Yapay zeka aracılığıyla ölülerle konuşmak… Rahatsız edici bir cümle olduğunun farkındayım ama mesele tartışılıyorsa el mecbur yazacağız. Bu ‘yeniden canlandırma’ fenomeni yalnızca insanların kaybettikleri sevdiklerinin seslerini taklit etmekle kalmadı, dokunaklı sorular sorup kışkırtıcı cümlelerle yas tutanlarda yoğun duygusal tepkilere yol açtı.
Yapay zekanın insan-yaşam- ölüm arasında bir arabulucu olarak ölen kişiyle yeni etkileşim sağlaması masum gibi görünse de derin bir tartışmayı beraberinde getirdi.
GÜLAY ERDEMLİ
Dijital diriliş olarak özetlenen bu yapay zeka uygulamaları hayatını kaybeden kişilerin sesleri veya fiziksel görünümlerinin avatarlarını yaratmak için gelişmiş yapay zeka teknolojilerini kullanıyor. İlk başta ‘özlem giderme’ gibi anlık bir ferahlama sunsa da bu tip uygulamaların etik, felsefe ve yasal olarak bir dizi tartışmayı başlatması şaşırılacak bir durum değil.
Olası sorunları biraz detaylandırayım. Etik olarak bakıldığında yas tutmak kutsal bir süreç, pek çok uzmana göre önemli bir kayıptan sonra ‘kabullenme’ ve ‘iç huzura’ giden bir yok. Bu sürece müdahale yakınının kaybı ardından son derece savunmasız bir süreç yaşayan insanlardan faydalanan bir tür duygusal sömürü olarak kabul edilebilir.
Tartışmalara katılan psikolog ve psikiyatristler dijital dirilişin doğal yas sürecini bozabileceğini iddia ediyor. Ticari olarak pazarlanan dijital diriliş uygulamalarının insanların yas sürecini sağlıklı bir şekilde tamamlamalarına engel olduğunu da ekliyorlar.
Ahlaki bakış açısıyla dijital diriliş hizmeti sunan teknoloji şirketlerinin niyetleri de sorgulanabilir. Ana fikir olarak yas tutanlara bir ‘rahatlama’ sunma, sevdiklerini hatırlatmanın bir yolunu sunma gibi amaçlara sahip gibi görünüyorlar değil mi? Ancak teselli sunmakla kederi kazanca çevirmek arasındaki çizgiyi nereye çizeceğiz?
Yapay zekanın geleneksel yaşam ve ölüm kavramlarını nasıl değiştirebileceği konusunda önümüzde uzun bir yol var. Şimdilik kederi kazaç gibi gören uygulamalar karşı temkinli yaklaşmakta yarar var.
MUSK’IN YAPAY ZEKASI BİZDEN NE İSTİYOR?
ABD’nin yeni başkanı Trump, en ateşli destekçisi Elon Musk, Hükümet Verimlilik Bakanı adayı olarak gösterdi. Hayırlısı olsun diyeceğim de Musk’ın tuhaf icraatları baş ağrıtabilir. Dünyanın en zengin adamı bir de ABD’de bakın olursa varsın gerisini dünya düşünsün. Biliyorsunuz Musk’ın Grok adlı bir yapay zeka sohbet robotu var. Kendisi küfürbaz bir arkadaş. Elon Musk Grok’u tanıtırken espri anlayışına sahip asi bir kişiliği olduğunu söylemişti. Grok, diğer yapay zeka sohbet sistemlerinin pek çoğu tarafından reddedilen tartışmalı sorulara cevap vereceğini söylemişti. Grok’u azıcık kışkırttığınızda küfür etmekten de geri kalmıyor. Bu ufak hatırlatmadan sonra devam edelim. Elon Musk şimdi de Grok’un artık görüntüleri de anlayabildiğini iddia ediyor. Sizden ne mi istiyor? Tıbbi veri kayıtlarınızı. Musk geçen hafta attığı bir twette “Grok’a analiz için röntgen, MRI, Pet ya da diğer tıbbi görüntülerinizi göndermeyi deneyin. Bu hala erken aşamada bir uygulama ama yakın gelecekte oldukça doğru analizler yapacak.”
“Grok’un nerede doğru yaptığını ve geliştirilmesi gereken özelliklerini bize bildirin” diye kullanıcılarının tıbbi bilgilerini istedi Musk. Kullanıcıların sohbet robotunu test etmeye niyetli olacaklarını varsaydı, haklıydı da. Birçok kullanıcı beyin taramalarından kan testlerine kadar birçok tıbbi bilgilerini Grok ile paylaştı. Musk’a hayran olan ve kişisel tıbbi verilerini paylaşanların büyük bir kısmı sonuçlardan çok memnun kaldıklarını iddia etti. Hatta artık bir uzmana görünmelerine gerek kalmayacağını söyleyenler bile oldu. Ancak doktorlar aynı fikirde değil! Grok bir vakada tüberkülozu tespit edemedi, meme kanserinin açık belirtilerini gözden kaçırdı. Bir vakada da iyi huylu meme kistini kanser olarak yorumladı.
Dürüst olmak gerekirse tıbbi verilerin yapay zeka desteğiyle yorumlanması gelişen bir alan. Ancak ‘komik ve küfürbaz’ bir sohbet robotunun bunu yapabilmesi tartışmalı. Teşhislerinin yanlış olma olasılığı bir yana Grok gibi bin yapay zekaya tıbbi belgeler göndermek mahremiyetinize değer veriyorsanız iyi bir fikir değil. Elon Musk’ın verileri nasıl kullanabileceği de ayrı bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bir ilginç bilgi daha: Elon Musk’ın ‘kendi’ yapay zekası Grok bile patronunu tanımış. Kendisine yöneltilen bir soruya verdiği cevap ilginç, “Elon Musk seçimler dahil olmak üzere çeşitli konulardaki yanlış bilgileri sosyal medya platformu X aracılığıyla geniş kitlelere yaydığına dair önemli kanıtlar ve analizler var. Musk’ın seçimlerle ilgili yanıltıcı ve asılsız iddiaları milyarlarca kez izlendi.” Hakkın verelim, Grok patronuna yalakalık falan yapmıyor!
‘GOOGLE’LAMAK’ TARİHE KARIŞABİLİR
ChatGPT’nin 31 Ekim’de kullanıma sunduğu yeni arama işlevi, Google’ın yıllardır neredeyse tek hakimi olduğu arama motoru pazarının altüst etme potansiyeline sahip. ChatGPT’nin bu yeni özelliği web’deki bilgilere gerçek zamanlı erişim ve sohbet tarzındaki yanıt verme yeteneğiyle uzun zamandır devam eden ‘Google’ın krallığı biter mi?’ tartışmalarına son verebilir. Teknoloji uzmanları büyük dil modelleri ve diğer yapay zeka uygulamalarının internet aramalarını bildiğimiz şeklinden başta bir boyuta evireceğinden emin ama Google aramalarının geleceği konusunda temkinli konuşuyorlar
TRENDLERE UY, HAYATI YAVAŞ YAŞA...
Slowlife’ yani ‘yavaş yaşam’ trendi aldı başını gidiyor. ‘Slowlife’ etiketli paylaşımlar Instagram’da 7 milyon gönderiye ulaşırken TikTok’ta benzeri paylaşımlar yaklaşık 555 milyon kez görüntülendi. Bu trendi takip edenler teknolojik cihazlara harcadıkları zamana işaret ediyor ama bunu teknolojik cihazlarıyla sosyal medya paylaşımlarıyla yapıyor, biraz ironik değil mi? Neyse analiz yapacak değilim, ben trendi anlatayım.
Yavaş yaşam tarzının tek bir tarifi yok, herkes kendine göre uyguluyor. Kimi ailelerini işten daha önemli görmeye odaklanırken kimi de çiftçilik yapmaya karar vererek farklı bir yol açıyor kendine. Her sabah evde keyifli bir kahvaltı yapmak bile bu trende uymaya yetiyormuş. Yani kesin bir tanımı yok ve birçok kişi bu eğilimi kendi yaşam koşullarına uyacak şekilde benimsiyor. Bu trendin inanılmaz bir hızla yükselmesinin iki temel nedeni var; tükenmişlik oranlarındaki artış ve toksik üretkenliğin yükselişi. İnsanlar toplumların her zaman üretken olma yönündeki baskısı altında ezilmeye başlayınca bu durum toksik üretkenlik olarak tanımlanamaya başladı. ‘Toksik üretkenlik’ kavramının internetteki arama hacmi 2019’dan bu yana yüzde 100 arttı. Yavaş yaşam ise toksik üretkenliğin tam zıddı. Bu kavramı benimseyenler zamanlarını doldurmak için yeni bir yol aramak yerine ‘şimdi zaman’da kalmayı ve gerektiğinde hiçbir suçluluk hissetmeden bedenlerini ve zihinlerini dinlendirmeyi tercih ediyor.
Yavaş yaşam prensiplerinin bazı prensiplerinin kaynağı Japon ‘ikigai’ kavramından geliyor. İkigai’nin ana fikri ‘yaşamaya değer bir hayat sürmek ve varoluş sebebinizi bilmek.’ Bu akımda kişiler aktif olmaya devam etse de acele etmiyor, doğayla bağlantı kuruyor ve günlük küçük detaylarda neşeyi buluyor.
Yavaş yaşam stresle ya da tükenmişlikle başa çıkmaya çalışan herkes için mükemmel bir çare olarak lanse ediliyor. Yavaşça bir fincan çay hazırlamak ya da müzik eşliğinde yavaş yavaş yemek yapmak bile buna dahil. Yani aman uğraş uğraş başım ağrımasın, pek zorlanmayayım, trendlere uymak için bu ekonomik durumda para harcamayayım diyorsanız yavaş yaşayın gitsin.
Yavaş yaşamak her şeye yetişmek için zamanla yarışma ve kaosu sakinlik ve rahatlama hissiyle değiştirme sanatı olarak düşünebilirsiniz. Çok fazla şeye sahip olma yerine ihtiyaçları azaltmada da bu akımın ilkeleri arasında.
Yavaş yaşam trendi işte yukarıda kısaca anlattığım gibi. Yavaşlık kesmedi mi işte yenisi geliyor; yavaş alışveriş. Online alışveriş dürtüsel satın almaları her zamankinden daha kolay hale getirince bütçeler de zorlanmaya başladı. Bütün mağazalar parmaklarınızın ucundayken insanın aklı çelinebilir değil mi? Haydi müjde, yavaş alışveriş trendiyle cebinizi koruyabilirsiniz!
Yavaş alışveriş, insanları satın olma konusunda daha bilinçli olmaya iten, neyi, neden satın aldığınıza, ne kadar para harcadığınıza odaklanmanızı düşünmeye teşvik eden bir eğilim. ABD’de yakın zamanda yapılan bir araştırma ciddi bir kesimin ‘yavaş alışveriş’ kavramını benimsediğini gösteriyor.
Bence de alışverişten yavaş yavaş uzamakta fayda var…