Türkiye yarım asrı geçen Avrupa macerasında kritik bir kırılmanın eşiğinde. AP, 3 Ekim 2005’te başlayan Türkiye ile tam üyelik müzakerelerinin ‘askıya alınması’ çağrısı yapan Türkiye raporunu kabul etti. Raporun, AB Komisyonu’nun Genişlemeden sorumlu üyesi Hahn’ın Türkiye’yi ziyaret ettiği gün kabul edilmesi de dikkat çekti. Son karar AB Konseyi’nin...
Türkiye’nin 1963 yılında başlayan Avrupa ile birlik süreci en kritik sınavı ile karşı karşıya. Avrupa Parlamentosu (AP), Türkiye’nin üyeliğini askıya alma çağrısı yapan ,Türkiye Raporu’nu onayladı. Strasbourg’daki oylamada, Türkiye Raportörü Kati Piri’nin hazırladığı rapor 64’e karşı 477 oyla kabul edilirken, 97 üye de çekimser kaldı. AP kararları tamamen siyasi olarak kabul ediliyor ve hukuki bir yaptırım gücü yok. Ancak, üyelik müzakarelerinde son kararı veren AB Komisyonu, AP’nin onay vermediği bir ülkeyi üyeliğe kabul edemiyor. Ayrıca birliğin ekonomik giderleri, bütçesi ve fonları dağıtımı da AP üzerinden yapılıyor.
Raporda, Türkiye’de insan hakları ve demokrasi alanlarında görülen gerilemeye dikkat çekiliyor. 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen OHAL dönemindeki uygulamaların, kamudan ihraçların ve basın özgürlüğünü tehlikeye atan adımların eleştirildiği raporda, Gümrük Birliği müzakerelerine siyasi kriter getirilmesi çağrısı da yapılıyor. Müzakerelerin askıya alınmasının en önemli gerekçesi olarak da 16 Nisan referandumu ile kabul edilen değişikliklerin Avrupa’nın temel değerleri ile çeliştiği, Venedik Kriterleri’ne zıt olduğu iddiası oldu. AP’nin raporu onaylamasına Türkiye’den tepki gecikmedi. Başkent’te Avrupa Birliği Komisyonu’nun Genişleme’den Sorumlu üyesi Johannes Hahn’ı ağırlayan AB Bakanı Ömer Çelik, kararın Türkiye açısından ‘yok hükmünde olduğunu’ söyledi. Kararı ‘siyasi’ olmakla eleştiren Çelik, “Hiçbir bağlayıcılığı olmayan bir rapordur. Avrupa Parlamentosu siyasi nitelikli bir karar almıştır. Rapor objektif değil. Türkiye’nin şimdiye kadar yaptıklarını görmeyen. Ermeni meselesinde tek taraflı tarih anlayışını benimseyen bu raporu kabul etmiyoruz. Bu rapor işbirliği raporu değil, bir sabotaj raporudur. AP raporunu son iki sene olduğu gibi bu sene de yok hükmünde kabul ediyoruz. Rapor aynen iade edilecektir” ifadelerini kullandı. AP’nin karara en önemli gerekçe olarak 16 Nisan referandumu ile kabul edilen değişiklikleri göstermesini de eleştiren Çelik, “Türkiye’den talep edilen şey Türkiye’nin halkın iradesine duyarsız kalmasıdır. Tabii ki böyle bir şey söz konusu olmayacaktır. Bir AP’yi milli iradeye saygılı olmaya çağırıyoruz. Halk iradesi tecelli etmiştir ve bu da aynen uygulanacaktır.”
Karara bir tepki de Dışişleri Bakanlığı’ndan geldi. Bakanlıkta yapılan yazılı açıklamada “Asılsız iddialara ve iftiralara dayanan bu karar söz konusu kurumun itibarını ayaklar altına almaktadır. Bu karar tarafımızdan yok hükmünde sayılmaktadır” denildi.
AB, Parlamento’nun aldığı bu kararı görmezden gelemez
Taslağın oylandığı gün Türkiye’ye gelen Avrupa Birliği (AB) Komisyonunun Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn, Türkiye ve AB’nin birbirleri için ‘kilit’ öneme sahip olduğunu söyledi. Türkiye ile AB arasındaki yol haritasının ve yeni müzakere başlığının açılmasının söz konusu olup olmadığının sorulması üzerine Hahn, AP’nin bugünkü oturumundan çıkan kararın görmezden gelinemeyeceğini belirtti. AP’nin Avrupa’nın üç temel kurumundan biri ve üyelerinin de Avrupa halklarının görüşlerini temsil eden kişilerden oluştuğunun altını çizen Hahn, orada tartışılan konuların da bu minvalde ele alınması gerektiğine dikkati çekti.
HUKUKSAL YAPTIRIMI YOK
Avrupa siyasetinin üç önemli saç ayağı bulunuyor. AB Konseyi, AB Komisyonu ve AP. AB Komisyonu, Birliğin ‘atanmışlardan’ oluşan Bakanlar Kurulu yani yürütme görevini yürütüyor. AB Konseyi ise AB üyesi ülkelerin liderlerinden oluşuyor ve ‘tavsiye’ hükmündeki kararları değerlendiriyor. AP üyeleri ise üye ülkelerde yapılan seçimlerle belirleniyor. AP’nin üç önemli görevi var. Aldığı kararlar da ağırlıklı olarak ‘siyasi içerikli oluyor. Devletler için hukuksal bir yaptırımı ise yok. Fakat Avrupa Birliği (AB) bütçesi konusunda mutlak söz sahibi ve Bazı AB yasaları konusunda onayı gerekiyor. AP’nin AB bütçesi üzerinde de mutlak yetkisi var. AB bütçesinden Ankara’ya yapılan yardımlar, vize serbestisi, gümrük birliğinin güncellenmesi gibi iki taraf arasındaki önemli konularda AP ile diyalog olmadan ilerleme sağlamak neredeyse imkansız.
AB’nin yürütme organları olan AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu’nu kontrol yetkisine de sahip. AP üyeleri, kontrol yetkisi kapsamında AB Konseyi ve Avrupa Komisyonu’na yılda ortalama 10 bin soru yöneltir.
KARARIN BAĞLAYICILIĞI VAR MI?
AP, Konsey ile birlikte yasama yetkisini paylaşır. Üye devletleri bağlayacak hukuki düzenlemelerin kabul edilebilmesi genel kural olarak hem AP ve hem de Konsey’in onayı gerekiyor. Bazı konularda ise sadece danışma organı niteliğindedir, görüşleri bağlayıcılık taşımaz.
AB İLE İLİŞKİLER
AP kararı AB-Türkiye ilişkilerine de olumsuz yansıyacak. Son yıllarda olağanüstü sancılı hale gelen bu ilişkilerde bundan böyle ilerleme sağlanması daha da zorlaşacak.
ÜYELİK YERİNE ‘KUVVETLİ İŞBİRLİĞİ’ ÖNERİSİ
AB süreçlerinde ilk kez bir kurumun ‘aday bir ülke için müzakerelerin askıya alınması’ çağrısı yaptığı taslakta çok tartışmalı bazı maddeler de var. Kabul edilen rapordan öne çıkan başlıklar şöyle;
4 BAŞLIKTA ORTAK ÇIKAR ALANI: Üyelik müzakereleri yerine ‘ortak çıkar alanları’ olarak belirlenen terörle mücadele, göç, enerji, ekonomi ve ticarette ‘kuvvetli işbirliği’ öneriliyor. Ancak, gümrük birliğinin güncellenmesi de dahil olmak üzere, tüm bu alanlarda işbirliğinin “insan hakları ve temel özgürlüklere saygı koşuluna bağlanması” talep ediliyor.
FONLAR KESİLSİN: AP, Türkiye’ye verilen üyelik öncesi AB fonlarının da gözden geçirilecek. Müzakerlelerle birlikte bu fonlar da askıya alınacak.
15 TEMMUZ’A KINAMA: Taslakta 15 Temmuz darbe girişimi ve Türkiye’de gerçekleşen terör eylemleri kınanıyor. Türkiye’nin darbecileri yargılama hakkı olduğu belirtiliyor ancak OHAL süreci eleştiriliyor.
VİZE İÇİN TERÖRLE MÜCADELE YASASI: Vize serbestisinin Türkiye terörle mücadele yasalarında temel hak ve özgürlükleri güvence altına alıcı revizyona gitmediği sürece mümkün olamayacağını belirtiyor.
NAZİ BENZETMESİ: Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bazı Avrupalı liderlere yönelik “Nazi” suçlamalarına da yer verilerek bu ifadeler eleştiriliyor. Türkiye’nin iç sorunlarının ihracının “önemli sayıda Türk kökenlinin yaşadığı AB üyesi toplumlar içindeki barışçıl birlikte yaşamı tehdit ettiği” iddia ediliyor.
AB’YE PKK ÇAĞRISI: AB terör örgütleri listesinde olduğu hatırlatılan PKK’nın “yeniden şiddete başvurması” kınanıyor. Kürt sorununda barışçıl çözümün gerekliliği vurgulanıyor. Avrupa devletlerinin örgütlerin sembol ve işaretlerini yasaklayan yasal mevzuatı uygulamaları isteniyor.
Asıl karar yıl sonu verilecek
Türkiye Avrupa Birliği Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Haluk Günuğur:
APnin almış aldığı kararın kıymeti harbiyesi yok. Bağlıyıcı değil ve hukuki sonuç doğurmaz. Eylül ayında AB Komisyonu tarafından açıklanacak ilerleme raporuna yansır ve bu rapor da siyasi düzeyde Bakanlar Konseyin’de ve zirvede olumlu olursa hukuki değer taşır. Bu haliyle Avrupa’nın siyasi görüşünün yansımasından başka bir şey değil. Avrupa değerlerine çok uzak bir Türkiye görüyor. Bu noktada AB’de başlık açmak değil kapatmak önemlidir. Bu da gerçekleşmiyor. Zirvede alınacak karar ise siyasi liderlere ait olacaktır. Bunun teknik bir boyutu yok, siyasi bir karar gerektiriyor bu nedenle liderler karar verecek.
İlişkiler fiilen askıda
AB Küresel Araştırmalar Derneği Başkan
Yardımcısı Dr. Can Baydarol:
Kararın bağlayıcılığı yok. Doğru yok hükmünde sayarız ancak eleştiriler ne kadar yok hükmünde sayılabilir bu da tartışma konusu. Bu kararın bence çok etkisi olmaz. Bana göre AB ile ilişkilerimiz hukuken devam etsede fiilen askıda. Müzakere sürecinde ilerleme yok, AB üyesi olacağımız yönünde umut da yok kimsede. AB Bakanlar Konseyinin ilerleme raporunda da eleştiriler olacaktır ancak Türkiye ile müzakereleri askıya almak gibi radikal bir sonuç olmayacaktır. Böyle bir şey olduğunda Türkiye’ye “Bir Ortadoğu devleti olarak devam et” demiş olacaklar ki bu hiç işlerine gelmez. Savaş gündemi nedeniyle ABD doları artıyor. Borsa da rekor kırıyor. Demek ki AP kararının ekonomik de bir etkisi yok.
Ciddi bir soğuma olmaz
Bilgi Üniversitesi Uluslararası İlişkiler
Bölümü Öğretim Üyesi Emre Gönen:
Alınan karar konseyin çalışmalarını etkiler ama zaten üyelik müzakereleri donmuş durumda. Konsey yeni fasıllar açmayacağını ilan etti. Bu nedenle, AP’nin istediği gibi siyasi bir adım atarak çok ciddi bir soğumayı başlatacaklarını hiç zannetmiyorum. Ayrıca bir yandan bu kadar ciddi bir siyasi adım atacaksınız, bir yandan da Gümrük Birliği’nin modernizasyonu gibi şunu yapın, bunu yapın şeklinde kararlar vereceksiniz. Bu açıdan, bir yandan biz sizin yüzünüzü görmek istemiyoruz ama öbür yandan oturun bunları tartışın demenin bir alemi yok. Bu, Türkiye’de giderek artan AB karşıtı tavıra malzeme yaratır.