Sinemalarda dördü yerli 10 yeni film vizyonda. Filmlerde, Fransız yönetmenler Alexandre De La Patelliere ile Matthieu Delaporte’un Alexandre Dumas’ın dünya çapındaki klasiğini yeniden beyazperdeye taşıdığı ‘Monte Cristo Kontu’ öne çıkıyor. İhanet, zenginlik, intikam ve kefaret gibi evrensel temaları işleyen film, görkemli manzaraları, güçlü anlatımı ile Fransız ihtilalinin gölgesindeki destansı bir trajediyi yeniden keşfe davet ediyor.
SALİHA SULTAN
Türkiye’de sinema salonlarında bugün dördü yerli, 10 film vizyona giriyor. Filmlerde, Fransız yönetmenler Alexandre De La Patelliere ile Matthieu Delaporte’un Alexandre Dumas’ın dünya çapındaki klasiğini yeniden beyazperdeye taşıdığı ‘Monte Cristo Kontu’ öne çıkıyor. Fransız ihtilalinin hemen ardından birinci ve ikinci restorasyonların gölgesinde yaşanan müthiş bir intikam hikayesi anlatıan filmde haksız yere 14 yıl hapis yatan Edmond Dantes’i bu kez Pierre Niney canlandırıyor. Yılın en yüksek bütçeli Fransız yapımı olarak gösterilen film Cannes Film Festivali 2024 ‘te yarışma dışı gösterildi. Eleştirmenler yönetmenlerin filmde Dumas ‘nın ruhuna sadık kalırken yeni nesle hitap edebilecek bir dil geliştirdiğini ileri sürüyor. İhanet, zenginlik, intikam ve kefaret gibi evrensel temalar içeren film, görkemli manzaraları, güçlü anlatımı ile Fransız edebiyatının bu destansı trajedisini yeniden keşfe davet ediyor.
HİÇBİR ŞEY YERİNDE DEĞİL
Burak Çevik’in yazıp yönettiği, Adana Altın Koza’da ‘En İyi Yönetmen’ dahil üç ödüle layık görülen film, 8 Ekim 1978’de Ankara’da yaşanan Bahçelievler Katliamı’ndan yola çıkıyor. Başrollerini Burak Can Aras, Celal Öztürk, Efe Taşdelen, Eren Kol ve Onur Gözten’in paylaştığı film, 1980 darbesi sürecinde devrimin gücüyle değil siyasetle gerçekleştirilebileceğine inanan sol görüşlü gençlerin bir evde toplanıp yayımladıkları dergi hakkında gelişmelerin başlamasının ardından ortaya çıkan beklenmedik olayları işliyor.
GELİN TAKIMI
Yönetmenliğini Doğan Can Anafarta’nın yaptığı, Mehmet Günsür, Seda Bakan ve Nilperi Şahinkaya’nın rol aldığı komedi filmi bekarlığa veda partisi yapmak üzere toplanan bir grup arkadaşın hikayesini işliyor.
KAYIP KAMYON
Ekrem Arslan’ın yönettiği aile komedisi türündeki film emekli zabıta memuru Vasıf’ın torunu Zeynep ile arasındaki kuşak çatışmasını ve en yakın dostu Fehmi ile yaşadığı serüveni anlatıyor.
SON ANA KADAR
Florence Pugh ve Andrew Garfield’in başrollerini paylaştığı film gelecek vaat eden bir şef ile yeni boşanmış bir kadının tesadüfi karşılaşması sonrasında yaşadıkları dramatik ve romantik anları işliyor.
GÜLÜMSE 2.
Parker Finn’in yazıp yönettiği korku gerilim türündeki film dünya turuna çıkmak üzereyken açıklanamayan olaylar yaşayan pop fenomeni Skye Riley’nin hikayesini konu alıyor.
DABBA
Anastasiya Budakva’nın yönettiği yerli korku filmi define bulmak isteyen bir adamın korkunç bir kabusun içine sürüklenmesini anlatıyor.
ÇOCUKLARA İKİ ANİMASYON
Çocukları bu hafta beyazperdede iki yapım bekliyor. ‘Cesur Panda Görevimiz Afrika’ macera dolu bir yolculuğa çıkan bir pandanın hikayesini konu alıyor. Çin yapımı ‘Cesur Çocuk: Elveda Canavar’, Kunlun adasında yaşanan bir belayı kurtarmak isteyen bir şifacı Bai Ze’nin, tanıştığı cesur bir çocuk arkadaşı ile birlikte yaptığı kefaret yolculuğunu anlatıyor.
BİR EMLAKÇININ BAŞKANLIĞA YÜKSELİŞİ
İranlı Ali Abbasi’nin yönettiği ‘The Apprentice: Trump’ın Hikayesi’, Donald Trump’ın emlak işine nasıl başladığını ve eski başkanın ilk yıllarını mercek altına alıyor. Cannes’da ana yarışmada prömiyerini yapan biyografik filmde Trump’ı Sebastian Stan, politika danışmanı Roy Cohn’u ise Jeremy Strong canlandırıyor. Abbasi’nin tekinsiz atmosferleri ve toplumsal eleştirileri baskın önceki filmleri gibi ABD güç mekanizmasının kalbine dalan film, geleceğin başkanını karanlık ve etkileyici bir mercekten bakarak inceliyor. Film, nüfuzlu avukat ve politika danışmanı Cohn’un akıl hocalığı ışığında genç Trump’ın önce iş dünyasında ardından siyasette yükselişini anlatıyor. Mayıs 2024’te Trump’ın hukuk ekibi, ‘tamamen uydurma’ olduğu gerekçesiyle filmin yapımcılarına bir yürütmeyi durdurma emri gönderirken, Abbasi filmin prömiyerinde şöyle demişti: “İyi insanlar uzun süre sessiz kaldılar. Sanırım filmlere yeniden anlam katma, yeniden politikleştirme zamanı geldi”.
