Brandeis Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nader Habibi'ye Ortadoğu'da yaşanan savaşları sorduk; aldığımız cevaplar çok ilginç: "Ortadoğu'da savaşlar petrol ve İsrail'den ayrı düşünülemez."
Ortadoğu konusunda uzman ABD'nin Brandeis Üniversitesi'nden Prof. Dr. Nader Habibi'ye bölgedeki son gelişmeleri sorduk. Özellikle mikroekonomi alanındaki başarılı çalışmaları ile tanınan Ortadoğu Uzmanı Nader Habibi Karar.com'a yaptığı açıklamalarda, Ortadoğu'daki çatışmaların hiç de bölgesel olmadığını açıkladı.
Habibi, İsrail'in Akdeniz'de ulaştığı enerji kaynakları konusunda bölgede sıkıştığını ve bir çıkış yolu aramakta olduğunu belirtti. Ortadoğu'daki çatışmaların petrol-enerji dışında asla değerlendirilemeyeceğini belirterek "Bölge büyük enerji projeleri için istikrarsız hale getiriliyor" dedi.
İşte Prof. Dr. Nadir Habibi'nin Karar.com'a yaptığı özel açıklamalar
Orta Doğu ve İsrail-Güney Kıbrıs’taki enerji projeleri ve Türkiye-Irak, Türkiye- İran enerji ortaklığı hakkında ne düşünüyorsunuz? Bu projelerle ilgili, bu bölgeler ve dünyanın enerji geleceğiyle ilgili öngörüleriniz nelerdir?
Çok ülkeli enerji projeleri tüm partnerler için karlı olabilir. Ancak bununla birlikte hepsi oldukça ciddi siyasi ve güvenlik risklerine maruzdur. Türkiye-Irak projeleri, Kürt bölgesi ve Bağdat’taki merkezi yönetim arasında olan istikrarsız siyaset ve kaynak çatışmalarından etkilenmiştir. Merkezi yönetim defalarca Türkiye ve Kürt Bölgesi arasındaki ikili enerji anlaşmalarına itiraz etti.
Bu büyük riskler birkaç yıl içinde büyük yatırım gerektiren ortak üretim projeleri yerine ticari anlaşmalar konusunda bir tercihe yönlendirir. İran-Türkiye enerji anlaşmaları doğal gaz fiyatı üzerinden anlaşmazlıklara rağmen son yıllarda nispeten başarılı olmuştur. Aynı zamanda Batı'nın ekonomik yaptırımlarının baskısını da atlatmıştır. Bu başarı İran’ın enerji ihracatı ve Türkiye’nin enerji ihtiyacı arasındaki güçlü uyumun bir sonucudur.
İsrail bölgede sıkıştı
İsrail ve komşuları arasında, Akdeniz enerji kaynaklarının geliştirilmesi konusundaki işbirliği mevcut şartlar altında çok zor olacak. Ortadoğu bölgesi, diğer bölgelerle kıyaslandığında daha büyük kaynaklara sahip olduğu için on yıllarca daha en önemli petrol ve gaz kaynağı olmaya devam edecek. Sonuç olarak bölge, birçok ülkeyi uzun vadeli büyük enerji projeleri için istikrarsız hale getiren dış güçlerin müdahalesi ve bölgesel vekalet savaşlarına karşı savunmasız olacak.
İran örneğini göz önünde bulundurursak, Türkiye ekonomisi hakkında ne düşündüğünüzü söyleyebilir misiniz? Türkiye’nin ekonomisiyle alakalı şimdi ve gelecek için ne tavsiye ediyorsunuz?
Türkiye’nin son 40 yıllık ekonomik performansına bakarsak eğer, 2002-2014, AKP’nin tek parti iktidarı dönemi, düşük enflasyon oranı ve güçlü ekonomik büyümesiyle başarılı bir dönem olmuştur. Bugün Türkiye, Orta Doğu’nun en büyük ekonomisi, ayrıca endüstri ve imalatta İran ile Arap ülkelerinden daha ileri seviyede.
Sadece son 18 aydır büyümede azalma ve enflasyonda artış görüyoruz. Aynı zamanda ekonomi de üniversite mezunları için büyüyen eşitsizlik ve artan işsizlik oranı gibi yeni sorunlarla karşı karşıya.
Koalisyon riski
İleride, birçok kişi yakında oluşturulacak yeni koalisyon hükümetinin istikrarına bağlı olacak. Siyasi belirsizlik kısa vadede Türk ekonomisi üzerinde olumsuz etki yapabilir. Toplumsal ve siyasi konular üzerindeki anlaşmazlıklar da koalisyon hükümetinin ekonomiyi etkili bir şekilde idare edebilmesini olumsuz yönde etkileyebilir.
Sonuç daha yüksek enflasyon oranları ve daha yüksek kısa vadeli yatırım riskleri olabilir.
Öte yandan, önümüzdeki iki yıl içinde petrol ve doğal gaz fiyatlarının makul kalması bekleniyor, bu, Türkiye’nin ticari açığını azaltmaya yardımcı olacaktır. Türkiye’yle kıyaslandığında son yıllarda İran’ın ekonomisi birkaç aksilikten dolayı zarar gördü. Bir yandan uluslararası şiddetli yaptırımlara maruz kaldı, diğer yandan eski devlet başkanı Ahmedinejad'ın ekonomi politikaları yerel ekonomide ciddi zarara sebep oldu. İyileşme nükleer anlaşmaların son aşamasının neticesine bağlı olacak
Yakın tarihte ekonominin merkezi ABD ve Avrupa’ydı. Ama son yıllarda bu merkez Uzak Doğu’ya kayıyor. Bu dönüşümde Orta Doğu’nun durumu ne olabilir? Ayrıca enerji sektörü ve enerji sektöründen başka konular da dahil olmak üzere ekonomiyle ilgili neler söyleyebiliriz?
Asya ülkelerinin (özellikle Çin ve Hindistan) büyüyen ekonomik gücü Ortadoğu ülkeleri için çok önemli. Ortadoğu petrol ve doğal gaz talebi son on yılda giderek Asya'ya kaymıştır.
Birçok Ortadoğu petrol ihracat ülkesi uzun vadede en önemli petrol müşterileri olarak Asya ülkelerine bakıyorlar. Asya’nın Ortadoğu dış ticaret ve yatırımındaki payı yükselişte ve bu yükseliş petrol ve petrol dışındaki ticaret için doğru. Asya ve Ortadoğu ülkeleri arasındaki bu büyüyen ekonomik bağımlılık, stratejik ve jeopolitik sonuçlar doğuracaktır.
Çin, Ortadoğu için yeni koz
Bazı Ortadoğu ülkeleri, Avrupa ve Amerika Birleşik Devletleri ile ilişkilerinde, Çin'deki ekonomik ilişkilerini bir koz olarak kullanıyorlar. Çin ve ABD arasındaki ekonomik ve jeopolitik rekabet Ortadoğu’da arttı. Asya Ortadoğu petrol ve gazına bağımlı kaldıkça ABD için bölgenin stratejik önemi artacak.
ABD’nin bölgede büyük askeri gücü olmasına rağmen Çin’in Basra Körfezi’nde askeri rekabet ya da askeri varlık planı yok. Ancak, ABD’nin itirazlarına rağmen Çin İran’la güçlü ekonomik ve ticari ilişkiler geliştirdi. Çin daha ileri ihracat ürünleri geliştirdikçe ABD ve Batı Avrupa’nın Ortadoğu’daki pazar payında bir rekabet olabilir. 2000 yılından sonra Çin bölgede lider mal imalat ihracatçısı olarak ortaya çıkmıştır.
Çeviri: Betül Fatma Cömert