Okurluk hakları üzerine

Okurluk hakları üzerine

Üstadın dediği gibi, bitmekte olan yıl hep eskimiş, kirlenmiş, atılması gereken bir pırtı izlenimi bırakır insanın üzerinde. Bir an önce bitsin istersin; “yeni bir yıl başlasın ve onu daha iyi değerlendireyim.”

ÖMER FARUK

Her yılın son günlerinde, o sene içinde okuduklarımı listeler, bir okur olarak ‘performansımı’ ölçerim, ‘niteliğin’ nicelikten daha önemli olduğunu bilmeme rağmen. Kendimi alamam bundan. Ve her seferinde hayıflanırım, daha çok okuyabilirdim, diyerek. Hele bu sene, Metin Celal’in son yazısından, 2024’te ‘151 kitap, 42.403 sayfa’ okuyabildiğini öğrendiğimde, durumum iyice ‘verimsiz’ göründü gözüme. Siz de benim gibi ‘yeteri kadar’ kitap okuyamadığınız için üzülüyorsanız, biliyorum, listeler hazırlayıp söz veriyorsunuz kendinize: “bu sene şu şu kitapları mutlaka okuyacağım, falanca yazara mutlaka bakacağım.” Herkesin ‘yeteri kadarı’ da kendine göre tabii. Metin Celal için 2025’te 104 kitap okumak ‘gerileme’ sayılacakken, işten güçten, telefondan, bilgisayardan vakit bulup da ‘haftada iki kitaba çıkmak’ benim için ilerleme olacaktır doğrusu.

Bizim gibilerin kaygısına alaycılıkla yaklaşanlar da vardır belki. ‘Sekiz kişiye bir kitabın düştüğü bir ülke’ Türkiye, bırakın senede 52 kitap okumayı. Fakat sözümüz ‘okuyamamanın, az okumanın dayanılmaz sıkıntısını’ duyanlara zaten. Çalışıp dinlenen, günlük yaşamın tadını ‘başka araçlarla’ çıkartanlara, ‘kitabın eksikliğini’ duymayanlara değil.

Evet, sınırları bellidir: yıl elli iki hafta. Haftada bir kitap bitirebilen ‘düzenli/disiplinli okurun’ en fazla okuyabileceği kitap sayısı da 52 demek. On yılda 520, elli yılda 2.600 kitap! Canınız sıkılmasın hemen. Daniel Pennac ‘Roman Gibi: Kitaplara ve Okumaya Dair’ isimli deneme kitabında okurlara ‘on hak’ tayin ediyor. Sırasıyla: okumama hakkı, sayfa atlama hakkı, bir kitabı bitirmeme hakkı, tekrar okuma hakkı, canının istediğini okuma hakkı, Bovarizm hakkı, canının istediği yerde okuma hakkı, çöplenme hakkı, yüksek sesle okuma hakkı ve susma hakkı. Pennac’ın ‘bibliyomanlara’ tanıdığı hakları okuyanlar rahatlayacak, gevşeyecektir. Ben en çok şu dördünü, ‘sayfa atlama, bir kitabı bitirmeme, tekrar okuma ve canının istediğini okuma haklarını’ sevdim.

vevvvvv.jpg

SAYFA ATLAMA HAKKI: Pennac ‘Savaş ve Barış’ı okurken Rusya’nın tarım meselelerini de ele alan Tolstoy’u yalnız bıraktığını büyük bir keyifle itiraf edince benim de aynı şeyi ‘Sefiller’i okurken Hugo’ya yapmış olduğum aklıma geldi. Yaklaşık elli sayfa tutan, Paris’in kanalizasyonlarının anlatıldığı gevezeliği vicdan azabı duymadan atlayıp geçmiştim. Pennac’ın aklına gelmeyen bir şeyi eklemeli yalnız; neyin sıkıcı ve önemsiz olduğu ‘okura’ bırakılmalı. Özellikle klasikleri kısaltmaya hevesli yayıncılara ve çevirmenlere değil!

BİR KİTABI BİTİREMEME HAKKI: Uzun yıllar boyunca başladığım her kitabı mutlaka bitirmem gerekiyormuş gibi hissettim. Sevmiyorsam bir köşeye fırlatıp atıyorum artık, pişmanlık duymadan. Bunda Pennac’ın tavsiyeleri kadar, ‘okunmamış kitapların’ sayıca arttığı, giderek dal budak saran kütüphanemin de payı var elbette. Schopenhauer da haklı ayrıca: “iyi kitap okumanın ilk şartlarından biri kötüleri okumamaktır, çünkü hayat kısa!”

TEKRAR OKUMA HAKKI İLE CANININ İSTEDİĞİNİ OKUMA HAKKI: Bu ikisini birleştirebiliriz sanıyorum. ‘Ödev duygusuyla’ değil, serbestçe okumalı insan. Keyfini çıkarta çıkarta. Zorunluluk hissetmeden. Gönlünce. Peyami Safa tutkunu karım böyledir meselâ. Mutlaka okumalısın, diyerek önüne koyduğum filanca kitabı biraz karıştırıp iter elinin tersiyle ve tekrar döner Peyami’ye hiç bıkmadan, sıkılmadan.

Pennac’ın ‘on hakkına’ bir tane de ben eklemek istiyorum:

‘GEÇ OKUMA HAKKI’: Fehmi Koru bahsetmişti yanılmıyorsam; Wall Street Journal gazetesinde çalışan, Amerika’nın en ünlü siyasi köşe yazarlarından, Reagan’a danışmanlık da yapmış, konuşmalarını kaleme almış Peggy Noonan itiraf etmiş; gençliğinde Amerikan ve İngiliz edebiyatına, sonraları da işi gereği ‘tarih ve siyaset kitaplarına’ ağırlık verdiği için ‘Tolstoy’u ıskalamış’ ve ‘Savaş ve Barış’ı bir yaz boyu elinden düşürmeden ancak ‘70 yaşından sonra’ okumuş! Bir benzerini İlker Kocael tweetledi: “Fransa’nın en prestijli yüksek öğrenim kurumu Collège de France’ta edebiyat profesörü 74 yaşındaki Antoine Compagnon birkaç yıl önce ‘Don Kişot’ üzerine bir kitap yazdı ve hayatında ilk kez bu kitabı baştan sona okuduğunu söyledi.”

Yeni yılınız kutlu olsun efendim. ‘Okurluk haklarınızdan’ sonuna kadar faydalandığınız güzel bir yıl dilerim.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN