Bir zamanlar ‘İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı’ olarak kabul edilen, sayısız kavuşmaya ve ayrılığa tanıklık etmiş, birçok film sahnesinde yer bulan İstanbul’un tarihi simgelerinden Haydarpaşa Garı’nın restorasyonunda son aşamaya gelindi. 28 Kasım 2010’da çatısında çıkan yangının ardından 2016’da tarihinin en kapsamlı restorasyon sürecine giren garın çevresine kaplayan örtünün bir kısmı kaldırıldı.
Bir zamanlar ‘İstanbul’un Anadolu’ya açılan kapısı’ olarak kabul edilen Haydarpaşa Garı’nın yapımına, devrin Osmanlı Padişahı 2. Abdülhamit’in emriyle 30 Mayıs 1906’da başlandı.
Sultan 2. Abdülhamit’in, “Bunca kilometre demir yolu yaptım memlekete, çelik rayların ucu Haydarpaşa’da. Koca binalarıyla liman yaptım yine belli değil. Bana o rayların denize kavuştuğu yere öyle bir bina yapın ki ümmetim baktığında ‘Buradan bindin mi hiç inmeden Mekke’ye kadar gidilir’ desin” emriyle inşası başlayan gar, 19 Ağustos 1908’de hizmete girdi.
Alman mimarlar Otto Ritter ve Helmuth Cuno tarafından kum zemin üzerine ahşap kazıklarla inşa edilen gar, 118 yıllık tarihi boyunca birçok talihsiz olaya da maruz kaldı. İstanbul-Bağdat/Hicaz Demir Yolu’nun başlangıç noktası ve Türkiye için önemli bir kültürel miras olan gar, Milli Mücadele ve 1’inci Dünya Savaşı döneminde cephanelik olarak kullanıldı. Bu nedenle 6 Eylül 1917’de sabotaja uğradı, cephanelik patlatıldı, gar büyük hasar gördü.
Haydarpaşa Garı, Cumhuriyet’in ilanının 10’uncu yılında ilk haline uygun tekrar inşa edildi. 1976’da kapsamlı bir restorasyona alınan garın bazı bölümleri, 1979’da yakıt yüklü bir tanker kazasında hasar gördü. Talihsizliklerin peşini bırakmadığı Haydarpaşa Garı’nın, 28 Kasım 2010’da çıkan yangında çatısının orta ve kuzey kısımları yandı.
Yangının ardından Devlet Demiryolları İşletmesi Genel Müdürlüğü’nün tarihi garın orijinal haline sadık kalarak hazırladığı restorasyon projesine, Kadıköy Belediyesi onay verdi. Anıtlar Kurulu tarafından da onaylanan proje doğrultusunda, tüm binanın restore edilmesine karar verildi. Bu amaçla Haydarpaşa Garı’nda 2016’da başlayan restorasyonda son aşamaya gelindi. Binanın çevresini kaplayan örtülerin bir kısmının kaldırıldığı görüldü. Restorasyonun devam ettiği Haydarpaşa Garı’nın yeni hali dron ile görüntülendi.
GAR TARİHİNDEKİ EN KAPSAMLI RESTORASYON
Restorasyon kapsamında, bekleme salonunda tezyinat ve bezemeleri, vitray camları ve çerçeveleri, tarihi saatleri, özgün karosiman döşeme kaplamaları, duvar kaplamaları, altın varaklı aplikleri, ahşap kapı ve pencere işleri tamamlandı. Mekanik, elektrik altyapı ve aydınlatma çalışmaları hazırlandı. Sadece gar binası restorasyonu için açılan özel taş ocağından temin edilen kumtaşı olarak da bilinen Lefke taşı ile taş imalatlarının özgün bir tekniğe göre yapıldı. Çatı katı bütünüyle elden geçirildi. Çatı ahşapları yenilendi. Ahşap çatı kaplaması, koruyucu ve yangın geciktirici uygulaması yapılarak korumaya alındı. Çelik çatı makasları perçin ve bulonlu özgün örneğine uygun olarak yapıldı. Ahşap üzerine arduvaz taşlarıyla özgün formuna uygun çatı kaplamaları tamamlandı. Çatı katı taş onarımları, çatı katı dış cephe konservasyon işleri yapıldı. Kulelerin onarımı gerçekleştirildi.
Öte yandan Haydarpaşa Garı’nda yaklaşık 300 dönümlük alanda 2018 yılında başlayan arkeolojik kazılarda ise kaynaklarda Khalkedon kentinin kuzey batı limanı olarak geçen alanda Geç Helenistik Döneme ait mezar anıtı bulunmuş, anıtın ilk olma özelliğinden dolayı önemli bir keşif olduğu belirtilmişti. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ise geçen yıl Temmuz ayında Haydarpaşa Garı’nda yürütülen restorasyon çalışmalarını ve bölgede bulunan Arkeopark Alanını inceleyerek, “Tarihi dokuya zarar vermeden çalışmaları titizlikle sürdürüyoruz. 2010 yılında çıkan yangında büyük hasar gören gar, 2024’te tamamen hazır hale getirilecek” diye açıklama yapmıştı.