Afet bölgesinin yanı başındaki Suriye'de yüz binleri bulan vakalar nedeniyle kolera ile bölgede yaygın olan ve sıtma bulaştırabilen 'anofel' cinsi sivrisinek türü endişeleri artırdı. Salgının engellenmesinde kilit noktanın sineği yok etmek olduğunu söyleyen uzmanlar bölgede enfeksiyon açısından en büyük sorunlardan birinin de aşıyla önlenebilecek hastalıkların yarattığını belirterek kızamık tehdidine vurgu yaptı. Kaydedilen vaka sayılarının 10 katıyla çarpılacak kadar yüksek olduğu belirtti.
6 Şubat felaketinin izleri henüz silinmeden bölgede salgın hastalık tehdidi öne çıkmaya başladı. Hijyen yoksunluğunun var olduğu deprem bölgesi için uzmanlar peş peşe uyarılarda bulunmaya devam ediyor.
Koç Üniversitesi İş Bankası Enfeksiyon Hastalıkları Araştırma Merkezi (KUISCID), İstanbul Tıp Fakültesi ve Ankara Tıp Fakültesi'nden enfeksiyon hastalıkları ve halk sağlığı uzmanı bir grup bilim insanının kaleme aldığı "deprem bölgesindeki enfeksiyon hastalıkları riskine" dikkat çeken araştırma, dünyanın en saygın tıp dergilerinden The Lancet'te yayınlandı. Klinik Mikrobiyoloji ve Enfeksiyon Hastalıkları Derneği (KLİMİK) Başkanı Prof. Dr. Serap Şimşek Yavuz, Ankara Tıp Fakültesi'nden Prof. Dr. Alpay Azap ve KUSCID'den Prof. Dr. Sibel Sakarya, Prof. Dr. Füsun Can, Prof. Dr. Şiran Keske ile Prof. Dr. Önder Ergönül gibi isimlerin yürüttüğü çalışma ile yazılan ve geçtiğimiz günlerde Lancet Infectious Disease'de yer alan makalede, 6 Şubat depreminden etkilenen bölgede halen devam eden ve yüksek risk olabilecek enfeksiyon hastalıkları ele alındı.
KOLERA VAKALARI YÜZ BİNLERİ BULUYOR
Çalışmada, sadece ishalle seyreden enfeksiyon hastalıkları değil, kızamık, kabakulak, kızamıkçık gibi aşıyla önlenebilen hastalıklar, yanı başındaki Suriye'de yüz binleri bulan vakalar nedeniyle kolera ile bölgede yaygın olan ve sıtma bulaştırabilen 'anofel' cinsi sivrisinek türü nedeniyle olası risklere, alınması gereken acil önlemlere değinildi. Araştırmayı yürüten ekibin başındaki isimlerden Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve KUISCID Kurucu Direktörü Prof. Dr. Önder Ergönül, günlerdir tüm dünyayı etkisi altına alan kavurucu sıcakların, deprem bölgesinde enfeksiyon hastalıkları açısından daha büyük risk yarattığına dikkat çekerek, açıklamalarda bulundu.
ARTAN SICAKLIKLAR RİSKİ ARTIRIYOR
Prof. Dr. Ergönül, büyük depremler sonrası enfeksiyonlarda artışın beklenen bir durum olduğunu ve araştırmayı, o bölgede geçmişte olan enfeksiyonlar, şu anki durum ve gelecekte olabilecek enfeksiyonları gözden geçirerek ele aldıklarını kaydederek "Deprem bölgesindeki enfeksiyon riskleri açısından sistematik bir yol haritası çıkmış oldu" dedi. O coğrafyanın zaten sıcak bir bölge olduğunu ve bu yıl iyice artan sıcaklıkların, bazıları halen çadırkentlerde veya konteynerlerde yaşayan depremzedelerde, pek çok tehlikeli tabloya yol açabileceğini kaydeden Prof. Dr. Ergönül, "Beyin kanamasından tutun, yüksek tansiyon, ciddi sıvı kaybına bağlı şok tablosuna kadar pek çok durum gelişebilir. Özellikle incinebilir gruplar olan yaşlıları ve çocukları daha çok etkileyecek bir durum söz konusu. Bağışıklık sistemini doğrudan etkileyen şeyler bunlar ve bağışıklık sistemi düştüğü zaman, enfeksiyonlara daha yatkın hale geliyorsunuz. Mevsim itibariyle ishal yapan enfeksiyon hastalıkları çok sık görülüyor şu anda. Bir de vektörle bulaşan hastalıklar önem kazandı. Tatarcık hummasından belki sıtmaya kadar giden bir dizi hastalık olabilir" dedi.
"MERSİN, ADANA, ÇUKUROVA SITMA AÇISINDAN DİKKATLE İZLENMELİ"
Sıtmanın ülkemizde yok edildiğine ancak yakın bir geçmişte Mersin gibi çevre illerden bölgesel olarak tek tük vakalar bildirildiğine de işaret eden Prof. Dr. Ergönül, şu uyarıları yaptı: "Mersin, Adana, Çukurova bölgesi ve biraz daha doğu taraflar zaten Türkiye'nin sıtma bölgesiydi. Dikkatle izlememiz gerekiyor buraları. Sıtmanın salgın olması için bölgede vektör sineğin yaygın olarak saptanması lazım. Oradaki salgının engellenmesinde de kilit nokta vektörle mücadele, yani sineği yok edebilmek. Kişiden kişiye geçen bir hastalık değil fakat sinek olması itibariyle beklenmedik bir hastalıkla daha uğraşmış olacaksınız ve bu da depremi yaşamış bir yer için ekstra bir yük yaratır.
Şark çıbanı dediğimiz hastalık zaten özellikle göçmenlerle birlikte artış gösterdi ama göçmenlerin ötesinde, yerleştiği yerler var. Dolayısıyla öldürücü olmasa bile bölge açısından önemli bir ek külfet bu da. Batı Nil ateşi saptanmadı ama saptanabilir. Bunlar olası riskler. Dengue Fever (Dang Humması) da olabileceği iddia ediliyor Avrupalı bilim dünyası tarafından. Ama biz bölgede henüz vaka görmüş değiliz"
KIZAMIK VAKALARI 5-10 KAT FAZLA
Bölgede enfeksiyon açısından en büyük sorunlardan birini de aşıyla önlenebilecek hastalıkların yarattığını belirten Prof. Dr. Ergönül, "Bunların başında da kızamık geliyor. Kızamıkta, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) Türkiye hakkında açıklamış olduğu rakamlara bakıldığında, Avrupa bölgesinde birinciyiz. Orada bildirilen rakamları rahatlıkla 5-10 katıyla çarpabilirsiniz. Daha yüksek rakamlar.
İstanbul'da, başka illerde bu kadar kızamık vakası varken, deprem bölgesinde de olmaması imkansız. Özellikle çocuklarda, eğer zamanında tanınıp uygun tedavi verilmezse ölümcül olabilen ve saptanan vakalardan çok daha fazlasının görülebileceği bir hastalık kızamık.ö Prof. Dr. Ergönül, kızamık geçiren çocuklarda yıllar sonra gelişebilen ve ölümcül olabilen beyin iltihabı SSPE'ye günümüzde çok rastlanmadığını ama günümüzde artan vakalar nedeniyle, önümüzdeki yıllarda SSPE vakalarında da artış görülebileceğini de sözlerine ekledi. Prof. Dr. Ergönül, "Ayrıca sadece kızamık değil, benzer şekilde kızamıkçık, kabakulak, bunlar da Türkiye'de bu yıl önceki yıllara göre çok daha fazla bildirilen vakalar" dedi.