu büyük haramın sebep olduğu Hiv virüsüne maruz kalıyor. Geliniz, bu tür kötülüklerden insanları korumak için birlikte mücadele edelim.”
Diyanet daha önce de yayınladığı çeşitli fetvalarda eşcinselliğin sapkınlık olduğunu söylemişti. Ama herhalde ilk kez doğrudan bir Diyanet işleri Başkanı’nın ağzından ve bir Cuma hutbesinde eşcinselliğin lanetlendiğini, hastalıklara neden olup nesli çürüttüğünü duyduk.
Bu sözlere Ankara Barosu ise şöyle bir cevap verdi:
“Şaşkınlığımız; sesi çağlar öncesinden gelen bu şahsın, bir devlet kurumunun başında oturup söylemini kutsal sayılan değerler üzerine inşa ederek halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmesindeki kan kokan cüreti sebebiyledir. Aldığımız ibretse, anılan şahsın içinde bulunduğu takvim yılında yaşamasına rağmen bundan sekiz-dokuz nesil önceki büyükleriyle aynı zihinsel ve dogmatik sınırlara sahip olmak için insan onuruna karşı gösterdiği büyük direnişten kaynaklanmaktadır. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın deprem...halen görevde kalması durumunda, sonraki konuşmasında halkı ellerinde meşalelerle meydanlarda cadı diye kadın yakmaya davet etmesi kimseyi şaşırtmamalıdır.”
Siyasetçiler devreye girip, baroyu kınayan, Diyanet İşleri Başkanı’na sahip çıkan açıklamalar yaptılar.
Sonra Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Ankara Barosu hakkında “halkın bir kesimin benimsediği dini değerleri aşağıladığı” iddiasıyla soruşturma başlattı.
Baroya cevap veren Diyanet İşleri Başkanlığı Hukuk Müşaviri “Çok yüzsüzsünüz çok... Bu millete, inanç ve değerlerine yabancısınız, hatta düşmansınız... Bunu biliyoruz da, pervasızlığınıza ve cesaretinize anlam veremiyoruz! Sahi, bu gücü nereden alıyorsunuz? Kimin maşasısınız? Size ne vaad etti ağa babalarınız? Meydan boş değil, bunu bilin ! Hani denilmişti ya: Bu memlekette namuslular da en az namussuzlar kadar cesur olmalıdır!” dedi.
Yani karşımızda sekizde sekiz kusurlulukta herkesin birbiriyle yarıştığı zincirleme bir Türkiye kazası var.
O yüzden frene basıp bu enkaza çarpmamakta fayda var
Milyonların aylardır evinde oturduğu, camilerin kapandığı her gün binlerce kişinin virüs kapıp, 100’e yakın insanın hayatını kaybettiği bir salgının ortasında, bugüne kadar hiç tecrübe edilmemiş bir Ramazan’ın başlangıcında Cuma namazı için boş bir camide minbere çıkan Diyanet İşleri Başkanı, Ramazan havasına uygun, herkesi kucaklayan bir hutbe yerine, virüsü eşcinselliğe, hastalıklara, AIDS’e bağlayan belli ki polemik yaratacak bir hutbeyi tercih etti.
Tabii ki ondan Papa gibi ‘yoksul ülkelerin borçlarını silelim, dünyada çatışmaları durduralım, hükümetler bencillikten vazgeçsin’ demesini ya da salgında işsiz kalanlar için devleti göreve çağırmasını beklemiyorduk.
Sonuçta tarihi boyunca Türkçe ezandan, piyangodan, darbelere, başörtüsü ile mücadeleden enflasyonla mücadeleye kadar o anki iktidarların ihtiyaçlarına göre pozisyon almış resmi bir devlet kurumu Diyanet.
O yüzden Diyanet’e içinde eşcinsellerin de olduğu vatandaşların vergileriyle çalıştığını hatırlatmanın da “Eee dinin hükümlerini söylemesin mi” demenin de pek bir anlamı yok.
Diyanet, vatandaşlara ya da dine göre değil her zaman en başta devlete göre hizalanmış bir kurum.
Şimdi de öyle yapıyor. Muhafazakar bir iktidara güvenerek dinin kendisi için risksiz bir hükmünü hatırlıyor, lanetli deyince başının ağrımayacağı zayıf bir kesimi hedef alıyor.
İslam’ın bugün hatırlatılması riskli başka hükümlerini ise hatırlamıyor.
Yoksa Diyanet İşleri Başkanı çıkıp bu haftaki Cuma hutbesinde salgınla mücadelede hükümetin dağıttığı faizli krediler için Kuran’ın açık ayetlerine referansla “Faizden vazgeçmeyen Hazine Bakanlığı, Merkez Bankası, Halkbank Allah ile savaş halindedir” deseydi ya da yine Kuran’ın açık hükmünü hatırlatarak devletin Milli Piyango’suna “Şeytan işi bir pislik” diye hakaret etseydi ya da hükümetin dış politikasını, AB adaylığını, ABD ile ilişkileri Kuran’daki “Hristiyan ve Yahudileri kendinize dost edinmeyin” ayetiyle eleştirseydi, ertesi gün başına neler gelirdi, herhalde “Dinin hükmünü söylemesin mi” diyenler de farkındadır.
Demek ki, Diyanet İşleri Başkanı, İslam’ın bütün hükümlerini her zaman, aynı yüksek sesle ve lanetli gibi orijinaline sadık kalarak savunmuyor, şartlara göre yumuşatıyor, zorunlu filtreleri var.
Çoğunluğu Müslüman olan yüzbinlerce insana ucu dokunan bir meseleden bahsederken ise bu filtreleri kullanmamayı, onları dışlayan, baştan diyaloğu kapatan bir üslubu tercih etti, herhalde bu en başta kötü bir dini tebliğ yöntemi.
Ona cevap veren Ankara Barosu’nun açıklaması ise son zamanların en berbat, demagojik, trolce metni.
İzmir Barosu ve başka barolar, Diyanet İşleri Başkanı’nı hukuki bir dille nefret söylemiyle suçlarken, Ankara Barosu’nu bu hukuki itiraz kesmemiş olacak ki, sekiz, dokuz asır öncesine laf atmaktan, klişe cadı yakma hikayeleri anlatıp insanların inançlarına hakaret ederek müzakereyi zehirlemekten kendilerini alamamışlar.
Zaten ülkemizde karakolda bitmeyen, cumhuriyet savcılıklarının bir yerinden müdahil olmadıkları herhangi bir fikri tartışma da kalmadı.
Neresinden tutsanız elinizde kalan, bir din nasıl tebliğ edilmez, bir mesele nasıl savunulmaz ve bir hukuk devletinde savcılar ne yapmaz üzerine ibretlik bir dersle karşı karşıyayız.
Ama bunlar kadar, Diyanet İşleri Başkanı’na sahip çıkarken iktidarın kullandığı dilin de üzerinde durmak gerek.
Pek alışık olmadığımız bir dil bu.
Bakanların ve iktidar partisi sözcülerinin #AliErbasyalnızdeğildir hashtagiyle yazdıkları mesajlardan bir kaçına bakalım:
“Zamanı ve mekanı yaratan Allah’ın hükmüne dil uzatanlar bu dünyada da ahirette de hüsrandadır. İlahi hükmü dile getiren #alierbaşyanlızdeğildir
“Değme inancıma, değme Kitabı’ma, var git kendi yoluna.”
“İnsana kâinatta hak ettiği değeri göstererek, evvelimizi ve ahirimizi kul olmanın idrakiyle aydınlatan yüce dinimiz İslâm’ın kaideleri, Ali Erbaş hocaya münasebetsizce saldıranların keyiflerine göre sorgulanacak kaideler değildir.”
“Allah’ın emirlerini, yasak kıldıklarını anlatan, Allah’ın izniyle hiçbir zaman yalnız olmayacaktır.”
Baro’nun İslamofobik açıklamasına tepki gösterilmesinde tabii bir sorun yok.
Ama “Dinin hükmü böyle, istemeyen çıksın” diye kestirip atmak, eşcinsellik meselesinde devleti yönetenlerin dini referanslarla konuşması dikkat çekici.
Çünkü 18 senelik uygulama, dil bu kadar katı değildi.
Halbuki İslam’ın kaideleri değişmedi. 2002’de de aynı hükümler geçerliydi.
Ama o günlerde, AK Parti henüz iktidara gelmemişken, henüz herkese demokrasi vaat eden bir muhalefet partisiyken, Sabancı Üniversitesi’nden yayınlanan bir televizyon programına katılan AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, bir öğrencinin eşcinsel haklarıyla ilgili ne yapacaksınız sorusuna, Kuran’ın hükümlerini hatırlatarak, “lanetlenmişlerdir” diyerek değil, şöyle cevap vermişti:
“Eşcinsellerin de, kendi hak ve özgürlükleri çerçevesinde, yasal güvence altına alınması şart. Zaman zaman bazı televizyon ekranlarında onların da muhatap oldukları muameleleri insani bulmuyoruz”
Nitekim, Türkiye’de Gay Pride yürüyüşleri de AK Parti’nin iktidara geldiği 2003 yılında başladı. Yürüyüş 2015 yılına kadar sorunsuz yapıldı. Valilikler “ama İslam kaidelerine göre lanetlisiniz, hastalık bulaştırıyorsunuz, nesli çürütüyorsunuz” diyerek izin vermemezlik etmedi.
2004 yılında TCK’dan zina suçu çıkarılırken de iktidarda AK Parti vardı.
2005 yılında Ankara Vali Yardımcısı eşcinsellerin KAOS-GL derneğinin tüzüğünü ahlaka aykırı bularak kapatılması için başvurunca, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı “Yeni TCK'nın yapılandırılmasında 'cinsel yönelim ayrımcılığının' tartışıldığı bir dönemde, eşcinsel olmak ahlaksız olmak anlamına gelmez. Aslolan tüm ahlak bilimleriyle uğraşanların ortak birleştikleri nokta olan insan iradesinin hür olması gerektiğidir” diyerek başvuruyu reddederken de...
2011 yılında Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, kadınlara şiddeti engelleme yasa taslağı ve Yeni Anayasa üzerine düzenlediği bir toplantıya eşcinsel derneklerinin temsilcilerini de çağırmış, onların anayasaya cinsel yönelimin de girmesi talebine, “siz lanetlisiniz” diyerek değil "Sizlerle aktif çalışmak isteriz. Bunları öğrenmek, bilmek isteriz. Tasarıyla ilgili sürece katılın, önerilerinizi iletin" diyerek cevap vermişti.
Yine 2011 yılında Türkiye’nin ev sahipliğinde İstanbul’da Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlendiği için adı İstanbul Sözleşmesi olan Kadına Yönelik Şiddet ve Ev İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni ilk imzalayan ve Meclis’inde ilk kabul eden de yine AK Parti’nin yönettiği Türkiye olmuştu.
Hala geçerli olan o sözleşmenin dördüncü maddesinin üçüncü fıkrası şöyle:
“Özellikle de mağdurların haklarını korumaya yönelik önemler olmak üzere, işbu sözleşme hükümlerinin cinsiyet, toplumsal cinsiyet, ırk, renk, dil, din, siyasi veya başka tür görüş, ulusal veya sosyal köken, bir ulusal azınlıkla bağlantılı olma, mülk, doğum, cinsel yönelim, toplumsal cinsiyet kimliği, sağlık durumu, engellilik, medeni hal, göçmen veya mülteci statüsü veya başka statüler temelinde herhangi bir ayrımcılık olmaksızın taraflarca uygulanması güvence altına alınmıştır.”
Yani bu sözleşmeye imza atarak iktidar “cinsel yönelim” i tanımış, yani bunun bir hastalık ya da sapkınlık olmadığını kabul etmiş oldu.
Bunu zorla da yapmadı. 2013 yılında hükümetin 2002-2012 yılları arasındaki 10 yılının anlatıldığı Sessiz Devrim adlı kitapta, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’ni onaylayan ilk ülke olması gururla anlatıldı.
2014 yılında Anayasa Mahkemesi bir bireysel hak ihlali kararında “Nefret söylemi kullanılarak hakaret edildiği iddiası bu söylemin ırk, köken ya da renk temelinde yapıldığı iddiası şeklinde olabileceği gibi sayılanlar kadar ciddi bir olgu olan cinsel yönelim temelinde yapıldığı biçiminde de olabilir. AİHM kararlarında da belirtildiği üzere, cinsel yönelim, bireyin özel hayatının mahrem yönlerinden birisini oluşturmaktadır” diyerek cinsel yönelime yönelik hakareti nefret suçu kapsamında değerlendirdi.
2015 yılı 7 Haziran seçimlerinde AK Parti’nin İstanbul’da dağıttığı seçim broşürlerinden birinde “Türkiye Ramazan ayının ortasında İstiklal Caddesi’nde Gay Pride yapabilen bir ülke” ifadesi yer aldı, bu iktidarın yaşam tarzlarının güvencesi olduğuna örnek olarak gösterildi. Bugün köşelerinde karşılarında Lüt kavmi varmış gibi yazılar yazanlar, o günlerde bunu öven yazılar yazıyorlardı.
2016-2017-2018 yıllarında Cumhurbaşkanı’nın düzenlediği iftar davetlerine Bülent Ersoy katılırken de İslam’ın hükümleri aynıydı.
Ve eğer koronavirüs salgını olmasaydı, çok büyük ihtimalle bu yıl verilecek iftar davetine de katılacaktı ve yine çok muhtemelen o iftar davetinde Diyanet İşleri Başkanı ile karşılaşacaktı.
Peki ne oldu da bütün bu yıllar boyunca bu kadar sert biçimde ifade edilmeyen, hatırlanmayan eşcinsellikle ilgili İslami akideler, bugün bu kadar sert ve net biçimde hatırlanıp, ifade edilmeye başlandı?
“İslam hoşgörü dinidir” sözlerinin, Mevlanalı, Yunuslu cümlelerin yerini, ne zaman “Din bu, beğenmiyorsan çık” tekfirciliği aldı?
Tabii ki din değişmedi ama güç ilişkileri, siyasi tercihler değişti.
Muhalefetteyken, zayıfken ya da iktidarda olup henüz tam muktedir değilken kullanılan ikna dili, hoşgörü söylemi, laik argümanlar, sorgusuz iktidar konforunda yerini büyük bir özgüvenle “burada bizim dediğimiz olur”a bırakıverdi.
Daha önce Kemalist laik iktidarların, askerlerin de böyle zannettikleri zamanlar olmuştu.
Ama Türkiye’nin her kesimin asla unutmaması gereken büyük, bazıları için can sıkıcı bir gerçeği var;
Bu ülkeyi farklı hayat biçimlerine, inançlarına ve inançsızlıklarına sahip insanlarla paylaşıyoruz.
Eskiden de böyleydi, şimdi de böyle, ileride de böyle olacak.
Bu ülkenin otantik, yerli bir halkı, esas sahibi yok. Seksist bulunmayacaksa Türkiye kimsenin babasının malı değil, herkesin babasının malı.
Her türlü uzlaşma, alttan alma, diyalog çabasını eziklik olarak görenlere nasıl anlatılabilir bilmiyorum ama hoşgörü, bir adım geri atmak, hayat tarzlarına saygı liberal tavizler, yüce gönüllülükler ya da bize Mevlanalardan, Yunuslardan kalan bir Anadolu irfanı değil, asgari standartlar içinde yaşayabilmemiz için zorunluluklar. Başkasını yapmak gibi bir tercih hakkımız bile yok.
Eşcinselliği lanetli, hastalıklı, sapkın bulabilirsiniz. Buna karşı medeni-demokratik sınırlar içinde mücadele de edebilirsiniz. Dünyada da böyle düşünen çok sayıda insan var. Bu görüşün “homofobi bu" denerek susturulması bu fikri yok etmediği gibi daha da radikalleştiriyor. Ama lanetli diyerek de eşcinseller ortadan kaybolmuyor. 19’ıncı yüzyılın sonunda Ahmet Cevdet Paşa, Maruzat’ta gayet açıkça yazdıktan sonra da bitmediği gibi.
Sadece inancınız olması yetmiyor, bu inançla ne yapacağınız, onlarla nasıl birlikte yaşayacağınızla ilgili bir fikriniz, teklifiniz de olması gerekiyor. Tabii ki bu teklifin, insan haklarına uygun olması, onlarla bunu konuşmak için medeni bir diyalog kurmanız da gerekiyor.
Sevseniz de sevmeseniz de fikirlerinden, inançlarından ya da inançsızlıklarından, yaşam tarzlarından, cinsel tercihlerinden, ırklarından, mezheplerinden hoşlanmadığınız milyonlarca insanla birlikte yaşamak zorundasınız.
Lanet olsun ama dünya böyle bir yer işte.
Türkiye de hiçbir zaman laiklerin ya da dindarların ya da milliyetçilerin ya da solcuların hayallerindeki ideolojik cennet olmayacak. Daha önce deneyenler başaramadı, bundan sonra deneyecekleri de aynı akıbet bekliyor.
Kimse başkalarını ikna etmeden en mükemmel ütopyalarını hayata geçiremeyecek. Türkiye böylesine ütopyalar, ideolojik hayaller için fazlasıyla heterojen bir toplum. Tepeden inmeci her denemenin de bunu deneyenlere maliyeti ağır oldu. Başörtüsü yasakçıları unutuldu gitti, bir kısmı iktidar propagandistine dönüştü.
O yüzden artık buzdolabısına magnet olarak mı, duvarına post it olarak mı yapıştırır ama herkesin sürekli gözünün önünde şu yakıcı, can sıkıcı gerçek asılı durmalı, herkes hesabını buna göre yapmalı:
“Bu ülkeyi başkalarıyla paylaşmak zorundayım, bu ülkeyi başkalarıyla paylaşmak zorundasın”.















Fuhuş ile cinsel tercihin aynı şey olmadığını anlamayacak kadar cahilsin. Fuhuş tabiri Zina ve livatacılık için kullanılan kelimedir Kuranı Kerim’de ve yasaklanmış ve lanetlenmiştir. Bu fillerin kuralsızca ve ulu orta ahlaksızca yapılmasıdır yanlış olan. Cinsel tercihi karışık olan insanlarda edebiyle yaşayabilmektedir bu toplumda Ve bu toplum bunları hoş görüyle kabul.Dikkat edersen DİB başkanı fuhuşu ve azgınlığı konu alıyor verdiği hutbede. Amacın sırf bir kesimi eleştirmek olduğu için konuyu toparlayamamışsın. Fırsatını bulmuşken iktidarı bir dövüyüm mantığı eh işte anca bu kadar oluyor.
Yanıtla (0) (0)Gaypride yürüyüşleri ilk akp iktidarında başlamadı. Bunun ilk örneği 1993 İstanbul Christopher Street Day etkinliğidir.
Yanıtla (0) (0)Kendisi İslami yasamayan kime posta koyacak!?.. ölüm var!.. ahirette ne diyecekler!?.. simdi hic gozleri gormuyor, kosa kosa "guc beniiim!" diye gidiyorlar ama ölüm duvarina toslayinca anlamanin ne faydasi var?.. imtihan elegi sallandikca sapir sapir dokuluyorlar, kalburun ustunde kalan cok az.. Allah hepimizi islah etsin ne diyim:(
Yanıtla (0) (0)Ankara Üniversiteli akademisyenlerin videosunu görünce baronun o açıklamayı durup dururken yapmadığı anlaşılıyor. Sünni yaşam tarzını herkesin üstüne giydirme hayali güden bürokratlar, akademisyenler, politikacılar var. Bunun için homoseksüelliğe terördür demekten bile kaçınmıyorlar! Bence baro kıytırık bir açıklama yapsa haber bile olmayacaktı. İyi ki yapmış, demokratların boyunu görüyoruz.
Yanıtla (0) (0)4. Herkes hayatına yön veren nizamının uygulamada vücut bulmasını ister ve bunun için çabalar ta ki kıyamete kadar? Bunun önünü alamazsınız. Kimin istediği nizam, alemlerin yaradanının istediği nizamla örtüşmüşse işte o kurtuluşa ermiştir.
Yanıtla (0) (0)1. Keşke diyanet vergilerle ayakta durmasa ve bir kuruma bağlanmasaydı da fetvalar konjonktüre göre verilmeseydi! 2. Faiz, kumar vs. alanlarda boy göstermiyor diye diyanetin lgbt üzerinden vatandaşlara ilahi emirleri hatırlatmasının önündeki engel nedir? Ya hepsi ya hiçbiri öyle mi? 3. Demokrasi de sonuçta bir ideoloji değil midir? Onun getirdiği prensiplere bağlı kalmak istemeyen insanlara başka çıkar yol yokmuş gibi onu dayatmak ve demokrasiye uyacaksınız, başka çıkar yol yok demek de başka bir dayatma değil midir?
Yanıtla (0) (0)Yayinlanmadi yazdıklarım neyse düzelteyim: herşeyden anlıyorsun maşallah. Bir tek ahkam kesmediğin din kalmıştı onda da kestin. Bundan sonra hutbe içeriklerini sana okutalım onay verirsen okunsun. Şu konuyu bir anlayın: bu ülkede kimse lgbt bireylerine düşman değil, hatta 50 yıllık mazidir zeki Mürene sanat güneşi deyip saygi duydu bu millet fakat kimse de lgbt propaganda alanı bulsun, anarşist tavırlarla karşıtlarını sindirsin, bastırsın, karşı gelenler de cezalandırılsına ses çıkarmayacak değil. Böyle bir pozitif ayrımcılık yapılamaz bunun savunulacak bir tarafı da yok.
Yanıtla (0) (0)Yıldıray bey meseleleri kavramlar üzerinden analiz etmek değerlendirmek gerekir sizin yaklaşıniz taraflar üzerinden yapılan bir okuma . Onun için biraz daha derinlemesine yazmalısınız . Anlattiklariniz herkesin malumu . Ama hakin hatırını kimseye feda edemeyiz . O öylede ama sizde de böyle gibi bir değerlendirme biçimi çok ama çok eksik....
Yanıtla (0) (0)2- Devlet Opera ve balesi genel müdürlüğü benim vergilerimle ayakta duruyor. Hayatımda hiç dinlemediğim seyretmediğim hatta nefret ettiğim bu genel müdürlüğe vergi vermek istemiyorum. Vergilerinin diyanete gitmesini istemeyenler Devlet opera ve balesine de bir el atsınlar.
Yanıtla (0) (0)Acaba şu " benim vergilerimle diyanet ayakta duruyor" saçmalığı ne zaman son bulacak. Trafik polisi ceza yazar hoop benim vergilerimle maaş alıyorsun denir. Koca koca yazarlar bile hala bu saçmalığı bir argüman olarak sunuyorlar. Konuyu saptırma safsatası olarak kullanılmasından gına geldi.
Yanıtla (0) (0)O kitleyi şöyle bir araştırsan temel düzeyde dahi sosyoloji, insan hakları, anayasa hukuku bilgisinden bihaberdir. Yıllardır bu kitleler yüzünden şu ülkede adam akıllı analiz yazıları okumayamaz olduk. Sebep yazar yokluğu değilmiş okur yokluğuymuş.
Yanıtla (0) (0)Bir de aşağıda bir kitle var Yıldıray onların peygamberi olmuş ağzından ne çıksa doğru kabul ediyorlar. Özgürlük fetişistleri. Sanki Yozgat'ta büyümemişler de Amsterdamlılar.
Yanıtla (0) (0)Bu ülkede sünni olduğu için kimse öldürülmüyor ama gay olduğu için öldürülüyor, trans olduğu için öldürülüyor, lezbiyen olduğu için öldürülüyor. İki tarafın açıklamasını da okurken bunu aklınızdan çıkartmamak lazım.
Yanıtla (0) (0)Yüzbinlerce insanı milyonların önünde kirli, çürük vs ilan etmeye cesaret eden birisi gelecek tepkiyi de sindirmekle yükümlüdür. Baronun açıklaması sert fakat islamofobik değil. İslamın bir türlü geçiremediği reformun suçunu baronun üstüne atmayacağız herhalde. Bülent Ersoy'u iftara çağırmakla reform olmaz. Savcılığı arayacaklarına, biz islamı bugünün şartlarına nasıl uyduralım diye düşünseler çok iyi olur.
Yanıtla (0) (0)Ankara Barosu o kadar demokratsa ve insan haklarını savunuyorsa KHK lı olduğu ve hakkında dava açıldığı için ( hakkinda henüz bir hüküm verilmedigi halde) avukatlık staji bile yaptırmadigi meslektaşlarının hakkını teslim etsin ve hükümete karşı savunsun. Başta kendisi Barolar Birligiyle beraber hukuksuzluk yapıyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu?
Yanıtla (0) (0)senin dinin sana, benim dinim bana, sen benimkine inanacak değilsin bende seninkine.Kuranı kerim Allahın sözleridir.hükümleri kesindir ve değişmez..İslam kısır siyasi çekişmelerin konusu olamayacak kadar yüce ve kutsaldır..sevgi,saygı ve muhabbetle kalın.
Yanıtla (0) (0)Ya burada kızılacak bir durum yok sayın yazar. Adam dinde olanı söylüyor, sizin için dinin kaidelerini değiştirecek değil ya..Allah ı mı sizi mi karşısına alsın? Adam sokakta gördüğünüzde vurun mu diyor, şiddet mi uygulayın, diyor..Vergi diyorsanız haklısınız, bu vatandaşlar devlete başvuru yapıp diyanete giden vergiyi yekun vergiden kesme hakkına sahiptir. Hatta diyanet sadece bunların değil gayri müslimlerin de diyanete yaptıkları vergi oranına göre paralarını geri iade etmelidir.
Yanıtla (0) (0)Kalemine sağlık. Her yazında olduğu gibi en güzel, en doğru görüşleri dile getirmişsin. Broşür haline getirilip elden ele dağıtılacak bir yazı. Özellikle de AKP aklıevvellerine satır satır okutulacak bir yazı.
Yanıtla (0) (0)Güzel bir yazi elinize sağlıkk
Yanıtla (0) (0)Sizdemi yorumu hoşa giderse verirsiniz...mustafa 'nın yorumu nerde!
Yanıtla (0) (0)Sn.Taha Akyol'un sözde hukukcu kimliği sizin bu güzel analiziniz karşısında bir nebze hicap duyar mı merak ediyorum. Muafazakar hangi meslek erbabı olursa olsun aynı kafadır.
Yanıtla (0) (0)87 yaşındayım, çök okuyan bir kimseyim,1954 den beri bir devlet kurumunun hafif tabirle bu kadar dejenere olduğunu görmemiştim, eline kalemine sağlık
Yanıtla (0) (0)Yıldıray Oğur, sürekli yanlışları anlatıyorsunuz. Bir ara da sizden ricam kendi ütopyanızı yazın da bizde bilelim sizin şu meşhur doğrularınızı...
Yanıtla (0) (0)lutfen kimden yanasın ve istikamet nedir.?..Sanal gecekondu mah.sokalarinda ..neyi konuşuyoruz/sunuz...Azgın topluluk Sanalın ana Caddelerinde ışıklar icinde Bize sperm kackinlari iki ayakli asalaklar..:))..diye bakiyorlar,,Tetikcileride islerini yapıyor gonulllu.hayret.!.Azginlar ise sizi biz doyuruyoruz ve nasil yaşayacağınizida biz öğreteceğiz.Silikon Vadisinden.Algoritma yazilim kodlariyla..GeyDamlar Aptal,ahmak degil kessinlikle Azgın,azmış bir güruh ve tehlikeli..amasi mamasi yok.Sanal Gecekondu varos mah ve sokaklarindan cikmamaiz lazim..
Yanıtla (0) (0)Türkiye ilk defa otokratik ülkeler sınıfına girdi. Belediye ve meslek odalarına müdahale çabası da var. Çabalarınızla memleketi düşürdüğünüz çukurun içinden şimdi uzun uzun şikayetler yazıp, analizler yapıyorsunuz! Yanlış adamlar ile doğru iş yapmak mümkün müdür? İlkeleri desteklemişler. Gördünüz ilkeleri! Dimyata pirince giderken evdeki bulgurdan da olduk. Hayrını görün.
Yanıtla (0) (0)Son cümlede fiil çekimleri yaparken bir de bakmışsınız, “onlar olmasa, bunlar olmasa” gibi yorumlar var. Oooofff yazar olmak sadece bilgi ve yetenek değil, çelik gibi sinirler de istiyor. “Kesin” sözünü hiç sevmem ama bu kesin!
Yanıtla (0) (0)Mukemmel bir yazi. Tebrikler
Yanıtla (0) (0)Çok iyi bir yazı. Yazınızın kaynağı olan demokrat ve hümanist zihniyet ülkemizde genel kabul görür umarım çok umut edemesemde . Bence eşcinsel ilişki ile üreme olsaydı toplum din ve ahlak vasıtasıyla bu işi lanetlemezdi. Toplumun tek derdi mevcut toplumun devamı oysa toplumun derdi bireylerin bireylerin temel haklarını yok etmesini engellemek olmalı. Din ve ahlakta bireylerin bireylerin temel haklarını yok ettiği tavır ve davranışları engellemek formuna sahip olmalı.
Yanıtla (0) (0)Bu ülke ne laikçilerin ne de islamcıların ülkesi. Zaten laikçilerle islamcıları kovalasak rahatça yaşayacağımız bir ülkeye sahip olacağız. Halk olarak siyasetçilerin böl ve yönet taktiklerine karşı uyanık olmak zorundayız.Gözünüzü açın rahatınızı bozdurmayın.
Yanıtla (0) (0)Galiba seçimler yaklasiyor yada agir vergiler geliyorki bastakiler gene halka gaz verip onlarin destegini artirmaya calisiyor ! Bastan beri hertürlü izini veren akp, isine gelince, gururla destekledikleri kesimlere aninda düsman olabiliyor ! Sistem hep ayni, kim gelse gene ayni degismiyen masallar...
Yanıtla (0) (0)Butun vatandaslarin odedigi vergilerle masraflarini karsilayan ama sadece Sunni Musluman vatandaslari temsil eden bir Diyanet isleri Baskanligi var bu ulkede. Her Ramazan'da ve Noel'de ayirimci, kiskirtici nutuklar atan Diyanet Isleri Baskanlari var. Escinsellere karsi insanlari kiskirtmasina sasirmadim acikcasi.
Yanıtla (0) (0)baronun açıklaması, akp-mhp kliğine, şu zor günlerde iyi bir kıyak oldu. Hani şu, tayyip erdoğanın "Allahın bir lütfu" dediği kıyaklardan bir tanesi. dağıtılamayan maskeler bile gölgede kaldı.
Yanıtla (0) (0)Bakın yorumcular bile genellikle kendi taleplerini ve düşüncelerini yazıyorlar. Kaç yorumcu katılmasa dahi başka kaç kişinin görüşlerini, isteklerini bu yorum sayfasına aktarıyor? Ya farklı düşünceler istekler, yargılar aktarılmak bile istenmiyor veya çekinildiği ve korkulduğu için risk alınmak istemiyor... Oysa görülüp bilinmesi gereken o kadar çok farklı düşünce ve bakış açısı var ki. Konu her ne olursa olsun, bilinirse belki bir adım atılır, farklı yaklaşımlar geliştirilebilir...
Yanıtla (0) (0)sözde laik bir ülkede yaşıyoruz.Dine göre yönetilen ülkede yaşasak kimbilir ne olacak. bir de derlerki islamda ruhban sınıfı yoktur. iyiki yok. ya olsaydı vay anam vay. M.Kemal Paşa'ya teşekkür etmek lazım.
Yanıtla (0) (0)Şu yazıyı bildirge niyetine yaz dağıt okullarda okut.. okadar net, kapsamlı, açıklayıcı ve doğru! Artık populizm kustuğumuz bu dünyada manıkla yazılmış tarihi eser olur wallahi
Yanıtla (0) (0)Medyaya Ahlak vicdan dersi veriyor Karar kalitedir
Yanıtla (0) (0)bütün inançlara saygılı olmak lazım çok doğru ve yerinde hiç kimse diğerin inancına hakaret etme hakkı yok. peki buraya kadar mutabıkmıyız? peki bunlar ateist bunlar zerduş bunlar dinsiz deme hakkı varmı
Yanıtla (0) (0)Madem sigara saglikli olmadigi icin kiyasen haram!sizin kocama motorlu lüks arabalsra binmenizde haram o arabalar atik gazlari sigaradan tehlikeli..
Yanıtla (0) (0)Dogrusu bizim gibi toplumlar bu ise karsi orasi bir gercek. Ancak Erbas hem onlarin vergisi ile maas aliyor hemde faiz piyango gibi yerlerden de maasi besleniyor. Madem bu kadar dindar bir adamsan cik deki Bu maaslar haramdir faiz en buyuk haramlardandir . Cikip dermi bunlari? Yermi ? Erdogan direk onu kapinin onune koyar. Isin ilginc tarafi bu akp dun neyi savunduysa bugun tersini yapiyor. Yakinda erbas fetvalar verse haramlari helal , helali de haram saysa hic sasmam.
Yanıtla (0) (0)Dünyaya nizam vermek isteyen Osmanlı’nın, öncülük ettiği Milli Mücadele ile Pakistan ve Hindistan’a bağımsızlık kapılarını açan M Kemal’in evlatları onlar. Marx,Lenin ve Engels’ten ilham alan, batıya hayranlık besleyip karşılarında süklüm püklüm duranların değil!Uçaklar kalkıyor peş peşe.Biri gidiyor.Diğeri geliyor.Gidenler,"süper güç” adı verilen ülkelere yardım malzemeleri götürüyor. Gelenler,çökmüş sağlık sistemlerinin ölüme terk ettiği vatandaşlarımızı yurda getiriyor.“Şov”diyorlar buna Evet,gerçek bir şov!Hem de muhteşem bir şov.Maskeleri düşüren,yıllardır oluşturulan algıları bozan şov.
Yanıtla (0) (0)İktidar diğer benzeri popülist iktidarlar gibi bölerek yönetmeyi beceriyor. Demokrasilerin cilvesi bu. Bütün hedef 50+1 ile o koltukta olabildiğince uzun oturmak. Bunun için toplumun fay hatlarıyla sürekli oynamayı ve daha da bölmeyi iş edinmiş kendine. Ülkenin geleceği de hiç bir zaman umurunda değil. O kendi ikbalinin peşinde. Halk akıllı bir halk olsa bu oyunu görürdü. Ama değil. Halk da cemaatçi, bölücü, tarafgir ve fırsatçı. Fay hatları derin. Bu ise herkesin ve hepimizin geleceğinde, refahından ve huzurundan çalıyor. Yanlışı görmek için bir deprem ve altüst olmak gerekiyor.
Yanıtla (0) (0)Egitimsiz toplumlarda böyle seylerin olmasi normal, diyanetin söyledigi seyleremi yanarsiniz yoksa Ona karsilik konusan Baroyami. Saygilar
Yanıtla (0) (0)Maalesef birbirimize karşı saygı duymayı ve kırıcı olmamayı unuttuk...
Yanıtla (0) (0)Laik kesim meselenin laiklik değil hukuk ve demokrasi olduğunu kavrayana dek böyle sazanlanacak. Ankara Barosu'nun bile hukuk nosyonlarına sahip olmadığı, bir insan hakları ihlali olan DİB fetvasına yaptığı itirazı hukuk yerine sübjektif din karşıtlığına dayandırdığı bu ülkede Erdoğan'ın iktidarı garanti. CHP'ye verilen görev de belli ki Erdoğan'a destek olmak, meşrulaştırmak. CHP anamuhalefet olmaktan çıkmalı. Birinci öncelik bu. Gerisi sonradan çorap söküğü gibi gelir.
Yanıtla (0) (0)Iyi ki varsin Yildiray...
Yanıtla (0) (0)sosyal medya alanı kurumların yöneticilerinin kendilerini gösterme alanı oldu. Yardım yapan banka dekontunu gösteriyor, gücün yanında olmak için inanan-inanmayan yazıyor ve bakın ben de yazdım diyor. iktidar gücünü elinde tutmak isteyen vicdanını ve ahlakını bir kenara bırakıveriyor. Bana teklif edilenler size edilse dininizi değiştirirsiniz diyenler ülkesi değil miydi buraları....
Yanıtla (0) (0)Münafık kelimesi Arapçada nafak yani tünel kelimesinden gelir.Tünellerin iki veya daha fazla çıkışı vardır.Biz günümüz müslümanlarının iki belki de bir kaç yüzlü olduklarımızı iyi gösterdin.İkincisi müslümanlar olarak şarap fabrikasının başına geçince gül suyu üreten bir müdür olduk sandık.Hatta öyle ki faizli ve satışımıza dinden fetva aldık,dünün adil düzencileri/şeriatçileri bu gün Atatürk filimleri yaptık,münafıklıklarımızı isbat ettik.Bir taraftan da laikliği savunduk.oysa burası herkesin paylaşmak/yaşamak/katlanmak zorunda olduğu LAİK BİR ÜLKEDİR.Yazı mükemmel bir yazı adeta MANİFESTO
Yanıtla (0) (0)Kilicdaroglu oyun kurucu klarak, imamoglu ve yavaş vitrin olarak aylarca çabaladı, "algı" olayında iktidarı istedikleri seviyelere indirebildiler. Ama kaçın kurası iktidar, muazzam bir direksiyon hareketiyle karşı taraftan istediği sesi aldı. Kilicdaroglu ekibinin ısrarla gözden kaçırmaya çalıştığı papyonlu taifenin ses vermesini sağladı iktidar. En az bir ay kurtarır artık "algı". Millet eskisi kadar yemese de dil altı hapı gibi acil çözüm oldu bu. Yan tesirleriyle beraber. Vücud yavaş yavaş dil altı haplarıni da kaniksar 2023'e kadar.
Yanıtla (0) (0)Son seçimde tipik CHP zihniyeti diye damgalanan adaylar yerine, eski dyp anap çizgisinden adaylarla ipi göğüsleyen ve tüm bb leri ele geçiren CHP zihniyeti, önümüzdeki seçimde cb yi de alacak gibi. Pandemi ve ekonomi krizi, "algı" yı o zihniyete doğru götürüyor. Iktidar çok usta bir şekilde olayı CHP zihniyetinin en marjinal papyon taifesinin bağıracağı alana çekti. Onlar da kendilerini tutamayıp ses verdiler. İktidar unsurları, seyircilere "işte CHP zihniyeti" dedi ve sırıtarak ellerini ovusturarak indi sahneden. Aşağıdan seyircilerle beraber sahneye yuuh çekiyor.
Yanıtla (0) (0)Turkiyedeki son patlak veren olay, iktidarın ideolojik evrimine işaret etmez. Son hadise Goebbels'in alanına giriyor. Pandemi, ekonomik kriz vs konusunda ciddi sıkıntılar var. İktidarın en hassas olduğu veri "algı". Ölü sayısı ve ekonomik verilerden ziyade, bunun "algı"sı önemli. Çok eski ve başarılı bir taktik: adi vakayı ideolojik alana cekebildiginiz kadar, adi vakayı âlî kilabilirsiniz. "Algı" bağlamında yani. Toplumda escinsellik konusunda erbaşa yanlış konuştu demez. Ama pandemi ve ekonomi alanında hükumetin alternatifi görülmeye başlanan bir CHP zihniyeti olgusu, krizli alana çekildi.
Yanıtla (0) (0)sayın 12:41! kemik yalayıcılık, hırsızlık, dolandırıcılık, soygun nedir?
Yanıtla (0) (0)Dünyada hiç bir toplum, escinselligi normal kabuk etmiyor. Ama kamuoyu nezdinde öyley"miş gibi yapıyor". Meşhur soru, yarın çocuğun ben escinselim dese ne yaparsın? Sorunun zoru. Bu normal değildir. Ama o tercihe sahip olanların da vatandaşlık hakları vs güvence altına alınmaya çalışılıyor. Herkes sapkınlık bildiği şeyi, normal görüyor "muş gibi yapıyor".
Yanıtla (0) (0)Olayları işinize geldiği gibi değerlendiriyorsunuz. Faiz konusunda o kadar ağır eleştiri yapıldı ki hutbede. Camiden bir tane itiraz çıkamadı.
Yanıtla (0) (0)Sapkınlığın adı tercih, yönelim, yaşam biçimi gibi usturuplu seçilmiş kavramlar olamaz.
Yanıtla (0) (0)Ankara Barosu'nun binlerce yıllık dinlerin eşcinselliğe bakışını yargıya "şikâyet" etmesine sırf,siyasi iktidar tepki verdiği için,kitap ve tez çalışmalarını "Diyanet Vakfının İSAM'de yaptığını bir kitabında belirten sn yazar bugünkü yazısı ile "şikayete"verdiği destekle ilgili kuruma olan teşekkür borcunu ödemiş olmanın mutluluğunu satırlarında belirtmiş oluyorlar.Ne mutlu kendilerine..
Yanıtla (0) (0)ankara barosu başkanı türk halkından özür dilemelidir.islam dinine olan kişisel nefretini etiketinin arkasına saklanarak kusmamalıdır.derhal istifa etmelidir.
Yanıtla (0) (0)halkın dini değerlerine saldırarak aydın olunmuyor.halk bu gibi insanları diplomalı kör cahiller olarak görüyor zaten.
Yanıtla (0) (0)Güzel bir yazı olmuş, argümanlarınızla fikirlerinizi desteklemişsiniz. Benim fikrime gelince bazı yönelimler kişinin kendi tercihi olabilir, fakat yanlış olan bir şeyide Müslüman gücünün yettiği mertebesinde engellemekle yükümlüdür. Toplumda kötü ve yanlış olan bir şeyin reklamını alenen yapmak ve yaymak doğru değildir. Bu cinsel yönelim de olabilir başka şeyde. Diyanetin diğerlerine değinmemesi siyasallaştığının göstergesidir. Türkiye de hükümetler hiçbir zaman tutarlı olmadı. Günlük siyasi çıkarı düşündü. Uzmanlarınca bir konu tartışılıp karar alınmadı, lider ne dediyse o oldu.
Yanıtla (0) (0)Nokta
Yanıtla (0) (0)Zeki Müren ve Bülent Ersoy'u hoşgörüye örnek vermek hatalı. Zeki Müren sınırı aştığında, Gladyatör kostümüyle çıktığında, gazinoyu terkedenler oldu, ertesinde basın - toplum da bunu onaylamadı. Ayrıca ilişkilerini gözden uzak yaşamak zorunda kaldı. Bülent Ersoy'a gelince transparan gömlekle sahneye çıkması benzeri tepki oluşturdu. Ayrıca, Sayın Ersoy'un durumu oldukça özel. Kendisinin tercihi cinsellikten ziyade bedeniyle alakalı. Peki eşcinsel kimdir? Şair Küçük İskender bir eşcinseldir. Toplum tarafından kabul görmüş müdür? Hayır. Dışlanmış mıdır? Evet.
Yanıtla (0) (0)Şeriatın ayak sesleri, geçmiş olsun.
Yanıtla (0) (0)Kovid 19 salgınında aciz kalan din ulemasının bu tip söylemleri ön plana çıkararak rol çalma isteğidir bu. Bilim karşısında düşülen yenilgiye kılıf aramadır diyanetin yaptığı. Hoşgörü diğer inançlara saygı gücü ele geçirince ye kadar. Bunu İŞİD de,Mursi uygulamalarında ve ülkemizde de görüyoruz. Söylemleri islamide değil. Tek tanrılı dönemin başından beri aktarılan söylemler. Yolsuzluğa laf varmı. Yok. Çocuk istismarına laf varmı,yok. Kul hakkına laf varmı,yok. Varsa yoksa .............gına geldi. O kadar bütçeye incir çekirdeği fetvalar. 21.yüzyılın diyanetinin geldiği yer veya gittiği yer.
Yanıtla (0) (0)Evet sevmediğimiz onlarca çevre ile beraber yaşamak zorundayız. Bildiğimiz doğruyuda insani çerçevede sonuna kadar savunmalıyız. Eşcinsellik sapkınlıktır. Diyanet hükümet kontrolünde bir kurumdur, İslam adına bir beklentimiz yok. Yazınızda katılmadığım şey bu konunun hutbede söylenmesinden neden rahatsız olduğunuzdur. Bir kesim rahatsız olmasın diye İslam ın buyruklarını söylemekten kaçınamayız. İslam kural koyar, mümin olan uyar. Eşcinseller rahatsız olacak diye islam ın hükmünü saklayacak halimiz yok.
Yanıtla (0) (0)Veren memmun. Alan.memmun hatta avkatlari degil....Barolari....memun....BIZIM MUTACILARA.....noluya ya....gene costular.....bunlara bu vurusde az geldi ya.. Gelen ilahi ikaz sadece baskalarina.....ensarin tecavuz ettigi cocuklar......alibaba. Konus. Ococuklar hakkindada konus...sizi gidi bademci mutacilar
Yanıtla (0) (0)Yazıya cevap dünden İ Kiras Bey'den"Toplumun büyük kütlesini rencide ederek kışkırtmanın ne tür sonuçlara yol açabileceğini kestirmek mümkün değil.Bu bakımdan, muhalefetin de bu konuyu iktidarla baro arasındaki bir mesele olarak görmekten uzak durmasında fayda var. Çünkü birilerinin iktidar karşıtlığının sağladığı ahlaki meşruiyeti toplumun değerlerine yönelik bir düşmanlık ateşini yakmak için kullanmaları siyasi muhalefet açısından alarm sinyali olmalı.Siyasi muhaliflerin yüksek sesle bu provokasyona karşı tepki göstermeleri ve bu tezgâhı bozmaya yönelmeleri gerekiyor."Muhalif/Makul olmak ..
Yanıtla (0) (0)evet Lut kavmi helak oldu çünkü çok kötü Allah'ın yasak kıldığı işi yapıyor idi yine semut kavmi deveye zarar vermeyiniz diyen kardeşleri Salih as dinlemedi helak oldu yine bir kavim terazi de adaletsizlik yaptı helak oldu firavun kibirlendi helak oldu asıl olan da zaten bu değil midir Allah'ın bütün haram kıldığı şeylerden kaçınmalıdır yoksa aleni bir haramı işlemek helak sebebi veya musibetler e uğrama vesilesi olabilir bugün iş İslam i yönden değil ideolojik siyasi yönden tartışılıyor herkes balıklama atlıyor
Yanıtla (0) (0)Sütun komşusu T Akyol'dan sn Oğur'a"Konuşurken, yazarken sorumlu ve dikkatli davranmak da hem medeni hem ahlaki bir gerektir. Hele de Baro gibi bir hukuk kurumu,bu medeni ve ahlaki sorumluluğu daha fazla hissetmeliydi. Fakat bildirinin marjinal kaldığı,ana akım hiçbir kesimden tasvip görmediği açıktır. Dinimiz genel bir saldırı altındaymış gibi bir provokatif duygulardan da sakınmak gerekir.Dini değerlerin zayıflaması güç ve kazanç hırsı gibi faktörlerden geliyor. Bu gerçek, samimi dini hassasiyeti olanların gözünden kaçmamalıdır."
Yanıtla (0) (0)Yapılırmı la böyle kölesi olduuum. İnsanın yüzüne gerçekler böyle çarpılır mı la. Ne güzel şurdan iki ayet hadis okuyacııdık. Aaaz dadıynan bi cahillik yaptırmıyon, ikide bir geçmişi garıştırıyon yav. Yoh Halkbank, Yoh milli piyango, Yoh eşcinsellerin vergisi. Güjlüyük gardaş, bırah da dadını çıharak la. Bi de Papa filan diyoyo la, te Allaaam yarebbim.
Yanıtla (0) (0)Cüret kokan bir bir 'baro savunma' yazısına kısa cevap"Nikah demek aile demek,değer demek,mazbut dünya görüşü demek.Böyle kafalar işgal edilemez.Peki LGBT nedemekÖlçütsüzlüğü ölçüt edinmiş,içinden estiği gibi yaşayan, kutsalsız,zayıf, savruk,kolay kanalize edilebilir güruh demek… LGBT olanlara seçimleri hayırlı olsun.Kendilerine ve özel hayat seçimlerine saygı duyarız.Fakat LGBT’yi kamusallaştırıp postmodern kültürel işgal hareketine dönüştürmek isterseniz bilin ki bir süre sonra tepkiler daha büyük olur.Onun için şu satırların kıymetini bilip kendi antipatikliğinize kendiniz çözüm bulun."
Yanıtla (0) (0)Sigara ile zina ve eşcinsellik aynı konuşmada aynı şekilde "haram" olarak anlatılıyor, garip. Sigaranın da diğerleri kadar kötü olduğu mu ifade edilmeye çalışılıyor, yoksa diğerlerinin de sigara kadar normal olduğu mu?
Yanıtla (0) (0)Geçmişte vermiş olduğunuz destekler ve katkı ile ülkeye nasıl bir kötülük yapılmış olduğunu daha iyi anlaşılıyor.
Yanıtla (0) (0)Mükemmel bir tarihçe olmuş. AKP nereden nereye. Halk artık bu tür goygoycuları dinlememeli. Amaçları belli. Böl yönet. Beraber yaşıyoruz, o halde bizi birbirimize düşmanlaştıranlara prim vermeyelim ve lanetleyelim onları. Lanet olsun kötülere ve kötü söz sahiplerine.
Yanıtla (0) (0)Çok güzel bir yazı, gururla okudum, irkildim, bir hissiyat ve bir gerçek bu kadar güzel ifade edilebilir. Teşekkürler sayın Oğur
Yanıtla (0) (0)Yıldıray Bey sizi yürekten tebrik ediyorum. Çetrefilli, her tarafa çekilebilecek bir konuda bu kadar sağduyulu, bu kadar net ve bu kadar açıklayıcı yazılabilirdi ancak. Bu yazınızı önce İbrahim Kiras’a, sonra Taha Akyol ve Akif Beki’ye hararetle tavsiye ediyorum. Sevgi ve saygılarımla...
Yanıtla (0) (0)Doğru
Yanıtla (0) (0)Sözüm size değil Sayın Yazar Allah'ın hükmünü "ideoloji" algılanmasına sebep olan müslümanlara yazıklar olsun...
Yanıtla (0) (0)Merhabalar Değerli yazar, yazınızda, birlikte yaşamanın asgari kriterlerini ve bu ülkede yaşayan bütün ideoloji ve siyasi grupların samimiyetsizligini çok açık bir şekilde ifade etmişsiniz. Bu tespitlerden hareketle bu ülkede hiçbir zaman müreffeh, aydın, demokrat ve uygar bir yaşam maalesef göremeyeceğiz.
Yanıtla (0) (0)Sağduyunuza hayranım kültürel derinliğinize de, tebrikler kesip sakladığım mükemmel bir yazı
Yanıtla (0) (0)Konuyla ilgili şimdiye dek okuduğum en kapsamlı, adil ve çok yönlü yazı. Metnin altını dolduran yakın tarih araştırmaları için de ayrıca teşekkürler. Enfes bir yazı...
Yanıtla (0) (0)Her açıdan mükemmel bir yazı, hem bilgilendirici, hem demokrat, hem de cesur. 80 belki de 90 milyonu bu ayrımcı sözlerle nasıl bir arada tutabilir bir iktidar. Haydi dini otorite son zamanlardaki kendisini hedef alan eleştirilere karşı belki dikkati başka yöne çekmek için böyle yersiz bir çıkış yapmış olabilir. Ancak iktidarın cansiperane biçimde onu sahiplenmesi, kendi vatandaşını dışlaması asıl şaşırtıcı olan. Nerde kaldı, ben yaratılanı yaradandan ötürü severim, lafı nerde kaldı?
Yanıtla (0) (0)Kenan Evren tarafindan getirilip Turgut Ozal'in kaldirdigi 'kadin kiliginda erkeklere sahne yasagi' da Akparti doneminde kismen geri getirildi. 2007'den itibaren Huysuz Virjin ekranlara cikamaz oldu. 2003'ten aciktan escinsel karakteri olan diziler varken bunlar 2003'ten sonra RTUK kisitlarina takildi. Soylem kismi zaten hep kotuydu. Resmin tamami gorulsun diye not dusmus olayim.
Yanıtla (0) (0)Sayın Y. Oğur tebrikler. Yine güzel bir yazı ve güzel bir soru: "Yoksa Diyanet İşleri Başkanı çıkıp bu haftaki Cuma hutbesinde salgınla mücadelede hükümetin dağıttığı faizli krediler için Kuran’ın açık ayetlerine referansla “Faizden vazgeçmeyen Hazine Bakanlığı, Merkez Bankası, Halkbank Allah ile savaş halindedir” deseydi" Özel bankalar daha fazla kredi vermiyorlar diye topa tutuluyorlar. Kredi demek faiz demek. Buna kimsenin sesi çıkmıyor. Yoksa faiz haram değil mi?
Yanıtla (0) (0)Bu lanetleme kelimesi çok zoruna gitmiş belli ki..İslam bir tercihtir..sen tercih etmek zorunda değilsin ama kitabı kabul edenler eşcinsellerin değil, eşcinsellik eyleminin lanetlenlendiğini bilirler ve kendileri eşcinsel dahi olsa bunu kabul ederler. islami kabul etmeyen birinin bu kelime neden bu kadar zoruna gider anlamıyorum..islamın hükümlerini takip etmek müslüman olmak ile başlar..müslüman değilseniz bu sizi zaten bağlamaz ki yani hutbenin muhatabı değilsiniz ki..öte yandan hem müslüman hem eşcinsel de olunabilinir tabi ki..
Yanıtla (0) (0)Bazen nalına bazen mıhına vuruyorsun. Sana yakışan “eşcinselleden vergi alınmasın”, ama “yüreği yeterse faize de çatsın” şeklindeki ucuz söylemler yerine, başkanın sözünü sonuna kadar savunmak olmalıydı. Sen ne kadar çabalasan da laikler seni kabul etmeyecekler, onlara mavi boncuk dağıtmak, aman mahalleyi de kızdırmayalım türünden her tarafa gülücük saçmak sana hiç yakışmadı.
Yanıtla (0) (0)