Menkıbelerde anlatılanlar tabiidir ki olağan hayat akışında karşılaşılacak olaylar değil. Anlatılan kahramanına üstünlük ve yücelik kazandırdığı gibi değerli de kılar. Samsun Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Hüseyin Akan, tüm insanlık tarihinde her topluluğun sahip olduğu menkıbelerin kullanıldığı alanlar ve işlevlerine mercek tutuyor.
Hüseyin Altan
Menkıbeler bilindiği gibi olağan dışı unsur ya da unsurlar içeren hikayelerdir. Menkıbelerde, gerçekliğin o düz, sıradan, soğuk, duygusuz ifadesi yoktur. Herkesin, herhangi bir vakitte yaşadığı, yaşayacağı olağan, doğal bir hadise değildir, menkıbelerde anlatılan. Bu anlatılara gerçek hadiseler kaynaklık edebileceği gibi, genellikle abartılmış ve olağandışı nitelikte ilavelerle güçlendirilmiş veya bir kısmı ilk anlatıcı tarafından senaryolaştırılmış olabilir. Çağımız dahil insanlık tarihinin her döneminde ve her topluluğunda menkıbeler mevcuttur.
Menkıbeler, hükümlerde delil olmaz, yani, menkıbelerden hüküm çıkarılmaz. Ancak, menkıbeler çoğunluk nazarında değerlidir ve toplumsal değerler üretilmesine kaynak oluşturur.
Sözün ve söyleyenin değerini ve tesirini arttırır
Menkıbeler, kahramanına bir üstünlük ve yücelik kazandırdığı gibi bizi de değerli kılar. Doğrudan veya silsile yoluyla kendisinin veya mirasçısının yakınında olduğumuz, kendisini veya hikayesini nakledeni görüp işittiğimiz o zat büyük, önemli, olağanüstü hikayeleri olan birisidir. O’nun, bizim de içinde olduğumuz etki çemberini anlatıları tekrarlayarak güçlendirir ve genişletiriz. Menkıbeler, konuşana seçilmişlik ve konuştuklarına kutsallık katar. Sözün etkisi çok güçlenir, tartışılmaz kılınır.
Başarılı bilim adamları, başarılı iş ve siyaset adamları için de yaşantılarından çıkarak vurucu bazı hikayeler öne çıkarılmıştır. Özellikle, toplumda önder konumunda kabul edilen veya önderleştirilen çağdaş kimseler hakkındaki menkıbelere gün geçtikçe yenileri eklenir. Aynı zamanda, önderlik ettiği toplumsal hareketin üyelerinin de menkıbeleri yavaş yavaş ortaya çıkar. Ağırlıklı olarak FETÖ’nün başındaki kişiyle, devamında ülkemizde ve başka diyarlarda okul açma vb. faaliyetlere girişenlerle ilgili uydurulmuş olağan dışı nitelikteki hikayelerle, menkıbelerden müteşekkil bir düşünce ve duygu dünyası yaratılıyordu. Bu dünya görsel ve yazılı medyanın yoğun desteğiyle besleniyor, güçleniyordu. Bu hikayelerin kolay kabul görmesinin nedenlerinden birisini; “dinimiz İslam” adlı sitede yer alan bir yazıdaki cümleler işaret etmektedir: “Menkıbeleri uydurma hikâyeler zannetmek, hiç uygun değildir. Menkıbelerin hepsi tarihî hadiselerdir. Benim aklım almıyor diye, nakle dayanan bilgileri inkâr etmemelidir.” Bu cümleler, toplumda menkıbelere karşı takınılan veya takınılması öğütlenen tutumu açıkça ifade etmektedir. Dolayısıyla menkıbe, hikayenin kahramanı, giderek anlatıcılar sorgulanamaz, aklın süzgecinden geçirilemez. İnanılır. Tartışılmaz, hürmet gösterilir. Aksi takdirde, ufak bir şüphe kendimizdeki zayıflığı ve adanmamışlığı gösterir. Beraberinde, dine veya harekete ait birbiriyle bilinçli olarak hercümerç edilmiş bilgi ve olaylara inancımızdaki zayıflığı ortaya koyar.
Menkıbelerin kabulünü kolaylaştıran bilinç dışı yargı şu olabilir: Önemli, yüksek düzeyli başarılar kişinin üstün bedensel ve zihnî çalışmaları sonucunda ortaya çıkmamış, onlara bahşedilmiştir. Yani o kişiler sıradan herhangi birisi değildir. Onlar seçilmişlerdir. Onlara bazı olağanüstü özellikler yaradılış (genetik) olarak veya sonradan verilmiştir. Dolayısıyla yaptıklarında ve söylediklerinde tam isabet vardır. Bu kanaat aynı zamanda, menkıbe kahramanının veya önderin tartışılmazlığını ve eleştirilemez oluşunu pekiştirmektedir. Paralel diğer faydası, bizim gibi seçilmiş olmayan, ortalama herhangi bir bireyden önemli ve pek etkin bir ürünün ortaya çıkmamasına mazeret sağlamasıdır. Böyle hikaye edilecek bir iş ortaya koymamış olmamızda, bizim bizzat bir kabahatimiz, bir dahlimiz bulunmamaktadır. Varsa bir eksiklik, bize verilmeyişidir.
Tarih boyunca menkıbeler çok işe yaramıştır. Menkıbenin bireyler için, toplumun bütünlüğü ve ahengi için, toplum önderleri için ne kadar yararlı ve vazgeçilmez olduğunu anlatmaya gerek yok sanırım. Hemen hemen her bir toplumsal hareketin başlatılmasında, taraftar toplamada ve güçlendirilmesinde menkıbeler önemli rol oynamıştır. Öte yandan, devletlerin istihbarat teşkilatları, başka ülkelerde kontrollerinde toplumsal organizasyonları oluşturmak ve etkin kılmak için bu tür hikayeleri kullanmışlardır ve kullanmaktadırlar (Afganistan’da Topal Molla, Irak’ta Kesnizani tarikatı, Türkiye’de FETÖ örneklerinde olduğu gibi).
Menkıbe parlak kırmızı uçan bir otomobil veya bulvarda karşımıza çıkıveren yeleli bir arslandır.
Menkıbeler düz gerçekliğe göre çok daha güçlü kabul görürler. Kolay kolay unutulmazlar. Örneğin, Çanakkale Savaşıyla ilgili ilk elde hatırlananlar genellikle menkıbe niteliğindeki hadise veya anlatılardır: Seyid onbaşının 270 kiloluk mermiyi kaldırması, Cevat Paşanın gördüğü rüyaya sadık kalarak elde kalan 26 eski mayını boğaza paralel olarak denize döşemesi, Hızır’ın, bazen bulut olarak, bazen fırtına olarak ama mutlaka Mehmetçiğin yardımına koşması gibi.(1)
Menkıbenin diğer bilgi ve haberlere kıyasla unutulmaz, kolayca hatırlanır olmasının ve insan için değerlerin oluşturulmasında ve davranışlarının biçimlenmesinde etkili olmasının altında yatan nedir? Niye bir çok bilgi ve haber dikkatimizin dışında kalır veya unutuveririz, ders çıkarmayız, bigane kalırız da menkıbeleri sık sık dinler, hatırlar ve anlatırız?
Nörofizyolojik davranış ve zihin çalışmaları bu konuda tatmin edici bir açıklama sağlayabilir. Öğrenmeyle ilgili çalışmalarda dış uyaranların organizmada üç çeşit karşılık bulacağı gösterilmiştir. Alışma, duyarlılaştırma, klasik koşullama. Zayıf bir uyaran tekrarlandıkça organizma buna alışır ve bir süre sonra zararsız olduğunu öğrenir, tepki vermemeye başlar (alışma). Bu durumda alışma, güvenle göz ardı edilebilecek mükerrer uyarıcıları fark etmemeyi öğrenmektir. Güçlü uyarılar ise (deney hayvanında elektrik şoku gibi) güçlü tepkiler doğurur. Zayıf veya güçlü tek uyaran kısa süreli değişiklik oluşturur. Tekrarlayan güçlü uyaranlar hücresel düzeyde kalıcı-uzun süreli değişikliklere yol açar. Moleküler düzeyde ketleyici ve tetikleyici proteinler hafıza depolanması için bir eşik oluştururlar. Bu mekanizma –özellikle- hayati önemdeki deneyimlerin öğrenilmesine imkan tanır. Ancak, duygusal şiddeti yüksek olaylar ve durumlar doğrudan ve güçlü şekilde uzun süreli belleğe alınır (2).
Gündelik hayata dair, herkesin yaşadığı, yaşayabileceği olağan bilgi ve haberler kişide güçlü bir tepki yaratmadığı gibi hafızasında da kalmaz. Sabah işe gidip akşam eve geldikten sonra, eğer görmüşsek trafikteki açık kırmızı spor arabayı hatırlarız, her gün ve çokça gördüklerimizi değil. Normal bir uçak yolculuğu hafızalarda yer etmez ama, ciddi türbülanslar yaşanan bir yolculuk yıllarca ayrıntılarıyla hatırlanır. Sıradan, olağana dair bilgi ve haberler duyularımız için zayıf uyarandır. Güçlü uyaran ise olağanüstü unsur içeriğiyle menkıbedir. Dolayısıyla zayıf uyaranlar sıradanlığına bağlı olarak bir karşılık bulmazken, güçlü uyaranların etkileri şiddetli olur ve hafızada kalıcı yer edinir. Araba arıza yaptığı için çıktığı yolculuğu yarıda sonlandıran birisi, en fazla biraz öfkelenir, canı sıkılır ama bu tepkiler bir süre sonra zayıflar ve bu hadise bir süre sonra hafızada pek silik bir halde kalır. Gideceği yol üzerinde bir kaza veya gideceği şehirde deprem, bombalama, kalacağı otelde yangın gibi bir felaket olacak olursa, basit bir arızaya hayat kurtarıcı sıfatı yüklenir, çok önemli olur. Zamanla menkıbeleşir ve topluma mal olur.
Menkıbe, yazının ve konuşmanın vurucu unsurudur
Menkıbe kahramanı veya menkıbe kahramanının ravisi olmanın ya da konuşmalarda menkıbelere yer vermenin önemli bir başka getirisi, tek başına duyularımızı fazla uyarmayacak düz, sıradan bilgi ve haberlerin menkıbeyle birlikte verildiğinde etkisinin şiddetlenmesidir. Nörofizyolojik çalışmalarda, güçlü bir uyaranın (elektrik şoku) hemen ardından, daha önce uygulandığında çok hafif tepki oluşturmuş zayıf bir uyarı verildiğinde, canlı organizma güçlü uyarana verdiği gibi yüksek tepki verir (duyarlılaştırma). Bu duyarlılaştırma sonucu zayıf uyarıcılara da güçlü tepki verilmesi belli bir süre devam eder. Güçlü uyaran olarak menkıbenin kahramanı olan bir kişi veya gruba ait diğer sıradan bilgi ve haberler de en azından belli bir süre menkıbe etkisine sahip olacaktır. Hatta, menkıbenin ait olduğu kümenin üyesi olan anlatıcının anlattığı menkıbeler dışında söylediği sözlerin de değeri, tesiri ve inandırıcılığı anlamlı derecede artar.
Menkıbeler, hükümlerde delil olmaz, yani, menkıbelerden hüküm çıkarılmaz. Ama, insanlar genellikle, her dinlediği menkıbeden kendisine bazı düsturlar çıkarır.
1. Gençcan Mİ. Çanakkale savaşları ve menkıbeler. Bayrak yayınları, 2011.
2. Kandel ER. Belleğin peşinde. (Çev. Mehmet Doğan). Boğaziçi Ü. Yayınevi, 2016.