Arap sinemasının ünlü isimleri Türk yapımı ‘Adı Aşk’ filminde buluştu. Yapımın yönetmeni ve senaryo yazarı Eyüp Dirlik, aslında Türkiye’den oyuncularla çalışacaklarını belirterek “Fakat Ortadoğu’da dizilerimiz çok izlendiği ve beğenildiği için biz de bir sinerji yaratmak istedik” diyor.
ERKUT TEZERDİ / İSTANBUL
Yönetmen ve senarist Eyüp Dirlik imzasını taşıyan ‘Adı Aşk’, Türk yapımı bir dram. Ancak çekimleri Çanakkale’de gerçekleştirilen filmin başrollerinde popüler Türk oyuncular yok! Arap dünyasının en ünlü oyuncularından Mariam Hussein ile Mustafa Yabaş’ın yanı sıra Lidia Sabra ve 2014 Ortadoğu Güzeli Fati Jamali rol alıyor. Zeynep ile Kerim’in arasında yaşanan dramatik bir aşk öyküsünü konu edinen filmde Arapça konuşuluyor. Dubai başta olmak üzere Ortadoğu’nun birçok şehrinde izleyiciyle buluşan filmi Eyüp Dirlik anlattı.
‘Adı Aşk’ı yazdınız ve yönettiniz. Film projesi nasıl gelişti?
Altı aylık senaryo çalışması sonucu ortaya çıkan bir proje ‘Adı Aşk’. Aşk’ın doğası, herhangi bir din, dil ve ırk gözetmeksizin kendini gösterir. Aşık olmak için insanın özel bir çabaya girmesine gerek yok. Tamamen hayatın doğal akışında öylesine ele geçirir ki bizi, karşı koymak ve o an, ön yargılarımızı düşünmek imkânsızdır. İşte bu düşünceler minvalinde ‘Adı Aşk’ın senaryo fikri aklıma geldi.
Peki senaryoyu yazarken dikkate aldığınız unsurlar nelerdi? Ayrıca çekimler aşamasında ne gibi değişiklikler yapıldı?
Aslında filmimizde Türk oyuncularla da çalışacaktık fakat Ortadoğu’da dizilerimiz çok izlendiği ve beğenildiği için biz de bir sinerji yaratmak istedik. Ortak projeler ürettiği dünyaya açılma fikri bana büyük bir heyecan veriyor. Bildiğimiz gibi, Ortadoğu’da yükselen Türk sinema ve dizi sektörü var. Oradaki yıldızlar, Türk yapımı bir filmde yer alması açıkçası bana çok ilginç gelmişti. Neden olmasın dedik ve yaptık.
Oyuncu seçimin nelere dikkat edildi? Neden Arap dünyasının ünlü oyuncularıyla çalıştınız?
Oyuncu seçimini kendi ülkelerinde ünlü isimlerle yaptık. Ortadoğu ülkelerinde izlenebilirliğimizi artırabilmek adına böyle bir karar verdik. Endüstriyel sinema sektöründe bu gibi etkenlere dikkat etmeniz gerekiyor maalesef. Artık sinemanın kendisinden ziyade, oynayan oyuncu ön plana çıkıyor ve sinemaya seyirci çekebiliyor. Ama yönetmen ve senarist olarak ortaya koyduğum filmde, mesajımı bir şekilde izleyiciye ulaştırmam gerekiyor. O yüzdendir ki, bu iletimimi yaparken ünlü oyunculardan birazcık destek görmem sanıyorum maruz görülebilir. Ayrıca bu film Dubai’de ve Ortadoğu’da da vizyona gireceğinden Araplara yönelik bir cast oluşturmamız gerekiyordu.
Filmde Çanakkale’de başlayan bir aşk hikâyesini anlatıyorsunuz. Zeynep ile Kerim’in nasıl çekici bir aşkı var? Bunun için neler söylersiniz?
Aşkın dili, dini, ırkı ve bayrağı yoktur. İşte Zeynep ve Kerim’in aşkları bunun göstergesidir. Biz de filmimizde bunu anlatmak istedik... Tamamen kompleks ve saçma sapsan bir şeydir aşk. Belli kuralları ve güç odağı yoktur. Kendinizi çok saygın, güçlü ve iradeli sayabilirsiniz fakat aşık olduğunuzda bu özellikler bir anda alaşağı olabilir. Belki de bu iki insanın aşkının bu denli çekici olması, bu söylediğimizden kaynaklanıyordur. Belirsiz konuşuyorum çünkü, nihai kararı seyircilerimizin vermesini bekliyorum.
Türkiye’de birçok projede yer aldınız. Yabancı oyuncularla çalışmak nasıl bir deneyim? Bir yönetmene neler kazandırıyor? Zorlukları var mı?
Yabancı oyuncularla çalışmanın zorluğu kültür farklılıklarımız olması, onun dışında hiçbir sorun yaşamadık. Aslında sinemanın dili evrenseldir. Sahnede herkes her şeyi profesyonel bir şekilde ortaya koyarsa, filmde hiçbir hata olmayacaktır. Işıkçısından, sesçisine herkes ne yapması gerektiğini biliyorsa pek bir problem olmuyor. Tabii, oyuncularımızın yetiştiği kültürden kaynaklı, bazı alışkanlığı oluyor. Tabii onlara öğrettiğim ve onlardan öğrendiğim bir çok deneyimler de olmadı değil.
‘Adı Aşk’ izleyiciye neler sunuyor?
İnsana, sevginin gücünün nelere kadir olduğunu ve bazen de elimizde olmayan imkânlardan dolayı ne kadar imkânsız olduğunu sunuyor. Her şey mümkün görünürken bile, imkânsızlığa sürüklenen olaylardan besleniyor. İzleyici bu filmde en önce kendini görecek. Dili, dini ve ırkı ne olursa olsun o beyazperdeye baktığında, aslında izlediği oyuncular değil de, bizzat kendisiymiş gibi hissedecek.
Sinemamız çok hızlı ivme kazandı
Romantik türünde bir filme imza attınız. Türkiye’de ve dünyada bu türün geldiği noktayı nasıl değerlendirirsiniz?
Türkiye’de sinema sektörü çok hızlı ivme kazandı. Artık kendi tarzımızı oluşturduğumuzu söyleyebilirim. Tabii dünyadaki romantik filmlere baktığımızda ilk aklımıza gelen ABD. Türk sinemasında baktığımızda, ben bunu özellikle romantik filmlerde görüyorum, kurguda boşa çıkan sahneler filme dahil ediliyor ve bunu yaparken sahnenin duygusunu pekiştirdiği düşünülüyor. Bu tabii, Türkiye’nin doğrudan ürettiği bir şey değil. Yurt dışında yapıldığı için bizde de yapılmaya başlandı. Yurt dışından aldığımız yeniliklerin yanı sıra bu gibi küçük hileleri de zaman zaman alıyoruz.