ABD’de yapılan bir araştırma, Kovid-19 salgını sırasında sokağa çıkma yasağını yaşayan genç kızların beyinlerinin genç erkeklere göre daha fazla yaşlandığını ortaya koydu. Araştırma, genç kızların beyinlerinin ortalama 4,2 yıl, genç erkeklerin ise 1,4 yıl yaşlandığını gösterdi. Kızların beyinlerinde, duyguların işlenmesi ve dilin anlaşılması gibi iletişimle ilgili 30 bölgede değişiklikler saptandı. Genç kızların sosyal etkileşimlere erkeklerden daha fazla bağlı oldukları belirtildi.
ABD'de yapılan bir araştırmaya göre, Kovid-19 salgını sırasında sokağa çıkma yasağına maruz kalan genç kızların beyinleri, genç erkeklere kıyasla daha fazla yaşlandı.
Washington Üniversitesi'nden bilim insanları, 2018'de yaşları 9 ila 17 arasında değişen 160 gencin ve bu gençlerden 2021-2022'de 12 ila 16 yaşlarına erişenlerin beyinlerini manyetik rezonans görüntüleme (MRI) ile inceledi ve sonuçları karşılaştırdı.
"Proceedings of the National Academy of Sciences" dergisinde yayınlanan araştırmaya göre; araştırmacılar, karşılaştırma sonucunda Kovid-19 salgını döneminde sokağa çıkma yasaklarını deneyimleyen genç kızların beyninin beklenenden ortalama 4,2, genç erkeklerin beyinlerinin ise beklenenden yaklaşık 1,4 yıl daha fazla yaşlandığını buldu.
'GENÇ KIZLARIN BEYİNLERİNDEKİ DEĞİŞİM 30 BÖLGEDE MEYDANA GELDİ'
Araştırma, her iki grubun da beynin görüşü etkileyen bölgesinde erken yaşlanma yaşadığını ortaya koydu. Ancak genç kızlarda bu yaşlanmanın 30 farklı beyin bölgesinde meydana geldiği ve duyguların işlenmesi, yüz ifadelerinin yorumlanması gibi kritik iletişim bölgelerinde yoğunlaştığı gözlemlendi.
Araştırmanın yazarlarından, Washington Üniversitesi Öğrenme ve Beyin Araştırmaları Enstitüsü yöneticisi Prof. Dr. Patricia Kuhl, genç kızların sağlıklı sinirsel, fiziksel ve duygusal gelişimleri için genç erkeklere kıyasla sosyal grup ve etkileşimlere daha fazla bağlı olduğunu kaydetti.
Kuhl, iki grubun beyinlerinde farklı değişimlerin meydana gelmesinin bununla ilgili olduğunu söyledi.
Gençlerin beyinlerindeki değişimlerin olumsuz sonuçları olup olmadığı henüz bilinmezken bunların gençlerin ruh sağlığını ve öğrenme potansiyelini etkilemesinden endişe ediliyor.