Kültür tarihi araştırmacısı Taner Ay “Büyük Britanya’nın Rusya İmparatorluğu’na karşı askerî ve ticârî üstünlük sağlayabilmesi için, Hindistan’dan Kaşmir’e ve Ladakh’a kadar genişlemesi gerekiyordu” diyor.
Batılılar’ın Everest’i keşif tarihi, aslında İngiliz Sömürgeciliği’nin yeniden keşfetme öyküsüdür. Oysa, Himalayalar’ın yüksek vadilerinde insanlar hep vardılar ve bu insanlar dağ geçitlerini Batılılar gelmeden önce de binlerce yıldır kullanıyorlardı. Ama, İngiliz sömürgeciler, Büyük İskender’e, Marco Polo’ya ve Ippolito Desideri’ye karşın, bu dağ bölgeleri hakkında çok az şey biliyorlardı.
Büyük Britanya’nın Rusya İmparatorluğu’na karşı askerî ve ticârî üstünlük sağlayabilmesi için, Hindistan’dan Kaşmir’e ve Ladakh’a kadar genişlemesi gerekiyordu. Dönemin bütün keşif seferleri, Orta Asya’nın sömürgeleştirilmesi amacıyla yapılmıştır. Ama, Büyük Britanya’nın Hindistan’dan Orta Asya’ya çıkma isteğinin önünde büyük bir engel vardı. O da, dağlardı. Everest 8.848 metre, K2 8.611 metre, Kangchenjunga 8.586 metre, Dhaulāgirī 8.167 metre, Manaslu 8.163 metre, Nanga Parbat 8.125 metre, Annapurna 8.091 metre, Shishapangma 8.027 metre, Nanda Devi 7.816 metre ve Batura Sar 7.795 metre yükseklikteydiler. Bu nedenle dağcılık, sömürgeciliğin hizmetindeki kâşifliğin zorunlu bir unsuru haline geldi.
* * *
Orta Asya’yı sömürgeleştirebilmek için Büyük Britanya’nın Kaşmir’e ve Ladakh’a kadar genişlemesi fikrini ilk ortaya atan kişi bir veterinerdi. William Moorcroft, Doğu Hindistan Şirketi’nin görevlendirmesiyle, 1819 yılında, Ladakh’a doğru yola çıktı. Yaklaşık 5 yıl boyunca iki kez Karakurum Geçidi’ne ulaşmaya çalıştıysa da, her defasında Çinli yetkililerin öfkesiyle karşılaştı. 1825 yılında, mecbûren Afganistan’a doğru gitti. Orada Andhoy isimli yerde kayboldu. Mezarını 1832 yılında Balkh’ın batı tarafında İngiliz câsûsu ve kâşifi Alexander Burnes buldu. William Moorcroft’un ölümündeki sır perdesi hâlâ aralanabilmiş değildir. Bu konuda Daniel E. Jantzen The Moorcroft Mystery ( 2012 ) isimli ilginç bir kitap yazmıştır. “Büyük Oyun” denen emperyalist düşüncenin isim babası ve ilk kuramcısı olan William Moorcroft’un 1819 ile 1825 arasında tuttuğu notları Travels in the Himalayan Provinces of Hindustan and the Panjab; in Ladakh and Kashmir; in Peshawar, Kabul, Kunduz and Bokhara ismiyle 1841 yılında 2 cilt olarak John Murray tarafından yayımlandı. William Moorcroft’un mezarını bulan İngiliz câsûsu ve kâşifi Alexander Burnes’ın Travels into Bokhara ( 1835 ) isimli kitabı ise, yıllar boyunca “Büyük Oyun” araştırmacıları için eşsiz bir kaynak olmuştur.
Himalayalar’daki ilk keşif seferlerine, zirvelerin fethi için değil, Orta Asya’ya açılan dağ geçidlerini bulmak amacıyla çıkılmıştır. Bu dağ geçidleri keşfedildikleri takdirde, İngilizler Orta Asya’ya girebileceklerdi. Birinci Sikh Savaşı’nın ardından Kaşmir ile Ladakh toprakları istîlâ edilince, ertesi yıl, yani 1847 yılında, Thomas Tomson Ladakh’ın sınırlarını keşfetmekle görevlendirildi. Thomas Tomson, bir cerrâh olmasına karşın, Büyük Britanya’nın sömürgecilik mâcerâsını başlatan Doğu Hindistan Şirketi için çalışıyordu. Orta Asya’ya giriş kapısı olan Karakurum Geçidi’ne giden yolu o buldu. Keşif gezilerinden hemen sonra yazdığı Western Himalaya and Tibet ( 1852 ) isimli bir kitabı bulunuyor.
Alfred Frederick Mummery hakkındaysa farklı görüşler bulunuyor. Bazıları onun sadece tırmanmak maksadıyla Nanga Parbat’a gittiğini iddiâ etmektedirler. Kuşkuludur. Bu nedenle, sömürge subayı Charles Granville Bruce ile irtibâtının mâhiyeti yeniden araştırılmalıdır. Nanga Parbat’ın geçitlerini bulmaya çalışan Alfred Frederick Mummery, 25 Ağustos 1895 günü kayboldu. O ve hamalları Raghobir Tapa ile Goman Singh’in çığ altında kaldıkları açıklandı. Cesedleri bulunamadı. Thomas Tomson cerrâhken, Alfred Frederick Mummery de döneminin en ünlü kapitalizm kuramcılarından biriydi. John Atkinson Hobson ile birlikte yazdıkları The Physiology of Industry: Design on Exposure of Certain Fallacies in Existing Theories of Economics ( 1889 ) dikkatlerden kaçan bir eserdi. O yıllarda İngiliz iktisât dünyasında Alfred Marshall’ın düşünceleri etkili olduğundan, kitaptaki sosyal reformist iktisâdî değerlendirmeler görmezden gelindi. Oysa, bu kitaptaki emperyalizmin politik mâhiyetine ve kapitalist piyasalardaki istikrarsızlığın nedenlerine ilişkin yorumlar çok önemliydiler. Bugün dünyadaki bütün iktisât fakültelerinde John Maynard Keynes okutuluyor ama, Keynes cilası kazındığında, altından The Physiology of Industry: Design on Exposure of Certain Fallacies in Existing Theories of Economics çıkmaktadır.
* * *
Alfred Frederick Mummery’nin ardından, 1897 yılında, Francis Edward Younghusband Doğu Mustagh Geçidi’ni aştı. Büyük Britanya’nın sömürge ordusunda bir subaydı. Büyük bir koleksiyoncu ve estet olarak da bilinir. Mâcerâcı karakteri ve keskin zekâsı nedeniyle sonradan Siyâsî Kısım’a transfer edildi. 1903 yılındaysa büyük yetkilerle Tibet Sınır Komisyonu’na atandı. Bu komisyonda kendisinden sonraki en önemli kişi, J. Claude White idi. White, Büyük Britanya’nın Sikkim’deki siyâsî subayıydı. Younghusband, 1904 yılında, General James Mac Donald’ın komutasındaki binlerce asker ve subaydan oluşan bir orduyla Tibet içlerine girdi. Harold E. Raugh’un The Victorians at War, 1815-1914: An Encyclopedia of British Military History ( 2004 ) isimli eserinin 321’inci sayfasında yazdığına nazaran, karşılarına sayılarının 1.500 ile 2.000 arasında olduğu tahmîn edilen Tibetliler çıkar. Tibetliler’in ellerinde sadece kamalar ve taşlar vardır. Buna karşın, James Mac Donald ateş emri vermekte hiç tereddüt etmez. İngilizler makineli tüfek ateşiyle bir katliâm yapar. 600 ile 700 arasında Tibetli öldürülmüş, 168’i de yaralanmıştır. İngilizler’in ise hafif yaralı 12 askeri bulunuyordu. Bu katliâmın ardından, 2 Ağustos 1904 günü, Younghusband Lhasa’ya girer. Francis Edward Younghusband’ın İngiliz Sömürgeciliği’nin Orta Asya’ya girebilmesi amacıyla çıktığı keşif seferleri üzerine yazdığı The Heart of a Continent: A Narrative of Travels In Manchuria, Across The Gobi Desert ( 1896 ), Kashmir ( 1909 ), Indian and Tibet ( 1920 ), Wonders of the Himalayas ( 1924 ) ve The Epic of Mount Everest ( 1926 ) gibi kitapları, türünde çok önemlidirler.
* * *
Kâşif yazarlar William Moorcroft ile Thomas Tomson’un Doğu Hindistan Şirketi’nin adamları olmaları, hiç şaşırtıcı değildir. Nick Robins’in Dünyayı Değiştiren Şirket: Doğu Hindistan Kumpanyası’nın Modern Çokulusluluğu Şekillendirmesi ( 2006 ) isimli eserinde belirttiği gibi, bilhâssa 18’inci ve 19’uncu yüzyıllarda hemen her İngiliz aydınının Doğu Hindistan Şirketi ile bir şekilde bağlantısı bulunuyordu. Örneğin, Rosamund Gray ( 1798 ), John Woodvil ( 1802 ), Tales from Shakespeare ( 1807 ), Speciment of English Dramatic Poets ( 1808 ) ve Essay of Elia ( 1823 ) gibi kitaplarıyla bilinen İngiliz aydını Charles Lamb, 1792 yılında Doğu Hindistan Şirketi’nin muhâsebe bölümünde işe başlamıştı. 1819 yılında ise şirketin Londra’daki merkezi olan Doğu Hindistan Evi’ne Thomas Love Peacock’un sayesinde geçti. Charles Lamb, 33 yıl boyunca Doğu Hindistan Şirketi’ne çalışacaktır. Onun muhâsebe bölümünden Doğu Hindistan Evi’ne geçmesini sağlayan Thomas Love Peacock, o yılların en şöhretli gotik korku romanı yazarıydı. The Genius of the Thomas ( 1810 ), Headlong Hall ( 1816 ), Melincourt ( 1817 ), Nightmare Abbey ( 1818 ) ve Maid Marian ( 1822 ) gibi kitaplarıyla tanınıyordu. Charle Lamb ile aynı dönemde İskoç tarihçi, iktisâtçı, siyâset kuramcısı ve düşünür James Mill de Doğu Hindistan Şirketi’nde çalışmaya başladı. Commerce Defenden ( 1808 ), The History of British India ( 1817 ), Elements of Political Economy ( 1821 ) ve Analysis of the Phenomena of the Human Mind ( 1829 ) isimli eserleriyle bilinir. James Mill’in The History of British India isimli eseri, Hintliler’in insan ırkının en köleleşmiş kısmı olduğu esâsına dayanmaktadır. James Mill, 1823 yılında oğlu John Stuart Mill’i de Doğu Hindistan Şirketi’nde işe soktu. Babası gibi düşünür ve iktisâtçı olan John Stuart Mill, sonradan, Özgürlük Üstüne ( 1859 ), Faydacılık ( 1861 ), Kadınların Köleleştirilmesi ( 1869 ) ve Din Üzerine Üç Deneme ( 1874 ) isimli eserleriyle tanındı. 35 yıl boyunca şirkette çalışan John Stuart Mill, Doğu Hindistan Şirketi’ni “barbarlarla uğraşan meşrû bir hükûmet biçimi” olarak değerlendirmiştir. Viktoryen döneminin ünlü târihçisi ve şâiri Thomas Babington Macaulay da Doğu Hindistan Şirketi’nde yöneticilik yaptı. Yaşamı boyunca, Doğu Hindistan Şirketi’nin, Hindistan’da Britanya değerleriyle yetişen ve İngilizce konuşan kahverengi derili bir sınıf yaratmasını savundu. Eserleri arasında Lays of Ancient Rome ( 1842 ), Critical and Historical Essays ( 1843 ), The History of England from the Accession of James the Second ( 1848 ) ve Lord Bacon ( 1852 ) akla ilk gelenlerdir. Up the Country : Letters from India’nın ( 1866 ) yazarı, romancı ve şâire Emily Eden ise, 1835 ile 1842 arasında Hindistan Genel Valisi olan George Eden’ın kızkardeşiydi. Yıllarca Hindistan’da yaşadı.