Son haftalarda yerli yabancı haber kanalları, gazeteler, sosyal medya; dev teknoloji şirketlerinin işten çıkarmalarını konuşuyor. Teknoloji devlerindeki işten çıkarmalar aslında 2022’nin yaz aylarında başlamıştı, o tarihten itibaren de hız kazanarak devam etti. İş toplu işten çıkarmalara gelince de ortalık iyiden iyiye karışmaya başladı.
GÜLAY ERDEMLİ
Teknoloji şirketlerindeki işten çıkarmaları herkesin takip edebilmesi için kurulan bir web sitesi olan “layoffs.fyi”, verilerini sürekli olarak güncelleyerek globalde herkesin konu hakkında bilgi sahibi olması için çalışıyor. Bu sayfanın verilerine göre 2022 yılında teknoloji sektöründe 150 bin kişi işini kaybetti. 2023’ün başından bu yana ise iş kaybı sayısı 50 bini aşmış durumda. Üstelik sayfa yöneticileri, bu sayıların muhtemelen gerçekte yaşanan işten çıkarmalardan daha azını ifade ettiğini vurguluyor.
Şirketler bazında sayılara hızlıca göz atalım. 2023 yılında şu ana kadar; Google’ın üst şirketi olan Alphabet’te 12 bin, Amazon’da 18 bin, Microsoft’ta 10 bin kişi işten çıkarıldı. Bu sayılar, bu üç şirketin toplam iş gücünün sırasıyla yüzde 6’sını, 1.2’sini ve 5’ini ifade ediyor. Sayılara da, oranlara da baktığımızda, işten çıkarmaların büyüklüğünü görmemek imkansız. Üstelik bu işten çıkarma furyası tüm teknoloji şirketlerine sirayet etmiş halde. Henüz emekleme aşamasındaki teknoloji start-up’larından Silikon Vadisi’nin devlerine, tüm teknoloji şirketlerinde işten çıkarma dalgası büyüyerek devam ediyor. Yani sektördekiler için güvenli bir alan yok!
PEKİ İŞTEN ÇIKARMALAR NEDEN?
Teknoloji şirketleri uzun yıllardır, işe alım yaparken ortaya koydukları seçicilikle biliniyor. Dünyanın en iyi üniversitelerinin mezunlarını işe alıyorlar, en parlak zekaları kovalıyorlar. Böylelikle de bugün bu şirketler son derece nitelikli kadrolara sahipler. Yani şu sıralarda bu şirketlerin işten çıkardığı çalışanların son derece vasıflı ve nitelikli yazılım mühendisleri ve geliştiriciler olduğunu özellikle belirtmek gerek.
Bu dev işten çıkarma dalgasının sebepleri elbette dünyada geniş şekilde tartışılıyor. Konu üzerine yorum yapanlar genellikle bu işten çıkarmaların sebepleri konusunda aynı birkaç durum üzerinde hemfikir.
Pandemi sürecinde, uzaktan çalışmanın da yaygınlık kazandığı sıralarda, teknoloji şirketlerinin gereğinden çok fazla işe alım yaptıklarından bahsediyor konunun uzmanları. Öyle ki bir Forbes makalesine göre, şu an yaşanan işten çıkarma furyası, aslında pandemi sürecinde yapılmış olan bu “hata”nın düzeltilmesinden ibaret. Yani neredeyse herkesin evden çalışma sistemine geçtiği pandemi süreci bu anlamda teknoloji şirketlerine avantaj sağlamıştı; rekor karlar elde eden dev teknoloji şirketleri, yeni ve nitelikli teknoloji uzmanlarını işe aldı. Haliyle bu yeni nitelikli çalışanlarına da yüksek maaşlar, cezbedici sosyal olanaklar sağladılar. Böylece pandemi sürecinde beklenmedik hızda büyüme kaydettiler. Fakat, pandemi koşullarının geride kalmasıyla beraber yeni normaller de gözardı edilmeye, hatta terk edilmeye başlandı, örneğin uzaktan çalışma modeli bunlardan bir tanesi. Uzaktan veya yarı-uzaktan çalışma modelinin dünya çapında yaygınlık kazandığı bir gerçek fakat çoğu şirkette de çalışanlar, iki yıllık izolasyonun ardından ofislere fiziken geri dönmeye başladılar. İşte teknoloji şirketleri de bu noktada çok fazla işe alım yaptıklarının farkına vardılar, ve bahse konu işten çıkarma furyası hız kazandı…
Dünyanın önde gelen teknoloji şirketlerinin çoğunun, hatta neredeyse tamamının, ABD merkezli olduğu göz önünde bulundurulduğunda, uzmanlar ABD ekonomisindeki gidişatın da teknoloji devlerindeki bu çalkantılara sebebiyet verdiğini söylüyor. Resesyona girme riskindeki ABD ekonomisi ve yükselen faizlerin bu şirketleri zora soktuğunu, bu sebeple de işten çıkarmaların hız kazandığını belirtiyorlar.
ŞARK EKSPRESİ GERİ DÖNÜYOR! BÜYÜK BİR DE SÜRPRİZLE...
Dünyanın her yerinde her yaştan insan, Avrupa’nın 19.yüzyıldan kalma ikonik tren yolculuğu Şark Ekspresi’ne dair bir hafızaya sahip. Her ikisi de sonrasında dizi ve filme uyarlanan Agatha Christie’nin “Murder On The Orient Express” romanından James Bond’u konu alan “From Russia With Love” romanına, sayısız edebi esere konu olan Şark Ekspresi gerçekten de bir trenden, hatta bir tren yolculuğundan çok daha fazlası, dünyanın kültürel hafızasında.
Şark Ekspresi, 19 ve 20. yüzyıllarda, zaman zaman savaşlardan ötürü yolculukları kesintiye uğrasa da, Avrupa’yı birbirine bağladı. Kralları da ağırladı, soğuk savaş döneminde casusların da uğrak noktasıydı. Her yönüyle sıradan tren yolculuklarından çok farklıydı, tarihte büyük izler bıraktı.
Ve geçtiğimiz Aralık ayında duyuruldu, ilk seferini tam 140 yıl önce yapan efsanevi Şark Ekspresi 2024 yılında seferlerine yeniden başlayacak! Şark Ekspresi’ni geri getirme projesini üstlenen Fransız konaklama şirketi Accor, 2024’te, tıpkı 1883’te olduğu gibi, Şark Ekspresi’nin Fransa’dan başlayıp İstanbul’da son bulacak bazı rotaları takip edeceğini ve yolcularına efsanevi deneyimler yaşatacağını ifade ediyor.
Orijinal vagonlar ve tren parçaları Paris’te mimar Maxime D’Angeac tarafından restore ediliyor ve önümüzdeki yıl trenin lüks bir otele dönüşmüş olması hedefleniyor. 2024’te yapılacak ilk seferin biletleri de 2023 yılı içerisinde satışa sunulacak.
FAKAT DAHA DA BÜYÜK BİR SÜRPRİZ VAR...
Geçtiğimiz haftalarda detaylı anlatımlarla duyuruldu; 2026 yılından itibaren yolcular, Şark Ekspresi’nin 220 metrelik yelkenlisi “Orient Express Silenseas” ile açık denizlere yelken açacak! Evet, Şark Ekspresi şu anda Fransız konaklama devi Accor ve Fransız tersane Chantiers de l’Atlantique ortaklığında dünyanın en büyük yelkenli gemisini inşa ediyor. 120 kişilik bu modern, dev yelkenlinin 2026 yılında suya inmesi planlanıyor. Denizdeki Şark Ekspresi yolculuğu için ilk biletler ise 2024 yılının başından itibaren satılmaya başlanacak. 220 metrelik bu dev yelkenlinin içinde ise yok yok; her biri 70 metrekare büyüklüğünde tam 54 süit odaya ek olarak bir de kendine ait güvertesi olan kral dairesi, yüzme havuzları, restoranlar, barlar, spa ve de canlı gösteriler için bir amfitiyatro...
Bu dev projede anlaşma iki gemi için yapılmış; üstlenici firmalar ikinci Şark Ekspresi gemisinin de 2027 yılında sularda olmasını hedefliyor. Her iki dev tekne de modern unsurlar barındırmanın yanı sıra Şark Ekspresi’nin ruhunu yansıtmak üzere geçmişi anımsatan nostaljik izler taşıyacak, yolcularına da o ruhu yaşatmak için çalışacak.
Peki denizlerdeki Şark Ekspresi nereye yelken açacak? Orient Express Silenseas, yaz aylarında Akdeniz, Ege ve Adriyatik’te sefer yapacak, kış aylarında ise Karayip Denizi’nde olacak. Yolcularının sanatı, kültürü ve doğayı keşfedebileceği çeşitli noktalarda duraklayarak onlara bu fırsatı da sunacak.
Bu nostaljik, rüya gibi yolculuk için biletler tam iki yıl öncesinden satışa çıkacak, fakat fiyatlar şu an için belirsiz. Konaklama işletmesini üstlenen Fransız şirket Accor şu aşamada fiyat açıklamaktan çekinse de, anlatılan projedeki detaylar ve lüksün seviyesi bir fikir oluşturuyor aslında... Her şekilde, Şark Ekspresi Ege’de, Akdeniz’de yelken açarken biz uzaktan bakıp yavaşça el sallarız gibi geliyor bana...