Uyku süresinin genetik olarak 4 saat ile 11 saat arasında değiştiği biliniyor. İstesek de genetik uyku kodumuza çok fazla müdahale edemiyoruz. Ama uyku bozuklukları, genetik kod tarafından şifrelenmiş uyku alışkanlıklarından sapmalara neden oluyor. Birçok kişi hayatının bir döneminde öyle ya da böyle uyku sorunları yaşıyor. İşte, uykusuzluğu gidermek için doğal yöntemler...
Uykusuzluktan mı yoksa çok uyumaktan mı şikayetsiniz? Uykusuz geçen geceler, uyanmanın işkence haline geldiği sabahlar, uyuklamakla geçen öğleden sonraları, 'uykumu alamadım' şikayetleri, gece boyu sık sık uyanma kabusları vs...
Bu bozukluklar çeşitli hastalıklardan kaynaklanabildiği gibi çeşitli hastalıklara sebebiyet de verebiliyor. Üstelik sosyal hayatı ve psikolojik durumumuzu oldukça olumsuz etkiliyor. Ölüme bile götürebiliyor!
İşte size ritim, solunum ve hareket bozukluklarına bağlı uyku problemlerinden olağandışı uyku sorunlarına kadar 40 neden ve çözüm yolları...
Uyku sorunları sosyal hayatı ve sağlığı etkilediği gibi ileri aşamada ölümlere bile sebep olabiliyor
RİTİM BOZUKLUĞUNA BAĞLI UYKU PROBLEMLERİ
Biyolojik saatimizin gece-gündüz ritmiyle çatışması durumunda ortaya çıkan bu problemler özellikle sosyal hayatı çok olumsuz etkiliyor.
1) Gecikmiş uyku ritmi sendromu: Özetle uykuya dalmada güçlük çekilmesidir. Hasta sabaha karşı 3-4 gibi uyur, öğlene doğru kalkar. Bu sendrom yüzünden, öğleden sonra vardiyalarında iş arayanlar bile oluyor.
2) Erken uyku ritmi sendromu: Bu durumda da kişi akşamüstü 5 gibi yatıp sabaha karşı 3 civarında kalkar. Akşam yapmaları gereken işlerini sabaha karşı yapar. Akşam yapılan arkadaş ziyaretleri ise mazide kalmış bir rüyadan ibaret olur.
3) Vardiyalı çalışma ve uykusuzluk: Gündüz uyanık, gece uykuda olmaya ayarlanan biyolojik saat, gece vardiyasında çalışılmaya başlanmasıyla yeni duruma uyum sağlamaya çalışır. Alışma süresi haftaları bulabilir. Modern sanayi toplumuna ait bir bozukluktur.
4) Jet-lag sendromu: Ülkeler arası saat farkından dolayı uzun mesafeli havayolu seyahatlerinde gerçekleşir. Uyku bozukluğu, yorgunluk, isteksizlik, fiziksel ve zihinsel performansta azalma ve mide barsak sistemi rahatsızlıkları baş gösterir. Batıya yapılan yolculuklarda sabah çok erken kalkılır, öğleden sonra ise uykululuk hali artar. Batıdan doğuya doğru gerçekleştirilen seyahatlerde ise geceleri uykuya dalma güçlüğü çekilir.
5) Uygunsuz uyku alışkanlıklarına bağlı uykusuzluk: Dinlenme ve çalışma saatleri ile yerlerinin birbiriyle iç içe geçmiş olmasından kaynaklanır. Örneğin işiyle uyku saati arasında gevşemesi için yeterli zamanı olmayan iş adamı ve kadınlarında, yatak odasında televizyon izleyenlerde, eşini ve çocuklarını sabah geçirdikten sonra birkaç saat daha uyumak için yatağa dönen ev hanımlarında görülür.
NE YAPMALI?
Erken ve gecikmiş uyku sendromlarında uyku sürelerinin 27 gün boyunca geciktirilerek tedavisi yapılabilir. Hastanın uyku saatleri her gün üç saat ileri alınır. Böylece hasta, her gün üç saat geç yatar ve bu geciktirme işlemi arzu edilen uyku saatine ulaşılıncaya dek devam eder. Örneğin gece 3'te uyuyan bir hastaya ilk gün sabah 6'da yatması ve 7-8 saat sonra uyanması önerilir. Hasta her gün üç saat uykusunu geciktirerek tedavinin son gününde gece 12'de yatıp sabah 8'de kalkabilir hale gelmiş olur.
Vardiyalı çalışanlar için işverenin vardiyaları uygun bir düzene sokması gerekir. İnsan, geç uyumaya erken uyumaktan daha kolay uyum sağlar. Bu nedenle vardiyaların yönü de saat yönünde yani ileri doğru ayarlanmalı. Sırasıyla sabah vardiyalarından akşamüstü vardiyalarına, akşamüstü vardiyalarından gece vardiyalarına geçilmelidir.
Ayrıca vardiyalı çalışanlara biri gece 11, diğeri öğleden sonra 2 olmak üzere uykunun en ağır bastığı saatlerde kısa süreli uyuma imkanı tanınması da sorunları azaltacaktır. Ayrıca bünye yeni vardiya düzenine bir haftada alıştığı için, henüz alışmadan 5 günlük vardiya dönüşümleri yapılmalı, örneğin 5 gün vardiya, 2 gün istirahat verilmelidir. Jetlag sendromu için de seyahat edecek kişi, gitmeden 4-5 gün önce gideceği ülkenin saatine kendini alıştırmaya başlamalıdır.
Batıya doğru yolculuk yapacaklar her gün bir saat erken yatıp bir saat erken kalkmalı, doğuya doğru yolculuk yapacak olanlar da her gün bir saat geç yatıp bir saat geç kalkmalı. Uygunsuz uyku alışkanlığı olanlar bu alışkanlıklarını düzeltmelidirler. Örneğin yatak odasında televizyon izlememeli, gece uyumadan birkaç saat önce ofisten getirdiği iş dosyalarıyla boğuşmayı bırakmalı ve sabah uyandıktan sonra tekrar yatağa dönmemeli.
Vardiyalı çalışmaya bağlı uyku sorunlarında, bünye düzene bir haftada alıştığı için, henüz alışmadan vardiya dönüşümleri yapılmalı
HAREKET BOZUKLUKLARINA BAĞLI UYKU SORUNLARI
Uykudayken hareket etme yüzünden derin uykuya dalamama ve gece içinde sık sık uyanma sonucu görülür. Tekrar uykuya dalmada güçlük çekerler. Bu tür durumlarda hasta uzun süre uyusa bile zor ve yorgun uyanır.
6) Huzursuz bacak sendromu: Bacaklarda sıkılma, karıncalanma, uyuşma ve çekilme şeklinde hissedilen garip bir histir. Hasta yattığında bu histen kurtulmak için sürekli bacaklarını hareket ettirmek zorunda kaldığından uykuya dalamaz. 10-20 saniye aralıkla tekrarlanır. Hastalık diğer bacak ağrılarından, hareketle geçip istirahatle başlaması ile ayırt edilebilir.
7) Uykuda periyodik hareket bozukluğu: Bacaklarda ve kollarda uyku sırasında periyodik olarak tekrar eden aynı tipte hareketlerdir. Genellikle ayak başparmağının gövdeye doğru kıvrılması biçiminde olan periyodik hareket, bazen ayak bileği, diz ve kalçayı da etkiler. 15-90 saniyelik aralıklarla tekrarlar. Bilinçli bir uyanma olmasa bile uyku sık sık bölünür ve derinleşemez.
8) Uykuda diş gıcırdatma: Belirgin diş hasarına sebep olur. Bu durum sabah arasıra çenelerindeki ağrı dışında sıklıkla hastalar tarafından fark edilmez.
9) Uykuyla ilişkili kafa sallanması: Bu bozukluk uykuda ya da uykudan önce ritmik kafa sallanması hatta tüm bedenin sallanması şeklindedir.
NE YAPMALI?
Bacak ve kollardaki hareket bozukluklarının kesin bir tedavisi olmamakla birlikte ilaç ve hipnotik tedavisine cevap verebilir. Rahatsızlığın derecesi masajla azaltılabilir. Böyle sorunu olanlar uyku laboratuvarına bir gece incelenmelidir. Diş gıcırdatma tedavisi dental ısırma plakaları ve düzeltici ortodontik uygulamaları içerir. Kafa sallanması tedavisi ise ancak hastanın yaralanmasını önlemeye yönelik tedbirlerden oluşur. Yastık gibi yumuşak bir malzemeden oluşan yatak başlığı kullanmak, başın duvara yaklaşamayacağı bir yatak odası düzeni oluşturmak gibi…
Hareket bozukluklarına bağlı uyku sorunu olan hastalar, mutlaka bir gece uyku laboratuvarında incelenmeli
SOLUNUM BOZUKLUKLARINA BAĞLI UYKU SORUNLARI
Genel olarak dil arkasındaki yumuşak dokuları oluşturan kasların uyku sırasında gevşemesinden ve solunum yollarının daralmasından kaynaklanır.
Şişmanlarda ve küçük dili uzun olanlarda sıkça görülür. İlk belirtisi horlama ve gündüz aşırı uykulu olma şikayetleridir. Hastalar otobüs ve toplantılar gibi olur olmadık yerlerde ve zamanlardauyuyakalırlar. Akşam yemeklerinden sonra televizyon karşısında uykuya dalarlar. Gece boyu solunum durmalarından dolayı kısa süreli uyanıklıklar yaşarlar ama fark etmezler. Bu uyanıklıklardan dolayı derin uyku uyuyamaz ve yorgun uyanırlar. Solunum durmalarından dolayı beyne yetersiz oksijen gider. Bu unutkanlık, sinirlilik, isteksizlik ve depresyona yol açar. Sabah baş ağrısıyla uyanırlar ama bu ağrı gün ilerledikçe yok olur. En tipik belirtilerinden biri de geceleri sık sık idrara kalkmalarıdır. Göğüs ve ensede gece terlemeleri, sabah ağız kuruluğu, cinsel fonksiyonlarda azalma, sabaha kadar yatağın huzursuzluktan dolayı darmadağın olması da belirtilerdendir.
10) Obstruktif uyku apne sendromu: Burun ya da ağız solunumunun 10-40 saniye durmasıdır. Ancak diyafram hareketleri devam eder ve hasta nefes alıyormuş gibi görünür. Bu durum teşhisin konmasını zorlaştırır. Gecede 300 kez tekrarlayabilir. Açıklanamayan ölümlerin, çocuk ve yenidoğan ölümlerinin sebebi olabilir. Solunum durmasıyla ilgili olarak oluşan kardiyovasküler değişiklikler, hipertansiyona sebep olabilir.
11) Merkezi uyku apne sendromu: Bu sendromda diyafram hareketleri de durur. Çoğunlukla beyindeki solunum merkezlerinin hasarı sonucu ortaya çıkar. Bu hasar bir kaza sonrasında oluşabilir. Bu tip solunum bozukluğu problemlerinde şiddetli horlama görülür ve horlama solunumun durmasıyla zaman zaman kesintiye uğrar. Ardından daha gürültülü bir solukla yeniden başlar. Horlamanın azalan ve artan tonda olması, solunum durması olmadan ortaya çıkan basit horlamadan ayırt edilebilmesini sağlar.
12) Üst solunum yolu direnç sendromu: Uykuda solunum durmaları ya da azalmaları olmayan bu durumda sadece solunum zorluğu vardır. Hasta solumaya çalışarak çok yorulduğu için uyandıktan sonra gün boyu sabah çok yorgun hisseder.
13) Overlap sendromu: Obstruktif uyku apne sendromunun kronik akciğer hastalığıyla birlikte görüldüğü sendromdur. Hastanın gündüz de varolan solunum problemleri geceleri solunum durmalarının etkisiyle daha da belirginleşir.
NE YAPMALI?
En basit önlem akşam yemeklerinde mideyi aşırı doldurmamaktır. Eğer akşam yemeğinde alkol alındıysa uyku saati geciktirilmelidir. Uyku ilacı gibi solunum merkezini baskılayan maddeler alınmamalıdır. Solunum düzensizlikleri sırtüstü yatınca meydana geliyorsa, kişi pijamasının sırtına bir tenis topu yapıştırabilir. Böylece sırtüstü geldiği zamanlarda uyanıp tekrar yan yatacaktır.
Bir aletle hastaya burun yoluyla devamlı pozitif basınçlı hava verilmesi yüzde 100 etkili tek yöntemdir. Küçük dil ve yumuşak damak başta olmak üzere üst solunum yolundaki yumuşak dokuların cerrahi yöntemle fazlalıklarını almak da kullanılan tedavi yöntemlerindendir. Diş hekimleri tarafından ağız içi boşluğunu genişleten aletler de kullanılır. Kilolu hastalara diyet önerilir.
Şiddetli horlama, solunum bozukluklarının en önemli belirtilerinden biridir
ÇOK UYUMA VE UYKULU OLMA PROBLEMLERİ
14) Primer Hipersomnia: En az bir aydır aşırı uykulu olma durumudur ama objektif bir kanıt yoktur, hasta normalden daha sık uykuya dalmaz. Herhangi bir hastalığa ve duruma bağlı değildir. Kişi dinlendirici uyku evresi olan derin uyku bölümünü uyuyamaz, onun yerine rüyaların görüldüğü ve daha yüzeysel olan REM uyku evresi artmıştır.
15) Narkolepsi: Bu hastalık kendisini aniden uyuyakalma şeklinde yani uyku ataklarıyla gösterir. Bu uyku atakları tipik olarak bir günde iki ile altı kez oluşur ve 10 ile 20 dakika sürer. Yemek yerken, konuşurken, araba kullanırken ve cinsel ilişki sırasında oluşabilir. Halusinasyonlar (uykunun başlangıcında ya da uyanırken), katapleksi (ani bir duygu değişimi sonrasında görülen kas gevşemesi, kas hareketi yapamama) ve uyku paralizisi (tam uykuya dalarken veya uykudan uyanırken yerinden kıpırdayamama, istemli hareket edememe ve ses çıkaramama durumu, karabasan olarak bilinir) ile kendini gösterir. Bu bozukluk trafik ve endüstriyel kazalara neden olması sebebiyle tehlikelidir. Uyku mekanizmalarının normalden sapması olarak tanımlanan hastalık herhangi bir yaşta oluşabilir fakat daha sıklıkla adölesan ve genç erişkinlerde, genellikle 30 yaşından önce başlar ve yavaş ilerler.
16) Kleine-Levin sendromu: Ateşli bir hastalığın veya stresli bir dönemin ardından gelir. Hastalığın genellikle 15-20 gün süren ataklarında kişi günde 18 saate kadar uyuyabilir, aşırı bir iştahla yemek yer ve cinsel istekleri artar. İlk atak genellikle 10-21 yaşlarında ortaya çıkar. Erken başlayan durumlarda 40 yaşından önce kendiliğinden düzelir.
17) Adet dönemleri ile ilişkili sendrom: Bazı kadınlar adet döneminin başlamasından önce aralıklı olarak aşırı uyuma eğilimi içinde olabilirler. Hatta Kleine-Levin sendromuna benzer belirtiler gösterirler.
NE YAPMALI?
Primer Hipersomnia'nın tam bir nedeni yoktur, ancak ilaç tedavisiyle düzeltilebilir. Narkolepsi'nin de kesin bir tedavisi yoktur. Şikayetlere yönelik müdahale yapılabilir. Gün içinde belirli aralıklarla kısa uykuların planlanması bazen bu hastalara yardım edebilir. İlaç tedavisiyle uyku ataklarının sayısını azaltmak mümkündür. Hastaların yaşamlarının düzenli olması, psikolojik yardım almaları, düzenli ilaç kullanmaları gerekir. Kleine-Levin sendromunda İlaç kullanımı ile atakların hafifletilmesi ve yok olması sağlanabilir.
Gün içinde belirli aralıklarla kısa uykuların planlanması çok uyuma sorunu olan hastalara yardım edebilir
AZ UYUMA VE UYKUSUZLUK PROBLEMLERİ
18) Nörolojik nedenli uykusuzluklar: Beyin sapının ve kafa tabanının bazı çekirdeklerinin dejenerasyonuyla ilgili hastalıklarda, bunama (demans) ve parkinson sendromlarında ciddi uykusuzluk sorunları görülür. Bu hastalıklarda kullanılan ilaçlar da uyku-uyanıklık ritmini bozabilir. Bu türdeki en önemli hastalık ‘Fatal famiyal insomni’dir. Hastalık uykuya dalma güçlüğüyle başlar. Hasta birkaç ay veya sene içinde hiç uyuyamaz hale gelir. Ateş, solunum bozuklukları, terleme, çarpıntı ve hipertansiyon gibi belirtiler görülür. Zamanla hastanın yürümesi ve konuşması bozulur. Hasta birkaç yıl içinde ölür.
19) Geçici Uykusuzluk: Otel odası, arkadaş evi gibi alışık olunmayan ortamlarda, imtihan, yarış, iş görüşmesi gibi gerginlik yaratan olaylar öncesinde veya kaşıntı, ağrı gibi geçici bir hastalığın yol açtığı uykusuzluk tipidir, birkaç gece sürer.
20) Kısa süreli uykusuzluk: Bir haftadan bir aya kadar devam eden, gerginlik yaratan bir olay veya hastalık sonucunda ortaya çıkan uykusuzluk tipidir. Genellikle sebebin ortadan kalkmasıyla düzelir. Uzun süreli hale dönüşme riskinden dolayı doktor kontrolünde uygun bir ilaç tedavisi ile düzenlenmelidir.
21) Öğrenilmiş uzun süreli uykusuzluk: Sevindirici bir olay, hastalık, iş veya aile ortamında ortaya çıkan bir problem sonrasında görülen uykusuzluk türüdür. Ancak sorun ortadan kalktığında da kişi uyuyamadığını fark eder. O günden sonra da "Acaba bu gece uyuyabilecek miyim" diye düşünmeye başlar. Televizyon karşısında gözleri kapanır gibi olur ama yatağa gidene kadar uykusu kaçar. Ertesi gün kişi uyumak için daha çok çabalar ancak çabaları uykusunu daha çok kaçırır. Sonunda uykuya ve uyunan ortama karşı bir düşmanlık hissi hasıl olur. Bu nedenle kişi bazen yatağı dışında uyumayı denediğinde başarılı olur.
22) Uykunun algılanmamasına bağlı uykusuzluk: Kişi uykuya güçlükle dalar, sık sık uyanır ve uykusunu derinleştiremez. Ancak tüm bu etkenlere rağmen 3-4 saat uyuduğu halde uyandığında hiç uyumadığını söyler. Gece içinde görülen uyanıklıklar uykunun algılanmasında bozulmaya yol açar. Basında çıkan ve senelerdir hiç uyumadığını iddia eden kişiler, uykularını algılamayan hastalardandır.
23) İdiyopatik uykusuzluk: Çocukluk döneminden itibaren kişi tüm hayatı boyunca yeteri kadar uyuyamamaktan şikayet eder. Uyuduğunu inkar etmez ama ne kadar uyursa uyusun uykusu yetmez. Yapılan tetkiklerde herhangi bir soruna rastlanmaz. Genetik bir durumdur. Beyindeki uyku- uyanıklık merkezlerindeki bir bozukluktan kaynaklanır.
24) Psikiyatrik nedenlere bağlı uykusuzluk: Depresyon, anksiyete , panik bozukluklar ve alkolizm gibi nedenlere bağlıdır. Bazen uyku bozukluğu bu hastalıkların önüne geçer, kişi sadece uykusuzluk sebebiyle doktora başvurur. Özellikle kış ayları öncesinde kadınlarda mevsimsel depresyon görülür. Bu durumlarda hastanın uykuya dalma süresi uzar ve derin uykuya dalamaz, yüzeysel uyku uyur. Bu nedenle makul bir süre uyusa bile yataktan yorgun kalkar.
25) Farmakolojik nedenli uykusuzluk: Uykuyla ilgili herhangi bir ilacın alımında, yan etki olarak ortaya çıkar. Yetersiz ve kalitesiz bir uykuya yol açtığı bilinen bu tür ilaçlar, sinir sistemi uyaranı olarak kullanılan amfetaminler içerir. Bunların haricinde depresyon ve anksiyete tedavisinde kullanılan ilaçlar, hipertansiyon ve romatizma ilaçları da uykusuzluğa neden olabilir.Yapılan çalışmalarla, uyku ilaçlarının sadece uykuya dalma süresini hızlandırdığı, fakat derin uykuya geçmeyi zorlaştırdığı saptanmıştır. Bu da sabahları yorgun uyanma şikayetlerine yol açıyor.
NE YAPMALI?
Uykusuzluk çekenler eşinden ayrı bir yatakta yatmalı. Çünkü eşinin yatakta kıpırdaması bile hasta kişinin farkında olmadığı uyku bölünmelerine yol açar ve uykunun yüzeyselleşmesine neden olur, uyku kalitesini düşürür. Çeşitli gevşeme teknikleriyle yatağa gitmek de önerilir. Ayrıca yatak odasında televizyon izlememek ve eğer uyunamıyorsa kalkıp başka şeylerle ilgilenmek (kitap okumak gibi) gerekiyor. Çünkü yatakta bir o yana bir bu yana dönme durumu, yatağa karşı negatif koşullanma ve olumsuz önyargı oluşmasına neden oluyor. Bu durum daha sonraki gecelerde uyuyamama endişesinden dolayı gerçekten uyuyamamayla sonuçlanıyor.
Yatma süresinin kısıtlanması uykusuzluk tedavisinde oldukça etkili bir yöntem. Buna göre, örneğin tüm gece boyunca yalnızca 4 saat uyuduğu halde akşam 10’da yatan ve sabah 8’de kalkan bir hastanın, gece 2’de yatıp sabah 6’da kalkması öneriliyor. Böylece uyku etkinliği arttırılıyor. Hastanın yatağa karşı olumsuz önyargıları da yok oluyor. Uyku etkinliği arttıkça hasta her gün uyuma süresini 15 dakika daha kademeli olarak uzatabiliyor. Böylece nihayetinde istediği saatlerde, istediği kadar süre uyuyabiliyor. Hastaların yaklaşık yüzde 60’ının bu yöntemle altı ay içinde uyku problemlerini çözdükleri belirtiliyor.
Uzmanlar uykusuzluk çekenlerin eğer evliyse eşlerinden ayrı uyumalarını tavsiye ediyor
OLAĞANDIŞI UYKU BOZUKLUKLARI
Parasomniler olarak adlandırılan bu bozukluklarda, uyku süresince ya da uyanıklık ve uyku arası eşikte görülen istem dışı ve olağandışı bir fenomendir. Genellikle çocuklukta başlar.
26) Uyku sarhoşluğu: Uyku ile tam uyanıklık arasında, uyanıklığın anormal bir formudur. Bireysel ve sosyal sorunlara ve bazen kriminal davranışlara yol açabilir. Genetiktir.
27) Kabus bozukluğu: Diğer rüyalarda olduğu gibi kabuslar hemen hemen her zaman REM uykusunda ve genellikle gece geç saatlerde ortaya çıkar. Bazı kişilerde yaşam boyu devam eden bir durumdur, bazı kişilerde ise stres ve hastalık zamanlarında görülür.
28) Uyku terörü bozukluğu: non-REM denen derin uyku sürecinde, gecenin ilk üçte birinde ortaya çıkan bir uyarılmışlık halidir. Hemen hemen her zaman acı bir çığlık ya da bağırma ile ortaya çıkar. Bu çığlık sonrasında gece terörünü sıklıkla uyurgezerlik dönemi takip eder. Gece terörü özellikle çocuklarda yaygındır. Çocukların yaklaşık yüzde 1 ile 6’sında bu bozukluk görülür. Erkek çocuklarda daha yaygındır ve genellikle genetiktir. Gece terörü epilepsinin başlangıcı da olabilir. Aile içi stresli durumlardan da kaynaklanabildiği için aile terapisi gerekebilir.
29) Uyurgezerlik: Derin uykuda başlar. Uyurgezerlik döneminde kişi bilinçsizce yataktan kalkar, yürür ve bir dizi bilinçsiz eylemde bulunabilir. İletişim kurma çabalarına karşı tepkisizdir ve büyük bir zorlukla uyandırılabilir. Uyurgezerlik 4-8 yaşlarında başlar. Çocukların yüzde 15’inde bir dönem uyurgezerlik görülür. Stres, aşırı yorgunluk ya da uykusuzluk, atakları arttırır.
30) REM uykusu davranış bozukluğu: Gecenin geç saatlerinde, REM uykusu sırasında ortaya çıkan şiddet hareketleridir. Genellikle erkeklerde görülür. Kişi rüyalarındaki davranışları dışa vurur. Hasta hem kendisi hem de yatak partneri için tehlikelidir, ciddi yaralanmalara sebebiyet verebilir.
NE YAPMALI?
Bu bozukluklar sadece doktor kontrolünde ilaç tedavisi ile giderilebilir.
Olağandışı uyku bozuklukları genellikle çocuk yaşta başlar
UYKUYLA BAĞLANTILI DİĞER SORUNLAR
31) Uykuyla ilişkili epileptik nöbetler: Uyku ve epilepsi arasındaki ilişki karmaşıktır. Özelikle apne, epileptik nöbetleri arttırabilir. Bazen nöbetler sadece uykuda da oluşabilir.
32) Uykuyla ilişkili küme baş ağrıları: Migren başta olmak üzere damar kökenli baş ağrılarıyla uyku arasında bir ilişki olduğu bilinmektedir. Gece baş ağrısıyla uyandığında görmeyle ilgili problemler yaşayabilen, zaman zaman da bulantı ve kusmadan şikayet eden hastalar genellikle uyumakta güçlük çekerler.
33) Uykuyla ilişkili anormal yutma sendromu: Uykuda yetersiz olan yutma nedeni ile tükürüğün solunum yollarına kaçması, öksürük ve tıkanma durumudur. Sürekli uyanmaya yol açar.
34) Uykuyla ilişkili astım: Bazı kişilerde uykuyla artan astım belirgin uyku bozukluğuna neden olabilir. Sonuç, halsizlik ve yorgunluktur.
35) Uykuyla ilişkili kardiyovasküler semptomlar: Uyurken ortaya çıkan kardiyak ritim bozuklukları, koroner arter yetmezliği ve kan basıncı değişiklikleri gibi bozukluklardan oluşan uyku bozukluğudur.
36) Uykuyla ilişkili gastroözefagial reflü: Midede yanma ile hastaları uyandıran ya da göğüste yaygın bir ağrı, baskı hissi ya da ağızda ekşi bir tat ile kendini gösterir. Ara ara öksürme, boğulma ve belli belirsiz solunum sıkıntısı oluşabilir.
37) Uykuyla ilişkili hemoliz: Uykuda artan kronik bir anemi türüdür. Sabah idrarı kahverengiyle karışık kırmızıdır. Uyku uyuma periyodu ile ilişkili olduğu düşünülüyor.
38) Gebelikte uyku bozukluğu: Bu bozulmalara östrojen, progesteron, kortizol ve melatonini içeren bazı hormonal değişikliklerin katkısı söz konusudur. Ayrıca annenin solunum fizyolojisindeki, vücut alışkanlıklarındaki değişiklikler de uykunun kalitesini ve niteliğini etkileyebilir.
39) Madde kullanımına bağlı uyku bozukluğu: Kokain, kafein, alkol, amfetamin kullananlarda aşırı uykulu olma hali görülebilir. Benzodiazepinler, barbitüratlar, hipnotikler, andrenerjik ilaçlar, kilo vermek için kullanılan ilaçlar, kanser ilaçları, tiroid ilaçları ve antidepresanlar da çeşitli uyku bozukluklarına yol açabilir. Sigara ise uykunun başlamasını zorlaştırır. Sigara içenler daha az uyur.
40) Uykuda altını ıslatma: 3-4 yaşındaki çocukların yüzde 25'i, 8 yaşındaki çocukların ise yüzde 10'u uykuda altlarını ıslatırlar. 18 yaşına gelindiğinde bu oran yüzde 1'e iner. Uykuda idrar kaçırma birçok hastalığın seyri sırasında karşımıza çıkabilir. İdrar yolu enfeksiyonları, şeker hastalığı, küçük kapasiteli mesane ve kabızlık gibi... Psikolojik olarak stres altında, ailelerinden veya çevrelerinden bazı olayları saklamak ihtiyacı duyan, kendi içlerinde çatışma yaşayan çocuklarda görülür.
NE YAPMALI?
Bu bozukluklar sadece doktora giderek ve doktor kontrolünde ilaç tedavisi ile giderilebilir.